#Laozi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#Laozi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Aralık 2021 Perşembe

Laozi - Tao Te Ching (Çince Aslından Çeviren: Sonya Özbey)

 

Arka Kapak:
*
Laozi: Hayatı hakkında çeşitli efsaneler olsa da kesin bir bilgi yoktur. İsmi Çincede hem "yaşlı usta" hem de "yaşlı çocuk" anlamlarına gelmektedir. Taoculuğun en önemli metni sayılan Tao Te Ching'in (Dao De Jing) yazarı olarak kabul edilir. Tao Te Ching klasik Çin edebiyatının en eski ve en ünlü örneklerinden biridir. Metin yüzyıllar boyunca birçok sanatçıya, düşünüre siyasetçiye ilham vermiş, çeşitli entelektüel tartışmalara yol açmıştır. Döneminin diğer metinleriyle kıyaslandığında metnin en ayırt edici özelliği insanı merkeze koymamasıdır. Tao Te Ching, döneminin diğer düşünce akımlarından farklı olarak doğayı, insan ahlâkına duyarlı ve insana hizmet eden bir güçler bütünü olarak değil, insan dâhil her şeye eşit davranan, tarafsız bir güç kaynağı olarak karakterize eder. Tao Te Ching'e göre yerin ve göğün arasındaki her şey aynı kanunlara tabidir. Değişik dönemlerde siyasi iklimlere göre değişik şekillerde yorumlanan Tao Te Ching'in yüzyıllar sonra bile okunmasının sebebi değindiği konuların her zaman geçerliliğini koruyacak nitelikte olmasıdır.
Dao De Jing, efsaneye göre, Laozi isimli bir ermiş tarafından yazılmıştır. İsmin Çincesi hem ''yaşlı usta'' hem de ''yaşlı çocuk'' anlamlarına gelmektedir.''
*
''Klasik Çincede isim ve yüklem ayrımı yoktur (bir başka deyişle aynı karakter hem isim, hem de yüklem olarak kullanılabilmektedir). Tüm bunlara ek olarak, Klasik Çin metinlerinde özne ve zaman bildiren karakterler nadiren kullanılmıştır. Buna bir de Antik Çin metinlerine özgü kısa ve öz anlatım biçimini ve karakter kullanımının Qin Hanedanlığı öncesinde standartlaşmamış olmasını (nitekim bazen eşsesli karakterler birbirleri yerine kullanılırdı) eklersek, tercümanlara geniş bir yorum alanı kaldığını söyleyebiliriz.''
*
''Hem metinde değinilen konuların içeriği hem de kullanılan dil itibarıyla hedef kitlenin aristokrat kesim ve devrin siyasi figürleri olduğu açıktır. Metnin siyasi boyutu ağır bassa da, elbette hayata dair daha genel ve temel konulara da değinilmektedir. Kitabın başlığında da yer alan 'dao' karakteri ''yol'', ''öğreti'' anlamlarına gelmekte olup, metinde bazen evrenin temelini oluşturan dinamik düzen anlamında da kullanılmıştır. 'De' karakteri ise aynı zamanda hem ''erdem hem de ''iktidar'', ''güç'' anlamlarına gelmektedir.''
*
''Çin düşünürlerine göre belli erdemlere sahip olmakla etkileyicilik ve güç sahibi olmak arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Metne göre iyi bir liderin gücü ve karizması belli erdemleri bünyesinde barındırmasından gelir ve bu güç, lider kasıtlı ve planlı bir harekette bulunmadan, kendiliğinden ona etkileyicilik katar. Burada belirtmek gerekir ki metnin ana temaların biri, kendiliğindenlik ve doğallıktır ve bu da planlı eylemde bulunmadan devlet işlerini halletme temasıyla yakından ilişkilidir. Dao De Jing'e göre iyi bir lider ülkesini o denli incelikli ve mahir yönetir ki halk onun varlığını bile hissetmez.''
*
''Metne göre bir toplumda halka ahlâk kuralları öğretilmesi, o toplumda hâlihazırda bir düzen kalmadığını gösterir.''
*
''Dao De Jing'in yazarları doğayı, insan ahlâkına duyarlı ve insana hizmet eden bir güçler bütünü olarak değil, içinde insan da olmak üzere her şeye eşit davranan ve insan değerlerine karşı tamamıyla duyarsız, tarafsız bir güç kaynağı olarak karakterize etmişlerdir. Dao De Jing'e göre yerin ve göğün arasındaki her şey aynı kanunlara tabidir.''
*
''..nasıl ki doğa kendiliğinden varsa ve kendiliğinden türlü varlıkları üretiyorsa, ermiş kişi de tıpkı doğa gibi kendiliğinden hareket eder, koşulları aktif bir şekilde biçimlendirmeye çalışmak yerine doğal akışın bir parçası olur.''
*
''..Dao De Jing'in ermiş kişiyi yalınlığı ve basitliği sembolize eden bir çocuğa veya edilgenliğin sembolü olan bir kadına benzetmesi de şaşılacak bir şey değildir. Bu metaforların kullanımı elbette kadının zayıf ve edilgen olduğu yönünde bir sava dayanmaz. Metin daha çok hâlihazırdaki imgelere ve bu imgelerin çağrıştırdıkları kavramlara alternatif değerler biçmeyi amaçlamıştır. Ermiş kişi ''eril'' olarak adlandırabileceğimiz, koşulları yönetme ve koşulları bir şablona göre yeniden biçimlendirme çabalarından uzaktır. Onun gücü dünyayı kontrol etme yetisinden değil, doğanın devinimine boyun eğebilmesinden gelir.''
*
Sonya Özbey, Şubat 2016 (Sayfa: V-X)
*
*
I
*
''Yol'' olarak tayin edilmiş yol nihai yol değildir.
''İsim'' olarak tayin edilmiş isim nihai isim değildir.
*
İsimsiz ki, o her şeyin başlangıcıdır.
İsimli ki, o her şeyin anasıdır.
*
İşte böylece her zaman
Arzulardan arın, esrarengizi gör;
Arzulara bürün, arzu uyandıranı gör.
*
İşte bu iki hâl,
Birlikte ortaya çıkar, fakat farklı adlar alır.
Birlikteliklerine gizem denir.
Gizemin kendisinden bile gizemli,
Onlar inceliklere açılan kapıdır. (Sayfa: 1)


