#GrigoriyPetrov etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#GrigoriyPetrov etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ağustos 2022 Pazartesi

Grigoriy Petrov - İdealist Öğretmen (Çeviren: Ayser Ali)


KARAR:
*
''Etrafa kulak verdiğinde sadece övgü duyuyorsun. Halkın zihnini övüyorlar. Toprağımız gerçek bir maden, içinde her şey var: Kömür, demir, tuz, yağ, bal.. Göz alabildiğine orman, şelale, fabrikalar için işgücü, vesaire, vesaire..
Bunları işittiğimde ruhumda acı ve tiksinti hissediyorum. Övgülere bakılırsa her şey var ve aslında özünde hiçbir şey yok. Toprak zengin ama bu topraklarda olan insanlar neye ihtiyaç duyuyorlar.? Hiçbir şey üretmiyor, sadece satın alıyorlar. Yabancıların ürettiklerini tüketiyorlar.'' (Sayfa: 10)
*
''Petrol yerin altında ve yeryüzü petrol bakımından çok zengin, ancak çok derinlerde. Erişmek için uzun ve zorlu bir kazı süreci gerekiyor. Aynı şey dünyadaki tüm diğer zenginlikler için de geçerli. Halkın manevi zenginliği için de.. Kömür, tuz, demir, kendi kendine yeryüzüne çıkmıyor, kazılarak çıkartılıyor.
Ben de halkın zihninin ve vicdanının madenine gidiyorum, dedi Raçinski.'' (Sayfa: 13)
*
''Neden kentlerde zengin evlerinin büyük pencereleri var, köylerde ise pencereler küçük cam parçalarından ibaret.? Bu camlar kırıldığında, neden delikler genellikle paçavra ile tıkanır.? Neden bu böyle.? Ya da köylüler için pencerelerden daha az ışık, daha az güneş, temiz hava mı gerekiyor.? Elbette daha az değil. Ancak büyük pencereler için büyük ve pahalı camlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, büyük pencereler yerine küçükleri konuyor. Aynı şey halkın aydınlanması için de geçerli. 'Büyük pencereler', büyük camlar gerekmekte; yıllara dayalı eğitim veren okullar olmalı. Ama bu tür okullar pahalı oldukları için, insanlar daha ziyade ucuz ve kötü eğitim veren yerleri tercih ediyor. Kötü okullar, kibrit çöpü gibidir. Bir dakika kadar etrafını aydınlatır ve sönerler. Halkın zihnindeki karanlık deryanın dağılması için, büyük ve parlak fenerlere ihtiyaç vardır. Ve ben, doğduğum köyde bir aydınlık feneri olmak istiyorum.'' (Sayfa: 14-15) * ''Biz eğitildik. Eğitim sayesinde belli haklar edindik, çeşitli görevlere tayin edildik.. ve uykuya daldık. Her eğitimli insan, ne olursa olsun -doktor, hâkim, memur, mühendis, avukat veya katip- canlı bir fenerdir ve her fener, konan yeri aydınlatmalıdır; gerek ana caddeyi veya küçük sokağı, gerekse büyük meydanı veya şehrin dışındaki yolu.'' (Sayfa: 21) * ''Çevremizde, kötü koşullar altında koskoca bir halk yaşamıyor mu.? Kim bu insanlar.? Halkımız. Sizce burada kimin suçu var.?'' (Sayfa: 22)
*
''..''Hepsi birer canlı elmas veya zümrüt.!'' diyordu Raçinski, köylü çocukları hakkında. ''Hepsi birer pırlanta, oysa geldiklerinde çamur veya kilden yapılmış gibiler. Dışındaki çamur temizlendiğinde ve kabuğu çıkarıldığında, neredeyse her çocuğun kafası değerli bir taş mahiyetinde.''..'' (Sayfa: 38)
*
''..''Kendi kendilerini yağmalıyorlar,'' diyordu Raçinski öğrencilerine. ''Örneğin, neden sadece eller, ayaklar, omuzlar ve sırt için jimnastik var.? Neden zihinsel jimnastik yapmıyorsunuz.? Ya iradeniz, kalbiniz ve bütün asil duygular için.?''..'' (Sayfa: 39)
*
''..''..İngiltere ve Fransa'da dünyaca ünlü at yarışları düzenleniyor. En ünlü at binicileri birbirleriyle yarışıyorlar. Binicilik özel bir sanattır. Biniciler atları yönetmek için yıllarca çalışırlar.''
