#MetinAltıok etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#MetinAltıok etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ekim 2020 Pazar

Metin Altıok'tan Zeynep'e Mektuplar

Arka Kapak:
*
Edebiyatımızın ''acıya kiracı'' şairi Metin Altıok'un, kızı Zeynep'ten çok uzaktayken ona yazdığı mektuplar sadece sevginin ve dindiremediği bir özlemin değil; onun şiirinin de aracısı. Altıok'un mektupları kâh Bingöl'den gönderiliyor, kâh İzmir'den, ''sevgili meleğine, biriciğine.''
Felsefe öğretmeni olarak atandığı Bingöl'den haberler verirken, iç dünyasının iniş çıkışlarını, sarsıntılarını, sitemlerini yine de en çok özlemini yazıyor Altıok. İçtenlikle yazıyor, ruhunu açıyor, onca uzaklıktan kızına ulaşmaya çalışıyor.
Bu mektuplarda bir babanın duyguları, özlemleri olduğu kadar öldürülen Cavit Orhan Tütengil'e ne oldu sorusu da, kendi yaptığı Kibele heykelciklerinin gözaltına alınışları veya Bingöl'ün yoksulluğu da var. Kısacası yalnız kalmış bir şairin dünyası.
Şair Metin Altıok'un yanında, baba Metin Altıok'u da tanımak isteyenler için bu mektuplar eşsiz birer ipucu..


*
''19 yıl oldu sonunda ayrılığımız. Her yıl aramızdaki özlem uçurumu açıldı. Hatırladıklarım sararmaya başladı. Anekdotlar, sözler, anılar taze kalsın aklımda diye unutmamak için dönüp dönüp baktığım mektuplar hiç eskimedi. Hiç azalmayan ve bulanıklaşmayan ise sevgi, özlem ve acı oldu. Şimdi yazsam ne yazacağım mektubuma.? 19 yıllık özlemimi mi, 19 yıllık insanlığın başına gelen felaketlerden mi haber vereceğim.? Babamın sevgiyle bağlı olduğu ülkesinde olanı biteni anlatmaya yüzüm olabilecek mi.? 10 yılını verdiği, ikinci üniversitem dediği Doğu'da yaşanan trajedinin onu ne kadar yaraladığını bilirken bugüne dair bir iyi haber koyamayacaksam mektubuma ne yazayım.? İnsana ve insanlığa gönülden bağlı ve bu kadar inanmış babamdan bugünün egemenleri tarafından yerleştirilmek istenen kin kültürünü nasıl saklayacağım.? Yok yazamıyorum yazmayı istediğim bu mektubu. ''Babacığım 52 yaşında bir hiç uğruna ölmedin, 34 dostunla birlikte sizin yok edilişinizden insanlık bir ders aldı. Birçok acıyı yendi, tamir etti. Adalet yerini buldu. 'Güzel günler göreceğiz' diyemeyeceksem ne yazacağım.? Hangi yüzle yazacağım babama ben.?''
*
Zeynep Altıok Akatlı:
Ne diyor Metin Altıok:
*
Hapishaneler insan dolu kum gibi.
Dışarıda bir buruk özgürlük zakkum gibi.
İçerde de dışarda da zor iş yaşamak;
Hem varım hem yokum gibi. (Sayfa: 8-9)
*****
Sevgili Tuncay Özkan'a (3 Mart 2012-İstanbul)


''her şeyin üstünde sulusepken bir kar;
bir aşkı delik deşik ediyordu/lar.
bense inatla susuyordum
ve kızımı seviyordum ekmek kadar
*
diyen şair Metin Altıok'un kızıyım.'' (Sayfa: 11)


''İnsanların çifte standartlarını, ''aydın''ların ikiye bölünmüşlüğünü, havada uçuşan ve içi boşalan yaftaların yaralayıcılığını, kini, nefreti sanki en özgürlükçü en liberalmiş gibi yapanların besleyişini, karşı nefreti, hoşgörüsüzlüğü sindiremiyorum artık. Oysa benim canım annem Füsun Akatlı bana en güzel örnekti. Sağduyu, muhakeme, akıl ve hoşgörüyü birleştiren dimdik bir anneydi. Artık o da yok. Ve bu hoyratlık beni yoruyor. İnsanların ''birilerinin arkadaşı'' olarak yürüttükleri protestoları ve aynı haksızlıklara uğrayan diğer isimlere tercih edilmiş uzaklıklarını kahredici buluyorum. Kimsenin fikrine katılmak, onaylamak zorunda değiliz ama mazlumun hakkı dururken ''ama'' ile başlayan cümleler kurmak suçladıkları zihniyetten farklı değil.''
(Sayfa: 13)
*****
*


''Sana bir şiir yazdım. Bu şiirden de anlayacağın gibi senden uzakta olmak benim için katlanılması çok güç bir durum. (..):
*
Yeni çekilmiş bir dişin
Yadırganan boşluğu
Dilimin ucunda ismin.
Somunu yitik bir vida
Düştü düşecek yüreğim
Biran önce gel buraya
Karpuz, kavun yiyelim.
*
Bilmem ki ne diyeyim
Tek sözcük yok örselenmemiş
Dostluğun böğründe sancı,
Sevgi toza belenmiş
Havı dökülmüş sevincin.
Bir an önce gel buraya
Karpuz, kavun yiyelim.
*
Batıp çıkıyorum durmadan
Ben bilirsin iyi yüzemem.
Çarşafım diş gösteriyor.
Dalgalı bir deniz kaç gündür
Sallanan bir döşeğim.
Bir an önce gel buraya
Karpuz, kavuz yiyelim.
*
Metin Altıok (Sayfa: 21)



