27 Temmuz 2020 Pazartesi

Aslı Erdoğan - Taş Bina ve Diğerleri

Aslı Erdoğan - Taş Bina ve Diğerleri

''Zaten insanlar demir parmaklıkları içlerindeki karanlık dışarı sızmasın diye icat etmediler mi.?''
*
''..insan gecede izlediği yolu unutmaz..'' (Sayfa: 15)
***
''Ağaçlar, ağaçlar, ağaçlar.. Yaşlı, ulu, vakur, yüksek, gür, buyurgan ağaçlar.. Yeryüzündeki her mucizeyi ve suçu görmüşçesine ağırbaşlıydılar. Zamandan bile daha yaşlı.. Derinlere salmışlardı köklerini, gökyüzünü, sadece gökyüzünü hedefleyen yolculuklarında, sağa sola savrulmayı, özgürlük sanmayacak denli ilerlemişlerdi.'' (Sayfa: 28)
***
''Yarın düşüncesi olmayan biri, hangi yöne bakarsa baksın, bilinmeyeni değil, yalnızca tanıdık olanı arar.'' (Sayfa: 40)
***
''Koyu, acılı, derin bir yalnızlıktı onunki. Hep en ummadığı, en dokunulmaz sandığı yerden, belleğinden vururdu. Yalnızlığını kollamış, büyütmüş, kanıyla beslemişti, artık çok çaresiz kaldığında ondan besleniyordu.'' (Sayfa: 48)
***
''Taş binaya baktı. Onca büyüklüğü, loşluğu, heybeti, ciddiyeti içinde bekliyordu. Gece boyunca çözülüp dağılmamış, karanlığa katran gibi sızmamıştı. Sarsılmazdı, dokunulmazdı, yok sayılamazdı. Gene de, Tanrı'nın sözcülüğüne soyunan herkes gibi dünyeviliğini gizleyemiyordu. Buyruklarını daha da katlanılmaz kılan buydu. Bir idam hükmünü, bir saman kâğıdından okumak..'' (Sayfa: 51)
***
''..''Gerçeği söylemiş olur gölgeden söz eden.'' Hakikat, gölgelerle konuşur.''
(Sayfa: 59)
***
''Binanın içinde dev bir avlu, avluyu çevreleyen merdivenlerde insan boyunu aşan tel örgüler.. Kimse kendini aşağı atamasın diye. Çünkü insan hayatı, taşlarda parçalanmayacak kadar değerli son bir-iki yüzyıldır.'' (Sayfa: 60)
***
''Sonuçta her insan hayatı bir yenilgidir, ama bazılarınınki daha görkemli bir yenilgi.''
(Sayfa: 62)

Aslı Erdoğan - Taş Bina ve Diğerleri

''Bir zamanlar birini sevmiştim. Gözlerini bende bırakıp gitti. Bırakacak başka kimsesi olmadığı için. Sevmek.. Yüreğin döküp saçtıklarını, bunca karanlığı eşeleye eşeleye bulduğum bir sözcük. Kimse bana ''Herkes sevdiğini öldürür'' dememişti ki.!''
(Sayfa: 63)
***
''Görme yetisinden feragat etmiş gözlerine bir bakan olsaydı, dünyayla dolan bir ayna görürdü orada, o kadar.'' (Sayfa: 71)

Aslı Erdoğan - Taş Bina ve Diğerleri

Taş binanın çocuklarıydılar bunlar. Kara-kuru, öldüresiye değilse de kıyasıya dövülmüş suçlu çocuklar. Nesiller boyunca işlenen suçları devralmış, soğuğa ve aşağılanmaya bizden daha alışkın, kemikleri daha hızlı kaynayan.. Acımasız sokakların, terk edilmiş pazar yerlerinin, ranzaların, birbirinden ayırt edilemeyen vesikalık fotoğrafların, kolay kolay ölmeyen, trajedinin kendine layık bulduğu, belki birkaçını 'ıslah edebileceğimiz' çocukları..''
(Sayfa: 79)
***
''Sözcük sözcük dışarı akmışsındır kendi öykünden, külrengi bir rahim gibi uzayıp giden taştan gecede pıhtı pıhtı dağılmışsındır.'' (Sayfa: 82)