II
*
Dünyadaki herkes güzeli güzel olarak bilir
Ve çirkinlik de bu yüzden vardır.
Herkes iyiyi iyi olarak bilir
Ve kötülük de bu yüzden vardır.
*
İşte böylece,
Varlık ve yokluk birbirini doğurur,
Zor ve kolay birbirini tamamlar,
Uzun ve kısa birbirini şekillendirir,
Yukarı ve aşağı birbirini doldurur,
Sesler ve tonlar birbiriyle uyuşur,
Önce ve sonra birbirini izler.
*
İşte böylece, ermiş kişi:
Eyleme geçmeden iş bitirir,
Söz söylemeden öğreti üretir.
Binbir türlü şeyi çekip çevirir, ama hiçbirini başlatmaz.
Hamlesini yapar, ama sonuca bel bağlamaz.
İşleri tamamlar, ama üzerinde durmaz.
Ve üzerlerinde durmadığı için de,
Hiçbir iş yolundan çıkmaz. (Sayfa: 2)

III
*
Kodamanlara itibar gösterme ki,
İnsanlar birbiriyle çekişmesin.
Zor temin edilene değer verme ki,
İnsanlar çalıp çırpmasın.
Arzu edileni sergileme ki,
İnsanlar birbirine düşmesin.
*
Bu yüzdendir ki, ermiş kişi yönetirken:
Kalplerin boşalmasını*, ama karınların doymasını sağlar.
İstekleri zayıflatır, ama kemikleri kuvvetlendirir.
İnsanları daima âlimlikten* ve arzudan yoksun bırakır
Ve âlimler bir eyleme geçmeye cüret edemez.
Yaptıkları bunlardan ibarettir
Ve işte böylelikle düzensiz bir şey kalmaz.
*
*(Kalplerin boşalması): Klasik Çin felsefesinde hem düşünme ve yargılama, hem de hissetme organı olarak öne çıkar. Kalbin boşaltılması onun her tür önyargıdan ve içselleştirilmiş fikirden arınması anlamına gelir.
*
*(âlimlikten): ''Zhi'' karakteri birincil olarak ''bilmek'', ''anlamak'' anlamına gelmektedir. Eski metinlerde bazen ''bilgi'', ''irfan'' anlamlarına gelen ''zhi' karakteriyle dönüşümlü kullanıldığı da görülür. Dao De Jing'de çoğunlukla âlim olma ama bilge olmama (ki bu anlamıyla Konfüçyüsçülük'e yapılan bir gönderme olarak okumak mümkündür), ya da daha ender karşılaşılan ikincil nitelikteki ''gözü açıklık'', ''uyanıklık'' anlamıyla kullanıldığı görülür. (Sayfa: 3)

IV
''Yol dediğimiz bir boşluktur,
Kullanıldıkça dolmaz.'' (Sayfa: 4)

V
*
''Gök ve yer insancıl değildir,
Onlar için her şey samandan köpeklere eştir.
Ermişler insancıl değildir,
Onlar için herkes samandan köpeklere eştir.'' (Sayfa: 5)

