#GaryCox etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#GaryCox etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ekim 2022 Çarşamba

Gary Cox - Nasıl Filozof Olunur.? (Çeviren: Ergün Ahmet Akça)


Arka Kapak

*
Kimilerince hayatın büyük soruları kabul edilen felsefi sorular kafanızı mı karıştırıyor.? İçinden nasıl çıkacağınızı, hangi yöne gitmenin daha doğru bir seçim olacağı konusunda kararsızlık mı yaşıyorsunuz.? Nasıl Filozof Olunur.? filozofların yüzyıllardır sorup yanıtlamaya çalıştığı bu tür sorular için benzersiz bir rehber: bu kitap sizi bir filozof gibi düşünmeye sevk etmekle kalmıyor, bu soruların bazılarına yanıt bulmanızı sağlarken, bazılarının da aslında yanıtları olmadığını fark etmenizi sağlıyor. Bu doğrultuda, mizahi bir dili de bırakmadan, felsefi fikirleri Family Guy, Monty Python’s Flying Circus, The Matrix ve Red Dwarf gibi eserlerden alınan örneklerle açıklıyor.
Nasıl Filozof Olunur’un en önemli iddiası ise felsefe yapmayı öğrenmenin kendi hayatınız hakkında daha net ve dürüst düşünmenize yardımcı olacağını savunması.
*
Giriş:
*
''..felsefe ormanında kadim bir söz vardır: Felsefenin küçük bir tümseği olmak, cehaletin büyük bir hendeği olmaktan iyidir.'' (Sayfa: 13)
*
''Filozoflar için ölüme mahkûm olmaktan çok daha yakın bir tehdit vardır: Nihilizme düşmek. (..)
Hayatın toptan saçma olduğu yargısı umutsuzluğa yol açar mı.? Aslında bu nihilistik felsefi konuma toslayan birçok filozof bu mağlubiyetten büyük bir zafer çıkartmasını bilmiştir: Şayet hayat toptan saçmaysa ve kendinde bir anlama sahip değilse, o zaman her bir tekil hayatın anlamı, kişinin ona verdiği anlam olacaktır. Friedrich Nietzsche ve Jean Paul Sartre gibi varoluşçu filozoflarca savunulan bu anti- nihilistik konum, kişisel düzeyde hem olumlu hem de güçlendirici bir etkiye sahiptir. Bu bakış, baskıcı dinsel anlayışı yolumuzun üstünden kaldırarak insanı kendi kaderinin efendisi yapar.'' (Sayfa: 17)
*
''Felsefe, sırların en derinine ulaşmaya çalışır, cehalet mağarasının cinlerinden ve hayaletlerinden kurtulup aklın aydınlığına yürür.'' (Sayfa: 20)
*
Felsefe Nedir.?
*
''İnsan yaşamına dair hiçbir şey filozofların incelemesinden ve analizinden kaçamaz. Bilimin, matematiğin, politikanın, tarihin, eğitimin, psikolojinin, hukukun, duyguların, seksin ve hatta futbolun felsefesi vardır. Bu durumda herhalde şaşırmazsınız: Felsefenin de felsefesi vardır. Filozoflar kadim zamanlardan beri felsefenin ne olduğu hakkında da felsefe yapmışlardır.'' (Sayfa: 21)
*
''..''Felsefe'' sözcüğü ''sevgi'' anlamına gelen Yunanca philos ve Yunanca ''bilgelik'' anlamına gelen sophia sözcüklerinden türetilmiştir. Böylece düzanlamıyla, felsefe bilgelik sevgisi, filozof ise bilgelik sever anlamına gelir. Daha fazla uzatmadan felsefede nadir görülen bir kesinlikle şunu söyleyebiliriz: Şayet filozof olmak istiyorsanız, bilgi ve hakikati başka bir şeye araç olarak değil de kendileri uğruna arayan bir bilgelik sever olmalısınız. (..) Bir filozof, hakikati sırf kendisi için aramalı ve sırf kendi duygularına hitap ediyor diye bir şeye inanmaktan sakınmalıdır.'' (Sayfa: 27)
*
''Gerçek bir filozof mu olmak istiyorsunuz.? O zaman inançlarınıza ve görüşlerinize sağlam, yansız ve nesnel bir akıl yürütme yoluyla ulaşmış olmanız gerekir. Bu şekilde ulaşılan görüşler bulanık, işlenmemiş, öznel, hesabı verilemeyen görüşler olamaz. Şöyle bir bakın çevrenize. Bu işlenmemiş, akla dayanmayan dogmaların eleştiriler karşısında kendilerini sadece tehdit ve şiddetten başka bir şeyle savunamadıklarını hemen fark edeceksiniz.'' (Sayfa: 29-30)
