3 Şubat 2022 Perşembe

Bertolt Brecht - Cesaret Ana ve Çocukları (Çeviren: Ayşe Selen)

 

Arka Kapak:
*
Bertolt Brecht Cesaret Ana ve Çocukları'nı İkinci Dünya Savaşı kapıya dayanmışken, 1939-1939'da yazdı. Cesaret Ana, 17. yüzyılda, Otuz Yıl Savaşları sırasında, savaş meydanlarını arşınlayarak bulduğu her şeyin ticaretini yapan bir satıcıdır. Ancak hayatta kalmak için verdiği bu mücadele, aynı zamanda geri dönüşsüz kayıplar anlamına gelir. Savaş karşıtı metinler arasında en başta gelenlerden biri olan Cesaret Ana ve Çocukları savaşın dehşetine kapılanları, kendine karşı körleşerek kazandığını zannederlerken kaybedenleri, körlüğe ortak olanları hatırlatır.


CESARET ANA: (..) ..sen sen ol her büyük erdemin ardında bir bityeniği ara.
AŞÇI: Bense bir büyüklük var sanırdım.
CESARET ANA: Hayır, hayır, bir bityeniği vardır. Bak mesela, bir komutan ya da bir kral aptal olur, adamlarını da bok yoluna sürüklerse tabii onların ölesiye cesur olmalarını ister. Eh, cesaret bir meziyettir. Cimriyse ve az askeri varsa her bir erin Herkül olmasını ister. Eğer vurdumduymaz ise, hiçbir şeyi takmıyorsa, askerlerin yılan gibi kurnaz olmaları gerekir, yoksa işleri bitiktir. Çok fazla şey isteniyorsa askerlerin sadakate epey ihtiyacı vardır. Görüyorsun ya, düzenli bir ülkenin, iyi bir kralın ya da iyi bir komutanın ihtiyaç duymadığı erdemler bunlar. İyi bir ülkede erdemler gereksizdir. Herkes alelade, orta zekâlı, hatta korkak da olabilir. (Sayfa: 29-30)

*

CESARET ANA: ..Şükürler olsun ki rüşvete hayır demiyorlar. Nitekim kurt değil, insan onlar ve para peşindeler. Tanrı için merhamet neyse, insan için de rüşvetçilik odur. Bizler için tek çıkar yol rüşvet. Rüşvet olduğu sürece hükümler yumuşak olur, hatta suçsuzlar bile mahkemede temize çıkabilir. (Sayfa: 63)
*

CESARET ANA: ..Aş her yerde suyla pişer. (Sayfa: 65)
*
CESARET ANA: ..öfken kısa soluklu. Sana uzun soluklu bir öfke lazım, ama nerede.? (Sayfa: 71)
*
CESARET ANA: ''Çok kişi gördüm göğü fetheden
Hiçbir yıldız yeterince büyük ve uzak değildi onlara göre.''
(..)
CESARET ANA: ..kılıcını çekeceksen öfken yeterli olmalı. Kılıcını çekmen için yeterli bir sebebin var, kabul; ama öfken gelip geçiciyse hemen çekip gitmen daha hayırlı. (Sayfa: 74)
*
RAHİP: ..Beni vaaz verirken hiç dinlemediniz. Ben bir alay askeri tek bir konuşmayla öyle havaya sokarım ki askerler düşmanı bir koyun sürüsü gibi görürler. O zaman kendi hayatları onlar için ancak nihai zaferi düşünerek fırlatıp attıkları kokmuş bir ayak sargısı kadar değer taşır. Tanrı bana güçlü konuşma yeteneği ihsan etti. Ben bir vaaz verdim mi, kulaklarınız duymaz, gözleriniz görmez olur. (Sayfa: 89)
*
CESARET ANA: ''Savaş dediğin bir ticaret, Peynir değil de kurşunla.'' (Sayfa: 94)
*
Aşçı, Rahip'e söylüyor:
*
AŞÇI: ..Savaşta tanrısız bir serseri haline gelmemiş olsaydınız, barışta vaaz verecek bir kürsüyü yine kolayca bulurdunuz. Pişirilecek bir şey kalmadı, o yüzden aşçılara da ihtiyaç duyulmuyor. Ama insanlar inançlarını hâlâ sürdürüyor, o konuda değişen bir şey olmadı. (Sayfa: 104)
*
CESARET ANA: ''Ve kim kaldıysa hayatta / Yola koyulmalı hemen.'' (Sayfa: 136)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...