Aslı Erdoğan - Taş Bina ve Diğerleri

''Hiçbir şey korktuğun kadar kötü değildir, derlerdi, insan soyunu tanımayanlar, acının bir başlangıcı bir de sonu olduğuna inananlar.. Hep aşina uçurumların tepesinde dolandıklarından, Korkunç'un sonsuz çemberlerine yakalanmayanlar.. 'Eninde sonunda şafak söker,' derlerdi. Hem geceden başka nerde bekleyebilirdik şafağı.?'' (..)
''Keşke bir tanrın olsaydı, beni niye terk ettin, diye seslenebileceğin.!'' 
(Sayfa: 83)
***
''Benim gibi adamların ellerini bağlarlar, ölüme değil de birbirlerine yarenlik etsinler diye.'' 
(Sayfa: 93)
***
''Dünyanın haksızlıkla, zorbalıkla tıka basa dolu olduğunun sanki önceden farkında değil miydim.? Bu taşlar, bu rezil, pis hücreler, nereye açılacağını bilmediğim bu kapılar olmadan da dünya yeterince berbat, yeterince korkunçtu, ama işte bir tek burada avluyu çevreleyen teller insan boyunu aşıyordu.'' 
(Sayfa: 97)
***
''Suçla masumiyetin çoktan aynı küle karıştığı bu yangın yerinde hangi çığlığın bir karşılığı, yanıtı, sonu olabilirdi.?'' (Sayfa: 123)
***
''..ta kendisi olduğumuz uçurumda, belki en baştan her şeyi yitirmiştik.''
(Sayfa: 124)
***
''Aklımın erdiği pek çok şey var, ama hayat bunların arasında değil. Ellerim benden daha iyi anlar hayatı, belki bunun için hep susarlar, kabuk kabuk susarlar.'' (Sayfa: 127)
***
''Katillerin, kurbanlarının gözbebeklerinde sonsuza dek yakalandığına inanırdı o.'' (Sayfa: 132)

23 Temmuz 2020 Perşembe

Roland Barthes - Camera Lucida

Roland Barthes - Camera Lucida

Uzun zaman önce bir gün, Napolyon'un en küçük kardeşi Jerome'un 1852'de çekilmiş bir fotoğrafı geçmişti elime. Ve bugüne dek hiç dindiremediğim bir şaşkınlıkla şunu fark etmiştim o zaman: ''Ben İmparator'a bakan gözlere bakıyorum.'' Arada bu şaşkınlığımdan başkalarına da söz ettim. Ancak hiç kimse paylaşır ve hatta anlar görünmediğinden (yaşam bu küçük yalnızlık darbelerinden oluşur), unutmuştum bunu. Fotoğraf'a ilgim sonraları daha kültürel bir yöne döndü. Fotoğraf'ı Sinema'ya karşı sevdiğime karar vermiştim; ancak yine de bu ikisini tam anlamıyla birbirinden ayıramıyordum. Bu soru giderek daha ısrarlı hale geliyordu. ''Varlıkbilimsel'' bir tutkuya kapılmıştım: ne pahasına olursa olsun Fotoğraf'ın kendi içinde ne olduğunu, görüntüler topluluğunda hangi temel özelliklerle ayrıldığını öğrenmek istiyordum. Bu tutku, teknoloji ve kullanımın sağladığı kanıtların ötesinde, ve Fotoğraf'ın günümüzdeki korkunç yayılışına rağmen, onun var olduğundan ve kendine özgü bir ''dehası'' olduğundan emin olmadığım anlamına geliyordu.
(Sayfa: 15)
***
''Fotoğraf'ın sonsuza dek kopyaladığı şey aslında yalnız bir kez olmuştur. Var oluş açısından asla yinelenemeyecek olanı, mekanik olarak yineler Fotoğraf.''
(Sayfa: 16)
***
Fotoğraflarınızı birisine gösterin, o da hemen kendininkileri gösterecektir size: ''Bak, bu benim kardeşim, bu da ben çocukken'' vb. Fotoğraf ''Bak'', ''Gör'', ''İşte''nin karşılıklı söylenen şarkısıdır yalnızca; yüz yüzeyken parmakla gösterir, bu saf gösterme dilinden bir türlü kaçamaz. İşte bu yüzden, ''bir'' fotoğraftan söz etmek ne kadar meşru ise, ''Fotoğraf''tan söz etmek de bana o kadar olanaksızmış gibi geliyor. (Sayfa: 17)
***
''..mercek tarafından izlendiğimi hissettiğim anda her şey değişiveriyor: Kendimi ''poz verme'' işlemine veriyor, bir anda kendim için bambaşka bir beden yaratıyor, bir görüntü öncesinde kendimi dönüştürüyorum. Bu aktif bir dönüşümdür: Fotoğraf'ın kendi keyfine göre bedenimi yarattığını ya da öldürdüğünü hissediyorum (bu öldürücü gücü doğrulayan bir örnek: barikatlar üzerinde poz vermeye razı, ve hatta hevesli olan bazı komüncüler, bunun bedelini yaşamlarıyla ödemişlerdi: yenildikten sonra hemen hepsi Thiers'in polisleri tarafından fotoğraflarda teşhis edilmiş ve kurşuna dizilmişti).'' (..) ''Var oluşumu kuşkusuz ki metaforik olarak fotoğrafçıdan alıyorum.'' (Sayfa: 23)