''Kendinizi yönetmeyi öğrenin,'' diyordu Raçinski öğrencilerine. ''Bu işin ehli olun; kalbinizin, duygularınızın ve arzularınızın dizginlerini iyi tutun. Bağımlılıklardan uzak durun. Her çeşit bağımlılık, ruhsal kölelik getirir. Kimseye ve hiçbir şeye köle olmayın.''..'' (..) ''Arsız olmak değil, hata yaptığında hatanı ve utancını kabullenmektir aslolan.'' (Sayfa: 40)
*
''Güçlü olun. Sağlam olun. Demirci, kuvvetli olması için demiri nasıl dövüyorsa, siz de iradenizi böyle güçlendirin. Bütün hareketlerinizin sorumluluğunu taşıyın. Kendinizi bırakmayın. Karakter jimnastiği yapın.!'' (Sayfa: 41)

13 Ağustos 2020 Perşembe

Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Arka Kapak:
*
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların müfredatına dahil edilmesini istedi. Türk öğrenciler ve askerler ülkelerindeki ''yaşamı yenilemek'' için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim'den sonra en çok okunan kitap haline geldi.
*
Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya'yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak bir şekilde gözler önüne sermektedir. Halkların destansı özverisiyle yoksulluktan kurtularak, ekonomik, politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratılabileceğini gösteren, okurlara dudak ısırtan ölümsüz bir eser.
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''..Petrov'un kitabı büyük önem taşımaktadır. Kendi düşüncelerini yaymak için yorulmadan çalışan bir fikir insanı, yüksek ikna yeteneğine sahip, ateşli bir hatip ve yetenekli bir yazar olan Grigoriy Petrov dinleyici ve okuyucularına çok önemli bir fikir aşılamaktaydı: İnsanlar ülkelerinin geleceğine dair taşıdıkları kişisel sorumluluğun bilincine varmazlarsa, ülkelerinin kalkınması ve refaha kavuşması da mümkün olmayacaktır. Her bir insan, gerçek vatandaş ''yaşam mimarı'' olmalı; Petrov'un bütün çalışmalarının ana konusu budur.'' 
*
(M. Vituhnovskaya) (Sayfa: 49)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
*
''Milli servetin, halk vicdanı ve millet aklının kurucusu olabilmek için çaba gösterin. Hayatta istediğiniz mesleği seçebilirsiniz; örneğin profesör, doktor, işçi, bilim insanı, tüccar, subay, din adamı, memur, köylü veya bakan olabilirsiniz, bu sizin yeteneklerinizle ve şartların uygun olup olmamasıyla ilgili bir durumdur. Fakat şunu hiçbir zaman unutmayın: Vücudunuz, aklınız ve ruhunuzun sahip olduğu bütün gücü vatanınıza ve halkınıza adamalısınız.''
