#FranzKafka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#FranzKafka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ekim 2020 Pazartesi

Franz Kafka - Akbaba, Hazırlayan: Jorge Luis Borges, Çeviri: Esen Tezel

 

Arka Kapak:

*
“Kafka’nın en tartışılamaz erdemi, dayanılmaz durumlar yaratmasıdır. Ebediyen yaşayan yapıtlar yaratmak için birkaç satır yazmak onun için yeterlidir. Örneğin, ‘Hayvan, sahibinin elinden kırbacı çekip alır ve kendisi sahibe dönüşmek için kendini cezalandırır ve bunun kırbaçta oluşan yeni bir düğümün yarattığı bir yanılsamadan başka bir şey olmadığını anlayamaz.’ Ya da, ‘Tapınağı leoparlar istila eder ve kadehlerden şarap içerler; bu birçok kez tekrarlanır, sonunda ne olacağı önceden bilinir ve tapınaktaki ayinin bir parçası haline gelir.’ Kafka’da esas olan öykünün gelişimi ya da psikolojik etki değil konunun kendisi ve ortamdır. Bu nedenle öyküleri romanlarından önceliklidir; bu nedenle de bu öykü seçkisinin eşsiz yazarın değerini tam olarak ortaya koyduğunu iddia etme hakkı doğar.”

Jorge Luis Borges
*****
ÖNSÖZ
*
''..hüzünler ve ertelemeler, kuşkusuz, sonunda Kafka'yı yormuştur. Mutlu sayfalardan oluşan yapıtlar yazmak isterdi ancak dürüstlüğü bunları üretmesine izin vermedi.'' (Sayfa: 6)
*****
Kafka'nın, babası karşısında kendisini, İsrail'in Tanrı'sı karşısında hissettiği gibi, gizemli bir biçimde suçlu hissetmekten asla vazgeçmediğini herkes bilir. Kafka'yı insanlardan uzaklaştıran Yahudiliği onu karmaşık biçimde etkilemiş olmalı. Yaklaşan ölümün bilinci ve tüberkülozun hummalı yükselişi tüm yeteneklerini keskinleştirmiş olabilir. Bu gözlemler bir yana; aslında Whistler'in dediği gibi ''sanat vaki olur'' (..) ''İki düşünce, daha doğrusu, iki saplantı, Franz Kafka'nın yapıtlarına yön verir: Birincisi itaat, ikincisi ise sonsuzluktur. Hemen hemen tüm roman ve hikâyelerinde hiyerarşiler vardır ve bu hiyerarşiler sonsuzdur.'' 
(Sayfa: 7)
*****
''Kafka'nın en tartışılmaz erdemi, dayanılmaz durumlar yaratmasıdır. Ebediyen yaşayan yapıtlar yaratmak için birkaç satır yazmak onun için yeterlidir.'' (Sayfa: 8)
*
Jorge Luis Borges 


*
''Tek istediğim, açlığıma hayran olmanızdı,'' dedi açlık sanatçısı. ''Hayranız zaten,'' diye karşılık verdi müdür. ''Ama hayran olmamalısınız,'' dedi açlık sanatçısı. ''Eh, o zaman hayran değiliz,'' dedi müdür, ''peki neden hayran olmamalıyız.?'' ''Çünkü aç kalmak zorundayım, başka türlüsü elimden gelmez,'' dedi açlık sanatçısı. ''Bak sen,'' dedi müdür, ''neden elinden gelmezmiş bakalım.?'' ''Çünkü,'' dedi açlık sanatçısı küçük kafasını kaldırıp söylediği her şey duyulsun diye öpücük yollar gibi uzattığı dudaklarını müdürün kulağına dayayarak, ''çünkü tadını beğendiğim bir yemek bulamadım. Bulsaydım inan gösteri yapmaz, senin gibi, herkes gibi tıka basa yerdim.'' Bu onun son sözleriydi ama kırgın bakışlarında hâlâ aç kalmayı sürdürebileceğine yönelik, artık gururlu olmasa da sağlam inanç vardı. (Sayfa: 29)
*****
*
''Sizin maymunluğunuz, beyler - tabii arkanızda buna benzer bir şey bıraktıysanız-, benim olduğumdan daha uzak olamaz sizlere. Yine de yeryüzündeki herkesin topuğu kaşınır; küçük şempanzenin de, büyük Aşil'in de.'' (Sayfa: 62)
*
''..yaşamak istiyorsam bir çıkış bulmak zorunda olduğumu ama bu çıkışı kaçarak bulamayacağımı en azından sezmişim.'' (Sayfa: 68)
*****
*
''Küçükken, daha bacaklarımızın üzerinde duramazken, öğretmenimizin bahçesinde çakıl taşlarından bir tür duvar yapmak zorunda olduğumuzu çok iyi hatırlıyorum; öğretmen cüppesini tutarak duvara doğru koşmuş, tabii bütün taşları dağıtmış ve bizi yaptığımız duvarın zayıflığı nedeniyle öyle bir azarlamıştı ki, ağlaya ağlaya çil yavrusu gibi dağılıp anne babalarımızın yanına koşmuştuk. Küçücük bir olay ama çağın ruhunu özetliyor.'' (Sayfa: 78)
*
''Babil Kulesi inşaatındaki emeğin gerisinde kalmayan, diğer yandan Tanrı'nın beğenisi açısından, en azından insan hesabına göre, o kulenin tam aksini temsil eden bir çalışma yapıldı.'' (Sayfa: 81)
*
''İnsan denen varlık özünde uçarıdır, doğası havada uçan toza benzer, elinin kolunun bağlanmasına katlanamaz; kendi kendini bağlasa da çok geçmeden deli gibi kelepçeleri çekiştirmeye başlayıp duvarı, zincirleri ve kendini paramparça ederek gökyüzünde dört bir yana dağılır.'' (Sayfa: 82)

18 Ekim 2018 Perşembe

Franz Kafka - Babaya Mektup



'..'Böylece dünya benim için üç parçaya bölünmüştü: Bunlardan biri benim köle olarak, yalnızca benim için uydurulmuş ve hiçbir zaman -üstelik nedenini asla bilemeden- bütünüyle yerine getiremediğim kurallar altında yaşadığım dünyaydı; sonra benden sonsuz uzakta olan, içinde senin yaşadığın, idareyle, komutların dağıtılmasıyla ve bunların yerine getirilmemelerine kızmakla uğraştığın ikinci bir dünya vardı; son olarak da diğer insanların mutlu, buyruklardan ve boyun eğmekten bağımsız olarak yaşadıkları üçüncü bir dünya..'' (Sayfa:11-12)

*

''.. Cimrilik derin mutsuzluğun en sağlam belirtilerindendir..'' (Sayfa: 27)

*

''..tıpkı bir diktatörün kendi ülkesinin sınırları dışına çıktığında despotluğunu sürdürmeye nedeni kalmaması ve alt tabakadan kişilerle de iyi niyetle yakınlık kurabilmesi gibi. Gerçekten de örneğin Franzensbad'da çekilen grup fotoğraflarında yüzleri asık, kısa boylu insanların arasında hep iriyarı ve güler yüzlü, seyahate çıkmış bir kral gibi dururdun..'' (Sayfa: 31)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...