#HeinrichHeine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#HeinrichHeine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Nisan 2021 Perşembe

Heinrich Heine - Şarkılar Kitabı, Çeviren: Behçet Necatigil


Kalkınca sabahları sorarım:
Sevdiceğim bugün gelir mi.?
Yıkılır akşamları, ağlarım:
Bugün de gelmedi.
*
Uykusuz, uyanık, yatakta
Kaygı, keder geceleri:
Dolaşırım orda burda gün boyu
Düşlerde, yarı uykuda gibi.
*****
*****
''Ünlü filozof Friedrich Nietzsche de, Heine üzerine şunları söyler: ''Lirik ozan üstüne en yüksek kavramı Heinrich Heine verdi bana. Öylesine tatlı, öylesine tutkulu bir musikiyi bin yıllar arasında boşuna arıyorum..'' (Ecce Homo, Can Alkor çevirisi, 1969, s. 35)
*
Behçet Necatigil
*

Şarkılar Kitabı'nın Üçüncü Baskısına Heinrich Heine'nin Özsözü, 1839

*
İşte eski masallar ormanı.!
Ihlamur çiçekleri mis kokulu.!
Ay ışığı güzel mi güzel,
Büyülüyor ruhumu.
*
Yürüdüm, yürüdükçe
Göklerde duyduğum bir yankıdır.
Bülbülün sesi bu; aşkı,
Aşk acısını şakır.
*
Şakır aşkı ve aşk acısını,
Gözyaşını, gülüşleri.
Sevincinde hüzün, hıçkırığında neşe
Uyarır unutulmuş düşleri.
*
İlerledim yolumda,
Bir alan geniş,
Bir büyük saray çıktı karşıma,
Göklere boy vermiş.
*
Bir sessizlik, matem,
Bütün pencereler kapalı;
Sanki bu ıssız duvarlar
Ölümün barınağı.
*
Kapımın önünde bir sfenks
Yarı haz, yarı koku:
Başıyla göğüsleri bir kadın.
Bir arslan, pençeleri, vücudu.
*
Bir güzel kadın.! Beyaz bakışlarında
İstekleri çılgın;
Sessizdi uysal gülümseyişleri
Özlemli, kabarık dudaklarının.
*
Dayanamadım
Bülbül öyle tatlı şakıyordu;
Öptüm o güzel yüzü,
Felaketim oldu bu.
*
Canlandı mermer heykel,
Taş, içini çekti
Alevli öpüşümdeki yangını
İçi susamış, özlemli.
*
İçti bütün soluğumu adeta
Ve sonunda şehvet delisi,
Kucakladı paralayarak
Arslan pençeleri, gövdemi.
*
Bayıltan işkence, tatlı ıstırap.!
Sonsuzdu acı da, haz da.!
Yaraladı pençeler beni korkunç,
Öpüşün mutluluğu yanında.
*
Bülbül şakıyordu: Ey güzel sfenks.!
Ey aşk.! Bunu neye yormalı:
Neden mutlulukla iç içe
Bu ölüm azapları.?
*
Ey güzel sfenks.! Söyle, nasıl çözülür
Bu harikulade bilmece.?
Bulamadım, binlerce yıldır
Aklıma takılan düşünce.

Charles André van Loo'ya ait 1735 tarihli bu resimde yarışma sonlanmış, Apollon Marsyas'ın derisi yüzülmek üzere ağaca asılmasını emrediyor. Marsyas'ın ayaklarının dibinde pan-flütü ve derisini yüzecek olan bıçak bulunuyor. 