VII
*
Gök kalıcı, yer uzun ömürlüdür.
Kalıcı ve uzun ömürlüdürler,
Zira kendileri için yaşamazlar.
Uzun yaşamaları da bundandır.
*
Bu yüzdendir ki ermiş kişi:
Kendini geriye atar, ama kendini ön safta bulur.
Kendini dışarıda tutar, ama kendini müesses bulur.
Bunlara sebep kişisel çıkarlarının olmaması değil midir.?
Ve kişisel çıkarlarını tam olarak böyle gerçekleştirir. (Sayfa: 7)


IX
*
''Altın ve yeşim taşlarıyla dolu bir odayı kimse koruyamaz.
Saygınlık, zenginlik ve kibir felaket getirir.
*
İşler yürürken kendini geriye çekmek:
İşte Göğün Yol'u budur.'' (Sayfa: 9)
x
*
''Liderlik yapar ama patronluk taslamaz.
Derin Erdem işte budur.'' (Sayfa: 10)

XI
*
Bir tekerleğin göbeğinin etrafında birleşmiş
Otuz parmaklığı düşün,
[Tekerin ortasındaki] boşluktur bir arabayı faydalı kılan.
*
Kilden yapılmış toprak bir kabı düşün,
[Kabın] boşluğudur onu faydalı kılan.
*
Oda yapmak için oyulmuş bir pencereyi, kapıyı düşün,
[Pencerenin ve kapının] boşluğudur bir odayı faydalı kılan.
*
İşte bu şekilde,
Varlık çıkar içindir,
Yokluk ve boşluksa fayda için. (Sayfa: 11)

XVIII
*
Büyük yol göz ardı edildiği zaman,
''İnsancıllık'' ve ''doğruluk'' prensipleri ortaya çıkar.*
Âlimlik ortaya çıktığı zaman,
Sahtelik de ortaya çıkar.
Ailevi ilişkilerde uyum kaybolduğu zaman,
''Anne babaya saygı'' ve ''merhamet''
Prensipleri ortaya çıkar.*
Devlet ve aile işleri kargaşa içinde olduğu zaman,
''Örnek devlet adamı'' mefhumu ortaya çıkar.
*
*''İnsancıllık'' ve ''doğruluk'' Konfüçyüsçülük'ün temel erdemlerindendir. Bu erdemlerin zorla öğretilmesi, ortada düzenin zaten olmadığını gösterir. Mühim olan insanların hâlihazırda iyi davranmasıdır.
*
*''Anne babaya saygı'' ve ''merhamet'' de Konfüçyüsçülük'ün temel erdemlerinden sayılır. (Sayfa: 18 )

xx
*
''Eğer ki halkın korktuğu biriysen,
Senin de halktan korkman kaçınılmazdır.'' (Sayfa: 20)

XXII
*
''Eskilerin ''Yalnız eğilerek bütün olabilirsin,'' sözü ne doğru,
Gerçekten de seni bütüne götüren budur.''
*
* Bir doğrunun eğilerek en mükemmel şekil sayılan daireyi oluşturması gibi, ancak esneklik ve mütevazılık göstererek bir insan mükemmelliğe erişebilir. (Sayfa: 23)

XXIX
*
''Dünyayı ele geçirmeyi isteyip öyle davrananların
Başarılı olamadıklarına şahit oldum.
Dünya ki tinsel bir alettir, yönetilemez.
Onu yöneten onu mahveder.
Onu gaspetmeye çalışan onu kaybeder.''
(Sayfa: 31)

XXXVI
*
''Bir şeyi daraltmak istiyorsan,
Önce onu genişletmelisin.
Bir şeyi zayıflatmak istiyorsan,
Önce onu güçlendirmelisin.
Bir şeyden ayrılmak istiyorsan,
Önce onunla birleşmelisin.
Bir şeyi almak istiyorsan,
Önce onu vermelisin.
Buna ''ince kavrayış'' denir.'' (Sayfa: 39)

XXXVIII
*
''En yüce Erdem erdemlilik taslamaz,
Bu yüzden de onda erdem mevcuttur.''
*
''En yüce Erdem ne eyleme kalkışır, ne de bunu tasarlar.
En yüce insancıllık eylemde bulunur, ama bunu tasarlamaz.'' (Sayfa: 41)

XLI
*
Büyük bilginler Yol'u duydukları zaman,
Özenle izinde yol alırlar.
Sıradan bilginler Yol'u duydukları zaman,
Kulak mı versinler, kulak arkası mı etsinler bilemezler.
Aşağı derecedeki bilginler Yol'u duydukları zaman,
Kahkahayla gülerler.
Onlar kahkahayla gülmeseydi,
Yol, Yol olarak addedilmeyi hak etmezdi.'' (Sayfa: 45)

