*
Hayatta çok şey gördüm ve gördüklerim, yanımdakilerin gördüğünden çok daha fazladır. Görmeyi seviyorum, daha çok şey görmek istiyorum ve farklı görmek istiyorum. * Jack London, Martin Eden
10 Ekim 2023 Salı
Jack London - İyi Köpekler Kötü Köpekler Ve Kuzey Toprakları (İngilizce Aslından Çeviren: Levent Cinemre)
1 Ocak 2023 Pazar
Jack London - Denizin Çağrısı (Çeviri: Şemsa Yeğin)
16 Aralık 2022 Cuma
Jack London - Âdem'den Önce (İngilizce Aslından Çeviren: Levent Cinemre)
27 Eylül 2022 Salı
Jack London - Bir Dilm Biftek (İngilizce Aslından Çeviren: Levent Cinemre)
*
Jack London’ın Bir Dilim Biftek (1909) ve Meksikalı (1911) yapıtları, yüzyıl dönümünün çalkantılı toplumsal yaşamından çarpıcı iki kesit sunuyor. Gençlik ile yaşlılık arasında işleyen kanunlar, Meksika Devrimi’nin katı iklimi, kuşku ile güven arasındaki belirsizleşmiş sınırlar, iki boksörün öyküsünde buluşuyor. Saniyeler içinde verilen kararlar, kitlelerin yanılgıları, amansız kapışmalar ve tutmayan planlar Jack London’ın ustalıklı kalemi sayesinde nadir görülen bir durulukla sentezleniyor. London, okurunu bir kez daha çetin insanlık durumumuzun dönemini aşan, evrensel bir fotoğrafıyla karşı karşıya bırakıyor.
*
*
Bir Dilim Biftek:
*
3 Ağustos 2022 Çarşamba
Jack London - Ateş Yakmak (İngilizce Aslından Çeviren: Levent Cinemre)
14 Temmuz 2022 Perşembe
Jack London - Kızıl Veba (İngilizce Aslından Çeviren: Levent Cinemre)
12 Temmuz 2020 Pazar
Jack London - Vahşetin Çağrısı
Her şey bitip biraz soluklandıktan sonra Pete,'' Esrarengiz bir şey,'' dedi.
Thornton ise başını sallayarak, ''Hayır,'' dedi, ''muhteşem bir şey ve aynı zamanda korkunç..'' (Sayfa: 79)
14 Kasım 2019 Perşembe
Jack London - MartinEden (Çeviri: Yiğit Yavuz)
*
Bu gözlerdeki ruhu görünce, kendi ruhunu da görebilmişti. (Sayfa: 71)
*.. zihni ekilmemiş bir tarla gibiydi. Hayatı boyunca beklemişti ve kitaplardaki soyut düşüncelerin ekimine elverişli durumdaydı. Hiç yıpranmamış bir zihindi onunki ve kitaplardaki bilgileri yutarcasına hazmediyordu. (Sayfa: 72)
*
Tanrının çılgın âşığı bir öpücük için her şeyi yapabilirdi, ama yılda otuz bin dolar için değil. Bay Butler'ın meslek hayatı onu tatmin etmemişti. Burada değersiz bir şey vardı. Yılda otuz bine diyecek yoktu ama, hazımsızlık ve insanca mutluluktan yoksunluk, bu parayı değersiz kılıyordu. (Sayfa: 94)
*
Ruth saf ve temizdi gerçekten, hem de Martin'in hayaline sığmayacak kadar. Ama vişneler onun da dudaklarını boyuyordu. O da kendisi gibi, evrenin acımasız kanunlarına tâbiydi.
(Sayfa: 119)
*
.. evreni toparlayıp, eline alarak inceledi; bu evrenin ara yollarından, geçitlerinden ve cangıllarından geçti. Gizemlerin arasında meçhul hedefini arayan korkmuş bir yolcu gibi değil; gözlemleyerek, kaydederek ve bilinmesi gereken her şeyi öğrenerek.. Öğrendikçe, evrene, hayata ve bütün her şeyin ortasındaki kendi yaşamına daha bir tutkuyla bağlandı.