*
''İyi bir filozof başkalarının söylediği şeylerdeki çelişkileri saptamakta usta olduğu kadar, kendi söylediklerinde de çelişki bulunmaması konusunda da titiz davranan kişidir.'' (Sayfa: 36)
*
''1970'lerde Peter Falk tarafından canlandırılan kirli ve buruşuk pardösülü Komiser Kolombo, Sokratik yöntem sanatında ustaydı. Kolombo şüpheliyi sorgularken aptal numarası yapardı. Başını kaşır, karısından bahseder, pardösüsünün ceplerini karıştırırdı. İyice rahatlayan şüpheli aşırı güven içinde serbestçe konuşmaya başlardı: ''Bu sefil dedektif ona ne yapabilirdi ki.? Standart sorularını soracak ve uydurduğu öyküyü dinledikten sonra onu bırakacaktı.'' Ama Komiser Kolombo tam kapıdan çıkmak üzereyken, ''Son bir şey daha var,'' diyerek dönerdi. İşte bu noktada Kolombo, şüphelinin öyküsündeki küçücük bir çelişkiye dikkat çekerdi. Ama şüpheli, bu çelişkiyi kapamak için çabaladıkça batardı. Şüpheli öfkelendikçe nezaketi elden bırakmayan komiser, öykünün saçmalığını göstererek adamın suçlu olduğunu kanıtlardı. Kolombo başka bakımlardan da Sokrates'e benzer. Ufak ve dağınıktır. İnsanlar onu aptal sanırlar ama o, zekâsıyla hepsini alt eder.'' (Sayfa: 37-38)
*
Felsefe ve İfade Özgürlüğü:
*
''Bazen işgüzar, kaba, siyaseten doğru liberaller de insanların özgürlüklerini en az faşistler kadar engelleyebiliyorlar.'' (Sayfa: 43)
*
Batı Felsefesinin Babası:
*
''..Platon doğru cevaplarıyla değil, doğru sorularıyla felsefeyi yaratıcı bir istikamete sevk etmiştir. Platon'un etkisi çok büyüktür. Bu nedenle ona ''felsefenin babası'' denmiştir. Alfred North Whitehead'e göre, ''bütün Batı felsefesi Platon'a düşülen dipnotlardan ibarettir.'' (Sayfa: 45-46)
*
Doğru Eylem Felsefesi:
*
''..''Kantçı etik'' ve ''deontolojik etik'' neredeyse eşanlamlı hale gelmiştir. Kant'ın ahlak teorisinin merkezinde kategorik buyruk denilen bir ilke bulunur. İlk bakışta bu, ''Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan başkalarına öyle davran.!'' ilkesinin farklı bir biçimi gibi görünür. Ama daha kesin bir şekilde ifade etmek gerekirse, ilke, sizden yapmak istediğiniz şeyi yapmadan önce kendinize, ''Ya bunu herkes yapsaydı.?'' diye sormanızı ister. Eğer yapmak istediğin eylemi herkesin yapması bir imkânsızlık doğuruyorsa, o zaman ödevin, bu eylemi yapmamaktır.'' (Sayfa: 60)
*
Erdem Teorisi:
*
''Aristotales bir erekçiydi; doğadaki her şeyin bir telos'u, yani gerçekleştirmeye çalıştığı bir gayesi olduğunu düşünüyordu. Örneğin, bir meşe palamudunun telos'u kendi meşe palamutlarını veren iyi bir meşe ağacı haline gelmektir. Bir şeyin telos'unu başarması, onun kendini gerçekleştirmesi demektir. Aristotales'in erdem teorisi insanın kendini gerçekleştirmesi için gerekli olan erdemleri belirlemeye çalışır. Aristotales'in altın orta dediği kurala uyan bu erdemler insanın dolu, değerli, başarılı, doyurucu bir hayat yaşamasını, kısaca, insanın kendini gerçekleştirmesini sağlarlar.'' (Sayfa: 64)
*
''Aristotales'in altın orta kavramı Gautama Buddha'nın orta yol anlayışına benzer. Büyük kafalar, detaylarda anlaşamasalar da, benzer şekilde düşünürler. Altın ortayı bulmak için insan, yaklaşımlarında bir denge tutturmalı, ne ifrata ne tefrite kaçmalıdır. Buddha bir defasında şöyle demişti: ''Kişi bir müzik aleti gibidir. Yaşamı aletin ayarlanmasıdır. Eğer yaşam biçimi çok gevşek ya da çok gergin olursa, ayarsız bir yaşamı olur.''..'' (Sayfa: 65)


