#JamesJoyce etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#JamesJoyce etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mart 2020 Çarşamba

James Joyce - Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi (Çeviri: Murat Belge)

#JamesJoyce #SanatçınınBirGençAdamOlarakPortresi #ÇeviriMuratBelge
''Et ignotas animum dimittit in artes.''
(Ve o, kendini belirsiz sanatlara adar.)
OVID, Metamorphoses, VIII, 18

#JamesJoyce #SanatçınınBirGençAdamOlarakPortresi #ÇeviriMuratBelge

Stephen Dedalus
Hazırlık Sınıfı
Clongowes Wood Okulu
Sallins
Kildare ili
İrlanda
Avrupa
Dünya
Evren
(..)
Satırları tersinden okudu ama o zaman şiir olmuyordu. Sonra sayfayı kendi adına gelinceye dek aşağıdan yukarıya okudu. Bu oydu işte: Sonra bir daha okudu. Evrenden sonra ne geliyordu.? Hiçbir şey. Ama orada her şeyin çevresini saran incecik bir çizgi olabilirdi. Her şeyi, her yeri düşünmek çok büyük oluyordu. Yalnızca Tanrı yapabilirdi bunu. Ne kocaman bir düşünce olduğunu düşünmeye çalıştı ama o yalnızca Tanrı'yı düşünebiliyordu. Onun adı nasıl Stephen'sa Tanrı'nın adı da Tanrı'ydı. Dieu Tanrı'nın Fransızcasıydı ve o da Tanrı'nın adıydı ve ne zaman birisi Tanrı'ya yalvarsa ve Dieu dese Tanrı bir Fransızın yalvardığını hemen anlardı. Ama her ne kadar yeryüzünün çeşitli dillerinde Tanrı için çeşitli adlar varsa da her ne kadar Tanrı yakaran bütün bu insanların çeşitli dilleriyle ne söylediklerini anlıyorsa da, sonuçta Tanrı hep aynı Tanrı olarak kalıyordu ve Tanrı'nın asıl adı Tanrı'ydı. (Sayfa: 60-61)
#JamesJoyce #SanatçınınBirGençAdamOlarakPortresi #ÇeviriMuratBelge
Ruhunun sürekli gördüğü maddesiz imgeyle gerçek dünyada da karşılaşmak istiyordu. Onu nerede ve nasıl araması gerektiğini bilmiyordu ama bir önsezi, kendi belirli bir eyleme girişmeden de bu imgenin gelip onu bulacağını söylüyordu. Sanki önceden birbirlerini tanımış ve buluşmak üzere sözleşmişler gibi sessizce karşılaşacaklardı, belki kapılardan birinin önünde ya da daha gizli bir yerde. Karanlık ve sessizliğin ortasında, yalnız başlarına kalacaklardı: Ve o üstün şefkat anında birden değişiverecekti. İmgenin gözleri önünde solarak elle tutulmaz bir şey olacak sonra bir an içinde değişecekti. (Sayfa: 112)
#JamesJoyce #SanatçınınBirGençAdamOlarakPortresi #ÇeviriMuratBelge
Çocukluğu ölmüş ya da yitip gitmiş, yanında basit sevinçlere kapılabilen ruhunu alıp götürmüştü ve hayatın ortasında ayın çorak kabuğu gibi sürükleniyordu.
''Yorgunluktan mı soldun
Göklere tırmanıp yeryüzüne bakmaktan,
Kimsesiz gezinerek.?''
Shelley'den bu şiir parçacığının dizelerini kendi kendine tekrar etti. (Sayfa: 146)
*****
Amacı ne kadar budalacaydı.! Dışarıdaki kirli hayat gelgitine karşı düzen ve zariflikten yapılma bir dalgakıran kurmaya, davranış kuralları, etkin ilgiler, yeni oğul-ana-baba ilişkileriyle içindeki dalgaların güçlü tekrarlanışlarına set çekmeye uğraşmıştı. Boşuna. Sular içeride olduğu gibi dışarıdan da kırdığı duvarlardan taşarak aşmıştı. Gelgitleri, parçalanan mendireğin üstünde bir kere daha öfkeyle itişip dürtüşmeye başlamıştı.
Kendi faydasız tek başınalığını da açıkça görüyordu. Yaklaşmaya çalıştığı hayatların bir tek adım daha yakınına gidememiş onu anadan, kardeşlerinden ayıran tedirgin utanç ve kin üstüne bir köprü kuramamıştı. Onlarla neredeyse aynı kandan olmadığını, aralarında gizemsel bir üvey akrabalık, üvey çocuk ve üvey kardeş ilişkisi bulunduğunu duyuyordu. (Sayfa: 148-149)
#JamesJoyce #SanatçınınBirGençAdamOlarakPortresi #ÇeviriMuratBelge