Melchior Meier'in 1581 tarihli gravürü. Apollon Marsyas'ın derisini tamamen yüzmüş, Midas'a doğru tutuyor. Soltarafta üzülen satirleri ve kendini belli eden kıyafetiyle bir Phrigyalıyı görüyoruz. Bunlar herhalde Marsyas'ın destekçileriydiler. Sağ tarafta da boynuzlar sahip bir figür var. . 
*
Ben bütün bunları düzyazıyla söyleyebilirdim pekâlâ.. Ama insan, yeni bir baskı için bazı pürüzleri gidermek üzere, eski şiirleri baştan sona şöyle bir gözden geçirirken, farkına varmadan ölçü, uyak alışkanlıklarına kaptırıyor kendini. İşte Şarkılar Kitabı'nın üçüncü baskısının önsözü, bu yüzden bir şiir oldu. Ey Phoibos Apollon.! Kötüyse bu şiirler, bağışla beni.. Çünkü sen her şeyi bilen bir tanrısın, ve benim neden yıllardır artık özellikle kelimelerin ölçü ve ahenkleriyle uğraşmadığımı çok iyi bilirsin.. Bir zamanlar parlak havai fişek oyunlarıyla dünyayı şenlendiren alevler, niçin birdenbire çok daha ciddi yangınlarda kullanılır oldu, bilirsin.. O alevler şimdi sessiz ateşler halinde kalbimi kemiriyor, biliyorsun.. Beni sen anlarsın, güzel yüce tanrı; sen ki altın çalgını bazen zorlu yaylar, öldürücü oklarla değiştirdin.. Diri diri derisini yüzdüğün Marsyas hatırında mı.? Aradan çok zaman geçti; ona benzer bir olay, yeni bir örnek gerekli.. Gülümsüyorsun, ey ebedi atam.!
*
(Paris, 20 Şubat 1839) (Sayfa: 17-19)
*****

Gençlik Acıları, 1817-1821

*
*

RÜYA GÖRÜNTÜLERİ

*

I

*
Bir zaman düşlerimde çılgın, ateşli aşklar,
Güzel saçlar, mersinler, muhabbet çiçekleri,
Tatlı dudaklar, acı sözler,
Yaslı şarkıların üzgün ahenkleri.
*
Soldu sarardı, uçup gitti o düşler,
Savruldu rüzgârda rüyalarımın sultanı.!
Bana yalnız, o günlerde yumuşak şiirlere
Alevli, çılgın ne döktümse o kaldı.
*
Sen kaldın öksüz şarkı.! Sen de uç git şimdi,
Ara o hayali, düşlerde çoktan silik,
Bulursan selam söyle
Ey havalı gölgeye gönderdiğim hafif soluk.! (Sayfa: 23)
*****

5

*
Çılgın kanımı azdıran,
Bağrımı tutuşturan ne benim.?
Bir ateş dağlıyor kalbimi,
Kaynıyor, kabarıyor, köpürüyor kanım.
*
Kabarıyor, köpürüyor kanım çılgın,
Çünkü bir düş gördüm kötü;
Karanlık oğlu geldi gecenin,
Soluyarak beni alıp götürdü.
*
Aydınlık bir eve iletti beni,
Saz sesleri, bir şenlik,
Yanan mumlar, meşaleler,
Vardım salona, girdim içeri.
*
Sofrada konuklar güle oynaya,
Cümbüşlü bir düğündü bu;
Gelinle güveye baktığımda
Eyvah, sevgilim gelin olmuştu.
*
Bir bilmediğim adamdı güvey,
Gelinse dilber sevgilim;
Koltuğunun hemen gerisinde
Durdum, ses etmedim.
*
Müzik çalıyor, ses yok bende,
Hüzün veriyor şenlik sesleri.
Çok mutluydu gelin,
Güvey sıktı elini.
*
Kadehini doldurdu güvey,
İçti biraz, uzattı kadehi,
Aldı, gülümsedi, teşekkür etti gelin
Eyvah.! Kızıl kanımdı içtiği.
*
Güzel bir elma aldı gelin,
Güveye verdi,
Elmayı kesti güvey
Eyvah.! Bu benim kalbimdi.
*
Tatlı, uzun bakıştılar,
Kucakladı güvey, gelini;
Öptü pembe yanaklarından
Eyvah.! Soğuk ölüm öptü beni.
*
Dilim kurşun gibi ağzımda,
Bir dalgalanma, dans başladı;
Tek söz söyleyemiyorum,
Süslü gelin güvey yaptı ilk dansı.
*
Ben bir ölü gibi donmuş kalmış,
Uçtu dans edenler, etrafında.
Yavaşçacık bir şey söyledi güvey,
Kızardı gelin, kızmadı ama. (Sayfa: 30-31)

