#RolandBarthes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#RolandBarthes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ekim 2024 Cuma

Roland Barthes - Yazının Sıfır Derecesi (Fransızcadan Çeviren: Tahsin Yücel)


SUNUŞ:

*
''Yazının Sıfır Derecesi Roland Barthes'ın ilk kitabıdır. Pek çok ilk kitap konusunda olduğu gibi Yazının Sıfır Derecesi konusunda da belirgin etkilerden söz edilir sık sık, özellikle de Sartre'ın ve Marx'ın etkileri önemle vurgulanır. Hiç kuşkusuz, büyük ölçüde doğru bir saptamadır bu. Bildiğimiz kadarıyla, Roland Barthes'ın kendisi de bunu yadsımak. Ne var ki, daha ilk yayımlandığı günlerde bile usta işi bir yapıt olarak algılanması bir yana, belirli etkilenmelerin izlerini taşıması, bu kitabın Fransız yazınına yeni bir bakış ve yeni bir söylem getirmesini, böylece, yalnızca Barthes'ın yazzarlık yaşamında değil, çağdaş Fransız yazınında da önemli bir başlangıç olmasını önlememiştir.'' (Sayfa: 7)
*
Tahsin Yücel
*
YAZI NEDİR.? * ''Dilin bir çağın bütün yazarları için ortak bir buyurumlar ve alışkanlıklar bütünü olduğu bilinir. Bu demektir ki, dil tümüyle yazarın sözünün içinden geçen bir Doğa gibidir. Bununla birlikte, ona hiçbir biçim vermez, hatta onu beslemez bile: soyut bir gerçekler çemberi gibidir, yapayalnız bir sözün yoğunluğu ancak dilin dışında çökelmeye başlar. Bütün yazınsal yaratımı aşağı yukarı gök, yer ve bunların birleşim çizgilerinin insan için bildik bir konut çizdikleri gibi kapsamı içine alır. Bir gerçekler toplamından çok bir çevrendir, yani hem bir sınır, hem bir duraktır, tek sözcükle, güven verici bir düzenleme uzamıdır.'' (Sayfa: 19)
*
''..yazarın dili, yokolmuş biçimlerle bilinmedik biçimler arasında asılı durumda, bir kaynaktan çok bir sınırdır; dönüp geriye bakan Orpheus gibi, davranışının oturmuş anlamını ve toplumculuğunun temel edimini yitirmeden söyleyemeyeceği her şeyin geometrik yeridir.'' (Sayfa: 20)
*
''Ne denli incelmiş olursa olsun, biçemde her zaman ilkel bir şeyler vardır: amaçsız bir biçimdir, bir amacın değil bir tepinin ürünüdür, düşüncenin dikey ve yalnız bir boyutu gibidir. Göndergeleri bir Tarih düzeyinde değil, bir dirimbilim ya da bir geçmiş düzeyindedir: yazarın ''şey''i, görkemi ve hapishanesidir, yalnızlığıdır.'' (Sayfa: 20-21)
*
''..sözün yatay bir yapısı vardır, gizleri sözcükleriyle aynı çizgi üzerindedir, gizlediği şeyi de sürekliliğinin süresi çözer; sözde her şey sunulmuş, dolaysız bir yıpranmaya adanmıştır, konuşma, sessizlik ve devinimleri yokolmuş bir anlama doğru atılır: izsiz ve gecikmesiz bir aktarımdır bu. Biçeminse, tersine, yalnızca dikey bir boyutu vardır, kişinin kapalı anısına dalar, saydamsızlığını belirli bir özdek deneyiminden yola çıkarak oluşturur, biçem yalnızca eğretilemedir her zaman, yani yazınsal amaçla yazarın tensel yapısı arasında denklemdir. (yapının bir sürenin çökeltisi olduğunu anımsayalım).'' (Sayfa: 21)
*
''..her Biçim aynı zamanda Değer'dir de; bunun için, dil ile biçem arasında bir başka biçimsel gerçeğe de yer vardır. Bu gerçek de ''yazı''dır. Hangi yazınsal biçimi alırsak alalım, genel bir ''hava'', isterseniz, bir ''töre'' seçimi vardır, yazar da işte burada açık olarak bireyselleşir, çünkü burada bağlanır.'' (..) ''Dil ve biçem kör güçlerdir; yazı tarihsel bir dayanışma edimidir. Dil ile biçem birer nesnedir; yazı bir işlevdir: yaratım ile toplum arasında bağıntıdır, toplumsal amacıyla dönüşmüş yazınsal dildir, insansal amacı içinde kavranan ve böylece Tarih'in büyük bunalımlarına bağlanan biçimdir.'' (Sayfa: 23)
*
SİYASAL YAZILAR:
*
