30 Mayıs 2020 Cumartesi

Anita Daniel - Hayata Hürmet (Albert Schweitzer) - Çeviri: Mefharet Ersin

Bir misyonerin hayatı  ;)
Anita Daniel - Hayata Hürmet (Albert Schweitzer) - Çeviri: Mefharet Ersin
Yeryüzünde hiç kimse mevcudiyetinin başkaları üzerinde ne gibi tesirler bırakacağını, başkalarına ne gibi hizmetlerde bulunabileceğini evvelden kestiremez. Bu bize açıklanmamıştır ve açıklanmaması gerekmektedir. Ancak çok kereler, cesaretimizi kaybetmemekliğimiz için, mukadderatımızı tayin edecek ufacık ipuçlarını görmekliğimize imkân verilmiştir. (Sayfa: 5)
*
''Vücudunuzla beraber ülkülerinizi de besleyip büyütünüz. Onları benliğinizin bir parçası haline getiriniz ki, hayatın darbeleri bunları hiçbir zaman elinizden alamasın. Eğer hepimiz on dört yaşımızda iken ileride olmak istediğimiz insanlar olabilseydik, bu dünya ne kadar başka bir yer olurdu.'' (Sayfa: 9)
*
''Lâkin bu güzel memleket tekrar tekrar harplerle haince hırpalanmıştır. Asırlardan beri hem Fransa hem de Almanya Alsas'a sahip çıkmak için bıkmadan mücadele ettiler. Her savaştan sonra Alsas, kazanan tarafın oldu. Halk bazen Alman gibi düşünmeğe, hareket etmeğe, Almanca konuşmağa, bazen de Fransızları benimseyip Fransızca konuşmağa zorlandı. Mekteplerde, kâh Fransızca, kâh Almanca resmi dil oluyordu.'' (Sayfa: 10)
*
''Bir keresinde ona ''Beyzade'' diyerek, papazın oğlu olduğu için yüksek sınıfa mansub olduğunu ima eden, kendinden büyük bir çocukla kavgaya tutuştu. Yaşından beklenmiyen bir kuvvet ve maharetle büyük oğlanı altına aldı. Çocuk kinle Albert'e baktı ve, 'Ben de senin gibi haftada iki defa et yesem kuvvetli olurdum, anlıyor musun.?' diye bağırdı.
Bu sözler Albert'e çok tesir etti, çünkü Papazın oğlu olduğunu ispat ediyordu. O arkadaşlarından daha iyi bir hayat sürüyordu. Bunu biliyor ve kırılıyordu. Başkalarını kıskandıran, haset etmelerine sebebiyet veren bir insan olmak istemiyordu.'' (Sayfa: 12)

*
''Kendisi sıhhatli ve mes'uttu, ama başkalarının da öyle olmasını istiyordu. Hayatının istikametini çizecek olan inancı işte bu sırada doğdu: Mes'ut olanlar, Tanrının nimetlerinden mahrum insanlara ve hayvanlara yardım etmelidirler. Ancak böylelikle saadetlerinin kefaretini ödeyebilirler.'' (Sayfa: 15)
*
''Hayatımızı ve karakterimizi tayin etmeğe yarayan fikirler, bir tohum gibi, benliğimize, akıl sır ermeyen bir şekilde atılmıştır. Çocukluğumuzu geride bırakırken bu tohumlar filiz verir. Gençliğin iyiye ve doğruya karşı olan derin heyecanı ile bunlar çiçek açar meyve vermeğe başlar.'' (Sayfa: 22)
*
''Albert hüzünle anladı ki, en dindar geçinen insanlar bile, yalnız lâfla yetiniyor, başkalarına yardım etmeği akıllarına dahi getirmiyorlardı. (..) Şimdi yeni bir karar daha verdi ki, bu herkesi büsbütün deli etti: Afrika'ya gitmeden evvel tıp tahsili yapıp doktor olacaktı.'' (Sayfa: 26)
*
''Karakterini, yine ardı arkası kesilmeyen bir gayretle geliştirip güzelleştirmeğe çalışan bir insanın, ülkülerini kaybetmesine imkân yoktur, çünkü, böyle bir insan, iyilik ve doğruluk idealinin kudretini bizzat kendi nefsinde tecrübe etmiş olmaktadır.'' (Sayfa: 41)
*
*(''Çocukluk ve Gençlik Hatıraları'' adlı eserinden) 
*
''İyilik etmeye azmetmiş bir insan, yolunun üzerindeki taşların etrafındakiler tarafından temizlenip yok edileceği zannına kapılmamalı, bilâkis etrafındakilerin, bazen yolunun üzerine yıkacakları taşlardan bile yılmadan, sükûnetle işine devam etmeyi öğrenmelidir.''
*
(''Hayatım ve Düşüncelerim'' adlı eserden)
Dr. Albert Schweitzer (Sayfa: 55)