*
(M. Vituhnovskaya) (Sayfa: 50)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Düşüncesiz olmayın.! Solucanlar gibi kendi küçük işleriniz ve önemsiz kaygılarınızın çevresine üşüşerek, bunların arasında kaybolmayın.! Devletinizin temellerini nasıl sağlamlaştırabileceğinizi, halkınızın eğitim ve kültür düzeyini nasıl yükseltebileceğinizi düşünün.!'' (Sayfa: 56)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Tarih bazı devlet ve halkların kaderiyle ilgili sert hükümler verirken, diğer devletlerin örneğinde bizlere ders vermekte; toplumsal hayatın temellerinin nasıl ve hangi yöntemlerle sağlamlaştırılacağını, halk kitlelerinin eğitilerek, iki ayaklı hayvan sürüsüne veya büyük bir karınca yuvasına dönüşmelerinin nasıl engellenebileceğini ve insanların, aklın hakim olduğu, mutlu bir hayatın yaratıcısı olan sanatkar gibi yetiştirilmeleri için hangi yolun izlenmesi gerektiğini göstermektedir.'' (Sayfa: 56)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Yönetici nasıl biri olursa olsun -iyi veya kötü, kahraman veya zalim- her zaman kendi halkının canından bir candır, onun bir parçası, ruhunun yansımasıdır. Halk nasılsa, onu yönetenler de öyledir. Bu yüzden de her halkın hak ettiği iktidarlara ve yöneticilere sahip olduğu eskiden beri söylenegelmektedir.'' (Sayfa: 57)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Halkın içinden çıkan her büyük şahsiyet yakıcı güce sahip birer büyüteçtir. Bu büyüteç halkının en güçlü yönlerini ve zekasını kendi kişiliğinde birleştirerek, hem kendi halkını hem de diğer halkları temsil eden milyonlarca insanı ateşlemektedir.'' (Sayfa: 60)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Her halkın içinden hem büyük şahsiyetler hem de aşağılık insanlar çıkabilmektedir. Bunların hangisinin iktidara geleceğini belirleyen temel etken halk kitlelerine hakim olan ruh halidir. Halkın sahip olduğu değerler nelerdir.? Zekası, iradesi ve vicdanı gelişmekte midir yoksa zehirli otlar sarmış gibi, çürüyerek yok mu olmaktadır.? Veya zavallı, utanç verici bir mevcudiyet için mi sarf edilmektedir.?'' (Sayfa: 61)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''İnsan hiçbir zaman ve hiçbir şey için eğilmemeli ve yerlere kapanmamalıdır. İnsan hayatı sürekli bir kültürel gelişim ve yaratıcılık, kendi içinde ve dış dünyada karşılaştığı kaba güçlere karşı verilen daimi mücadeledir.'' (Sayfa: 67)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''İlk bakışta çok sakin bir eyalet kenti izlenimi uyandıran Tavastgut'un nüfusu yaklaşık altı bindir. Kenti bir ucundan diğer ucuna kadar mesafeyi yürüyerek 7-8 dakikada kat ettiğimi saatime bakarak söyleyebilirim. Şehirde sadece bir otel ve büyük salonunda bazen tiyatro oyunlarının da oynandığı bir restoran var. Buna karşılık, okul sayısı çok olup, bunlar arasında sekiz yıllık erkek lisesi, öğretmen okulu, örmecilik yüksek meslek okulu, Fince ve İsveççe eğitim veren iki kız lisesi, kızlar ve erkekler için iki yüksek halk okulu, ilkokul, işçiler için Pazar günü okulu, ''Özgür Kilise'' Pazar günü okulu, ıslah okulu, hazırlık okulu, hapishane mahkumları için okul ve Rusça eğitim veren bir okul bulunmaktadır.'' (Sayfa: 78)
***
''Finlandiya diğer Avrupa ülkelerinin henüz yapamadığını yapmış ve kadın ticareti yasa dışı ilan edilmiştir. Ülkede yasal olarak faaliyet gösteren bir tek genelev dahi yoktur.'' (Sayfa: 82)
