10 Aralık 2019 Salı

Herakleitos - Fragmanlar, Çeviren: Cengiz Çakmak

#Herakleitos #Fragmanlar #ÇevirenCengizÇakmak

Bütün yollarını yürüsen bile
ruhun sınırlarına ulaşamazsın,
öylesine derindir ruhun logos'u.
***
Herakleitos'um ben.! Niçin beni oraya buraya çekiştiriyorsunuz ey cahiller.!
Sizler için uğraşmadım ki bunca, sözüm anlayana,
bir kişi gözümde bin kişi, metelik vermem kalabalığa.!
Bunu bilir, bunu söylerim, ah,
Persephone'nin huzurunda da.! (Sayfa: 7)

#Herakleitos #Fragmanlar #ÇevirenCengizÇakmak

Fragmanlarından ve Diogenes Laertios'un aktardığı öykülerden Herakleitos'un çoğunluğu anlayışsız ve değersiz olarak gördüğünü çıkartabiliriz. Kendi döneminde yaygın olan dinsel inanç ve âdetlerle açıkça alay etmektedir. Bilgece bir yaşam sürmekten yoksun olan çoğunluğu birçok fragmanında hayvanlarla eş tutar. Ancak buradan hareketle Herakleitos'u insan sevmez (misanthropos) biri olarak değerlendirmek yerine, onun hayvan gibi yaşamayı seçenlerden hoşlanmadığını söylemek daha uygun düşecektir. Dönemindeki işgalci Pers güçleriyle işbirliği yaparak zenginleşen tüccar sınıfına ve Yunan'ın geleneksel demokrasi anlayışına sert bir şekilde muhalefet etmiş, böylelikle egemen sınıfın politik oyunlarına alet olmak istememiştir. Bu yüzden kendisinden kent için yasalar yapmasını isteyen Ephesosluların teklifini geri çevirmiştir. Diogenes Laertios'un aktardığı bir öyküye göre yasa yapmayı kabul etmeyen Herakleitos, Ephesoslularla anlaşmaktansa Artemis Tapınağı yakınlarında çocuklarla aşık oynamayı tercih etmiştir. (Sayfa: 16)

*****
*****

Barış için bir konuşma yapması istenince, bir bardak su içine arpa unu serperek içmiş ve hiçbir şey söylemeden çekip gitmiştir. Aktarılan bu öykü onun hem ''konuşma'' hem de yaşama tarzına uygundur. Herakleitos az sözcükle çok şey anlatmak isteyen bir filozoftur. Su ile arpa ununu karıştırıp içmesi, Ephesoslulara aç gözlü olmamalarını ve basit bir yaşam sürmelerini anlatmak amacını taşıyor olabilir.
(Sayfa: 19)

*****
*****

Bu her zaman mevcut olan logosu insanlar yalnızca işitmeden önce değil, işittikten sonra da anlamıyorlar. Her şey bu logosa göre olup bittiği ve ben her şeyi doğasına göre ayırt ettiğim ve nasıl olduğunu bildirip açıkladığım halde, söylediklerimle ve yaptıklarımla karşılaştıklarında acemi gibi davranıyorlar. Uykudayken ne yaptığını unutan diğer insanlar gibi bunlar da uyanıkken ne yaptıklarının farkında değiller.

*

(Herakletios, 'leğo' (legein: söylemek, anlatmak, konuşmak) fiilinden türetilen 'logos' terimini fragmanlarda üç temel anlamda kullanır: (1) Söz, söyleme, anlatma ve söylem; (2) yasa, kural, ölçü, ilke ve miktar; (3) saygınlık ve ün.) (Sayfa: 33-34)

*****
*****

Kana bulanarak arındırmaya çalışıyorlar kendilerini, çamura batmış birinin kendini çamurlu suyla yıkaması gibi. Çamurla temizlenen birine herkes deli der. Karşılarındaki tanrı heykellerine yakarıyorlar, konuşur gibi duvarlarıyla evlerin. Ne tanrılar ne de kahramanlar hakkında bir şey bildikleri var. (Sayfa: 43)

*****
*****

Güneş her gün yenidir. (Sayfa: 45)

*****
*****

Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar. [Her şey çatışma sonucunda meydana gelir.] (Sayfa: 49)

*****
*****

Eşekler samanı altına tercih eder. (Sayfa: 51)

*****
*****

Beklenmeyeni beklemezsen, onu bulamazsın. Çünkü ne bir iz vardır ne de bir yol.
(Sayfa: 69)

*****
*****

Dinlemeyi bilmediklerinden konuşmayı da bilmiyorlar. (Sayfa: 71)

*****
*****

Doğduklarında yaşamayı ve ölmektense paylarına karşı direnmeyi istiyorlar; arkalarında da payları belli çocuklar bırakıyorlar.