(Sayfa: 129)
*
Evrendeki muhteşem şeylere karşı acı çekecek kadar duyarlıyken, çocuksu meselelerle cebelleşmek.. (Sayfa: 136)
*
- Güzelliğin bir varoluş sebebi vardır, ben önceden bunu bilmiyordum. Güzelliği anlamsız, rastgele ortaya çıkmış bir şey gibi görüyordum. Güzellik hakkında bir şey bildiğim yoktu. Ama artık biliyorum, daha doğrusu anlamaya başlıyorum. Otun neden ot olduğunu; onu var eden güneş, yağmur ve toprağın gizli kimyasını bildiğim için, ot şimdi bana daha güzel görünüyor. Çünkü otun yaşam hikâyesinde romantizm ve macera var. Bunu düşünmek beni heyecanlandırıyor. Bütün o güçlerin ve maddenin hareketlerini, gerçekleşen büyük mücadeleyi düşündüğümde, otlar hakkında bir destan yazasım geliyor. (Sayfa: 141)
(*Tennyson'ın ''In Memoriam''şiirinden alıntı) (Sayfa: 158)
*
Çok derin uyumasına rağmen, kedi gibi bir anda ve isteklice uyanıyor, beş saatlik bilinçsizliğin bitmesine seviniyordu. Uyku denen kendinden geçme halinden nefret ediyordu. Yapacak çok iş, yaşanacak çok fazla şey vardı. Uykunun kendisinden çaldığı her yaşam anı için garez duyuyordu.. (Sayfa: 159)
*
Aşk bu dünyada sözlü konuşmadan önce gelmişti ve en eski zamanlarda geçerli olan yol ve yordamlar, hâlâ hükmünü kaybetmemişti. (..) Bu içgüdüler aşkla yaşıttı ve teamüllerden, fikirlerden sonradan ortaya çıkan her şeyden daha akıllıydılar. (Sayfa: 190)
*
Bırak senin gibi yaşayan, nefes alan bir kadını, bir taşın bile kalbini eritecek kadar güçlüydü aşkım. (Sayfa: 200)
*
- Bana öyle geliyor ki, sadece toprak meselesini değil, herhangi bir konuyu anlamak için önce yaşamın öz maddesi ve yapısı hakkında bir şeyler bilmek gerekir. Yasaları ve kurumları, dinleri ve adetleri anlamak için, bunları oluşturan yaratıkların doğasının ötesinde, söz konusu yaratıkların yapıtaşlarının doğasını bilmek gerekmez mi.? Edebiyat, Mısır'ın mimarisi ve heykel sanatından daha mı az insanidir.? Kâinatta, evrim yasasına tâbi olmayan tek bir şey var mı.? Ah, çeşitli sanatların evrim sürecinin de incelendiğini biliyorum, ama o çok mekanik bir şey. Orada insan dışarıda bırakılmış. Aletlerin, arpın, müziğin, şarkıların ve dansların evrimi pek güzel ortaya konmuş ama, ya insanın kendi evrimi; insan daha ilk aletini yapmadan, ilk şarkısını mırıldanmadan önce içinde olan temel ve asli parçalar.? Sizin hesaba katmadığınız ve benim biyoloji dediğim bu işte. En geniş anlamıyla biyolojidir bu.. (Sayfa: 260)
- Sosyalistlerden korkuyor ve nefret ediyorsunuz. Ama neden.? Ne onları ne de öğretilerini tanıyorsunuz.
Bay Morse:
- Öğretiniz açıkça sosyalizmi akla getiriyor, (..)
Martin güleç bir yüzle:
- Cumhuriyetçilerin aptal olduğunu söylemek; özgürlük, eşitlik ve kardeşlik balonlarının artık patladığını savunmak beni sosyalist yapmaz; dedi, Jefferson'ı ve temel aldığı bilimsellik dışı Fransızları sorgulamak, beni sosyalist yapmaz. İnanın Bay Morse, açıkça düşmanı olduğum sosyalizme, siz benden çok daha yakınsınız.
Bay Morse:
- Şaka yapıyorsunuz galiba, diyebildi sadece.
- Hiç de değil. Söylediklerimde ciddiyim. Hâlâ eşitliğe inanıyor, ama büyük şirketler için çalışıyorsunuz. Büyük şirketler ise sürekli, eşitliği gömmeye çalışmakla meşgul. Sizse eşitliğe inanmadığım için, tam da yaşamınızın dayanağı olan şeyi onayladığım için bana sosyalist diyorsunuz. Cumhuriyetçiler eşitliğin düşmanıdır; ona karşı savaşırken eşitlik lafını ağızlarından düşürmezler oysa. Bu yüzden onlara aptal diyorum. Bana gelince, ben bireyciyim. Yarışı hızlı olanın, savaşı güçlü olanın kazanacağına inanıyorum.
