18 Ekim 2018 Perşembe

Johann Wolfgang von Goethe - Genç Werther'in Acıları

''Ancak kendi içime dönersem bir dünya buluyorum.!'' (Sayfa: 9)
***
Bahçeden kopardığı bir baş lahanayı sofraya koyan insanın basit ve saf mutluluğunu kalbim hissedebiliyorsa, keyfime diyecek yoktur, çünkü o yalnızca lahanayı değil, bütün güzel günleri, onu ektiği o tatlı sabahı, suladığı o tatlı akşamları da sofraya koymuş olur, lahananın günbegün büyümesi ona haz verdiği için her şeyin tadına bir anda varır. (Sayfa: 26) 
***
(.. dünyada en çok çocukları kendime yakın buluyorum. Onları seyrederken, en ufak şeyde bile, gün gelip de çok ihtiyaç duyacakları tüm erdemlerin, tüm güçlerin mayasını görünce, inatçılıklarında gelecekteki tutarlılığa ve karakter sağlamlığına, yaramazlıklarında dünyanın tehlikelerine teğet geçen mizah ve umursamazlığa bakınca, her şey öylesine bozulmamış, öylesine bütünlük içinde ki.!..) (Sayfa: 27)
***
''..tembellik neyse keyifsizlik de odur, tembelliğin bir türüdür..''
''..kimse denemeden gücünün sınırlarını bilemez..'' (Sayfa: 30)
***
‘’Büyükannem mıknatıslı bir dağla ilgili bir masal anlatırdı: Dağa fazla yaklaşan gemilerin demir parçalarının hepsi birden sökülür, çivileri dağa doğru uçarmış, zavallı acı çekenlerse, üst üste yığılan tahtaların arasında ezilirmiş.’’ (Sayfa: 39)
***
''bir dağı aşmak zorunda olan bir seyyah gibi bu konuda susmak en iyisi; elbette dağ olmasa, yol çok daha rahat ve kısa olur; ama sonuçta orada ve aşılması gerekiyor.!'' (Sayfa: 61)
***
Sevgili teyzesi yaşlılığında birçok şeyden yoksun kalmış, bir dizi atanın isminden başka ne hatırı sayılır bir serveti, ne bir yakını, ne bir desteği, ne de ait olduğu sosyal sınıftan başka onu himaye edecek biri varmış, oturduğu kattan aşağıda gelip geçen insanların kafasına bakmaktan başka bir eğlencesi de yokmuş. Gençliğinde güzelmiş, ama yaşamını boşa harcamış, önce inatçılığıyla birkaç zavallı delikanlının canını yakmış, daha sonra olgun yaşlara vardığında, bir subayın emirlerine boyun eğerek onun boyunduruğu altına girmiş, adam da bunun karşılığında onun tunç yıllarını* hatırı sayılır bir gelirle, onunla birlikte geçirip ölmüş. Teyze şimdi yaşamının demir yıllarını yalnız başına geçiriyor, bu kadar sevimli bir yeğeni olmasa, kimseden en ufak bir saygı göreceği de yok.
*
*Ovidus'a göre dünyada dört gelişim evresi vardır. Altın, gümüş, tunç ve demir çağı. Bu antik motif 17. ve 18. yüzyıl edebiyatına ve plastik sanatlarda metafor olarak kullanılmış. Burada ise yaşamın evrelerini simgeliyor. (Mahmure Kahraman) 
(Sayfa: 63)
***

‘’Safkan atların bir türünden bahsederler, aşırı koşturulmaktan korkunç kızışan atlar, ferahlamak için içgüdüsel olarak bir damarlarını ısırırlarmış. Sık sık kendimi ben de böyle hissediyorum, beni sonsuz bir özgürlüğe kavuşturacak bir damarımı kessem diyorum.’’ (Sayfa: 71)

1 yorum:

Ebru dedi ki...

Merhabalar,

Alman edebiyatçı Goethe’nin kaleminden en sevdiğim yirmi aforizmayı okumanız için sizinle de paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/goetheden-20-etkileyici-aforizma/

Beni en çok etkileyen şu alıntı olmuştu:

‘’İnsan kendine inanmaya başladığı an Tanrı da yardımına koşar.’’

Keyifli okumalar dilerim,
edebiyatla ve sağlıcakla kalın.

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...