***
''Finlandiya'da - Suomi'de bizzat bulunmamış bir şahsın Fin dürüstlüğünü anlaması ve böyle bir şeye inanması çok zordur.'' (Sayfa: 83)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Kenevirden nasıl halat yapıldığını bilirsiniz. Önce kenevir liflerinden ince iplikler hazırlanır, ardından bu iplikler bir araya getirilerek, sicim yapılır. Birkaç sicimin bir araya getirilerek örülmesi sonucu büyük okyanus gemilerini rıhtıma bağlayan sağlam ve kalın halatlar ortaya çıkar. Bizim işimiz de buna benzemektedir. Etrafa saçılmış iyi niyet kırıntılarını bir araya getirerek birleştirmek suretiyle, iki milyonluk halkımız için dev bir kültür ve eğitim hazinesi oluşturabiliriz.'' (Sayfa: 90)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Cervantes, İspanya'daki okuyucu kitlesinin aptal ve uyduruk romanların cazibesine kapılmasını, ülkedeki bütün okumuş insanların zihni tembellik hastalığına yakalanmasının işareti olarak yorumlamaktaydı.'' (Sayfa: 117)
***
''İnsanı canlı ve dinç tutması gereken bilginin yerini bilgiçlik taslayan bir zihniyet almakta, öğrencilerin beyni çeşitli kitaplardan yapılan sayısız alıntılarla -yıllar, isimler, ölçüler, formüller ve cansız kurallarla- adeta bir çöplüğe dönüşmektedir.'' (Sayfa: 119)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Sizler Finlandiya'nın futbolda elde ettiği başarılarla övünüyorsunuz. ''Güçlü Ayak'' adlı topluluğunuzun komşu ülkelere -İsveç'e, Norveç'e, Danimarka'ya maçlara davet edilmesi ve uzak Macaristan'a giderek, orada maç kazanmasına sevinerek tezahürat yapıyor, bundan gurur duyuyorsunuz. Ben sizin sevincinizi paylaşmıyorum.
Sevgili ülkemiz Suomi'de adları ''Güçlü Düşünce'', ''Büyük Emeller'', ''Süt Üretimi'', ''En İyi Yumurta'', ''En Kaliteli Tahıl'', ''Beyaz Kumaş'', ''Temiz Vicdan'', ''Yeni Fikirler'', ''Mekaniğin Gururu'', ''Müreffeh Halk'' olan birkaç topluluk olsaydı, bu beni daha fazla sevindirirdi.
''Ben sizlerin -genç Finlandiyalıların, sadece Macarları ayakla topa vurarak yenmekle yetinmemenizi, aynı zamanda Almanları, Fransızları ve İngilizleri beyniniz, kalbiniz ve iradenizle, bilim, ustalık, ticaret, zanaat, adil hukuk düzeni gibi alanlarda, ülke refahının artırılması için halkın verdiği mücadelede yenmenizi istiyorum. Bu büyük mücadelede ilerleyebilmek için futbolcuların damarları çıkmış, kaslı bacaklarına güvenirsek, fazla uzağa gidemeyiz. Topa kafayla vurabilmek için alnın sağlam olması lazım, en sağlam alınlı canlı ise koyundur. Koyun kafasının Finlandiya gençliği için gurur kaynağı olabileceğini sanmıyorum.'' (Sayfa: 120-121)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Zavallı şarlatanları ve kültürel açıdan geri kalmış halkları kendinize örnek almayın, çünkü onlar uygar halkların yaşamını anlamak için ilk olarak arka avluya bakar ve çöp kutularını araştırırlar. Örneğin, Paris'te kafeşantanları inceleyen bu kişiler Almanya'da bu işe birahanelerden başlar, İngiltere'de futbol maçıyla devam ederler. Gözünüz yüksekte olsun.!''
(Sayfa: 122)
***
''Anne ve babalar, iyi düşünün ve açık yüreklilikle, samimi olarak cevap verin: Çocuklarınızın yetişmekte olduğu ve kişiliklerinin şekillendiği aile ortamı zihinsel ve manevi açıdan yeteri kadar sağlıklı mıdır.?'' (Sayfa: 124)
***
''Anne ve babalar, izninizle sormak istiyorum -bu yetişme tarzıyla çocuklarınızın kanat edinebileceğini gerçekten düşünüyor musunuz.? Yoksa onların kanatlarını daha ilk başlarda, temelli olarak siz kendiniz mi kırdınız.?''  (..)