Filozof Olma - Birinci Safha
*
Her Şeyden Şüphelenme
*
Düzgün Felsefe Yapma:
*
''..gündelik yaşamınızda hiç sorgusuz sualsiz kabul ettiğiniz şeylerden şüphelenerek başlamalısınız. Bu küçük, özgül meselelerle uğraştıkça bir yandan felsefe yapma tekniğiniz gelişecek, diğer yandan da güveniniz artacak. Bu da en azından daha büyük felsefi sorunların anlamına dair bir görüş geliştirmenizi sağlayacak.'' (Sayfa: 75)
*
''Nietzsche'nin dediği gibi: ''Bir düşünür olmak - her günün en az üçte birini tutkular, insanlar ve kitaplar olmadan geçirmiyorsa, biri nasıl düşünür olabilir ki.?'' Nietzsche'nin çok iyi bildiği ama bahsetmediği bir şey daha var. Düşünürken not almak çok yararlıdır. Eski bir hocamın söylediği gibi: ''Yazmak, düşünmektir.'' (Sayfa: 79)
*
''Morpheus Neo'ya durumun gerçekliğini olduğu gibi gösterecek kırmızı hap ile Matrix'in sanal dünyasını sorgusuzca kabul etmesini sağlayacak mavi hap seçeneklerini sunarken şöyle der: ''Unutma, sana vaat ettiğim tek şey gerçek, daha fazlası değil.'' İşte, felsefe yapmak, kırmızı hapı seçmek gibidir.'' (Sayfa: 87-88)
*
Modern Felsefenin Babası:


