29 Mayıs 2020 Cuma

Carlos María Domínguez - Kâğıt Ev

Carlos María Domínguez - Kâğıt Ev

''Kimse bir kitap kaybetmek istemez. Bir daha okumayacak olsak da başlığında eski, belki de kaybolmuş bir duyguyu taşıyan bir kitabı kaybetmektense bir yüzük, saat veya şemsiye kaybetmeyi yeğleriz.'' (Sayfa: 20)
***
''Bir ara iki daireyi birbirine bağlayan bir merdiven inşa etmeyi düşündüm ama kitapları gündelik hayatla kirletmemem gerektiğini zamanında fark ettim. İster istemez kirleniyorlar.'' (..)
''.. İnşa edilen bir kütüphane, yaratılan bir hayat demektir; yığılmış kitaplar toplamı değildir asla.'' (Sayfa: 38)
***
''Siz kitapları raflara diziyorsunuz ve hepsi bir toplam ediyor, ama bu sadece bir yanılsama. Çeşitli konuları takip ediyoruz ve insan bir süre sonra kendisine çeşitli dünyalar tayin etmiş oluyor; ya da şöyle diyelim, kendisine, elindeki izlerden yola çıkarak, bir seyahat rotası çiziyor. Bu, basit bir iş değil. Sahip olmadığımız bir kitaba yapılan göndermeler karşısında duyduğumuz ilgi sonucu kaynakçalarla tamamlanan bir süreç..'' (Sayfa: 39)
***
''.. bir okur zaten var olan bir yolda ilerleyen bir yolcudur. Ve bu yol sonsuzdur. Ağaç kaleme alınmıştır çoktan; taşı ve dalı kıpırdatan rüzgâr, bu dala duyulan özlem ve gölgelerini yasladıkları sevda.. Normalde yabancısı olacağım bir zaman dilimi olan günde birkaç saati bu yolda geçirmekten daha büyük bir mutluluk bilmiyorum. Bir ömür yetmez bu yolda yürümeye. Borges'in bir cümlesinin yarısını çalayım: Kütüphane zamana açılan bir kapıdır.''
(Sayfa: 44)
***
''İnsanlar kitapların kaderlerini de değiştirir.'' (Sayfa: 69)
***
''Kitapların, hayata dair birer fikir olmak yerine düzenli bir rafın parçası haline gelerek toz fırçasının gıdıklayışından, tozları yutan süpürgeden, uyumaktan ve sayfalarını belirleyen doğal şiddet ya da gücü hiçbir zaman ortaya sermeyen bir gururla ara sıra başvurulmaktan başka bir şey bilmeyişlerini gülünç bir şekilde kınadık beraber.'' (Sayfa: 79)
***
Kitaplara, okumaya ve aşka dair bir kitap.. Kalın ciltlerin arasında saklanacak bir mücevher..