(..)
Kişisel olarak entelektüel bir ahlakçıydı ve onu bayağı bir burnu büyüklükten de fazla rahatsız eden şey, çevresindekilerin ekonomi, metafizik, duygusal ve taklitçi unsurları çorba eden tuhaf ahlak anlayışıydı. (
Sazımı koydum kenara.
Şimdi şarkılar sustu
Mor çiçekli yoncaları
Gölgeler sardı
Bitirdim..
Sazımı koydum kenara.
Nice şarkı söylemiştim
Dalda öten bir kuş gibi
Şimdi ben de susuverdim
Yorulmuş bülbül misali
Artık başka şarkım da yok
Geldim dayandım sınıra
Bitirdim..
Sazımı koydum kenara.
Yıldızlara gideceğim diye yola çıkıp, kendini kokuşmuş bir bataklıkta bulmuştu. (Sayfa: 373)
*
Henley'yi hatırlayarak mırıldandı:
- ''Zavallı bir serseri niye böyle kokuşmuş olduğunu izah ediyor''.. ''Bence yaşam aptalca bir gaf ve utanç.'' Evet.. Bir gaf ve utanç. (Sayfa: 387)
*
Martin şimdi, aslında Ruth'u sevmemiş olduğunu anlıyordu. Onun sevdiği, idealize edilmiş bir Ruth, kendi yarattığı insanüstü bir varlık, aşk şiirlerindeki o parlak, ışıltılı ruhtu. Bir burjuva olan, burjuvalara özgü zaafları, zihninde burjuva pisikolojisinin mengenesi bulunan hakiki Ruth'u sevmiş değildi. (Sayfa: 418)
*
''Korkuyor olsa yaşama sarılırdı. Korkmadığı için, giderek gölgelere gömülüyordu.'' (Sayfa: 431)
Kostas Mourselas (Κώστας Μουρσελάς) - Hüzün Nedeniyle Kapalıyız (Özgün Adı: Κλειστόν λόγω μελαγχολίας) (Çeviren: Kosta Sarıoğlu)
Arka Kapak: * Küçük bir kasabada yaşayan bir grup insan; akrabalar, arkadaşlar, tanışlar... Herkes kendi kıskacında kıvranmakta, bu dar çevr...

-
su damlasının üstündeki iskeleye benzeyen bir günaydın sana gittiği yere köprüsünü taşıyan bir dere bir tüyün tutunduğu kuşu geçmesi gibi b...
-
Hangi türden olursa olsun, bir sanat ürününün tadılması, onun kavranılmasıyla doğru orantılıdır. Eseri ne kadar çok anlamışsak, elde edec...
-
Onlara * Zannetme ki dâim bi şekcesine Siz her anırdıkça huu çeker millet Alkış beklerken siz eşşekçesine Verir hakkınızı, yuu çeker ...
-
ACILARA KARŞI * İyi ki silahlanmışız acılara karşı Türküsüz çıkmamışız yollara Ekmekten ve gömlekten önce Aşk Ve sevinç doldurmuşuz koynum...
-
Ağaçlar hep en etkileyici vaizler olmuştur benim için. Ormanlar ve korularda halklar ve aileler halinde yaşayan ağaçlara hayranım ben. Tek...
-
I * Denizde bir şey var Deniz bembeyaz bir dañ.! Köpürdelâ Köpürcük Köpürgân * II Ne benim ellerim çalışkan eskisi gibi Ne senin kalbin ben...
-
1929-1935 YILLARI ARASINDA YAZDIĞI, AMA SAĞLIĞINDA YAYIMLANAN KİTAPLARINA ALMADIĞI ŞİİRLERİ Şafaklar sarmadan dağları Işıklarla sular ...
-
Nikos Kazancakis, Zorba, Arka Kapak Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyü...
-
Mehmet Sönmez: * ''Can Yücel Adana Cezaevindeyken (1973-74) Mehmet Sönmez de İstanbul'da Sağmalcılar ve Selimiye Cezaevlerinde h...