''Sevgili Meleğim;
Seni ne kadar özledim bilemezsin. Hasretin canıma yetti. Bilmem gelecek günlere sensiz nasıl katlanacağım. Nazım Hikmet'in deyişiyle; hayatım elini içinden çektiğin bir eldiven gibi boşaldı.'' (Sayfa: 29)


*
''Arka sayfadaki şiiri senden haber almazdan önce yazmıştım. Ama yine de sana gönderiyorum. Çünkü bu şiir benim sana olan sevgimin ne denli büyük olduğunu kanıtlıyor. Ve sana yemin ederim ki yazdığım her satır doğru. Gerçekten seni düşlerimde görüyorum. Seni uzaktan ancak düşlerimde öpüyor, öpüyorum. Ve sabahleyin bildiğin odada sensiz uyanıyorum. İçimden ağlamak geliyor.'' (Sayfa: 29)
*
SİTEM
*
Her gece düşüme bir çocuk giriyor
Uykumun malalanmış yumuşak yüzeyinde
Koşup oynayarak çukurlar açıyor.
*
Üzüm gözlüm nasıl unuturum seni,
Ayak izlerin hep aklımda duruyor.
*
Her gece düşümde bir çocuk
Koşarak telaşla yanıma geliyor,
Burnu kanamış dudağından aşağıya akıyor.
*
Ay yüzlüm nasıl unuturum seni,
Burnunun kanı hala parmaklarımda duruyor.
*
Sen beni unuttun mu yoksa.?
Bir tek mektup yazmadın.
Babacık hasretle senden haber bekliyor.
*
Nasıl unutursun beni nar çiçeğim,
Öpücüğün yanağımda duruyor. (Sayfa: 32)




''Zaten benim yuvadan yana hayatta hiç şansım olmadı.''
*
Damdaki Kedi Baba (Sayfa: 43)


''Erken olmuş yemişim, dalımın yaralısı;
(..) Hatırlar mısın seninle bir vakitler ceplerimize sarı yapraklar doldurmuş, evde onları uhu ile birbirlerine yapıştırarak bakır tepsi için bir sonbahar örtüsü yapmıştık.'' (Sayfa: 63)


''Nar çiçeğim; burada yaşamımı ayakta tutan iki temel direk var. Önce sen, sonra şiir. Seni çok seviyorum bunu bil. Aramız derya-deniz de olsa, sıra dağlar da en ufak bir sıkıntıda aşar gelirim. Hep babanın var olduğunu bilerek yaşa.'' (Sayfa: 65)


''Sahi Cavit Orhan Tütengil'i kim vurdu.? İşte bunu kimse bilmiyor ve merak da etmiyor. Bak Tütengil gibilerinin kanı yerde kalmaya mahkûmdur.'' (Sayfa: 79)


''Ben burada bir acıya sürgünüm. Hasretin canıma yetti. Ama ne yaparsın eninde sonunda ekmek parası işte. Kimse kimseye boşa lokma vermiyor. Geçim derdi insanları oradan oraya savuruyor. Babayı çocuktan, karıyı kocadan ayırıyor.'' (Sayfa: 81)


''Önemli olan geç kalmak gecikmek değil yarışa devam edebilmektir. İnatçı takipçisi olmaktır hayatın.'' 
*
''Ben bu yıl orta iki'lerin resim derslerine giriyorum. Senin yaşında öğrencilerim var. Onlarla ilgilenirken hep seni düşünüyorum. Onlara senden söz ediyorum, resmini gösteriyorum. Onlar seni tanımadan seviyorlar. Ben de onları seviyorum senin adına. Bilsen nasıl zavallı, nasıl fakir çocuklar. Morarmış ellerle geliyorlar okula, üstlerinde bir önlükle ve resim yapmaya çalışıyorlar.'' (Sayfa: 85)



''Hayat bazı duygusuzların sandığı gibi düz değil. Hele bir şair için iki tarafı keskin bir kılıç. Kendinle ve içinde yaşadığın ortamla boğuşmak ve yenilmemek. Bu da insanı oldukça yıpratıyor.'' (Sayfa: 103)


''Bir yanda sürek avı, bir yanda çılgın fiesta. Dünya kupası ve savaş. Binlerce insanın öldüğü, çocukların sakat kaldığı bir dünya. Kekre bir yaşam. Payımıza düşen sadece acı.''
*
Bu mektup Metin Altıok'un Bingöl'de bir genç kız ve erkeğin cansız bedenlerinin jandarma tarafından çırılçıplak soyularak şehir meydanında teşhir edilmesinden etkilenerek girdiği ağır bunalımın ardından yazılmıştır. Altıok bu olayın ardından Kimliksiz Ölüler şiirini yazmıştır.
(Sayfa: 105)


''Zeynep'çiğim; seni bilmem ama ben hayata karamsar bakıyorum ve bu karamsarlığımın nedenleri gittikçe çoğalıyor. Çünkü her saati pislik ve kan, konserve kutusu, naylon poşet, şampuan; her saati gırtlağımızı zorlayan bir curuf yığını oldu şimdilerde yaşanan.
Çünkü spor toto, lotto, altılı ganyan; iğdiş bir umutla sahici kılınan bir yalan oldu hayatımız. Ve yeni orkitle daha güvenli kadınlarımız. Erkeklerimiz daha güçlü güne arkoyla başlayan. Çocuklarımız bunca cikletle daha mutlu.
Gözümün bebeği; işte ben burada ödün vermemenin, boyun eğmemenin, yani onurlu bir yaşamanın faturasını ödüyorum. K.D.V.'si içinde olaraktan.'' (Sayfa: 113)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...