XLII
*
''Binbir türlü varlıklar
Yin'i taşır, yang'ı kucaklar
Ve hayat enerjisiyle harmanlanıp ahenk yaratırlar.''
*
En eski çağlarda yin ve yang bir dağın güneşli ve karanlık kısımlarına verilen isimlerken (karanlık tarafa yin, aydınlık tarafa yang denirdi), daha sonraları yin ve yang evrenin iki temel kuvvetini temsilen kullanılmaya başlanmıştır. Han Hanedanlığı zamanına yaklaştıkça da dişilik ve erillik anlamları yin ve yang'a sırayla yüklenmiştir. (Sayfa: 46)
XLIII
*
Dünyanın en yumuşak varlığı,
En katı olanı ezip geçer.*
Mevcudiyeti olmayan,
Aralığı olmayan yerden geçer.
İşte böyle biliyorum,
yapmadan yapmanın* faydalarını.
*
Sözsüz öğretiye
Ve yapmadan yapmanın faydasına
Dünyada pek az kişi vasıl olur.
*
*Suyun kayaları şekillendirmesinden bahsedilir.
*Yapmadan yapmak: Önceden planlanmadan, spontane bir şekilde sonuca ulaşmak. (Sayfa: 47)

XLVI
*
''Dünyada Yol varken,
Binek atları tarlaları gübreler.
Dünyada Yol yokken,
Savaş atları varoşlarda yetiştirilir.'' (Sayfa: 50)

LII
*
''Küçüğü görmeye irfan sahibi olmak,
Zayıfı korumaya güçlü olmak denir.'' (Sayfa: 56)

LIII
*
''Saraylar temiz pak,
Ama tarlalar ayrıkotlarına bürünmüş,
Ambarlar bomboş..
Elbiseleri süslü ve renkli,
Kuşaklarında keskin kılıçlar,
Yemeğe doymuş, mala mülke boğulmuşlar..
Buna hırsızlık denir
Ve hırsızlık Yol'a göre değildir.'' (Sayfa: 57)
LVII
*
''Eğer dünyada tabu ve yasak çoksa,
İnsanlar asileşir.
Eğer halkın keskin silahları varsa,
Devlette ve ailelerde kargaşa artar.'' (Sayfa: 61)
LVIII
*
''Dimdik ol, ama kesici olma.
Keskin ol, ama delici olma.
Dobra ol, ama kontrolsüz olma.
Işık saç, ama göz kamaştırma.'' (Sayfa: 62)
LIX
*
''Halkı idare ve Gök'e hizmet etmek için,
Tutumluluktan daha iyisi yoktur.
Yalnızca tutumluluk hazırlıklı olmayı sağlar.
Hazırlıklı olmaya ''Erdemin çoğalıp birikmesi'' denir.'' (Sayfa: 63)
LXIII
*
''Kolayca vaatte bulunanlar elbette güven vermezler.
İşleri hafife alanlar elbette güçlük çekerler.'' (Sayfa: 67)

LXIV
*
''İki kolunla anca sarılabildiğin ağaçlar küçük bir filizden,
Dokuz katlı kuleler bir avuç topraktan ortaya çıkar.
Binlerce kilometrelik yüksekliklere çıkmak bir adımla başlar.'' (Sayfa: 68)

LXX
*
''Ermiş kişi belki paçavralara bürünmüştür,
Ama göğsünde bir yeşim taşı taşır.'' (Sayfa: 75)

LXXVI
*
Hayattayken insanoğlu esnek ve yumuşak;
Ölüyken gergin, sert ve kaskatıdır.
Hayattayken binbir türlü varlık,
Çimenler ve ağaçlar esnek ve canlı;
Ölüyken solgun ve kurudurlar.
*
Bu yüzden şöyle buyrulmuştur:
Sert ve katı, ölümün yoldaşlarıdır
Esnek ve yumuşak, hassas ve ince hayatın yoldaşlarıdır.
*
Bir silah katıysa mağlup olur,
Bir ağaç katıysa çatırdar.
*
Katı ve büyük olan toprağın altında,
Esnek ve yumuşak, hassas ve ince olansa toprağın üstündedir.
(Sayfa: 81)

LXXVII
*
''Ermiş kişi üretir, ama sahiplenmez.
İşleri tamamlar, ama üzerlerinde durmaz.
Bu şekilde kıymetini gözler önüne sermeyi arzulamaz.'' (Sayfa: 82)

LXXVIII
*
''Dünyada hiçbir şey sudan daha yumuşak ve kaygan değildir,
Ama hiçbir şey sert ve katı olana üstün gelmekte onu geçemez.'' (Sayfa: 83)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...