ŞARKILAR

*
5
*
Acılarımın güzel beşiği,
Dinlendiğim güzel mezar,
Güzel şehir, ayrılmak zorundayız-
Sesleniyorum: Hoşça kal.!
*
Sevgilimin gezindiği
Kutsal eşik, esenlikler.!
Hoşça kal, onu ilk kez gördüğüm
Kutsal yer.!
*
Ah, seni hiç görmeseydim
Kalbimin güzel melikesi,
Düşmezdim bu hale,
Bugünkü gibi.
*
Ne kalbini çelmek istedim,
Sevgi dilendim ne de;
Ancak sessizce yaşamak
Nefes aldığın yerlerde.
*
Sense sürüyorsun beni buradan,
Bağrımda çılgınlık rüzgârları;
Acı sözler söylüyor ağzın,
Gönlüm yasta, yaralı.
*
Gidiyorum kırık kolum kanadım,
Elimde bir değnek, aksak-topal;
Yorgun başımı uzaklarda serin
Bir mezara koyana kadar. (Sayfa: 53)
*****
*****
8
*
Önce ümidim yoktu,
Dayanamam sandım;
Sormayın nasıl oldu,
Ama işte dayandım. (Sayfa: 56)
*****

13

*

YARALI ŞÖVALYE

*
Eski bir hikâye,
Ağır, hazin;
Aşktan yaralı şövalye,
Kurbanı bir vefasızın.
*
Hain çıkmıştı kız,
O da hor gördü yârini; Yediremedi onuruna
Aşkın acılarını.
*
Göze aldı dövüşmeyi,
Okudu şövalyelere meydan:
Hazır olsun çarpışmaya
Sevgilime toz konduran.!
*
Sustu herkes, susmayınca
Fakat kendi acısı; Sızlanan kalbine
Sapladı mızrağını. (Sayfa: 80)
*****

Lirik İntermezzo (1822-1823)

*

8

*
Binlerce yıldır kımıldamadan
Gökte yıldızlar
Aşk acılarıyla
Bakışırlar.
*
Zengindir, güzeldir çok
Konuştukları lisan;
Hiçbir dil bilgini
Fakat anlamaz bu dilden.
*
Öğrendim bense,
Unutmam bir daha;
Bir tanemin gül yüzünde okudum
Bu dilin gramerini. (Sayfa: 111)
*
*

14

*
En güzel türküleri
Sevgilimin gözlerine yazdım,
En iyi övgüleri
Dudaklarına.
En parlak dörtlükleri
Yanakları için yazdım,
Bir de zarif sone yazardım
Olsaydı kalbi. (Sayfa: 115)
*
*

19

*
''Ağzının çevresinde titreşir alay,
Kibir şimşekleri saçar gözlerin;
Görüyorum göğsünde kabaran gurur,
Ama sen de zavallısın bencileyin.'' (Sayfa: 117)
*
*

36

*
Büyük acılarımdan
Yaptığım küçük şiirler, şarkılar
Çırptılar kanatlarını,
Gönlünden yana uçtular.
*
Vardılar sevgilimin oraya,
Fakat hemen döndüler, yakındılar,
Gönlünde gördükleri şeyi
Söylemekten sakındılar. (Sayfa: 126)
*
*

40

*
Yankısını duyunca, bir zaman
Sevgilimin söylediği şarkının,
Göğsüm parçalanır adeta,
Hoyrat acıların baskısından.
*
İter karanlık bir özlem beni
Ormanlara, dağlara,
Erir çok büyük acım
Gözyaşlarıyla, orda. (Sayfa: 128)
*
*

