19 Eylül 2019 Perşembe

Nâzım Hikmet Ran - Kan Konuşmaz

#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz

#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz

Gökyüzü şimdi kurşuni bir kâğıda kömür ve tebeşirle çizilmiş bir deniz resmi gibiydi. Usta bu resme baktı ve her nedense birdenbire Gâvur Cemal Hocanın bir sözü geldi hatırına:
''Gökyüzüne melekleri çıkaran da biziz, kanatlarını takan da biz.'' (Sayfa: 10)

#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz

''Öyle insanlar vardır, bilirim, başkalarının acılarıyla alakadar olurlarken öyle derine dalarlar ki ağızlarındaki cıgarayla kendi dudaklarını yakacak kadar gülünç olurlar.'' (Sayfa: 11)

#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz

- Bak odaya girer girmez, ''Tez elden bir kahve pişireyim,'' dedim. Halbuki niçin kahve içeriz.? Hiç düşündün mü Nuri Usta.? Tadı için, desen, değil. Tadı için kahve içeceğine limonata iç.. Kokusu için mi.? O da değil.. Turunç şerbetinin yanında bu bulaşık suyunun kokusu nedir ki.? Sinirleri tembih edermiş. Lâf.! Rakı ne güne duruyor.? Hazımmış. Palavra.. Yemeklerden sonra elma ye.! Öyleyse niçin şu meredi içeriz.? Çünkü, evvela, biz kahve içmezsek kahveciler kahvelerini kime satacaklar.? Sonra, alışkanlık denen nesneyi bilir misin, Nuri Usta.? Bilir misin ki insanoğlunun hem en büyük kuvveti, hem en büyük kepazeliği bu alışkanlık denen nesnedir.! Biz kahve değirmeniyle, kahve cezvesiyle, kahvesiyle eviyle, minderiyle, hukukuyla, felsefesiyle kendimize bir ikinci dünya yaratırız. Sonra bu yarattığımız dünyanın esiri oluruz. Başlar o bizi yaratmaya.
Artık o eskiyip onun içinden bir yenisini doğurana kadar bir kavga, bir gürültü.. Aslanı kafese alıştırmak için onu yavruyken tutup içeri atarlar.. Bizi kırk yaşında kafese koysalar, üçüncü günü yerimize alışırız. Ve on sene kafeste kaldıktan sonra dışarı salsalar on yıl yattığımız yeri üç haftada unutuveririz.. Bilir misin ki, Nuri Usta.. (Sayfa: 12-13)

#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz

- Ne o.? Daldın yine, usta.?
- Seni düşünüyorum, Hocam.
- Gâvurluğumu mu.? Sakalımı mı.?
- İkisini de..
- İki şeyi birden düşünmek zaaftır, usta. İnsan tek bir şeyi kuvvetle düşünmeyi öğrenmeli. Delilerin o zincirleri kıran kuvveti nereden gelir, bilir misin.? Sabit bir tek fikir taşımalarından. Tarihin bütün büyük adamları bir tek fikrin ağrısıyla kıvranmışlar, bir tek fikrin acısıyla doğurmuşlardır.

#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz

- Usta, dedi, şu etrafa bir göz gezdir. Her şey öyle gıcır gıcır, tertemiz ki insanın canını sıkıyor. Benim başım, pek intizamla, temizlikle hoş değildir diye söylemiyorum. Fakat bu aydınlığı ölçülü, renkleri dürüst, güneşi yemişe ve denizi rahat bir yatağa benzeyen manzara, insanı, kör kör parmağım gözüne, düpedüz dolaba sokmak istiyor. ''İşte ben böyle edebli, böyle terbiyeli, böyle muvazeneliyim,'' diyerek içinde yaşayan insanların ağrısını, sızısını, açlığını, rezaletini, alçaklığını örtbas etmeye kalkışıyor. Öyle değil mi hele.? Şuraya bak.! (Sayfa: 63)

