17 Eylül 2021 Cuma

Ayfer Tunç - Suzan Defter

 

Arka Kapak:

*

''İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik ne işe yarar.?''
''Ama kaybeden sonunda siz olmuşsunuz.''
''Kayıp mı.? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada.?''
''Ama bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz.''
''İyi ya boş değildi kucağım.''
''Ama yandınız, kül oldunuz.''
''Ama vardım, kül bunun kanıtı.''
*
12 Eylül’ün gölgesinde boğulan bir aşk hikâyesi.. Yaşamın kıyısında seyirci olmaktan öteye gidememiş bir erkek.. Birbirinin ışığıyla kamaşan iki ayna arasında parçalanan bir kadın.. Başkasının gözünde nasıl göründüğünü, iki günlük üzerinden anlatan deneysel bir çalışma. Modern zamanların karmaşık insanlık halleri Ayfer Tunç’un usta kaleminden unutulmaz bir edebiyat şölenine dönüşüyor.
*
Suzan Defter, daha önce öykülerinden biri olduğu Taş-Kâğıt-Makas’tan azat olmuş, tek başınalığı hak etmiş bir eser.

*****
*****

16 Kasım cuma
*
"Bir kadın birdenbire günlük tutmaya başlamışsa, ya âşık olmuştur, ya terk edilmiştir."
*
"İnsan ya kendi kendine konuşur, ya kendi kendine yazar. Kendi kendine konuşmayı makbul saymazlar. Oysa ne fark var ki arada.?" 
(Sayfa: 9)

*****
*****

18 Kasım pazar
*
"Uyuklamak parça parça ölmek, uyumaksa yekpare ölüm. Bu aralar hep uyukluyorum. Vücudumdan büyük parçalar kaybetmişim gibi hissediyorum kendimi. Gece olduğunda kayıp parçalarım karanlığa karışıyor." (Sayfa: 14)

*****
*****

21 Kasım Çarşamba

*

''Okyanusun içinde kendi soluğunu tüketerek kaybolan bir denizaltıdır ev, canlılar geçer pencerenin önünden, su götürür yeryüzünü.''
(..)
''Ayrılmak bir solucanın ikiye bölünmesi gibidir, her iki parça ayrı ayrı yaşamaya devam eder, bir zamanlar tek parça değilmiş gibi, tanımaz birbirini parçalar.''
(..)
''Yaşamak her şeye rağmen bir iz bırakmaktır yeryüzünde. -Ben de yaşadım, sizin kadar.!-''
(Sayfa: 26)

*****
*****

24 Kasım Cumartesi

*

''.. ev rahimdir.'' 
(..)
''Bu şehir beni dışladı, yok farzediyor. ne zaman dışarı çıksam bir safraymışım gibi beni sokaklarından evime atıyor.'' (Sayfa: 36)

*****
*****

''Gene geleceğim, çünkü sizi kendime benzettim. Kendine benzeyen bir damla arayan ve bir türlü suya karışamayan iki yağ damlası. Yüzüyoruz işte suda. Başıboş. Öyle parçalanmışız ki artık daha fazla parçalanmak ölmek demek. Ama yine de varız ve belli oluyoruz suyun üstünde.'' (Sayfa: 37)

*****
*****

29 Kasım Perşembe:

*

''Ömrüm bir düzeni sürekli kılmayı arzulamakla geçti. Başaramadım.'' (Sayfa: 65)

*****
*****

''Sessizlik şekil değiştirmiş yakarışlarla yırtılıyorsa, daha fazla şey öğrenemezsiniz.
Öğretmenin değilse bile, anlamanın bir yolunun yazmak olduğunu küçük yaşta keşfettim.''
(..)
''..herkes kendi âleminin burcuna tırmanmış yaşıyordu.'' (..) 
''Altı lamba gibiydik, altı ayrı yerinden aydınlatan odayı.'' (..) ''.. hiçbirini hatırlamadığım kelimelerle tarif ederdim defterime, kendini aydınlatmaktan aciz altı lambanın yarattığı umutsuz karanlığı.'' (Sayfa:66) 

