26 Aralık 2018 Çarşamba

Dante Alighieri - Yeni Hayat

I- Bellek kitabımın, öncesinde pek az şeyin okunabildiği o bölümünde, şöyle bir başlık var: Incipit vita nova (Yeni hayat başlıyor). Tümünü olmasa da, en azından özlerini bu kitapçığa aktarmak istediğim sözcükleri yazılı buluyorum bu başlığın altında.


II- Onu nasıl adlandıracağını bilmeyen çoğu kimsenin Beatrice dediği an'ımın ışıl ışıl kadını gözlerime ilk göründüğünde, doğumumun üzerinden dokuz yıl geçmiş, ışık göğü yörüngesinde dokuz kez devinerek hemen hemen aynı noktaya gelmişti. Onun bu hayatta bulunduğu sürede yıldızlar göğü oniki evin doğusuna doğru, bir derecenin onikide biri kadar kaymıştı; öyle ki, dokuz yaşına yeni basmıştı bana göründüğünde. Çok soylu renkli, yalın ve onat, kankırmızı giysilerle göründü; gencecik yaşına uygun giyinmiş, kuşanmıştı. İşte o an, yemin ederim, yüreğimin en gizli odasında oturan hayat tini öyle şiddetle titremeye başladı ki, en güçsüz nabızlarımda tüm dehşetiyle görünür oldu.
''Ecce deus fortior me, qui veniens dominabutur michi'' (İşte bana hükmedecek, benden güçlü bir tanrı) diyordu titreyerek.


O an, tüm duyu tinlerinin algılamalarını ilettikleri, yukarı odada oturan ruhsal tin büyük şaşkınlık içinde, özellikle görme tinlerine yöneldi ve şöyle dedi: 
''Apparuit iam beatitudo vestra'' (İşte mutluluğunuz görünüyor size).
Bunun üzerine, beslenmemizin yöneltildiği bölgede oturan bitkisel tin ağlamaya başladı ve,
''Heu miser, quia frequenter impeditus ero deinceps.!'' (Eyvahlar olsun, bundan böyle sık sık derde girecek başım.!) dedi ağlayarak. O andan başlayarak hemen Aşk'la bütünleşen ruhum onun buyruğuna girdi, ve imgelemimin verdiği güçle üzerimde öyle etkinlik ve egemenlik kurmaya başladı ki Aşk, tüm arzularına eksiksiz uymak zorunda kaldım.
(..)
III- Günler günleri kovalamış, bu soylular soylusu kadının yukarıda sözünü ettiğim görünmesi üzerinden tam dokuz yıl geçmişti; bu günlerin sonuncusunda, bu ışıl ışıl kadın bembeyaz giysiler içinde, ondan yaşça büyük, iki soylu kadının arasında göründü; bir sokaktan geçiyorlardı ki benim korku içinde, allak bullak durduğum tarafa doğru çevirdi gözlerini, ve bugün, bengi hayatta ödüllendirilen o tanımlanamaz inceliğiyle selamladı beni; öyle erdem yüklüydü ki o selam, o an mutluluğun doruğuna ulaştığımı sandım. Bu çok tatlı selamın bana ulaştığı saat o günün dokuzuncu saatiydi kesinlikle, ve de sözlerinin kulaklarıma varmak üzere ilk kez harekete geçişinden olacak, öyle bir tatlılık yayıldı ki içime, esrik, ayrıldım insanlardan, ve odamın ıssızlığına çekilerek bu çok incelikli kadını düşünmeye koyuldum. (..)


Her tutkun ruh ve soylu yürek,
ki bu deyişi bulur karşısında,
ne düşünür, yanıtlasın beni diye,
selam ona efendisi, yani Aşk'ın adına.
Çoktan üçlemişti saatler,
her yıldızın ışığıyla balkıdığı zamanda,
birden karşımda gördüğümde Aşk'ı,
özünü anımsamak korku veriyor bana.
Neşeliydi Aşk sanki, tutarken
elinde yüreğimi, kollarında kadınım,
bir örtüye sarılı uyuyordu.
Uyandırdı sonra onu, ve yedi kadın
o yüreği alev alev, uysal ve ürkek:
Gittiğini gördüm ağlayarak sonra. (Sayfa: 17-19)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...