''Descartes özellikle matematik ve geometride iyiydi, felsefeden önce adını bu alanlarda duyurmuştu. Birçok filozof gibi o da felsefe ve matematiğin birbiriyle yakından bağlantılı olduğunu düşünüyordu. Matematik, Descartes gibi rasyonalist filozofların, duyularımız yoluyla karşılaştığımız kusurlu, deneysel dünyadan daha gerçek olduklarını düşündükleri yüksek bir kesinlik dünyasını açığa çıkartır ya da açığa çıkarır gibi görünür. Descartes'a bugün bile bir matematikçi olarak saygı duyulmakta; teorileri hâlâ dünyanın her yerindeki okullarda öğretilmektedir.'' (Sayfa: 102-103)
*
''Meditasyonlar üzerine çalışırken çilekeş öğrencilerime dediğim gibi: ''Bu kitap Descartes hakkında değildir. Her birimiz şüphelenen, kesinliği arayan, felsefe yapan bir Destartes'ız.'' Aslında gerçekte bunları tam olarak hiç söylemedim. Ama hep söylemek istedim. Şimdi, elimi Meditasyonlar'a vurarak söylüyorum işte: ''Görmüyor musunuz, hepimiz Descartes'ız.''..'' (Sayfa: 107)
*
Descartes ve Şüphe Yöntemi:
*
''Descartes Meditasyonlar'a şu ünlü sözleriyle başlar: ''Hayatımın ilk yıllarından itibaren birçok yanlış kanıyı doğru kabul etmiş olduğumun ve o zamandan beri bu derece güvenilmez ilkeler üzerine kurduğum her şeyin de, pek kuşkulu ve kesinlikten uzak olduğunun farkına bugün varıyor değilim.'' (Sayfa: 107)
*
''Descartes rasyonalist ve şüpheci bir filozof olarak tanınmasının yanı sıra temelselci (foundationalist) olarak da bilinir. Bir filozof olarak projesi, şüphe güllesini kullanarak köhnemiş, harap olmuş, kesinlikten uzak bilgi yapısını yıkmaktır; bu yıkım sürecinin sonunda sağlam bir zemin bulacağını ummaktadır; bu sağlam zemine dayanarak o ve başkaları kesinliğin yeni, aydınlık gökdelenini kurmaya başlayacaktır.'' (Sayfa: 109)
*
''Kadim Yunan filozoflarına kadar uzanan filozoflar zincirinde yer alan birçok filozof gibi Descartes'ın da ilk şüphelendiği şey duyuların güvenilirliğidir -görme, tatma, dokunma, koklama ve işitme yetileri. Kendi sözleriyle: ''Şimdiye dek en doğru ve güvenilir olarak ne öğrendimse, duyulardan veya duyular yoluyla öğrenmiş, ama zaman zaman bu duyuların aldatıcı olduğunu da yaşayarak görmüşümdür; oysa bizi bir kez bile olsun yanıltmış şeylere asla güvenmemek sakınganlık gereğidir.''..'' (Sayfa: 110)
*
Filozof Olma - İkinci Safha: Ağaç Sorusu

Family Guy, Animasyon, Dizi

''Doğayla konuşabilmesinin şokundan çabucak kurtulan Peter ağaca ölümsüz popüler felsefi soruyu sorma fırsatını kaçırmaz: ''Hey ağaç. Aranızdan biri devrilse ve etrafta da hiç kimse olmasa, ses çıkarır mısınız.?''..'' (Sayfa: 134-135)


David Hume ve Mantıkçı Pozitivizm:
*
''Hume'a göre, zihin doğuştan boş bir levhadır, deneyci önceli Locke'un deyişiyle bir tabula rasa'dır. Bu boş levhaya yazılan tüm bilgi, duyular deneyimler aracılığıyla gelir. Hume bilebileceğimiz iki türlü bilgi olduğunu öne sürer - idea (fikir) bağıntıları ve olgu durumları.'' (Sayfa: 145)
*
''Hume'un anlamlı önermelerini idea bağıntıları ve olgu durumları olarak ikiye ayırması ''Hume Çatalı'' olarak bilinir. Bu ne yemek çatalları gibi dört dişli, ne de şeytanın yabası gibi üç dişlidir. Hume'un çatalı iki dişli et kesme çatalıdır. Eğer bir önerme onun düşlerinden birine takılmazsa, o zaman dosdoğru anlamsızlık çöp tenekesini boylar, çünkü iddia edilen bir şeyin doğruluğunu ya da yanlışlığını belirlemenin başka bir yolu yoktur.'' (Sayfa: 148)
*
Ses, Ses Bilincidir:
*
''..''Herhangi biri tarafından algılanmayan bir dünya nasıldır.? Bu dünya deneyimlendiği zaman olduğuyla aynı mıdır, yoksa ondan kökten farklı mıdır.?'' Bu soruyla ilgilenen felsefe dalı tuhaf bir isme sahiptir: Transandaltal İdealizm.'' (Sayfa: 154)


