31 Mart 2022 Perşembe

Osman Cemal Kaygılı - Çingeneler

Arka Kapak:

“Osman Cemal’in Çingeneler’i muhakkak bir şaheserdir. (…) Okudukça şaşırıyorum. Sayfaları çevirdikçe içim hüzün, sevinçle dolu, karmakarışık bir âleme giriyor.”

*
Sait Faik Abasıyanık
*
Görmezden gelinenlerin, unutulanların yazarı Osman Cemal Kaygılı, kült romanı Çingeneler’de gündelik hayatın önemli figürlerinden Çingenelerin kültürüne değdiriyor kalemini. Yazar, birlikte yaşadığımız ama haklarında neredeyse hiçbir şey bilmediğimiz İstanbul Çingenelerinin günlük yaşamı, kültürü, müziği, eğlencelerini; müziğe tutkun, araştırmacı bir gencin hikâyesiyle birlikte, ilginç bir kurguyla anlatıyor ve okuyucularını bir zamanların İstanbul’unda keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.
*
Ben bu işi salt musiki merakı yüzünden takip ediyorum; onun için ne yapıp yapıp bizdeki şu bohem hayatını, Çigan hayatını beş-on güne kadar yakından inceleyeceğim, bakalım bahtımıza neler çıkacak.! Zaten meşhur sözdür: Çingene’nin zurnasında peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına.!
*
Kitaba başlamadan, ..
 

Todilerde çengi çıkar
Nazik, dilber, hem şivekâr
Nerede duysa düğün dernek
Koşar, gider, göbek atar, oynar
Kızlar sarılar giyince
Papatyalara dönünce
Zurna davul çalınınca
Gönüllerde cümbüş oynar.
*
[Nakarat]
Haydin kızlar, bahar geldi:
Giyinelim hep beyazlar.! (Sayfa: 33)

*

Maşacıyım maşacı
Ah kokozluk pek acı.!
Kocam değirmen yapar
Kaynatam da sıpacı.!
*
Maşa yapar satarım
Çayırlarda yatarım
Eğer alan olursa
Bir de göbek atarım.!
*
[Nakarat]
Haydi haydi keriz edelim
Ebegümeci ile perhiz edelim.!
(Sayfa: 34-35)
*
''Haydi bakalım beyağa, tam sırasıdır işte.. Çamlıca'nın tepesinden sarıoğlan (güneş) yükselirken sen de buradan başla kemanenle oğlancığı karşılamaya.!'' (Sayfa: 42)
*
''Kim sülemiş beni sana Apukur'un kardeşi diye.?''
''Apukur da kim.?''
Alaycı bir bakışla beni süzerek:
''Ha.. ha.. Onu da mı benden üğreneceksin. Bakarsan kılığına kıyafetine, benzersin okumuş yazmış bir insana amma daha bilmezsin Apukur kimdir Çaçaron kimdir.?''
''Ayıp değil ya, bilmiyorum.. Öğret bakayım bana bu Apukur'la Çiçeron kimdir.?''
''Abe, bunlar çok menşur ve çok eski birer çorbacıdırlar.''
''Ne çorbacısı, işkembe çorbacısı mı.?''
''Ne işkembesi be sen de.. Bunlar, eski Grikoz, yaniya Rumyoz çorbacılardan imiş.! Em de bunlar çok akıllı insanlarmış. Sonra efendicazıma süyliyeyim, bu Apukur'un anası zamanının en büyük falcısı imiş. Senin anlayacağın, bu kavanoz dipli dünyadaki bütün falcıların ustası o imiş.. Amma bunları bilmez bizim cahil Çingene falcılar.''..'' (Sayfa: 72)
*
''..herifçi oğlu Epikür'den, Çiçeron'dan dem vuruyordu. Vakıa onlara eski menşur birer çorbacı diyordu; ancak kapkara cahil bir göçebe Çingene'nin o meşhur, eski, büyük adamları bu kadar da olsun, yalan yanlış bilmesi bir hayli marifetti.'' (Sayfa: 73)
*
''Nega kesko Anadoli neklas
Üşü şil te gumira ya vinera
Kaven tuki bahtali dünira
Leki te Bakira Capa miski..
,*
Tercümesi: Amcamın öküzleri Anadolu yakasından Rumeli yakasına geçtiler. Onlarla birlikte seni alacak dünürler de (görücüler de) geldiler. Uğurlu, kademli olsun kız.! Durma, kalk artık, ortalığı süpür, her şeyi derle topla.. Ve yeni kalaylı bakırları al, pınara koş, dünürlere pınar suyu getir.!'' (Sayfa: 94)
*
''Bu gece çon çıktı mı.?
Yârim benden bıktı mı
Benim gibi senin de
Yüreğini yıktı mı.?
*
''Çon demek ay demek.!''
''Ay mı.?''
''Ha ha.!''
''Ya güneş ne demek.?''
''Güneş de kam demek.''
''Ya yıldız.?''
''Yıldız da çerhan demek.!'' (Sayfa: 99-100)
*
''Kırk yıllık şap olur mu şeker.? Cinsi tenekeli cinsine çeker.!'' (Sayfa: 217)
*
''Zavallı hayvan ömründe ilk defa bu kadar bol ahenk içinde oynuyordu. Şimdiye kadar mahalle aralarında, toz toprak içinde yalnız ayıcının tulumu ve onun yanında gezen bir suratlının çatlak sesinden başka ahenk duymayan babayani ayıcık bu gece böyle, İstanbul'un en güzel yerlerinden birinde, bol ay ışığı altında, güzel sesli üç-dört kadının söylediği şarkıyla nasıl keyiflenmez, nasıl coşmazdı.! Hele biraz sonra bu ahenge Kör Andon kemanıyla, lavtacı lavtasıyla ve babacan Şahin Ağa da zurnasıyla karışınca ayı büsbütün coştu, kendinden geçti, aşka geldi, iki ayağı üstünde tatlı tatlı homurtularını artırdı ve bir kerte geldi ki o seksen-doksan okkalık koca oğlan, genzinden, baygın bir nara savurarak Etem'in üzerine atlayıp onun yüzünü gözünü yalamaya başladı.''
*
Babayani: Gösterişi ve özentisi olmayan. (Sayfa: 222-223)
*
''Ölse de âşık onulmaz yaresi
Aşkın ölmekten de güçtür çaresi.!'' (Sayfa: 276)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...