*****
*****

30 Kasım Cuma

*

''Yıllar boyu yanmaktansa için için, boş odalarla dolu bir evde boşluk büyütmektense; ipin üstünde yürümekten başka NEDİR BİR HAYAT.?'' (Sayfa: 70)

*****
*****

1 Aralık Cumartesi

*

''Ayrılmak, gidenin, kalanın kucağında bir kucak kor bırakmasıdır, yanar durursunuz kül olana kadar.'' 
*
''Sevdiğim: dün ve daima. Sevgilim: sadece bugün.
Sevdiğim: eşsiz, tek. Sevgilim: sığ, çok.
Sevdiğim: sevdim sahiden. Sevgilim: Emin değilim.'' (Sayfa: 72)

*****
*****

2 Aralık Pazar

*

''İhanet cesurca bir duygu, çok şehvetli, tedirginlik ve korku da var içinde, belli belirsiz bir pişmanlık. İnsanın başını döndürüyor. İhaneti çekici kılan şeyin  şehvet olduğunu sanırlar; şehvet seldir, sürükleyendir; doğru, ama asıl çekici olan cesaretmiş meğer.'' (Sayfa: 82)

*****
*****

3 Aralık Salı

*

''Ağladığını duyurmamak çok yorar insanı.'' (Sayfa: 98)

*****
*****

4 Aralık Salı

*

''Nasıl olur, diyecektim, nasıl olur da bir erkeği bu kadar sevebilirsiniz, yüzünü satır satır hatırlarsınız, sesi içinizde yankılanır, size beni unut beni unut beni unut dememiş gibi, bir an bile unutmadan, hâlâ sevebilirsiniz.? diyecektim, ağzımdan nasıl çıktı anlamadım:
''Gençliğiniz haram olmuş desenize,'' dedim.
Çok şaşırdı, çevresine siyah, kalın sürmeler çektiği gözleri iri iri açıldı:
''İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik neye yarar.?'' dedi.'' (Sayfa: 102)
(..)
''Ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz.''
''Kayıp mı.? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada.?''
''Ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz.''
''İyi ya, boş değildi kucağım.''
''Ama yandınız, kül oldunuz.''
''Ama vardım, kül bunun kanıtı.'' (Sayfa: 104)

*****
*****

5 Aralık Çarşamba

*

''Elimizden akıp giden, karanlık, kasvetli, bizi zavallı kılarak boğan günlere yemeklerle, buğularla, kokularla, seslerle güzel bir gün süsü veririz. Kahveler içer, sigaralar tüttürürüz bunun için.'' (Sayfa: 107)

*

"..'Benim suçum yok Derya' dedi. 'Varsa da bağışla artık. Suzan beni kaldırabileceğimden çok daha fazla sevdi. Ezildim..." (Sayfa:109)

*****
*****

6 Aralık Perşembe

*

''Kuyrukluyıldızlar yalnız olur Suzan hanım, o muhteşem kuyruklarını çarpa çarpa geçerler hayattan. Onlara, güzelliklerini veren kuyrukları nedeniyle yaklaşılmaz. Onlar da kuyrukları olmadan olamazlar.'' (Sayfa: 108)

*

''Kederden korkuyor muyum, seviyor muyum bilmiyorum. Ölme isteği uyandırmıyor mesela, keder ağırbaşlı bir ruh hali. Ne bileyim, sanki hayatla konuşma fırsatı..'' (Sayfa: 110)

*****
*****

7 Aralık Cuma

*

''Belki de bir türlü yaşamadığımız için bu kadar büyüdü aşk,'' dedi, ''aslında kısa bir şeydi, zamana yayıldı.'' (Sayfa: 116)

*****
*****

8 Aralık Cumartesi

*

''..sevişmek hiç olmadı, dengesini bulamamış bir sevmek vardı, devleşerek yutan bir sevmek. Halbuki sevişmek eşitlenmek değil midir.? (Sayfa: 118)

*

''Tabiatın coşkusu içimin durgunluğunu gideriyor.'' (Sayfa: 122)

*****
*****

10 Aralık Pazartesi

*
''Zamana kendi ölçülerimi koyarak başkaldırdım..'' (Sayfa: 126)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...