31 Ekim 2019 Perşembe

İtalo Calvino - Atalarımız, Çeviren: Rekin Teksoy

#İtaloCalvino #Atalarımız #İkiyeBölünenVikont #ÇevirenRekinTeksoy

''Yengeç mi arıyorsun.?'' dedi Medardo, ''Ben ahtapot avlıyorum.'' Avladığı ahtapotları gösterdi. Kocaman koyu renkli ya da beyaz ahtapotlardı. Bir kılıç vuruşuyla ikiye bölünmüşlerdi, ama dokunaçlarını oynatmayı sürdürüyorlardı.
''Bütün olan her şey böyle ortadan bölünebilecek olsa,'' dedi, kayalara dizdiği, çırpınan yarım ahtapotları okşayan dayım, ''herkes körelmiş, cahil bütünlüğünden sıyrılırdı. Bütünken her şey doğal, bulanık, hava gibi saçmaydı benim için; her şeyi gördüğümü sanıyordum, oysa gördüğüm kabuktu sadece. Sen de bir gün kendinin yarısı olursan, ki olmanı dilerim evladım, tam beyinlerin sıradan akıllarının ötesinde neler bulunduğunu anlarsın. Kendinin, dünyanın yarısını yitirmiş olacaksın, ama kalan yarı, bin kez daha derin, daha değerli olacak. O zaman sen de, her şeyin kendin gibi bölünmesini, parçalanmasını isteyeceksin, çünkü güzellik de, bilgi de, adalet de ancak parçalara bölünmüş olanda vardır.'' Sayfa: 42)

#İtaloCalvino #Atalarımız #İkiyeBölünenVikont #ÇevirenRekinTeksoy

''Ben, sana sevdalanmaya karar verdim, Pamela,'' dedi ona.
''Bunun için mi,'' diye hemen karşılık verdi Pamela, ''doğadaki bütün canlıları boğazlıyorsunuz.?''
''Pamela,'' diye içini çekti vikont, ''bunun dışında konuşacak ortak bir dilimiz yok ki. Yeryüzünde karşılaşan iki varlık, hep birbirlerinin gözlerini oyarlar. Benimle gel, bu kötülüğü iyi biliyorum ben, yanımda, başka hiç kimseyle olamayacağın kadar güvencede olacaksın, ben de herkes gibi kötülük yapıyorum, ama başkalarından farkım, elimin keskin olması.'' (Sayfa: 46)

#İtaloCalvino #Atalarımız #İkiyeBölünenVikont #ÇevirenRekinTeksoy

''Bir açıklama istiyorum doktor, olmayan bacağımın çok yürümek nedeniyle ağrıdığı gibi bir duyguya kapılıyorum. Ne olabilir bu.?'' Sayfa: 50)

#İtaloCalvino #Atalarımız #AğacaTüneyenBaron #ÇevirenFilizÖzdem

#İtaloCalvino #Atallarımız #AğacaTüneyenBaron #ÇeviriFilizÖzdem

#İtaloCalvino #Atalarımız #AğacaTüneyenBaron #ÇevirenFilizÖzdem

Uzun lafın kısası, bu ağaç sevgisi, bütün gerçek sevgilerde olduğu gibi, amansız ve sancılı da olsa, büyütmek ve şekillendirmek adına yaralamayı ve kesip atmayı öğretti ona. Elbette, budarken ve ayıklarken yalnızca mal sahibinin çıkarını değil, yayanın yürüyeceği yolları en elverişli hale getirmeye çalışarak kendi çıkarını da gözetiyordu; dolayısıyla iki ağaç arasında köprü oluşturan dallara dokunmamaya özen gösterirdi, hatta diğer dalların temizlenmesinden bunlar güç kazanırdı. Böylece, Ombrosa'nın zaten pek uysal bulduğu bitki örtüsünü, sanatının katkılarıyla kendisi için daha elverişli hale getiriyor, gelecekte hem doğaya, hem kendisine dost kazandırıyordu. Bu çalışmanın meyvelerini daha ileriki yaşlarda topladı, ağaçların biçimi o zamanlarda azalan gücünün yardımına yetişti. Sonra yol yordam bilmeyen, öngörüsüz bir açgözlülüğe sahip, başta kendisi olmak üzere hiçbir şeyle barışık olmayan kuşakların gelmesi her şeyi değiştirmeye yetti, artık hiçbir Cosimo ağaçlarda boy gösteremezdi. (Sayfa: 187)

