#MinnaCanth etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#MinnaCanth etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2023 Cumartesi

Minna Canth - Sığlıklar (Çeviren: Riitta Cankoçak)


Arka Kapak

*
Daha Finlandiya diye bir ülke yokken Fince yazan Minna Canth, Fin edebiyatının kurucuları arasında yer alan ilk kadın yazarlardan ve kuşkusuz, dönemine en çok damga vuran, yaşadığı toplumu en çok dönüştürenlerden biri. Kadınların toplum içindeki konumunu sorgulayan, doğalcı üslupla yazdığı kitapların yanı sıra, yorulmaksızın verdiği kadın hakları mücadelesiyle de saygın bir konuma erişen Canth, ilk kez Türkçeye çevriliyor: Sığlıklar, toplumun görünmeyen zincirleriyle eli kolu bağlanmış, hayat dolu bir kadının, Alma'nın hazin hikâyesi.
*
Çevirenin Önsözü:
*
Minna Canth, Fince yazan ilk kadın yazar, gazeteci olarak tanınır, ayrıca Fin realizminin en önemli temsilcilerindendir. Bir tüccar (nalbur dükkânı sahibi) ve yedi çocuğun da annesi olan bu kadının, o günlerin tutucu ortamında yazar olarak büyük bir saygınlığa erişmesi, benzerine az rastlanan bir durumdur.
Minna Canth Rusya'da yaşadı, henüz Finlandiya diye bir ülke yokken, Marx, Darwin, Tolstoy, Rimbaud, Ibsen ile aynı dönemde, Rusya'daki devrim patlamasının tam öncesinde..
İlginç özel hayatının dışında, tarihteki bu özel dönemin de sesi oldu: Minna Canth'ın Salakari kitabını yazdığı dönemde, Rus İmparatorluğu'nun özerk bir bölgesi olan Finlandiya'da Rus kültürü benimsenmişti, ama bir yandan da bağımsızlık hareketleri alevlenmişti. Rusya'da başlamış işçi hareketlerinin ve devrim hazırlıklarının sanatta ve edebiyatta realizme dönüşmesi kolayca anlaşabilen bir fenomendir. Dünya zaten radikal bir biçimde ikiye bölünmüştür veya tam bölünmek üzeredir: sosyalizm ile kapitalizm. Finlandiya da bu iki idealizmin ortasında bulunmaktadır; aynı zamanda kendi, ufak, pek az insan tarafından konuşulan dilini hayatta tutma çabası içindedir. Finlilerin veya Finlandiya'nın milli kimliği oluşurken, kadın hakları, ana dil veya yerel sermayeyi savunma gibi konular ön plana çıkmaktadır.
İsveç egemenliği altındaki farklı dönemlerde, Fin dilinin dini ayinler dışında kullanılması yasaktı. Finlandiya'nın bağımsızlığını kazandığı 1917 yılına kadar Fince resmi dil statüsünü kazanamamıştır; bir imparatorluğun periferisinde hiçbir zaman kültürel ağırlığını koyamamıştır ama bağımsız devlet hayali çoktan oluşmuştur ve o dönemdeki edebiyata, özellikle de Fin realizmine yansımaktadır.
Aslında bir Fin realizminden değil de, Batı realizminin konularını içselleştiren ulusal bir hareketten bahsedilebilir. Fin ulus devletinin temel yapı taşı her zaman Fince olmuştur.
İşte Minna Canth da inatla en iyi bildiği dilde, Fince yazma hakkını dile getirmiş, yedi çocuk dünyaya getirip büyütmüş, kocası öldükten sonra anlaşmalı bir evlilik yaparak bir nalbur dükkânı açmıştır; kadınlara yasak kulüplere kendisini kabul ettirmiş, o dönemin tutucu milliyetçiliğini sorgulamıştır.
*
Riitta Cankoçak (Sayfa: 5-6)
*
*
''Siz kadınlarda hiç politik bilinç yok,'' diyordu Nymark.
''Olması şart mı.?'' diye sordu Alma.
''Tabii ki.. Kendi haklarınızı savunmazsanız eğer hayatın esiri olursunuz. Hakkını savunmayan katiyetle oyunu kaybeder.''
''Size göre biz nerede kaybettik.?''
''Tüm varlığınızın temeli, neyse ki, sevginiz..''
''Sevgimizin de esiri miyiz.?''
''Herhalde.! Aşkta kadın köle, erkek efendidir, ama tam tersi de olmalı.''
Alma güldü.
''Ya sebebi.? Onu da açıklayın.''
''Kadın aşkta kaybeder, çünkü erkeğin zaferini besler.'' (Sayfa: 25)
*
''İnsan, yaşamak için yaratılmış bir mahluktur. Sıkıntı, hayatı hissetmemenin eksikliğidir.'' (Sayfa: 54)
*
''..Tüm liseli gençlerin ortak aşkı.''
''Ortak aşkı mı.?''
'' O yaşta herkes aynı kişiye âşık olur. Ancak sonradan kendi seçim yeteneğimize sahip oluruz.'' (Sayfa: 57)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...