Arka Kapak
*
Albaya Mektup Yok, çağımızın en büyük yazarlarından Gabrıel Garcia Marquez'in en güzel uzun öykülerinden biri. Ülkesi uğruna savaşarak yaptığı hizmetlerin karşılıksız kaldığını anlayan, emekliye ayrılmış yaşlı bir askerin öyküsü. Bir türlü gelmeyen emekli aylığını her cuma günü karısı ve horozuyla birlikte bekleyen emekli bir albayın komik ama bir o kadar da trajik hikâyesi. Gabrıel Garcia Marquez'in 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görülmesinde, hiç kuşkusuz, Albaya Mektup Yok'un da payı var. Büyülü gerçekçilik ustasının anlattığı her sahne, karakterlerin her davranışı, umarsız görünen bir dünyada yaşama sevincinin türküsünü söylüyor, ölüme ve yalnızlığa meydan okuyor. Her cümle, yaşamın uçsuz bucaksız boşluğunun suskunluğunu kırıyor. ''İmge, gerçekliğe ulaşmanın aracıdır,'' diyen Gabrıel Garcia Marquez'in buruk bir alaycılık içeren bu öyküsü neredeyse görsel bir edebiyat başyapıtı.
Albaya Mektup Yok, çağımızın en büyük yazarlarından Gabrıel Garcia Marquez'in en güzel uzun öykülerinden biri. Ülkesi uğruna savaşarak yaptığı hizmetlerin karşılıksız kaldığını anlayan, emekliye ayrılmış yaşlı bir askerin öyküsü. Bir türlü gelmeyen emekli aylığını her cuma günü karısı ve horozuyla birlikte bekleyen emekli bir albayın komik ama bir o kadar da trajik hikâyesi. Gabrıel Garcia Marquez'in 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görülmesinde, hiç kuşkusuz, Albaya Mektup Yok'un da payı var. Büyülü gerçekçilik ustasının anlattığı her sahne, karakterlerin her davranışı, umarsız görünen bir dünyada yaşama sevincinin türküsünü söylüyor, ölüme ve yalnızlığa meydan okuyor. Her cümle, yaşamın uçsuz bucaksız boşluğunun suskunluğunu kırıyor. ''İmge, gerçekliğe ulaşmanın aracıdır,'' diyen Gabrıel Garcia Marquez'in buruk bir alaycılık içeren bu öyküsü neredeyse görsel bir edebiyat başyapıtı.
*
''Hiçbir şey yok mu.?'' diye sordu.
''Yok,'' diye yanıtladı albay.
Ertesi cuma yine teknelere indi. Ve her cuma olduğu gibi beklenen mektubu almadan döndü. ''Yeterince bekledik,'' dedi karısı o gece. ''Bir mektubu on beş yıl bekleyebilmek için insanda bir öküzün sabrı olmalı, sende olduğu gibi.'' (Sayfa: 30)
''Yok,'' diye yanıtladı albay.
Ertesi cuma yine teknelere indi. Ve her cuma olduğu gibi beklenen mektubu almadan döndü. ''Yeterince bekledik,'' dedi karısı o gece. ''Bir mektubu on beş yıl bekleyebilmek için insanda bir öküzün sabrı olmalı, sende olduğu gibi.'' (Sayfa: 30)
*
''Büyük şeyler için bekleyen, küçük şeyler için de bekleyebilir.'' (Sayfa: 34)
*
''Dilencilerin seçme hakkı yoktur.'' (Sayfa: 38)
*
''Acil bir mektup bekliyorum,'' dedi. ''Uçakla.''
Posta şefi küçük bölmelere baktı. Okumayı bitirince mektupları ait oldukları kutuya koydu, ama bir şey söylemedi. Elindeki tozu silkti ve albaya anlamlı bir bakış fırlattı.
''Bugün, kesinlikle gelmesi gerekiyordu,'' dedi albay.
Posta şefi omuzlarını silkti.
''Kesinlikle gelen tek şey ölümdür albay.'' (Sayfa: 47)
Posta şefi küçük bölmelere baktı. Okumayı bitirince mektupları ait oldukları kutuya koydu, ama bir şey söylemedi. Elindeki tozu silkti ve albaya anlamlı bir bakış fırlattı.
''Bugün, kesinlikle gelmesi gerekiyordu,'' dedi albay.
Posta şefi omuzlarını silkti.
''Kesinlikle gelen tek şey ölümdür albay.'' (Sayfa: 47)