(..) Gerektiğinde neşeyle gülmesini bilse de, daha çok saygıyla dinlemeyi sever. (..) (Sayfa: 2)
***
(..) Düş, düşünce, göğe yükseliş ve açlık, Baragan'da, yani suyu erişilmez derinliklerinde saklayan, dikenlerin dışında hiçbir şeyin ayak basmadığı bu uçsuz bucaksız topraklarda doğmuş insanı ciddileştirir. (..) (Sayfa: 3)
(..) Kendini korumayı bilir bu yaban otu. Ayaktakımından insanlar gibi: ne kadar işe yaramazsa, kendini savunmayı o kadar iyi bilir. (..) (Sayfa: 3)
***
(..) Toprak insana yalnız karnını doyursun diye verilmemiştir. Yeryüzünün kimi köşeleri bir kenara çekilip düşünmek içindir. (..) (Sayfa: 4)
***
(..)
- Bize birer lokma ekmek verme sırası sizde, dedi Dişlek. Kendimize birer galuşka yapmayı unuttuk.
(Galuşka: (köfte) bizim ovalarda kimi çocukların çiğnedikten sonra yutmayıp top biçiminde ağızlarından çıkardıkları, daha sonra ''ikinci kez yeme'' keyfini tatmak üzere bir köşeye koydukları son ekmek ya da covrig (gevrek) lokmasıdır.) (..) (Sayfa: 53)
***
(..).. fazla şımartıldığınız için evden ayrılmadınız herhalde; ''Köpek pastadan değil, sopadan kaçar,'' der atasözü. (..) (Sayfa: 63)
***
(..) Toma Baba'nın elle çevrilen bir makinesi vardı. Alınamayacak kadar pahalı olduğu için köyün gözdesi olan makineyi Toma Baba her isteyene ödünç veriyordu, çünkü ''makine çağında, köylülerin, İsa Peygamber dönemindeki gibi, mısır koçanlarını bir çuvala doldurup sopalarla dövdüğünü'' görmek yüreğini sızlatıyordu. (..) (Sayfa: 77)
***
Halkı ayyaş yapan yoksulluktur.
Rumen ayyaş değildir, ama kederlenince içer. Özellikle de ''bıçağın, yoksulluk bıçağının kemiğe dayandığını duyumsadığı'' zaman içer. İçip tanınmaz hale gelir. Doğal halindeyken iyi yürekli, bilge bir adamken, suç işlemekten çekinmeyen kaba saba bir herife dönüşür. (..)
(Sayfa: 81)
Hayatta çok şey gördüm ve gördüklerim, yanımdakilerin gördüğünden çok daha fazladır. Görmeyi seviyorum, daha çok şey görmek istiyorum ve farklı görmek istiyorum. * Jack London, Martin Eden
17 Ocak 2020 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Sohrâb Sepehrî (سهراب سپهری) (Sohrâb-i Sipihrî) - Sekiz Kitap, Bütün Şiirleri (Farsçadan Çeviren: Mehmet Kanar)
Rengin Ölümü (1951) GECENİN KATRANINDA * Nicedir bu yalnızlıkta Suskunluğun rengi dudakta. * Bir ses çağırıyor beni uzaktan Ama ayaklarım ...
-
su damlasının üstündeki iskeleye benzeyen bir günaydın sana gittiği yere köprüsünü taşıyan bir dere bir tüyün tutunduğu kuşu geçmesi gibi b...
-
Hangi türden olursa olsun, bir sanat ürününün tadılması, onun kavranılmasıyla doğru orantılıdır. Eseri ne kadar çok anlamışsak, elde edec...
-
Onlara * Zannetme ki dâim bi şekcesine Siz her anırdıkça huu çeker millet Alkış beklerken siz eşşekçesine Verir hakkınızı, yuu çeker ...
-
ACILARA KARŞI * İyi ki silahlanmışız acılara karşı Türküsüz çıkmamışız yollara Ekmekten ve gömlekten önce Aşk Ve sevinç doldurmuşuz koynum...
-
Ağaçlar hep en etkileyici vaizler olmuştur benim için. Ormanlar ve korularda halklar ve aileler halinde yaşayan ağaçlara hayranım ben. Tek...
-
I * Denizde bir şey var Deniz bembeyaz bir dañ.! Köpürdelâ Köpürcük Köpürgân * II Ne benim ellerim çalışkan eskisi gibi Ne senin kalbin ben...
-
1929-1935 YILLARI ARASINDA YAZDIĞI, AMA SAĞLIĞINDA YAYIMLANAN KİTAPLARINA ALMADIĞI ŞİİRLERİ Şafaklar sarmadan dağları Işıklarla sular ...
-
Nikos Kazancakis, Zorba, Arka Kapak Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyü...
-
Mehmet Sönmez: * ''Can Yücel Adana Cezaevindeyken (1973-74) Mehmet Sönmez de İstanbul'da Sağmalcılar ve Selimiye Cezaevlerinde h...