Kendi bilgeliğini başkalarından uzakta öğrenmekti alınyazısı ya da başkalarının bilgeliğini yeryüzünün tuzakları arasında tek başına dolaşarak öğrenmek. (Sayfa: 219)
***
O, yalnızdı. Kimsenin ilgisini çekmiyordu, mutluydu, hayatın yabanıl yüreğine de yakındı. Yalnız ve genç ve başına buyruk ve yabanıl yürekliydi ve yabanıl hava ıssızlığı ve tuzlu sular ve kabuklarla yosunlardan deniz ürünleri ve perdeli kurşuni gün ışığı ve şen-giyimli hoş-giyimli çocuk ve genç kız biçimleri ve havada çocuksu ve kızımsı sesler ortasında yalnızdı. (Sayfa: 229)
#JamesJoyce #SanatçınınBirGençAdamOlarakPortresi #ÇeviriMuratBelge
Yaşamak, yanılmak, düşmek, kazanmak, hayattan hayatı yaratmak.! (Sayfa: 230)
***
Bana bu derece yakın ve bu derece uzak olan bu dil benim için her zaman sonradan edinilme bir dil olarak kalacak. Kelimeleri ben yapmadım, ben benimsemedim. Sesimle kendimden itiyorum bu kelimeleri. (Sayfa: 250)
***
Maddenin yaratılması gibi başarılır estetik yaratılmanın gizemi. Sanatçı, yaratan Tanrı gibi, eserinin içinde ya da arkasında ya da ötesinde ya da üstünde kalır, göze görünmez, varoluşun dışına arınmıştır, ilgisizdir, bir kenarda tırnaklarını keser. (Sayfa: 278-279)
#JamesJoyce #SanatçınınBirGençAdamOlarakPortresi #ÇeviriMuratBelge
..havadaki yaratıkların bilgileri vardır ve bilirler zamanlarını mevsimlerini çünkü onlar, insanların tersine, hayatlarının düzeni içindedirler ve akılla bu düzenlerini yoldan çıkarmamışlardır. (Sayfa: 289)
#JamesJoyce #SanatçınınBirGençAdamOlarakPortresi #ÇeviriMuratBelge

Bilinmez korkusunun duyusu yorgunluğunun yüreğinde kıpırdandı, simgeler ve belirtiler korkusu, adını taşıdığı söğüt örgüsü kanatlarıyla tutsaklıktan uçup kaçan atmacamsı adamın korkusu, yazarlar tanrısı, eşsiz balıkçıl kafasında ucu sivri bir ay taşıyan ve kamışıyla bir kil tuğlaya yazan Thoth'un korkusu. (Sayfa: 289)
*
Thoth Bilgeliğin Tanrısı. Yazma, Akıl ve Ay Tanrısı özelliği ile anılmıştır. İbiş kuşu başıyla resmedilmiştir ve elinde bir dolmakalem ve her şeyi kaydettiği parşömenler vardır. Hiyerogliflerin ve simyanın onun insanlığa armağanı olduğu söylenir.

***
- İmanımı kaybettiğimi söyledim, dedi Stephen; kendime saygımı kaybettiğimi değil. Mantıklı ve uyarlı bir saçmalıktan çıkıp mantıksız ve uyarsız bir saçmalığı kucaklamak özgürlük olur mu.? (Sayfa: 310)
***
Ruhunun kendisini prangasız bir özgürlükle dile getirebileceği hayat ya da sanat tarzını bulmak. (Sayfa: 313)
***
- Korkularımı itiraf ettirdin. Ama sana korkmadığım şeyleri de söyleyeceğim. Yalnız kalmaktan, bir başkası için terk edilmekten ve bırakabileceğim neyim varsa bırakmaktan korkmuyorum. Bir yanlış yapmaktan korkmuyorum, büyük bir yanlış yapmaktan bile, hayat boyu bir yanlış, ve belki sonsuz kadar uzun bir yanlış. (Sayfa: 314)
***
Ben kollarımda yeryüzüne henüz gelmemiş güzellik sıkmak istiyorum. (Sayfa: 318)

***
Hoş geldin, ey hayat.! Milyonuncu keredir yola çıkıyorum yaşantının gerçekliğiyle karşılaşmak ve ruhumun nalbantında soyumun yaratılmamış vicdanını dövmek için. (Sayfa: 321)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...