''Marksçı yazı bambaşkadır. Burada biçimin kapanımı sözbilimsel bir abartmadan da, konuşmanın abartmalılığından da gelmez, uygulayımsal bir sözcük dağarcığı kadar özel, uygulayımsal bir sözcük dağarcığı kadar işlevsel bir sözlükten gelir; burada eğretilemeler bile sıkı bir biçimde kurala bağlanmıştır. Fransız devrim yazısı her zaman bir kanlı hukuku ya da törel bir doğrulamayı temellendiriyordu; marksçı yazı başlangıçta bir bilgi dili gibi verilir; burada yazı tekanlamlıdır, çünkü bir Doğa'nın tutarlılığını sürdürmeye yönelir, açıklamaların bir değişmezliğini ve yöntemin bir sürekliliğini benimsetmesini sağlayan şey, bu yazının sözlüksel kimliğidir; marksçılık tümüyle siyasal davranışlara dilinin sonunda ulaşır. Fransız devrim yazısı ne denli abartmalıysa, marksçı yazı da o denli arıksamalıdır, çünkü artık her sözcük kendisini söylenmeden destekleyen ilkeler bütününe bir göndermedir. Örneğin marksçı yazıda sık sık kullanılan ''içermek'' sözcüğünün anlamı sözlükteki yansız anlam değildir burada; her zaman kesin bir tarihsel sürece anıştırmada bulunur, ayraç içinde bütün önceki ''koyut''ları gösteren bir cebirsel gösterge gibidir.'' (Sayfa: 30-31)
*
''Arıksamalı (litotique), yani az sözle çok şey anlatır nitelikte. (ç.n.)
*
''Gerçek anlamda marksçı bir yazıyla (Marx'ın ve Lenin'in yazısı) yengiye ulaşmış stalinciliğin yazısı (halk demokrasilerinin yazısı) birbirinden ayırdedilebilir; hiç kuşkusuz troçkici bir yazı ve taktik bir yazı da vardır; bu da örneğin Fransız komünizminin yazısıdır (''işçi sınıfı'' teriminin yerinin ''halk''a, sonra ''iyi insanlar''a verilmesi, ''demokrasi'', ''özgürlük'', ''barış'', vb. terimlerine bile bile getirilen bulanıklık).'' (Sayfa: 32)
*
ROMAN YAZISI:
*
''Belirli geçmişin anlamını kavramak için, Batı'nın roman sanatını örneğin sanatın gerçeğe öykünmede kusursuzluktan başka bir şey olmadığı Çin geleneğiyle karşılaştırmak yeter; ama burada hiçbir şey, hiçbir gösterge doğal nesneyi yapay nesneden ayırdetmemelidir: bu tahta ceviz, bir cevizin imgesiyle birlikte, kendisini doğuran sanatı gösterme amacından başka hiçbir şey belli etmemelidir bana. Roman yazısıysa tam tersine bunu yapar. Görevi maskeyi takmak, aynı zamanda da bu maskeyi göstermektir.
*
Belirli geçmişin bu çift anlamlı işlevini başka bir yazı olgusunda da buluruz: Roman'ın üçüncü kişisinde. Agatha Christie'nin bütün buluşu ka*tili anlatının birinci kişisi altında gizlemeye dayanan romanını belki de anımsarsınız. Okur, ka*tili, olayın bütün ''o''ları ardında arıyordu, oysa ka*til ''ben''in altındaydı. Romanda genel olarak ''ben''in tanık olduğunu, eylemi ''o''nun gerçekleştirdiğini Agatha Christie çok iyi biliyordu. Neden.? ''O'' romanın uzlaşım-kişisidir; tıpkı anlatısal zaman gibi, romansal olayı imler ve gerçekleştirir; üçüncü kişi olmayınca, romana ulaşma güçsüzlüğü doğar, ya da onu yıkma istemi. ''O'' söyleni ortaya koyar; ancak gördüğümüz gibi, hiç değilse batıda, maskesini parmağıyla göstermeyen sanat yoktur.'' (Sayfa: 39-40)
*
''Roman bir Ö*lüm'dür; yaşamı bir yazgıya, anıyı yararlı bir edime, süreyi de yönlendirilmiş ve anlamlı bir zamana dönüştürür. Ama bu dönüşüm ancak toplumun gözünde gerçekleşebilir. Roman'ı, yani bir göstergeler bütününü, bir aşkınlık ve bir sürenin Tarih'i olarak benimseten toplumdur. Öyleyse sanatın bütün parıltısıyla yazarı topluma bağlayan antlaşma, amacının romansal göstergelerin açıklığı içinde kavranan kesinliğinden anlaşılır. Romanın belirli geçmişi ve üçüncü kişisi şu önlenmez edimden, yazarın taşıdığı maskeyi parmağıyla göstermesinden başka bir şey değildir.'' (Sayfa: 43-44)

