25 Mart 2023 Cumartesi

Salvador Dali - Büyük Mastürbatör (Türkçesi: Gürhan Tümer)


''BÜYÜK MASTÜRBATÖR'' ÜZERİNE:

*
Sığınaklarımdan biridir kitaplıklar. Şöyle yazmıştım bir denememde yıllar önce:
(..) Bir kitaplığa girmeliyim, çok zengin bir kitaplığa; hiçbir işim olmamalı da, herkesin işinde gücünde olduğu bir iş gününde, dışarıdaki pırıl pırıl ilkbahar güneşine inat, kışın avluya lapa lapa kar yağarken, sonbaharda, kafamı ara sıra kaldırıp pencereden, incecikten ağlayan kurşuni gökyüzüne bakarak, kendi başıma, yalnızca kitaplarla baş başa, okumalıyım. Saatlerce, günlerce. İspanya'nın tarihini, eklembacaklıların gizini, Descartes'ın felsefesini, Jules Verne'in düşlerini okumalıyım.
''Tanrım, kitap dolu bir ev, çiçek dolu bir bahçe ver.!'' demiş Konfüçyüs. Ben de aynı şeyi istiyorum.
Bu, benim hiç vazgeçemediğim, sık sık aklıma gelen tatlı düşlerimden biridir.
Şükürler olsun ki, yalnızca düş olarak kalmamış, gerçek de olmuştur zaman zaman. Sokaklar, İzmir'in ya da Paris'in sokakları mutlu, delişmen bir ilkbahar güneşinin aydınlığıyla ya da hüzünlü bir sonbahar yağmuruyla yıkanırken, kendimi kütüphanelere kapattığım olmuştur. O saatleri en kazançlı saatlerim, o günleri en tadına doyulmaz günlerim saymışımdır hep.
Ve İzmir'in Alsancak semtindeki Fransız Kültür Merkezi'nin kitaplığı, o saatleri, o günleri en fazla yaşadığım kitaplıktır. Onun pek büyük olmayan, alçakgönüllü ama yeterince yeşil bahçesinden geçip mermer basamakları çıkmak, kapıdan girip sağa yönelmek ve kendimi kitapların arasında buluvermek güzeldir. (Sayfa: 5)
*
''..bir başka kitap buldum o kitaplıkta. Raflarda değildi. Dışarıda, kapının önüne konulmuş küçük bir masanın üzerindeydi. Öylece duruyordu ama, eğer gözyaşları olsaydı, mutlaka ağlardı. Çünkü, atılmıştı. Yeni yeni kitaplar gelince onlara yer açılması için, kimbilir kaç yılını verdiği kitaplıkta istenmez olmuştu. Çürüğe çıkarılmıştı, adı kayıt defterlerinden silinmişti. O küçük masanın üstündeki bu tür kitapları isteyen alabilirdi, bir daha geri vermemek üzere alıp gidebilirdi.
Ve onu alan ben oldum.
Bir süre durdu benim kitaplığımda, bekledi.
Sonra bir gece evimde, lambanın altında, o kitabı bu kitabı karıştırırken geçti elime;
SALVADOR DALİ
QUİ
yazıyordu kapağında..'' (Sayfa: 6)
*
''Resimlerimi yaparken, kendim de anlamıyorsam, bu, onların hiçbir anlamı yok demek değildir: tersine, anlamları, mantıksal sezgiyle kavranamayacak kadar derin, karmaşık, tutarlı, istem dışıdır.'' (Sayfa: 7)
*
''Nedenini pek iyi çözemediğim tuhaf, gizemli bir tutkudur bu benim için. O kadar ki, çok ünlü bir ozanın, çok ünlü bir şiirini, hiç bilinmeyen, kargacık burgacık, pek acemice bir resmine feda edebilirim.
Böyle örnekler epeyce vardır elimde. Biriktirmişimdir onları dosyalarda. Birkaç tanesini aktarayım sizlere: (..)
Sarkis Balyan da benzer bir örnek oluşturur. Beylerbeyi Sarayı'nın, Çırağan Sarayı'nın, Aksaray Valide Camii'nin, Gümüşsuyu Kışlası'nın ve İstanbul'daki daha pek çok yapının mimarı olan bu Ermeni mimarı, mimar olarak bilirdim. Ama onun da bir opera bestelediğini, bu operanın adının ''Kristof Kolomb'' olduğunu bir kaynakta okuyunca, yine çok sevindim, dünyalar benim oldu. ''Müzik ve Mimarlık'' başlıklı yazımda bu bilgiyi hemen kullandım.'' (Sayfa: 9-10)
*
''Onun on parmağında on marifet olduğunu biliyordum ama, doğrusu ya, şiir yazdığını şuncacık bilmiyordum. Oysa üç yüze yakın şiiri varmış Michelangelo Usta'nın. Çevirdim birkaç tanesini dilimize. İşte size iki örnek:


GECE KONUŞUYOR
*
Uyumayı seviyorum, bir taş olmayı daha da fazla
haksızlık ve utanmazlık var oldukça.
Hiçbir şey görmemek, hiçbir şey hissetmemek
büyük bir mutluluk benim için,
beni uyandırma sakın, yavaş konuş lütfen.'' (Sayfa: 10)
*
''Salvador Dali, çişli bir çocukmuş. Uzun süre yatağına işemiş. Hem de elinde olmadığından, tutamadığı için değil, hayır, o sıvının bacaklarının arasından akması hoşuna gittiği için. Henüz beş yaşındayken, çok şık üç bayanla kırlara gitmiş. Oralarda dolaşırlarken, kadınlar eteklerini kaldırıp çocuğun önünde fışır fışır işemişler. ''BÜYÜK MASTÜRBATÖR'' şiirindeki işeyen insanlar, büyük bir olasılıkla bu çocukluk anısından kalmadır.'' (Sayfa: 13-14)
*
''Kimi insanların, özellikle de bürokratların, yaşarken bile ölüler gibi pis koktuklarını söyleyen bu harika adam, bir gün de, ''İğrenme, en çok arzu edilen şeylere açılan kapının çok yakınında bulunan bir nöbetçidir.'' demişti.''
*
Gürhan Tümer, İzmir, 1996 (Sayfa: 16-17)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...