''Hayattaki aşırı düzensizliğin başlıca nedenlerinden birisi herkesin hayatta iyi bir düzen kurmaya çalışması, fakat hiç kimsenin hayatın kendisini düzene sokmak istememesidir.''
***
''Herkes hayattan mümkün olduğu kadar fazlasını almaya çalışırken, hayata da bir şeyler katmak gerektiğini düşünen yok. Egoist, hırsız, istismarcı ve asalak olarak atıldıkları hayatın anlamını bu asalaklıkta görüyorlar.''
(Sayfa: 126-127)
***
''Anne ve babalar.! Çocuklar ve gençler egoist duygularla büyümekte, sadece kendilerini beğenmektedirler. Sığ ve fakir ruhlu bu insanlar aynı zamanda tembel, ahlaksız ve şehvet düşkünü birer sapık olarak toplum hayatına dahil olmaktadırlar.
Sonuç olarak, hiçbir şeye ve hiç kimseye -vatanına, insanlara, emeğe, büyük fikirlere, anne babasına ve nihayet, kendisine- saygı ve sevgi duymayan insanlara dönüşüyorlar.
Ne ekerseniz, onu biçersiniz.
Ne pişirirseniz, onu yersiniz.'' (Sayfa: 127-128)
***
''Köylülerden topladığı malları bir terazide, onlara sattığı ekmeği ise diğer terazide tartıyormuş. Her iki tartı da hileliymiş. Bu durum yıllarca sürmüş, ben de kendisine yardım etmişim.
Bunu düşününce öfke bütün benliğimi sardı. Elimin altında bulunan patrona ait bütün paraları alıp köylülere dağıttım, kendisini de dövdüm. Elimden almasalardı, belki de öldürürdüm.
Yargılandım. Mahkemede hileli tartıları anlatmak istedim, ama anlaşılan, köylüler patronun tartılarından şikayetçi olmak için bir nedenleri olmadığına dair imzalı kağıt vermişlerdi. Zavallı korkaklar, kendi ihtiyaçlarının köleleri, patronun kızarak ileride kendilerine borç vermeyeceğinden korkuyorlardı. Ben de sustum, içimde kölelere nefret duygusu uyandı. Onları dövmek, öldürmek, işkence etmek istedim, yeter ki bir şeylere içerlesinler, neye veya kime karşı olursa olsun, ayaklanma, başkaldırma isteği duysunlar.'' (Sayfa: 140)

Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Aydınlar -halkın ışık saçan düşüncesi, ülkenin eğitimli beyin gücüdür. Kendi aydın kesimine sahip olmayan ülke bedbahttır, şanssızdır. Bir tek, halkı talan eden cahil, aptal ve eğitimsiz, çoğu zaman ise yırtıcı kişiler aydın kesimin düşmanı olabilirler, oluyorlar da. Halkın karanlığa gömülmesi ve akıl tutulması yaşaması bu baykuş ve puhu kuşlarını, geceleri uçan bu yırtıcıları mutlu etmektedir. Puhu kuşları ışığı sevmezler, güneş gözlerini acıtır çünkü. Bu nedenle, bütün ülkelerin, halkların ve bütün zamanların baykuşları ve puhu kuşları aydınlık düşünce ve bilgiyi sevmemişler ve bugün de sevmiyorlar.'' (Sayfa: 147)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Birikimli ve aydın kişiler olmanız sizin için bir imtiyaz ve ayrıcalık gerekçesi olamaz. Hakimiyet, şan, şöhret ve kaygısız, refah dolu bir hayata sahip olma hakkı da vermez. Aydın olmak sizler için bir vazife, ifa etmeniz gereken bir hizmettir. Sizin göreviniz bir mum gibi yanarak, halkı aydınlatmaktır. Mumu yaktıktan sonra fanus altında tutmazlar, etrafa daha fala ışık saçması için yüksek bir şamdana yerleştirirler.'' (Sayfa: 148)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''..dünyadaki