23 Temmuz 2020 Perşembe

Roland Barthes - Camera Lucida

Roland Barthes - Camera Lucida

Uzun zaman önce bir gün, Napolyon'un en küçük kardeşi Jerome'un 1852'de çekilmiş bir fotoğrafı geçmişti elime. Ve bugüne dek hiç dindiremediğim bir şaşkınlıkla şunu fark etmiştim o zaman: ''Ben İmparator'a bakan gözlere bakıyorum.'' Arada bu şaşkınlığımdan başkalarına da söz ettim. Ancak hiç kimse paylaşır ve hatta anlar görünmediğinden (yaşam bu küçük yalnızlık darbelerinden oluşur), unutmuştum bunu. Fotoğraf'a ilgim sonraları daha kültürel bir yöne döndü. Fotoğraf'ı Sinema'ya karşı sevdiğime karar vermiştim; ancak yine de bu ikisini tam anlamıyla birbirinden ayıramıyordum. Bu soru giderek daha ısrarlı hale geliyordu. ''Varlıkbilimsel'' bir tutkuya kapılmıştım: ne pahasına olursa olsun Fotoğraf'ın kendi içinde ne olduğunu, görüntüler topluluğunda hangi temel özelliklerle ayrıldığını öğrenmek istiyordum. Bu tutku, teknoloji ve kullanımın sağladığı kanıtların ötesinde, ve Fotoğraf'ın günümüzdeki korkunç yayılışına rağmen, onun var olduğundan ve kendine özgü bir ''dehası'' olduğundan emin olmadığım anlamına geliyordu.
(Sayfa: 15)
***
''Fotoğraf'ın sonsuza dek kopyaladığı şey aslında yalnız bir kez olmuştur. Var oluş açısından asla yinelenemeyecek olanı, mekanik olarak yineler Fotoğraf.''
(Sayfa: 16)
***
Fotoğraflarınızı birisine gösterin, o da hemen kendininkileri gösterecektir size: ''Bak, bu benim kardeşim, bu da ben çocukken'' vb. Fotoğraf ''Bak'', ''Gör'', ''İşte''nin karşılıklı söylenen şarkısıdır yalnızca; yüz yüzeyken parmakla gösterir, bu saf gösterme dilinden bir türlü kaçamaz. İşte bu yüzden, ''bir'' fotoğraftan söz etmek ne kadar meşru ise, ''Fotoğraf''tan söz etmek de bana o kadar olanaksızmış gibi geliyor. (Sayfa: 17)
***
''..mercek tarafından izlendiğimi hissettiğim anda her şey değişiveriyor: Kendimi ''poz verme'' işlemine veriyor, bir anda kendim için bambaşka bir beden yaratıyor, bir görüntü öncesinde kendimi dönüştürüyorum. Bu aktif bir dönüşümdür: Fotoğraf'ın kendi keyfine göre bedenimi yarattığını ya da öldürdüğünü hissediyorum (bu öldürücü gücü doğrulayan bir örnek: barikatlar üzerinde poz vermeye razı, ve hatta hevesli olan bazı komüncüler, bunun bedelini yaşamlarıyla ödemişlerdi: yenildikten sonra hemen hepsi Thiers'in polisleri tarafından fotoğraflarda teşhis edilmiş ve kurşuna dizilmişti).'' (..) ''Var oluşumu kuşkusuz ki metaforik olarak fotoğrafçıdan alıyorum.'' (Sayfa: 23)

