28 Aralık 2021 Salı

Osman Cemal Kaygılı - Aygır Fatma



Arka Kapak:

 ''Halk Yazarı'' ünvanına layık görülen Osman Cemal Kaygılı, ''Aygır Fatma''da, çocuklukta başlayıp ilk gençlik yıllarında mutsuzlukla biten bir aşkı anlatıyor. Meşrutiyet yıllarında geçen olaylar, hem kenar mahallelerin İstanbul'undan -Karagümrük, Kasımpaşa, Sarıgüzel, Aksaray. Etyemez, Topkapı- ve hem de tiyatro dünyasından yalın ve canlı betimlemeler sunuyor. Aygır Fatma'da yazar ile birlikte İstanbul'u biraz daha tanımak mümkün oluyor.


''Mevsim güzdü; bol üzüm ve incir vakti idi. Halk o gün, mevsimin bu yarı soluk cumasını incirler, üzümler arasında geçirmek için akın akın Bayrampaşa, Topçular taraflarına akmıştı. (..) Tam öğle vakti Topçular'daki incirlikte iğne atsanız düşecek yer kalmamıştı. Bütün ağaçların altlarına yer yer hasırlar, kilimler serilmiş, cevizlerin dallarına salıncaklar kurulmuş, bir hay huy, bir cıvıltıdır gidiyordu.'' (Sayfa: 20)
*
''- Terbiyesizler, utanmazlar, reziller, arsızlar.. Ne olacak, mahalle çapkınları, mahalle serserileri.. Anaları, babaları galiba bunları yumurtayla limonun pahalı zamanında peydahlamış olmalı ki vaktiyle terbiyelerini verememişler.!
(..)
- Analarımız babalarımız bizi yumurtayla limonun pahalı zamanında peydahlamışlar amma siz de kızlarınızı sirkeyle sarımsağın, tuzla biberin kıt zamanında peydahlamış olmalısınız. (Eliyle tuz serpme işareti yaparak) öyle ise kızlarınızı da, sizi de tuzlayım, biberleyim de kokmayın.!'' (Sayfa: 21-22)


''..kalbi neden bu kızla bu kadar alâkalanır gibi oluyordu.? Yoksa Hasan'ın ruhu:
''İçmişti Fuzûli bu alevden.!'' denilen alevi, ezel sofrasında, bu tip bir sakinin elinden mi içmişti.?'' (Sayfa: 28-29)


''..kadın ikinci defa şanoya geldiği zaman söylediği bir kantonun arasında birden durup da seyircilere karşı kırıtarak baygın bir tavırla:
''A benim nazlı güvercinim, senin de var mı gamın.?''
diye sordukça, Hasan'ın yüreğinin bütün yağları eriyor:
- Nasıl yok, inanmazsan gel de şu kalbimi bir dinle.! diye, kantocu karıya karşı bağıracağı geliyordu.'' (Sayfa: 38)


''Hissi piyes diye ilan edilen Dalila, Hasan'ın arayıp da bulamadığı bir şeydi. Bu adeta Beyazıt'tan gererken maliyenin karşısındaki ihtiyar kitapçıdan alıp evde bayıla bayıla okuduğu ''Güzel Hanriyet'', ''Müteveffiye'', ''Ziynetlik'', ''Fakir Bir Gencin Romanı'', ''Nebahat'' gibi küçük hissi romanlardan aldığı tadı Dalila'dan çok daha fazlasıyla almıştı.''
(..)
Hasan, o ramazan gene aynı arkadaşlarıyla beş altı defa Şehzadebaşı'na geldi ve bu gelişlerinde üç defa Manakyan'a girip ''Jak Varley'', ''Lâ dam o Kamelya'', ''Piyer dö Şömen'' piyeslerini seyretti.'' (Sayfa: 43)



''Bu sefer, ben Zaika'yı bir elif miktarı seviyorsam, o beni dört elif miktarı seviyor.'' (Sayfa: 59)



''..evlâtlarım gençliğinizin kadrini bilin.! Gençliğinizi yok yere ziyan zebil etmeyin.! Hayatta geçeceğiniz yol yalnız gençlik yolundan ibaret değildir. Hızınızı, gücünüzü, neşenizi, kanınızı biraz da ihtiyarlığa saklayın.!'' (Sayfa: 87)



''..bu civarda bana adıla sanıla Aygır Fatma derler. Fakat benim yüzüm, bu civar karılarının çoğundan daha çok ak, alnım daha çok açık, vicdanım daha çok temizdir.'' (Sayfa: 95)



''Bahçıvan kızı deyip geçiyorum. Lakin onun da benim gibi, Mediha gibi, Aygır Fatma'nın kızı Zehra gibi, gönülcüğü var. Kaç gündür bostanın tabî şirinlikleri içinde onun bana karşı kaynamaya başlamış olan gönlü ne olacak.? Yarın öbür gün ben kendisine gözükmemeye başlayınca benim Mediha'ya karşı duyduğum ayrılık acılarını duymayacak mı.?'' (Sayfa: 132)



''- ..Demin sana kâinatta her şeyin güzel olduğunu söylüyordum. Bunların hepsinden güzel olan nedir bilir misin.?
- Nedir.?
- Çocukluk Hilmi, çocukluk.!'' (Sayfa: 146)


Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...