Roland Barthes - Camera Lucida

Roland Barthes - Camera Lucida

''.. Sanki daha çok Fotoğraf'çının mitlerini Fotoğraf'ta okumam, onlarla dostluk etmem, ancak onlara pek de inanmamam gerekiyor gibidir. Şüphesiz bu mitler Fotoğraf'ı toplum ile barıştırmayı (mit bu işe yarar) amaçlar (bu gerekli midir.? Evet, tabii. Fotoğraf tehlikelidir). Bunu yaparken de Fotoğraf'a Fotoğraf'çı için birçok mazeret olan işlevler bağışlar. Bu işlevler: bilgilendirmek, temsil etmek, şaşırtmak, göstermeye neden olmak ve tutkuyu kışkırtmaktır. Ve izleyici olarak ben, bunları az veya çok hoşnutlukla fark ederim: onları (hiçbir zaman sevinç veya acım olmayan) studium'umla kuşatırım.'' (Sayfa: 41-42)

Roland Barthes - Camera Lucida

Roland Barthes - Camera Lucida

''İlk fotoğrafı gören ilk insan (onu bulan Niepce'in dışında) bunun bir resim olduğunu düşünmüş olmalı: aynı çerçeveleme, aynı perspektif. Fotoğraf her zaman Resim hayaletinden işkence görmüştür, hâlâ da görmektedir'' (..)  ''Bununla birlikte (bana öyle geliyor ki), Fotoğraf sanata Resim'le değil, Tiyatro'la dokunur. Niepce ve Daguerre hep Fotoğraf'ın kökenine yerleştirilmiştir.'' (Sayfa: 45)
***
''..Fotoğraf aslında ilkel bir tür tiyatro, bir tür Canlı Tablo, altında ölüleri gördüğümüz hareketsiz ve boyalı yüzün her temsilidir.'' (Sayfa: 46)