Roland Barthes - Camera Lucida

Roland Barthes - Camera Lucida

''.. Sanki daha çok Fotoğraf'çının mitlerini Fotoğraf'ta okumam, onlarla dostluk etmem, ancak onlara pek de inanmamam gerekiyor gibidir. Şüphesiz bu mitler Fotoğraf'ı toplum ile barıştırmayı (mit bu işe yarar) amaçlar (bu gerekli midir.? Evet, tabii. Fotoğraf tehlikelidir). Bunu yaparken de Fotoğraf'a Fotoğraf'çı için birçok mazeret olan işlevler bağışlar. Bu işlevler: bilgilendirmek, temsil etmek, şaşırtmak, göstermeye neden olmak ve tutkuyu kışkırtmaktır. Ve izleyici olarak ben, bunları az veya çok hoşnutlukla fark ederim: onları (hiçbir zaman sevinç veya acım olmayan) studium'umla kuşatırım.'' (Sayfa: 41-42)

Roland Barthes - Camera Lucida

Roland Barthes - Camera Lucida

''İlk fotoğrafı gören ilk insan (onu bulan Niepce'in dışında) bunun bir resim olduğunu düşünmüş olmalı: aynı çerçeveleme, aynı perspektif. Fotoğraf her zaman Resim hayaletinden işkence görmüştür, hâlâ da görmektedir'' (..)  ''Bununla birlikte (bana öyle geliyor ki), Fotoğraf sanata Resim'le değil, Tiyatro'la dokunur. Niepce ve Daguerre hep Fotoğraf'ın kökenine yerleştirilmiştir.'' (Sayfa: 45)
***
''..Fotoğraf aslında ilkel bir tür tiyatro, bir tür Canlı Tablo, altında ölüleri gördüğümüz hareketsiz ve boyalı yüzün her temsilidir.'' (Sayfa: 46)

Roland Barthes - Camera Lucida


''.. fotoğrafçı, aynı bir akrobat gibi olasılık ve hatta olabilirlik kurallarına meydan okumalıdır; sonuçta ilginç olanın kurallarına meydan okumalıdır: bir fotoğraf niçin çekildiğini bilmediğimizde ''şaşırtıcı'' olur; kapı aralığında arkadan aydınlatılmış çıplağı, otların içinde yatan eski bir arabanın ön tarafını, limandaki bir şilebi, çayırdaki iki bankı, çiftlik evinin penceresindeki kadın poposunu, çıplak bir göbek üstündeki yumurtayı (amatörler arası bir yarışmada ödül alan fotoğraflar) çekmekte acaba hangi güdü, hangi merak vardır.? İlk dönemde fotoğraf şaşırtmak için bilineni çeker; ancak hemen sonra, tanıdık bir ters dönüşümle, fotoğrafladığı her şeyin tanıdık olduğuna hükmeder. İşte o zaman ''ne olursa olsun'', değerin bilgiç doruğu haline gelir.'' (Sayfa: 48)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Bütün fotoğraflar olumsal (ve böylelikle anlamın dışında) olduklarından, Fotoğraf bir maske takınmadan gösteremez (bu genelliği hedefleyemez). Bir yüzü, toplumun ve tarihin ürünü yapacak olan şeyi adlandırmak için Calvino'nun doğru biçimde kullandığı sözcüktür maske. Avedon'ın fotoğrafladığı William Casby'nin portresinde olduğu gibi: köleliğin özü apaçık ortaya konmuştur burada: kesinlikle saf olduğu sürece, maske (antik tiyatroda olduğu gibi) anlam demektir. Büyük portre fotoğrafçılarının aynı zamanda büyük mitoloji uzmanları olmaları işte bundandır. Nadar (Fransız kentsoyluluğu), Sander (Nazi öncesi Almanya'sının Almanları), Avedon (New York'un ''üst tabakası''). (Sayfa: 50)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Life'in editörleri 1937'de ABD'ye gelen Kertesz'in fotoğraflarını geri çevirmişler, neden olarak da bunların ''çok fazla konuştuğunu'' söylemişlerdi; bu fotoğraflar bizim düşünmemizi sağladılar, bir anlam -birebir olandan farklı bir anlam- önerdiler. Sonuç olarak Fotoğraf korkuttuğu, ittiği ve hatta damgaladığı zaman değil, kara kara düşündürdüğü zaman yıkıcıdır.'' (Sayfa: 52)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Bence görünüm fotoğrafları (kent ya da kır) gezilebilir değil, yaşanabilir olmalıdır.''
(..) ''Bu yeğlenen manzaralara bakarken orada bulunmuş olduğumdan ya da oraya gittiğimden eminmişim gibi geliyor bana. Freud ise, anne bedeni için ''kişinin daha önce bulunduğundan emin olabileceği tek yerdir'' diyor. Görünümün (tutkunun seçtiği görünümün) özü de işte bu olabilir: içimde gizlice anneyi (ama asla huzursuz eden Anne değil) uyandırmak.'' (Sayfa: 53)

