#AnnaAhmatova etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#AnnaAhmatova etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2020 Cuma

Anna Ahmatova - Biliyorsun İnliyorum Tutsaklığımda (Rusçadan Çeviren: Azer Yaran)



*
''Anna Ahmatova, 5 Mart 1966'da Moskova'da öldüğü zaman, Rus edebiyatının en büyük kadın şairi olarak değerlendirilmişti. Bu değerlendirme, 1964'te kendisine verilen Etna Taormina Şiir Ödülü ile 1965'te Oxford Üniversitesi'nin Onursal Edebiyat Doktorluğu unvanını izleyerek Ahmatova'nın uluslararası ününü pekiştiriyordu.''
*
Azer Yaran (Sayfa: 7)


*
''Güzel, çok güzel bu yaşam,
Bilge ol yüreğim, n'olur.
*
Yüreğim alabildiğine yorgunsun.
Duyuyorum ağır ve sessiz vurduğunu..
Ben okudum, biliyor musun,
Ruhların ölümsüz olduğunu.'' (Sayfa: 13)


*
''Soluk soluğa bağırdım: ''Şaka
Tüm bu olanlar. Gidersen beni öldürürsün.''
Güldü tüyler ürperten bir rahatlıkla
Ve dedi: ''Rüzgârda durma, üşürsün.'' (Sayfa: 15)


*
''Susuyorum. Susuyor ve hazırlanıyorum
Yeniden sana dönüşmeye, toprak.'' (Sayfa: 16)


*
''Bilirim: Fal açıp yolacağım ben de
Bahçeden sevecen bir papatyayı.
Herkes çeker bu yeryüzünde
Aşkın acısından neyse payı.'' (Sayfa: 17)


*
''Hüzünlü sesleriyle kemanlarsa
Şarkı söylüyor inen duman perdelerinde:
''Gökyüzünü haydi şimdi kutsa,
İlk kez baş başasın sevdiğinle.''..'' (Sayfa: 20)


*
Artık aynı bardaktan içmeyeceğiz
Ne suyu ne tatlı şarabı,
Erken sabahlarda öpüşmeyeceğiz,
Ve birlikte gözlemeyeceğiz camdan akşamı.
Sen güneşle soluklanıyorsun, ben ayla,
Ama yaşamadayız biz aynı sevdayla.
*
Benim yanımda hep candan, sevecen dostum,
Seninleyse canlı, şen sevgilin.
Ama gri gözlerde ürküyü ben anlıyorum,
Ve sensin suçlusu benim derdimin.
Sıklaştırmıyoruz kısa görüşmelerimizi,
Böyle korumaya yargılıyız erincimizi.
*
Dizelerimde bir senin sesin şakır,
Benim soluğum eser senin dizelerinde.
Ah, bir ateş var ki el değmeye
Ne korku, ne unutuş kalkışır.
Ve bilsen şimdi nasıl doyamadığımı
İzlemeye, senin kuru, pembe ağzını. (Sayfa: 21)
*****
*
I
*
Keskin aydınlıktan bunalıyordum,
Işınlar gibi onun gözleriyse.
İrkildim: olsa olsa bu
Beni evcilleştirebilir işte.
Eğildi, ve çekildi yüzümden kanım,
Şimdi bir şeyler soracak..
Mezar taşı gibi dursun varsın
Benim yaşamım üzerinde aşk.
*
II
*
Sevmiyor mu, istemiyor mu görmek.?
Ah, nasıl yakışıklısın melun.!
Oysa çocukluğumdan kanatlıydım ben,
Şimdi yükselip uçamıyorum.
Gözlerime sis iniyor perdelerle,
Karışıyor eşyalar ve yüzler,
Ve yalnızca kızıl bir lale,
Bir lale senin yakan üzerinde.
*
III
*
Sıradan bir incelik gereğince,
Yaklaştı yanıma, gülümsedi,
Yarı üşengeç, yarı sevecen,
Öpücüğünü ellerime değdirdi.
Ve gizemli eski çehrelerin
Gözleri üzerimde dolandı..
Bütün uykusuz gecelerimi,
Sürünceme ve çığlıklardan bir on yılı
Usul bir sözcüğe doldurdum
Ve dedim ki, beyhude.
Gittin sen, ve şimdi ruhum
Boş ve aydınlık yeniden. (Sayfa: 22-23)
*****
*
''Ve sen koru mektuplarımı
Sonrakiler bizi doğru yargılasın diye'' 
*
''Yeryüzü içkileri tatlı alabildiğine,
Alabildiğine sıkı örülü sevinin ağları.
Bir gün varsın adımı benim de
Okusunlar ders kitaplarında okul çocukları.'' (Sayfa: 24)