Roland Barthes - Camera Lucida


''.. fotoğrafçı, aynı bir akrobat gibi olasılık ve hatta olabilirlik kurallarına meydan okumalıdır; sonuçta ilginç olanın kurallarına meydan okumalıdır: bir fotoğraf niçin çekildiğini bilmediğimizde ''şaşırtıcı'' olur; kapı aralığında arkadan aydınlatılmış çıplağı, otların içinde yatan eski bir arabanın ön tarafını, limandaki bir şilebi, çayırdaki iki bankı, çiftlik evinin penceresindeki kadın poposunu, çıplak bir göbek üstündeki yumurtayı (amatörler arası bir yarışmada ödül alan fotoğraflar) çekmekte acaba hangi güdü, hangi merak vardır.? İlk dönemde fotoğraf şaşırtmak için bilineni çeker; ancak hemen sonra, tanıdık bir ters dönüşümle, fotoğrafladığı her şeyin tanıdık olduğuna hükmeder. İşte o zaman ''ne olursa olsun'', değerin bilgiç doruğu haline gelir.'' (Sayfa: 48)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Bütün fotoğraflar olumsal (ve böylelikle anlamın dışında) olduklarından, Fotoğraf bir maske takınmadan gösteremez (bu genelliği hedefleyemez). Bir yüzü, toplumun ve tarihin ürünü yapacak olan şeyi adlandırmak için Calvino'nun doğru biçimde kullandığı sözcüktür maske. Avedon'ın fotoğrafladığı William Casby'nin portresinde olduğu gibi: köleliğin özü apaçık ortaya konmuştur burada: kesinlikle saf olduğu sürece, maske (antik tiyatroda olduğu gibi) anlam demektir. Büyük portre fotoğrafçılarının aynı zamanda büyük mitoloji uzmanları olmaları işte bundandır. Nadar (Fransız kentsoyluluğu), Sander (Nazi öncesi Almanya'sının Almanları), Avedon (New York'un ''üst tabakası''). (Sayfa: 50)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Life'in editörleri 1937'de ABD'ye gelen Kertesz'in fotoğraflarını geri çevirmişler, neden olarak da bunların ''çok fazla konuştuğunu'' söylemişlerdi; bu fotoğraflar bizim düşünmemizi sağladılar, bir anlam -birebir olandan farklı bir anlam- önerdiler. Sonuç olarak Fotoğraf korkuttuğu, ittiği ve hatta damgaladığı zaman değil, kara kara düşündürdüğü zaman yıkıcıdır.'' (Sayfa: 52)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Bence görünüm fotoğrafları (kent ya da kır) gezilebilir değil, yaşanabilir olmalıdır.''
(..) ''Bu yeğlenen manzaralara bakarken orada bulunmuş olduğumdan ya da oraya gittiğimden eminmişim gibi geliyor bana. Freud ise, anne bedeni için ''kişinin daha önce bulunduğundan emin olabileceği tek yerdir'' diyor. Görünümün (tutkunun seçtiği görünümün) özü de işte bu olabilir: içimde gizlice anneyi (ama asla huzursuz eden Anne değil) uyandırmak.'' (Sayfa: 53)

Roland Barthes - Camera Lucida

Bağcıklı ayakkabılar
*
James Van der Zee: Aile Portresi (1926) (Sayfa: 59)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Benim inatla gördüğüm şey bir çocuğun bozuk dişleri..''
*
William Klein: Küçük İtalya. New York, 1954 (Sayfa: 60)

Roland Barthes - Camera Lucida

''..bütün bedenimle, yıllar önceki Macaristan ve Romanya gezilerimde geçtiğim dağınık köyleri anımsıyorum..''
*
A. Kertsz: Kemancının Ezgisi. Abony, Macaristan, 1921 (Sayfa: 62)
***
''..kediminkinden başka bir gözden miras almayı reddediyorum.'' (Sayfa: 65)

Roland Barthes - Camera Lucida

''..tüm bilgiyi, tüm kültürü dışlıyor.. yalnızca küçük çocuğun kocaman Danton yakasını, kızın parmak sargısını görüyorum..''
*
Lewis H. Hine: Bir Kurumdaki Özürlü Çocuklar. New Jersey, 1924 (Sayfa: 66)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Benim için punctum, öteki çocuğun kavuşturulmuş olan kollarıdır..''
*
Nadar: Savorgnan de Brazza, 1882 (Sayfa: 68)
***
''Görüntü için gerekli koşul, görmedir'' demiş Janouch, Kafka'ya; Kafka da gülümseyerek yanıtlamış: ''Biz nesneleri aklımızdan çıkarmak için fotoğraflarız. Öykülerim gözlerimi kapamamın bir yoludur.'' (Sayfa: 69)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Niçin, yani nerede olduğunu söyleyemiyorum, ama Wilson beni tutuyor..''
*
R. Mapplethorpe: Phil Glass ve Bob Wilson (Sayfa: 70)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Kraliçe Viktorya, tümüyle estetik dışı..''
(Virginia Wolf)
*
G. W. Wilson: Kraliçe Viktorya, 1863 (Sayfa: 71)