Roland Barthes - Camera Lucida

Bağcıklı ayakkabılar
*
James Van der Zee: Aile Portresi (1926) (Sayfa: 59)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Benim inatla gördüğüm şey bir çocuğun bozuk dişleri..''
*
William Klein: Küçük İtalya. New York, 1954 (Sayfa: 60)

Roland Barthes - Camera Lucida

''..bütün bedenimle, yıllar önceki Macaristan ve Romanya gezilerimde geçtiğim dağınık köyleri anımsıyorum..''
*
A. Kertsz: Kemancının Ezgisi. Abony, Macaristan, 1921 (Sayfa: 62)
***
''..kediminkinden başka bir gözden miras almayı reddediyorum.'' (Sayfa: 65)

Roland Barthes - Camera Lucida

''..tüm bilgiyi, tüm kültürü dışlıyor.. yalnızca küçük çocuğun kocaman Danton yakasını, kızın parmak sargısını görüyorum..''
*
Lewis H. Hine: Bir Kurumdaki Özürlü Çocuklar. New Jersey, 1924 (Sayfa: 66)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Benim için punctum, öteki çocuğun kavuşturulmuş olan kollarıdır..''
*
Nadar: Savorgnan de Brazza, 1882 (Sayfa: 68)
***
''Görüntü için gerekli koşul, görmedir'' demiş Janouch, Kafka'ya; Kafka da gülümseyerek yanıtlamış: ''Biz nesneleri aklımızdan çıkarmak için fotoğraflarız. Öykülerim gözlerimi kapamamın bir yoludur.'' (Sayfa: 69)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Niçin, yani nerede olduğunu söyleyemiyorum, ama Wilson beni tutuyor..''
*
R. Mapplethorpe: Phil Glass ve Bob Wilson (Sayfa: 70)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Kraliçe Viktorya, tümüyle estetik dışı..''
(Virginia Wolf)
*
G. W. Wilson: Kraliçe Viktorya, 1863 (Sayfa: 71)