*
''Seviyorum senin yeşil gözlerinden
Neşeli yabanarılarını kovalamayı.'' (Sayfa: 25)
*****
*
V.S. Sreznevskaya'ya
*
''Tüm unutanlardan daha unutkanım,
Usulca yüzüp gidiyor yıllar.
Gülmeyen gözlerimi, öpülmeyen dudaklarımı
Geri döndüremem hiçbir zaman.'' (Sayfa: 29)


*
İnsanların yakınlığında gizemli bir çizgi var,
Bu çizgiyi aşamaz tutku ve ölesiye sevmek.
Korkunç bir ıssızlıkta varsın birleşsin ağızlar
Ve çatlasın, parça parça dağılsın yürek.
*
Dostluk da güçsüzdür burada, yılları da
Yüksek mutluluk ateşinin,
Ruh özgürdür ve yabancıdır burada
Ağırkanlı bitkinliğine şehvetin.
*
Çılgındır koşanlar buna erişmek için,
Erişenlerse bir özlemle uğramıştır bozguna.
İşte şimdi anladın sen, niçin
Çarpmıyor artık yüreğim avuçlarında. (Sayfa: 31)


*
Niçin görünüyorsun sen
Bazı rüzgâr bazı taş bazı kuş kılığıyla.?
Niçin gülümsüyorsun sen
Bana gökten yüzünün apansız şafağıyla.
*
Artık acılar çektirmekten vazgeç.
Salıver beni bildiğin tasalarımla.
Yalpalıyor sarhoş bir ateş
Kuru boz bataklıklarda.
*
Ve perişan atkısına Peri bürünmüş de
Şarkı söylüyor yanık ve üzünçlü.
Gaddar ve genç kaderinde
Tansıklar yaratan gücü. (Sayfa: 32)


*
''Ver bana sayrılığın acı yıllarını
Boğuntuları, uykusuzluğu, ateşi,
Hem çocuğun hem dostun ağrılarını
Ve gizemli şarkısal yeteneğini.'' (Sayfa: 33)


*
Bahar başlarken bazı günler olur:
Pekişen karın altında çimen dinlenir,
Ağaçlar kuru bir neşeyle uğuldar durur,
Ve okşayıcı ılık yel esner gerilir.
*
Kendi hafifliğine şaşar gövden
Ve tanıyamazsın kendini.
Daha önce usandığın şarkıyı birden
Coşkuyla söylersin yeni bir şarkı gibi. (Sayfa: 34)
*****
*
''Gizlerle dolu karanlık köyler,
Ölümsüz emeğin ambarları.'' (Sayfa: 35)


*
Sevdiğim o kent çocukluğumdan beri,
Aralık ayı sessizliğinde,
Savurup tükettiğim mirasım gibi
Canlandı bugün gözlerimde.
*
Her şey, elime geçen kendiliğinden
Ve böyle kolay kaldırıp attığım:
Gönül ateşinden ve dua sesinden
Mağfiretine kadar ilk şarkıların.
*
Her şey uçup gitti duru bir siste,
Aynaların dibinde kül oldu bir sancı
Ve artık geri gelmez olanı işte
Çalmaya başladı o burunsuz kemancı.
*
Ama gizli ilgisiyle bir yabancının
Büyülenmiş, görünce her yeniliğini,
Dalıyordum uçup gidişiyle kızakların
Ve dinliyordum ana dilimi.
*
Ve yaban gücüyle ve diriliğiyle
Esiyordu yüzüme mutluluğum.
Sanki çağlar içinden bir sevgiyle
Eşiğe çıkmıştı benimle yavuklum. (Sayfa: 37)


*
''Elveda, mutlu ol, eşsiz varlığım,
Al, geri veriyorum doyulmaz antlarını.
Tutkulu sevgiline açmaktan sakın
Benim eşsiz sayıklamalarımı.'' (Sayfa: 48)


*
''Orada biri ağlıyor güçsüzce
Zamanın gözyaşı bölgesinde.'' (Sayfa: 69)


*
''Ve tanımamıştım daha acısını felaketlerin.
Gitti, ve uzandı onun ayak izleri
Bir aşırı beldeye ötesinde ufkun,
Bense onsuzum.. ölüyorum.'' (Sayfa: 72)
*****
Beatrice, Dante gibi üretebildi mi,
Ya da Laura yüceltti mi aşk ateşini.?
Ben kadınlara konuşmayı öğrettim..
Ama, tanrım, nasıl susturmalı bunları şimdi.? (Sayfa: 73)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...