47

*
Acılara saldılar beni,
Mosmor oldum öfkemden;
Bir kısmı sevgiden yaptı bunu,
Bir kısmı nefretten.
*
Ekmeğime zehir koydular,
Bardağıma zehir;
Bir kısmı sevgiden yaptı bunu,
Bir kısmı nefretten.
*
Ama beni odur en çok inciten,
İçerleten, üzen;
Çünkü hiç sevmedi beni,
Ne de nefret etti benden. (Sayfa: 132)
*
*

53

*
''Kırlangıç olsaydım, gülüm,
Uçardım senden yana,
Bir minik yuva kurardım
Pencerenin altında.'' (Sayfa: 135)
*
*

8

*
''Kalbim de denize benzer;
Onun da derinlerinde
Güzel güzel inciler.'' (Sayfa: 153)
*
*

21

*
''İnan bana, sevda gülüm,
Güzeller güzelim, sen:
Yaşıyorum, daha da güçlüyüm
Bütün ölülerden.!'' (Sayfa: 161)
*
*

33

*
Karşılıklı sevda; ama ikisi de
Gizledi ötekinden;
Bakıştılar haince
İçin için erirlerken.
*
Ayrıldılar, düşte gördüler
Arasıra birbirlerini;
Farkında değildiler,
Çoktan ölmüşlerdi. (Sayfa: 170)
*
*

34

*
Size acılarımdan dert yanınca
Esnediniz, hiçbir şey demediniz;
Onlardan zarif şiirler çıkarınca
Övdünüz, iltifatlar ettiniz. (Sayfa: 170)
*
*

43

*
Sabredin,
Eski kederlerin ezgilerinden
Bazıları duyuluyorsa hâlâ
En yeni şarkılarda.
*
Bekleyin, erir gider zamanla
Acılarımda yankı, ve açar
İyileşmiş kalplerde yeniden
Şarkılardan bir bahar. (Sayfa: 178)
*
*

46

*
Üzme kendini, kalbim,
Katlan kaderine;
Kışın senden aldığını
Bahar verir gene.
*
Güzel daha bu dünya,
Şurda ne kaldı.?
Durma sev, kalbim,
Her hoşlandığını. (Sayfa: 180)
*
*

53

*
Solgun yüzüm sana duyurmuyor mu
Aşk yüzünden çektiğim acıları.?
Sanki mağrur ağzımdan beklediğin,
Bir yalvarma çığlığı.
*
Ah, öyle onurlu ki bu ağız,
Öper, şakalaşır sade;
Eğlenir, takılır, alay eder
Ölürken ben ıstıraplar içinde. (Sayfa: 182)
*
*

63

*
İlk seven, mutsuz da olsa,
Bir tanrıdır bence;
İkinci kez sevenler,
Ümitsizce bu sevgi, aptaldır.
*
Ben böyle bir budala, karşılıksız aşka
Tutuldum yeniden;
Güneş, ay gülüyor, yıldızlar beraber,
Ben de gülüyorum -bir yandan ölürken. (Sayfa: 187)
*
*

68

*
''Hayat budur, yavrum.! Feryattır boyuna,
Vedalaşmadır, ayrılıştır sürekli.!
Koparıp atmadı mı kalbimi kalbin,
Alıkoyabildi mi gözlerin beni.?'' (Sayfa: 191)
*
*

71

*
Esrarlı rüyalar gibi
Evler uzun bir sıra;
Sessizce yürüyorum,
Sarılmış paltoma.
*
Katedral kulesinde saat
Demin vurdu on ikiyi;
Hoşluğu, güzelliği, öpüşleriyle
Bekliyor beni, sevgili.
*
Yol arkadaşımdı ay,
Fenerim oldu dostça;
İşte evinin önündeyim
Sevinçle seslendim yukarıya:
*
''Çok teşekkür, eski dost
Aydınlattın yolumu;
Seni fazla tutmayayım,
Götür başka yerlere nurunu.!
*
Bulursan bir sevdalı,
Dertli bir aşk garibi,
Var git onu teselli et,
Eskiden beni ettiğin gibi.'' (Sayfa: 193)
*

Kuzey Denizi (1825-1826)