Roland Barthes - Camera Lucida

''..eli tamı tamına doğru bir açıklık derecesinde, tam doğru bir terk ediş yoğunluğunda..''
*
R. Mapplethorpe: Kolu Yana Uzanmış Genç (Sayfa: 75)
***
''Tarih isteriktir: yalnızca onu düşünür, ona bakarsak oluşur - ve ona bakabilmek için onun dışında kalmamız gerekir. Ben, yaşayan bir ruh olarak Tarih'in tam karşıtıyım, onu yalanlarım ve kendi tarihim için onu yıkarım..'' (Sayfa: 80)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Sizce dünyanın en büyük fotoğrafçısı kimdir.?''
''Nadar''
*
Nadar: Sanatçının Annesi (ya da eşi) (Sayfa: 85)
***
''Yunanlılar, Ölüm'e tersten girmişlerdir: önlerinde duran onların geçmişiydi aslında.''
(Sayfa: 88)
***
''..aileye yalnızca bir kısıtlamalar ve gelenekler dokusuymuş gibi yaklaşan şu bilimsel yönteme o kadar karşıyım ki: onu ya bir hazır bağlılıklar topluluğu olarak kodlarız, ya da bir uyuşmazlık ve baskı yumağı haline getiriveririz. Uzmanlarımız ''üyeleri birbirine âşık olan'' aileler olduğunu kavrayamıyorlar sanki.'' (Sayfa: 91)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Ernest bugün hâlâ yaşıyor olabilir: ama nerede.? Nasıl.? Ne roman ama.!''
*
A. Kertesz: Ernest, Paris, 1931 (Sayfa: 102)

Roland Barthes - Camera Lucida

İlk fotoğraf
*
Niepce: Yemek Masası. Yaklaşık 1823 (Sayfa: 106)
***
''Fotoğraf şiddetlidir: şiddeti gösterdiği için değil, ama her seferinde görüşü zor kullanarak doldurduğu ve içindeki hiçbir şey reddedilemediği ve dönüştürelemediği için şiddetlidir..''
(Sayfa: 109)
***
''Eski toplumlar yaşamın yerine konan anının ilksiz ve sonsuz olduğunu, en azından Ölüm'ü anlatan şeyin ölümsüz olması gerektiğini düşünmüşlerdi: bu Anıt'tı. Oysa (ölümcül) Fotoğraf'ı ''olmuş olanın'' genel ve biraz da doğal tanığı yapan modern toplum Anıt'ı terk etmiştir. Bir paradoks: aynı yüzyıl hem Tarih'i, hem de Fotoğraf'ı icat etmiştir.'' 
(Sayfa: 111)
***
''Michelet, Tarih'i, Aşkın Başkaldırısı olarak düşünmüştür: yalnızca yaşamı değil, aynı zamanda O'nun bugün böylesine modası geçmiş olan sözcük dağarında İyi, Adalet, Birlik vb. dediği şeyleri sürekli kılmak için.'' (Sayfa: 112)

Roland Barthes - Camera Lucida

''O ölü, ve ölecek..''
*
Alexander Gardner: Lewis Payne'in Portresi. 1865 (Sayfa: 115)
***
''(Amatör genellikle sanatçının gelişmemiş bir hali olarak tanımlanır: bir mesleğin ustalığını başaramayan -ya da başarmayan- biri. Oysa bunun tam tersine, fotografik uygulama alanında profesyonelin varsayımı olan amatördür: çünkü amatör, Fotoğraf'ın noema'sına daha yakındır.)'' 
(Sayfa: 117)

La souche, n.d. In Roland Barthes, La chambre Claire (Paris, 1980), 163.

Soy
*
Yazarın Koleksiyonundan (Sayfa: 124)

Roland Barthes - Camera Lucida

''..güç dürtüsü yok..''
*
R. Avedon: A. Philip Randolph (Aile) 1976 (Sayfa: 130)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Aslında O hiçbir şeye bakmıyor: sevgisini ve korkusunu içinde saklıyor..''
*
A. Kertesz: Köpek Yavrusu. Paris. 1928 (Sayfa: 133)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Nasıl olur da aklına düşünsel bir şey getirmeyen biri düşünsel bir hava yaratabilir.?''
*
A. Kertesz: Piet Mondrian, sütüdyosunda. Paris, 1926. (Sayfa: 134)

Sohrâb Sepehrî (سهراب سپهری) (Sohrâb-i Sipihrî) - Sekiz Kitap, Bütün Şiirleri (Farsçadan Çeviren: Mehmet Kanar)

Rengin Ölümü (1951)   GECENİN KATRANINDA * Nicedir bu yalnızlıkta Suskunluğun rengi dudakta. * Bir ses çağırıyor beni uzaktan Ama ayaklarım ...