Roland Barthes - Camera Lucida

''..eli tamı tamına doğru bir açıklık derecesinde, tam doğru bir terk ediş yoğunluğunda..''
*
R. Mapplethorpe: Kolu Yana Uzanmış Genç (Sayfa: 75)
***
''Tarih isteriktir: yalnızca onu düşünür, ona bakarsak oluşur - ve ona bakabilmek için onun dışında kalmamız gerekir. Ben, yaşayan bir ruh olarak Tarih'in tam karşıtıyım, onu yalanlarım ve kendi tarihim için onu yıkarım..'' (Sayfa: 80)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Sizce dünyanın en büyük fotoğrafçısı kimdir.?''
''Nadar''
*
Nadar: Sanatçının Annesi (ya da eşi) (Sayfa: 85)
***
''Yunanlılar, Ölüm'e tersten girmişlerdir: önlerinde duran onların geçmişiydi aslında.''
(Sayfa: 88)
***
''..aileye yalnızca bir kısıtlamalar ve gelenekler dokusuymuş gibi yaklaşan şu bilimsel yönteme o kadar karşıyım ki: onu ya bir hazır bağlılıklar topluluğu olarak kodlarız, ya da bir uyuşmazlık ve baskı yumağı haline getiriveririz. Uzmanlarımız ''üyeleri birbirine âşık olan'' aileler olduğunu kavrayamıyorlar sanki.'' (Sayfa: 91)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Ernest bugün hâlâ yaşıyor olabilir: ama nerede.? Nasıl.? Ne roman ama.!''
*
A. Kertesz: Ernest, Paris, 1931 (Sayfa: 102)

Roland Barthes - Camera Lucida

İlk fotoğraf
*
Niepce: Yemek Masası. Yaklaşık 1823 (Sayfa: 106)
***
''Fotoğraf şiddetlidir: şiddeti gösterdiği için değil, ama her seferinde görüşü zor kullanarak doldurduğu ve içindeki hiçbir şey reddedilemediği ve dönüştürelemediği için şiddetlidir..''
(Sayfa: 109)
***
''Eski toplumlar yaşamın yerine konan anının ilksiz ve sonsuz olduğunu, en azından Ölüm'ü anlatan şeyin ölümsüz olması gerektiğini düşünmüşlerdi: bu Anıt'tı. Oysa (ölümcül) Fotoğraf'ı ''olmuş olanın'' genel ve biraz da doğal tanığı yapan modern toplum Anıt'ı terk etmiştir. Bir paradoks: aynı yüzyıl hem Tarih'i, hem de Fotoğraf'ı icat etmiştir.'' 
(Sayfa: 111)
***
''Michelet, Tarih'i, Aşkın Başkaldırısı olarak düşünmüştür: yalnızca yaşamı değil, aynı zamanda O'nun bugün böylesine modası geçmiş olan sözcük dağarında İyi, Adalet, Birlik vb. dediği şeyleri sürekli kılmak için.'' (Sayfa: 112)

Roland Barthes - Camera Lucida

''O ölü, ve ölecek..''
*
Alexander Gardner: Lewis Payne'in Portresi. 1865 (Sayfa: 115)
***
''(Amatör genellikle sanatçının gelişmemiş bir hali olarak tanımlanır: bir mesleğin ustalığını başaramayan -ya da başarmayan- biri. Oysa bunun tam tersine, fotografik uygulama alanında profesyonelin varsayımı olan amatördür: çünkü amatör, Fotoğraf'ın noema'sına daha yakındır.)'' 
(Sayfa: 117)

La souche, n.d. In Roland Barthes, La chambre Claire (Paris, 1980), 163.

Soy
*
Yazarın Koleksiyonundan (Sayfa: 124)

Roland Barthes - Camera Lucida

''..güç dürtüsü yok..''
*
R. Avedon: A. Philip Randolph (Aile) 1976 (Sayfa: 130)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Aslında O hiçbir şeye bakmıyor: sevgisini ve korkusunu içinde saklıyor..''
*
A. Kertesz: Köpek Yavrusu. Paris. 1928 (Sayfa: 133)

Roland Barthes - Camera Lucida

''Nasıl olur da aklına düşünsel bir şey getirmeyen biri düşünsel bir hava yaratabilir.?''
*
A. Kertesz: Piet Mondrian, sütüdyosunda. Paris, 1926. (Sayfa: 134)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...