*
3
*

Güneşin Batışı

*
Kızıl güneş alev alev
İniyor titreşen
Engin, gümüş okyanusa;
Havada pembemsi görüntüler
İzinde güneşin, ve karşıda
Güz şafaklı, tül tül bulutlardan
Üzgün, solgun beliren yüz:
Çıkıyor ay,
Ardında benek benek kıvılcım,
Bir sis uzantısında parlayan yıldızlar.
*
Eskiden ışıldardı gökte
Karı koca beraber:
Tanrı Sol, tanrıça Luna
Ve kaynaşırdı çevrelerinde
Küçük, masum çocukları yıldızlar.
Fakat fesat diller fit soktu,
Ayrıldı birbirinden düşmanca
Pırıl pırıl o yüce evliler.
*
Şanına, şerefine
Güçlü, mutlu ve mağrur insanların
Tapındığı, türküler yaktığı
Güneş tanrı şimdi gündüz
Haşmetinde yalnız, dolaşır göklerde.
*
Geceleriyse Luna,
O zavallı anne,
Yanında babasız çocukları yıldızlar,
Dolaşır göklerde,
Sessiz bir hüzünle parlar.
Gözyaşları, şiirler sunarlar ona
Sevdalı genç kızlar, ince şairler.
*
Hisli Luna.! Kadın kalbi.!
Sever güzel kocasını hâlâ.!
*
Akşam olurken, titreyerek, solgun
Gözetler ince bulutlar arasından,
Bakar acılı, ayrıldığına,
Seslenmek ister çekingen: Gel.!
Gel, çocukların özlüyor seni.!-
Fakat inatçı güneş tanrı
Parlar karısını görünce
Hırsından, acısından
İki kat erguvan,
İner acımasız, acele
Soğuk sulardaki dulluk yatağına.
Fiskosçu, fesat diller
Ölümsüz tanrılara hatta
Felaketler, acılar getirdiler
Ve zavallı tanrılar gökyüzünde
Azaplar içinde, çaresiz
Sonsuz yollarını sürdürdüler; *
Ölmek ellerinde değil,
Muhteşem sefaletlerini
Sürükler dururlar.
*
Bense insanım, değersiz hakir,
Ölmek şansım var benim,
Uzun sürmez yakınmam. (Sayfa: 241-242)
*****
*****
6
*

İLANI AŞK

*
Hava kararıyor, akşam,
Azgın kabarışı suların;
Oturmuş kumsalda, bakıyorum
Dalgaların hora tepmesine,
Göğsüm de kabarıyor deniz gibi,
İçimde derin bir özlem,
Bu senin özlemin, sevgili.!,
Her yerde hayalin benimle,
Her yerde çağırıyor beni,
Her yerde, her şeyde,
Rüzgârın, dalgaların sesinde
Ve iniltisinde göğsümün.
Yazdım ince bir kamışla kumlara:
''Agnes, seni seviyorum.!''
Fakat hain dalgalar boşandı,
Sildiler, yok ettiler
Tatlı itirafımı.
*
Kırılan kamış, eriyen kum, akıp giden
Dalgalar.! kalmadı size güvenim.
Çöküyor karanlık, kalbim daha çılgın,
Bir çekişte Norveç ormanlarından
En yüksek çamı söktüm, aldım,
Batırdım Etna'nın kızgın ağzına;
Ateşe bulanmış o dev kalemle
Yazdım siyah gökyüzüne:
''Agnes, seni seviyorum.!''
Parlar bundan böyle her gece
Yukarda, ebedi alev yazı;
Çocuklar, torunlar, onların soyları
Okurlar sevinçle, göğe yazdıklarımı:
''Agnes, seni seviyorum.! (Sayfa: 247)
*****
*****

İKİNCİ BÖLÜM

*
3
*

KAZAZEDE:

*
''Gür siyah saçları mutlu bir gece gibi
Örgü örgü taçlanmış
Başından sarkıyor; saçları
Halka halka, hulyalı tatlı
Baygın solgun yüzünün çevresinde;
Ve baygın tatlı çehresinde
Parlamakta iri, güçlü bir göz
Siyah bir güneş gibi.'' (Sayfa: 263)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...