Yaşar Kemal - Yolda

#YaşarKemal #Yolda #HazırlayanGüvenTuran
Büyük Ustadan Küçük Anlatılar
***
Yaşar Kemal, sadece dönemimizin değil, roman türünün büyük ustalarından biridir. Onun tarihle mitosu, düşle gerçekliği, aleladeyle olağandışıyı birleştiren büyük hacimli, epik ruhlu romanları aynı zamanda birer dil şölenidir de. Bu dil, romanların geçtiği yörenin özel kelimeleriyle Anadolu Türkçesinin zengin dil hazinesinin harmanlanmasından oluşmuştur. Üslup canbazlığı yapmayan bir üslupçudur Yaşar Kemal. Yer yer gerçekten şiire dönüşen şiirsel dili, sözünü ettiğim epik ruhun bir yansımasıdır.
Roman alanındaki bu olağanüstü konumu onun diğer yazın ustalıklarını gözden kaçırtmaktadır. Bence bunların başında, daha İnce Memed'i yayımlamadan adının duyulmasına neden olan ''muharir''liği gelir. Önce bir röportaj ustası olarak duyurmuştur adını 1950'lerin ilk yıllarında. Röportaj, ondokuzuncu yüzyıldan başlayarak, yazın alanında son derece etkin olmuştur. Özellikle yirminci yüzyılda, pek çok büyük yazar, özellikle romancı, hele hele romanlarıyla hayatı kavrayan romancılar, ilk yazma denemelerinde büyük gazetelerin muharrirliğinden geçmiştir. Ernest Hemingway, Dos Pasos, William Faulkner, John Steinbeck bunların önde gelenleridir. Şunu hemen belirtelim, son yıllarda röportajla söyleşi eş anlamlı gibi kullanılmaktadır.. İkisi arasında en önemli fark, söyleşinin iki kişi arasında soru cevap şeklinde yapılmasına karşın röportajın bir haber öğesi etrafında işlenmesi ve araştırma ile gözlemle de güçlendirilmesidir. Röportajın bir başka özelliğiyse az ve öz anlatımıdır.
Yaşar Kemal'in yazarlığını iyi tanıyabilmek için şu soruyu da sormak gerekir: Onu besleyen damarlar nelerdir.? Bu soru, onun hakkında pek çok kişide olan yanlış bir yargıyı, hatta önyargıyı silmek için de gereklidir. Yanıtı yaşamında bulabiliriz. Biliyoruz ki Yaşar Kemal, çok küçük yaşta, şiire eğilim göstermiş ve yaşadığı çevrenin de etkisiyle ''âşık'' edebiyatına yönelmiştir. Gezgin âşıkları dinlemiş, onlardan şiirler ama daha çok da ağıtlar derlemiştir. Yani bir damarı doğrudan doğruya halk kültürünün, halk edebiyatının içinden taşımaktadır yazarlık malzemesini ama burada bitmemektedir Yaşar Kemal'i besleyen damarların sayısı. Gene yaşamına göz attığımızda, onun bir dönem, Dino kardeşlerin de yardımıyla, teşvikiyle, Adana'da, Halkevi Ramazanoğlu Kütüphanesi'nde çalıştığını görüyoruz. Burada, kütüphanedeki bütün klasikler dizisini hatta nerdeyse kütüphanenin bütün kitaplarını okumuştur. Yani sanıldığı gibi sadece bir halk kültürü birikimi yoktur. Ciddi bir klasik dünya edebiyatı birikimi de vardır. Bir kitap kurdudur Yaşar Kemal, bir hayat kurdu olduğu kadar. Bugün bile müthiş bir okurdur. Bütün büyük yazarlar gibi bu birikimlerini içselleştirmiş ve bu bilgiyle kendinin olanı bulmuştur.
Sayfa hesabına vurulduğunda, Yaşar Kemal'in öyküleri, romanları yanında oylumca küçük bir yer tutar. Ama ilk gençlik yıllarındaki sevgilisi şiirden sonra el attığı alan öyküdür. İlk öyküsüyse bugün okunduğunda bile hiçbir acemilik izi taşımayan ''Pis Hikaye''dir.. 1946'da yazmıştır bu öyküyü.. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak 195'de basılmıştır. Bugün, toplu öykülerinin yer aldığı kitabın adı da Sarı Sıcak'tır. Bu kitabından yaptığımız bu küçük seçki Yaşar Kemal'le ilk karşılaşacaklar için, büyük bir dünyanın kapısını aralamaktadır.
*
Güven Turan
***

Mustafa'nın zayıf, bir deri bir kemik yüzü yalımdan daha kırmızı. Kırmızı yüz, boncuk boncuk terlemiş. Terler parlıyor. İçerde yalımlar nasıl da boğuşuyor.! Sağ yandan gelen kocaman kocaman yalım dalgası, orta yerde arkadan gelen bir sürü ince yalımla sarmaş dolaş oluyor. Sonra bu sarmaş dolaş olmuş bir top yalım, ocağın ağzından dışarıya fışkırıyor. Dışarıda kopup, karanlıkta bir parlayıp sönüyor.
Mustafa kulak kesildi: Her çalıyı atışta büyük bir çıtırtı, bir uğultu, bir inleme, ağlayan bebelerin sesi gibi bir vızıldama geliyor içerden.
İçinden: ''Vay,'' dedi. ''Çalılar da ağlıyor.'' (Sayfa: 46)
***
''İnsan,'' derim, ''düşmanından bir şey isteyemez ki, dost tutar dostun elinden. Düşman tutmaz ki..'' (Sayfa: 97)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...