#İtaloCalvino #Atalarımız #AğacaTüneyenBaron #ÇevirenFilizÖzdem

Nekahet döneminde, ceviz ağacının üstünde hareket edemeden yatarken daha ciddi çalışmalara verdi kendini. O sırada, Ağaçların Üstünde Kurulacak İdeal Bir Devlet İçin Anayasa Taslağı'nı yazmaya başladı; dürüst insanların yaşadığı düşsel Ağaçlık Cumhuriyeti'ni anlatıyordu burada. Yasalar ve hükümetle ilgili bir inceleme olarak yazmaya başlamıştı; ama yazdıkça, çetrefil hikâyeler uydurma eğilimi üstün geldi ve sonucunda serüvenler, düellolar ve aile hukukuyla ilgili bölüme eklenen açık saçık fıkralarla arapsaçına dönmüş bir şey çıktı ortaya. Kitabın sonu şöyle olacaktı: Yazar, ağaçların üstünde kusursuz Devlet'i kurduktan ve bütün insanlığı mutlu bir hayat sürmek için ağaçların tepesinde yaşamaya ikna ettikten sonra, kendisi ıpıssız kalan yeryüzünde yaşamak için yere iniyordu. İnecekti, ama kitap yarım kaldı. Özetini, gösterişsiz bir ifadeyle, Ansiklopedi okuyucusu Cosimo Rondo diye imzalayarak Diderot'ya gönderdi. Diderot da ona, teşekkürlerini belirten bir pusulayla karşılık verdi. (Sayfa: 229)

#İtaloCalvino #Atalarımız #AğacaTüneyenBaron #ÇevirenFilizÖzdem Sayfa: 251

#İtaloCalvino #Atalarımız #AğacaTüneyenBaron #ÇevirenFilizÖzdem Sayfa: 265

#İtaloCalvino #Atalarımız #VarolmayanŞövalye #ÇevirenNeyyireGülIşık
Bu öykünün geçtiği çağda dünyanın düzeni henüz karışıktı. Varolan hiçbir şeyin karşılık vermediği adlara, düşüncelere, kalıplara, kurumlara rastlamak olağandı. Öte yandan yeryüzü adsız, öteki şeylerden ayrımsız cisimlerle, kişilerle, yetilerle kaynaşıyordu. Öyle bir çağdı ki, varolma, iz bırakma, varolan her şeyle sürtüşme iradesi ve direnci henüz tümüyle kullanılmıyordu, çünkü çok kişi -yoksulluktan, bilgisizlikten, ya da tam tersine, her şey böyle de pekâlâ yürüdüğünden ötürü- bundan hiç yararlanmıyordu, bu yüzden bir miktarı boşlukta öylece yitip gidiyordu. İşte o zaman, böyle erimiş durumda bulunan irade ve özbilincin, tıpkı algılanamayacak kadar minik su zerrelerinin yoğunlaşıp buluta dönüştüğü gibi, bir noktada yoğunlaştığı oluyordu; bu toprak rastlantı sonucu ya da içgüdüyle o zamanlar çoğu yerde açık bulunan bir ada, bir soya, askeri kadrolarda bir rütbeye, bir yerine getirilecek görevler ve saplanmış kurallar öbeğine tosluyordu; -en önemlisi- boş bir zırha rastlıyordu, en önemlisi dedim, çünkü o olmazsa varolan biri bile yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırdı, siz bir de varolmayanı düşünün.. Guildivernizade Agilulfo'nun da yiğitlik gösterip şanının yürümesi böyle başlamıştı işte. (Sayfa: 339)
#İtaloCalvino #Atalarımız #VarolmayanŞövalye #ÇevirenNeyyireGülIşık
#İtaloCalvino #Atalarımız #VarolmayanŞövalye #ÇevirenNeyyireGülIşık
#İtaloCalvino #Atalarımız #VarolmayanŞövalye #ÇevirenNeyyireGülIşık
#İtaloCalvino #Atalarımız #VarolmayanŞövalye #ÇevirenNeyyireGülIşık
#İtaloCalvino #Atalarımız #VarolmayanŞövalye #ÇevirenNeyyireGülIşık
Sayfanın yararlı yanı onu çevirdiğindedir, ardında kitabın bütün sayfalarını zorlayan, darmadağın eden yaşam vardır. Kalemi iten güç, o seni yıllar boyunca koşturan zevktir. (..)
..işte ey gelecek, senin atının eyerine atladım. Daha temelleri atılmamış kentlerin kulelerinin burçlarından hangi bayrakları dalgalandırarak karşılıyorsun beni.? (..) Hangi beklenmedik altın çağdır hazırladığın, sen ele avuca sığmayan, sen bedeli yüksek hazinelerin habercisi, sen fethedilmeyi bekleyen krallığım benim, ey gelecek..

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...