#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz

..Talih denilen şey tesadüf. Tesadüf her şey. Ve biz tesadüflerin oyuncağıyız.. Hayatın tesadüfleri romanların tesadüflerinden daha mantıksız. Fakat bu mantıksızlıklar hayatın mantığını yapıyor.. (Sayfa: 145)

#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz

..Talih denilen şey tesadüf. Tesadüf her şey. Ve biz tesadüflerin oyuncağıyız.. Hayatın tesadüfleri romanların tesadüflerinden daha mantıksız. Fakat bu mantıksızlıklar hayatın mantığını yapıyor.. (Sayfa: 145)
İşsizin yirmi dört saati, sabah, öğle, ikindi, akşam, gece, gece yarısı diye birinden ötekine hissedilmeden geçilen altı paraya bölünmez. İşçinin yirmi dört saati birbirinden bıçakla ayrılmış üç ayrı dünyadır. Sabah: Evden çıkarken, hava yağmurlu, kapalı, karlı da olsa işsiz için aydınlık bir dünya vardır.. Akşam: Evin kapısından girerken dışarda güneş, renkler, ışıklar, şarkılar içinde rahat ve bahtiyar batsa da, işsizin bu ikinci dünyası karanlıktır, rüzgârlıdır, yağmurludur. Ve gece: İşsizin bu üçüncü dünyası, içinde tek söz konuşulmayan bir dilsizler memleketidir.
Gâvur Cemal, eski yıllarda, bir gün Nuri Usta'ya demişti ki:
- Bir Amerikalı yazıcının romanını okudum. Herif güzel bir söz etmiş, diyor ki: ''İki türlü hapislik vardır. Birincisinde insan içerde, hapishanede olur, fakat dünyanın nimetleri dışarda, hür ve serbest.. İkincisinde, insan dışarda, hür ve serbesttir, fakat dünyanın nimetleri içerdedir, hapistedir.. Ve bu iki hapislikten ikincisi birincisinden kötüdür.''
Gâvur Cemal bunu ''güzel bir söz'' diye söylemişti. Nuri Usta, bunu mühim bir söz diye dinlemişti. Fakat şimdi fırınlarda, bakkal dükkânlarında, mağazalarda, manavlarda hapsedilmiş dünya nimetleriyle kendi arasındaki camdan, kepenkten ve bazen sadece iki adımlık bir mesafeden yapılmış aşılmaz hapishane duvarlarını gördükçe bu sözün mühimlikten başka bir sıfatı da olduğunu anlıyor. (Sayfa: 163)
#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz
- Korkak mısın.?
Nuri Ustayı bu apansız, acayip sual şaşırttı.
- Ne diye sordun.?
- Hiç, sen cevap ver.. Çocuk değisin ya.. İnsan kendini bilir, korkak mısın.?
Usta düşündü, sonra yavaşça, adeta fısıldar gibi cevap verdi:
- Hayır..
- ''Hayır'' çok yumuşak çıktı ama..
Usta güldü:
- Korkak olmadığıma eminim de ondan.. Biraz şüphem olsaydı bağırarak ''Hayır'' derdim. (Sayfa: 173)
#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz
- Senin solluğun bir ucundan sağla birleşiyor. Zaten sizin gibi küçük burjuva münevverlerinin felaketi budur, dedi. Sözde en sol oldukları vakit pratikte en sağa yanaşmıştırlar.. Ama tabii kendileri de böyle bir hokkabazlığa kurban gittiklerini farketmeyerek..
Gâvur Cemal'in:
- Münevverleri böyle beğenmiyorsun da.. diye başladığı sözü usta yarıda kesti:
- Her münevveri değil, dedi. Ben topyekün münevver düşmanı değilim.. Böyle bir düşmanlık da bir küçük burjuva solluğu olur. Bak benim oğlan da avukat olacak, münevver olacak, ama bize faydalı münevver..
(Sayfa: 207)
#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz
#NâzımHikmetRan #KanKonuşmaz

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...