birçok halkın yamyamlık durumundan henüz kurtulmadıkları, sadece insan yeme yöntemlerinin farklılaştığı sonucuna vardım. Diğer halkları ve hanedanları istila eden fatihlerden neden saygıyla bahsedildiğini anlayamıyorum. Büyük İskenderler, Hanniballar, Scipionlar, Sezarlar, Büyük Karllar, Napolyonlar, Moltkeler, Bismarklar ve onlara benzeyen binlerce şahsiyet tarihte ne gibi iz bırakmışlar, şimdi ne yapıyorlar.?'' (Sayfa: 164)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Ülke nüfusunun büyük bölümünün cahil ve kaba olduğunu görmek ve buna tahammül etmek utanç verici bir durum. Kendisi eğitimli olan ve kültür güneşinin ışığıyla aydınlanan herkes bu durumdan sorumludur. Devlet üst katlarında geniş pencereli ve yüksek tavanlı büyük, ışıklı odaların, alt bölümlerinde ise penceresiz, kasvetli, dar ve nemli bodrum katlarının yer aldığı bir kule değildir.
Halkın büyük bölümünün eğitimsiz olması devlet eliyle yapılan bir kötülüktür. Bu durum kendi kendini talan etme, yıkıma uğratma ve aşağılamadır. İlkel halkların fakirlik ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmalarının nedeni sahip oldukları toprakların zenginliklerinden faydalanamamalarıdır.'' (Sayfa: 172)

Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Halka insan gibi yaşamayı öğretin, insan haysiyetine yakışır bir hayat kurma olanağı sağlayın, bu konuda yardımcı olun.'' (Sayfa: 186)
***
''İnsanlar doğuştan öfkeli, kötü kalpli ve kusurlu değiller, sadece baskı altında sindirilmiş durumdadırlar. İhtiyaç ve yoksulluktan, ağır çalışma koşullarından, toplumun diğer kesimleri tarafından hor görülmek ve ihmal edilmekten mustariptirler.'' (Sayfa: 195)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
*
''Bilimsellik olmadan, bilim sevgisi ve bilgilenme arzusu olmadan ne bilim gelişir ne de bilgili insanlar ortaya çıkar.
Aynen bunun gibi, sanatsallık ve sanat duygusu gelişmezse, güzelliğe ihtiyaç duyulmazsa, sanat da olmaz.'' (Sayfa: 199)
***
''İçi yakıtla iyice doldurulmuş lamba ''Ne yapmam gerekiyor.?'' diye sormaz.'' (Sayfa: 204)
***
''Hayatı inşa etmeyi bir ihtiyaç olarak görmek ve görev addetmek, bunu yaparken sevinç duymak çok önemlidir.'' (Sayfa: 208)
Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
''Her bir sürü, kendisini dünyanın en yetenekli, en kültürlü ve en asil halkı olarak görüyor ve bundan emin.'' (Sayfa: 215)
***
''Halkı soyan ve hayatını karartan bu vicdansız ve yırtıcı parazitler çoğu zaman daha korkunç kötülükler de yapıyorlar. Bazen kurnazlık yoluyla veya kandırarak, bazen rüşvet ve tehdit vasıtasıyla, bazen arsız yalanlarla, bazen de açık şiddete başvurarak halkın zekasını ve iradesini yok ediyor, toplumun vicdanını zehirliyor, gençlerin ideallerini ve savundukları idealist düşünceleri yıkmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Çevrelerine manevi karanlık tohumları saçıyor, kin duygusunun yaygınlaşmasına, insanların ıstırap ve kederinin artmasına neden oluyorlar.'' (Sayfa: 230)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...