Kant ve Transandantal İdealizm:
*
''Pirsing'in sözleriyle: ''Kant zihnin içinde ve zihnin dışında olanla ilgili düşüncenin bu büyük karlı dağına tırmanırken daima yöntemli, direşken, düzenli ve titizdir.''
Kant şu üç şeyle ünlüdür: (1) Memleketi Alman Doğu Prusya'nın liman kenti Konisberg'in (şimdiki Litvanya ile Polonya arasına sıkışmış, Almanca konuşan, Rusya'ya bağlı bir vilayet) 30 mil uzağından öteye hiç gitmemesiyle (2) David Hume'un İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme adlı eserini okumaya daldığı gün dışında, her öğleden sonra hep aynı saatte yaptığı yürüyüşleriyle ve (3) felsefeyi yeniden tanımlayan bir dizi temel eleştiri yazmasıyla. Bu eleştirilerin ilki ve en önemlisi, Kant'ın felsefesi tranasandantal idealizmini ortaya koyduğu Saf Aklın Eleştirisidir (1781).'' (Sayfa: 155-156)


Sartre: Farklılaşmış ve Farklılaşmamış Varlık:
*
''Sartre'a göre, tek diğer varlık türü varlık-olmayan veya hiçliktir. Varlık-olmayan, gerçekte kendinde-varlıktan ayrı değildir; sadece kendinde-varlıkla münasebeti içinde var olur. Tuhaf ama kendinde-varlığın yadsınması, kendinde-varlığın bir eksikliği, kendinde-varlığın olumsuzlanması olarak var olur. Bir aynadaki yansıma bütün varlığını, yansıttığı şeye borçludur. Bu yüzden Sartre bazen ona ödünç alınmış varlık da der.'' (Sayfa: 162)


Felsefeyle Hayatınızı Kazanmak:
*
''..felsefe lisans diploması her türden meslek için mükemmel bir pasaporttur. Felsefe bölümünde okumak, insana birçok alanda kullanabileceği beceriler kazandırır. Eğitimli felsefeciler, tüm bilginin temel ilkelerini anladıkları için, meseleleri çok hızlı ve derinden kavrarlar. Felsefeci olmayanlarda bulunmayan sorgulama, çözümleme, araştırma ve kavramlaştırma yetenekleriyle hem iyi sorun çözücü hem de yenilikçidirler. Birçok alanda başarılı olmanın temel koşulları olan tutarlı akıl yürütme, yazma ve konuşma yeteneklerine sahiptirler. Yapılan araştırmalar, felsefe lisans programından mezun olan öğrencilerin çok farklı alanlardaki meslek kurslarını bitirdiklerinde alanın uzmanları kadar başarılı olduklarını göstermektedir.
Araştırmaların ortaya çıkarttığı bir başka konu da felsefe öğrencilerinin mezun olduktan sonra meslek seçmekte daha yavaş davrandıklarıdır. Ancak, çalışacakları alanı bir kez seçtiklerinde genellikle alanın en başarılı ve en yaratıcıları arasında yer almaktadırlar. Üniversite öğrencilerinin mezun olduktan üç ay sonraki mesleki durumlarına bakıldığında, felsefe mezunları listenin sonunda yer almaktadır. Ancak, bunun en önemli nedeni, felsefe mezunlarının geleneksel çalışma alanlarının dışına yönelmek istemeleri ve yaratıcılıklarını sergileyebilecekleri alanları bulmak için uygun fırsatların çıkmasını beklemeleridir.'' (Sayfa: 170-171)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...