*

Herakleitos'a göre insana iki temel pay düşmüştür.

1) Beden ve ölüm payı;
2) bilgelik ve tanrısal pay.

Ancak insanlar bedenlerine öncelik verip tanrısal yanlarını öldürürler ve bilgelik yaşamı yerine beden yaşamını seçerler. Üstelik ölüm payına direnerek bedence sonsuz bir yaşam sürmeyi arzularlar ve bilgeliklerini artırmak yerine soyca çoğalmak isterler. (Sayfa: 73)

*****
*****

Altın arayanlar çok fazla toprak kazarlar ve çok az bulurlar.

*

Altın, Herakleitos'a göre hakikatin simgesidir. O derindedir ve öyle kolaylıkla kendini ele vermez. Hakikate ulaşmak için derinleşmek ve üzerini örten ön yargılardan kurtulmak gerekir. Bu da sıradan insan için çok zor bir uğraştır. Çünkü bu tür insanlar çerçöpü bilgiye tercih ederler. (Sayfa: 77)

*****
*****

Ölümde insanları ummadıkları, hayal edemedikleri şeyler bekler. (Sayfa: 87)

*****
*****

Bütünün kendisi olan bu kosmosu ne bir tanrı ne de bir insan meydana getirmiştir. O, daima belli ölçülere göre yanan, belli ölçülere göre sönen ezeli ve ebedi ateştir. (Sayfa: 93)

*****
*****
Bilgelik tektir; her şeyi her şeyle yöneten düşünceyi bilmektir. (Sayfa: 115)
*****
*****
Yay'ın adı yaşam'dır, ama işi ölümdür. (Sayfa: 129)
*****
*****

Bana göre bir insan çok iyi ise bin kişidir. (Sayfa: 131)

*****
*****

Uzlaşmaz şeylerin kendi aralarında nasıl uzlaştığını anlamazlar. Karşıt dönüşlerin uyumu; yay ve lirdeki gibi. (Sayfa: 137)

*****
*****

İnsanlar görünür şeyleri kavramada bütün Yunanların en bilgesi olarak bilinen Homeros gibi yanıldılar. Çünkü o bitlerini kıran çocuklar tarafından ''Görüp yakaladıklarımızı bırakıyoruz, görmeyip yakalamadıklarımızı da götürüyoruz,'' denerek aldatıldı.

*

Herakleitos Yunan dünyasında yaygın olan bir öyküyü Homeros'u hırpalamak amacıyla kullanıyor. ''Kör'' olduğu söylenen Homeros dere kenarında balık tutan çocuklara rastlar. Balık tutamayan ve bundan dolayı sıkılarak birbirlerinin bitlerini ayıklayan çocuklara balık tutup tutmadıklarını sorar. Çocuklar da onu bulmaca tarzında yanıtlar: ''Yakaladığımız bitleri başımızdan atıyoruz, yakalamadıklarımızı ise başımızda götürüyoruz.'' Bu fragmanda görünür şeylerin yanıltıcı olduğu değil, insanların görünür olanı tanıyamadığı söylenmektedir.
(Sayfa: 147)

*****
*****

Çoğunluğun öğretmeni olan ve çok bildiği söylenen Hesiodos gece ile gündüzün ne olduğunu bilmezdi. Gece ile gündüz birdir.

*

Herakleitos kendisinden önce gelen ve bilgide otorite olarak kabul edilen şairlerin söylediklerine itibar edilmemesi gerektiğini vurguluyor. Herakleitos'a göre, Hesiodos gündüz ile geceyi meydana getirenin güneşin günlük hareketleri olduğunu anlayamamıştır. Gece ve gündüz Herakleitos'a göre günün doğasını meydana getiren iki karşıt öğedir. (Sayfa: 149)

*****
*****

İnen ve çıkan yol bir ve aynıdır.