***
''Schweitzer için milliyet, din, ırk farkı diye bir şey yoktu, sadece insanlarını, ormanlarını, kilisesini çok severdi ama bunlara Alsaslı, Fransız veya Alman olarak değil, insan olarak bağlıydı. Harbin, tanıdığı bütün insanlara getireceği felâketi düşündükçe yüreği kan ağlıyordu. Din, ırk ve milliyet farkı gözetmeksizin yalnız iyilik ve yardım etmek isteyen bu adama yabancı bir düşman muamelesi yapmak cidden çok acıydı. İki memleketi ayıran sınırın ters tarafında doğmuş olduğu için şimdi kendi küçük evine hapsedilmişti. (..) Evin önüne silahlı nöbetçi dikildiği gün, Albert Schweitzer yazı masasının başına geçti.
'Bugün, medeniyetin çöktüğünü belirten birçok işaretlerle karşı karşıyayız.' Medeniyetin Felsefesi isimli kitabının ilk cümlesi böyle başlıyordu.'' (Sayfa: 57)

***
''O, bir canı kurtarmaya çalışırken, her gün binlerce insan ölüyordu. Değer miydi ki.?
Evet, değerdi, çünkü can çıkmadıkça ümitsizliğe düşmek bir doktora yakışmazdı. Şimdi bütün insanlık hastaydı. Filozof da doktor demekti. İnsanlığın hastalığına teşhis koyması lâzımdı.''

(Sayfa: 59)
***
''Eğer ben düşünen bir varlık isem, kendimden başkalarının hayatlarına da kendi hayatıma gösterdiğim saygıya eşit bir saygı göstermeliyim, çünkü onların da benliklerini, tıpkı benim gibi, doldurmak ve geliştirmek için çırpındıklarını takdir etmem lâzım gelir.''
*
(''Hayata Saygı'' adlı eserden)
Dr. Albert Schweitzer (Sayfa: 60)

***
''İnekleri için binlerce sap otu kesen köylü, eve dönerken yol kenarında büyüyen bir çiçeği koparıp yolmamalı. Zira ilkinde inekleri için otu kesmeğe mecburdur, fakat çiçeği koparmak lüzumsuz yere bir hayatı yok etmektir.'' (Sayfa: 62)
***
''İdeallerin kudreti inkâr kabul etmez bir hakikattir. Bir damla suda bulunan kudreti gözle göremeyiz, fakat bu bir damla su, bir kayanın kovuğuna girer ve burada donarsa, kayayı çatlatır. Yine böyle bir damla su buhar olursa, en kuvvetli motorların pistonunu işletir. Bütün mesele, onların içinde gizli olan kuvvet ve kudreti harekete getirecek olayı yaratabilmektedir.''
*
(''Çocukluk ve Gençlik Hatıraları'' adlı eserden)
Dr. Albert Schweitzer (Sayfa: 70)

***
''İnsan, ancak elinin erişebileceği, yaşayan her şeye yardım yolunda içinden gelen zorlamaya itaat ederse ve yaşayan her şeye zarar vermekten çekinirse, gerçekten ahlâk sahibidir.''
*
(''Medeniyet ve Ahlâk'' adlı eserden)
Dr. Albert Schweitzer (Sayfa: 78)

***
''Dünya barışa nasıl kavuşur.? Ancak, insanlar ve milletler tekrar birbirinin itimadına lâyık oldukları zaman.'' (Sayfa: 82)
***
''İnsanlığın istikbali ve mukadderatı, her insanın kendi durumu içinde, kendi kudreti nisbetinde çalışıp ilerlemesine bağlıdır.''
*
(''Hayatım ve Düşüncelerim'' adlı eserden)
Dr. Albert Schweitzer (Sayfa: 101)

***
''Hayatta yapacakları işi tayin etmiş olanlar, yapacakları işin ne olduğunu bilmedikleri için durup bekleyenlerden daha mutludurlar. Hele kendilerini sonuna kadar ödevlerine hakkıyla ve tamamıyla verebilen insanlardan daha mesut hiç kimse yoktur.''
*
(''Hayatım ve Düşüncelerim'' adlı eserden)
Dr. Albert Schweitzer (Sayfa: 110)


Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...