*

Kozmik açıdan bakıldığında inen ya da aşağı giden yol (Kato), ateşin sırasıyla hava, su ve toprağa dönüşmesidir. Yukarı giden yol (ano) ise toprağın suya ve havaya dönüşmesidir. Bu iki yolun birlikte işlemesi, kozmik düzen içindeki oluş ve bozuluş süreçlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Bir yandan nesneler bozulur ve ölürken diğer yandan başka nesneler oluşa gelir ve yaşam kazanır. İnen ve çıkan yolun bir ve aynı olması bu iki sürecin kozmik düzende bir bütün oluşturmasından dolayıdır. (Sayfa: 155)

*****
*****

Deniz hem en saf hem de en kirli sudur. Balıklar için içilebilir ve can verici; insanlar için içilemez ve öldürücü. (Sayfa: 157)

*****
*****

Ölümsüzler ölümlü, ölümlüler ölümsüz. Biri diğerinin ölümünü yaşar, diğeri de ötekinin yaşamını ölür. (Sayfa: 159)

*****
*****
- Aynı şeydir yaşayan ve ölen, uyanık ve uyuyan, genç ve yaşlı. Çünkü sonrakiler öncekilerle, öncekiler sonrakilerle yer değiştirir.
*
''Yer değiştirir'' diye çevirdiğimiz terim 'metapesontadır'. Terim 'öteye taşımak, bir şeyin bir yerden başka bir yere taşınması' anlamına gelir. Fragman hem kozmik hem de antropolojik dönüşümler açısından ele alınabilir. Kozmik açıdan ölüm ve yaşam, genç (yeni) ve yaşlı (eski), uyanık (bilinçli) ve uyuyan (bilinçsiz) nesneler dünyasında aynı anda bulunur ve birbirleriyle yer değiştirirler. Antropolojik açıdan bakıldığında sahip olduğumuz ruhsal durumlar arasında birbirleriyle sürekli bir geçişlilik söz konusudur. Başka deyişle bir yönümüzle ölümsüz diğer bir yönümüzle ölümlü, kimi zaman genç kimi zaman yaşlıyızdır. Zaman içinde bir durumdan diğerine geçeriz.
(Sayfa: 215)

*****
*****

- Köpekler tanımadıklarına havlar.

*

Sahte olan ''Kötü insanlar gerçeklerin düşmanıdır.'' (Fragman 113) fragmanıyla her bakımdan benzerlik gösterir.
Kendi dar ilgileri ve sorgulamadan kabul ettikleri görüşleriyle yaşayan insanlar hem hakikatin ne olduğunu bilmezler hem de hakikate karşı direnip muhalefet ederler. (Sayfa: 233)

*****
*****

- Kendimi keşfettim.

*

Bu kısa ve özlü fragmanda geçtiği şekliyle ''edizesamen'' fiili ''soruşturmak ve aramak'' anlamlarına gelen ''dizemai'' fiilinden türemiştir. (fr. 22)
Bu fiil ''kehanet sözlerinin anlamını açığa çıkarmak, bir bilmeceyi çözmek, bir şeyin asıl yapısını ve işlevini açığa çıkartmak'' anlamlarına gelecek biçimde kullanılmıştır. Herakleitos sözcüğü, ''kendime sorular sorarak kendimi soruşturdum ve kendimi tanıdım'' anlamlarında kullanır. Bu fragman bir bakıma Gnothi s'auton (Kendini tanı.!) ifadesini çağrıştırır. (Sayfa: 241)

*****
*****

- Gözler kulaklardan daha iyi tanıktır. (Sayfa: 243)

*****
*****

- Çemberin çevresinde başlangıç ve son ortaktır.

*

Herakleitos'un kosmos anlayışı zamansaldır. Çemberdeki başlangıç ve sonun ortak olması kozmik düzenin ebedi ve ezeli bir dönüş içinde bulunması anlamına gelir. Kozmik düzen içinde bulunan hiçbir şey kalıcı değildir. Sürekli olarak ölüm ile yaşam, bolluk ile kıtlık, yaz ile kış yer değiştirir, ama kozmik düzenin kendisi her zaman varolmaya devam eder. Yunan anlayışına göre dairesel hareket ölümsüz olmanın bir göstergesidir. Bu bakımdan kosmosun kendisi, ölçülere göre yanan ve sönen bir ateş olarak ölümsüzdür. (Sayfa: 247)

*****
*****

- Ruhları barbar olanların gözleri ile kulakları kötü tanıklardır.
(Sayfa: 255)

*****
*****

- Kendini tanıma ve ölçülü olma olanağı her insanda bulunur.
(Sayfa: 273)

*****
*****

- İnsanın karakteri kaderidir. (Sayfa: 279)

*****
*****

- Hiç eksik olmasın zenginliğiniz Ephesoslular. Olmasın ki, alçaklığınız belli olsun. (Sayfa: 293)
#Herakleitos #Fragmanlar #ÇevirenCengizÇakmak

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...