26 Ekim 2021 Salı

Binbir Gece Masalları Cilt 4/1, Fransızcaya Çeviren: Joseph Charles Mardrus, Fransızcadan Çeviren: Âlim Şerif Onaran

 

ON ÜÇÜNCÜ KİTAP:

İnci Demeti'nin Öyküsü:

*

''..Sarhoş doğmuş olana, içkinin sarhoşluğunun ne önemi olur.?..'' (Sayfa: 19)

*****

''..geçirdiğin serüven seni bir karışıklık değirmenine taşıdı.. (..)

Sevgilinin sana kuğuların tüylerinden de yumuşak görünen ve alnını dayamayı düşündüğün beyaz kolları işte karşında.! Onu iyice incele ve kendini koru.!

(..) 

Ayağa kalk dostum ve silkin uyuşukluğundan.! Mutluluğun gülü uykuda çiçek açmaz. Bu yaşam anlarının yanmaksızın geçip gitmelerine izin verme.! Senin yüzyıllarca uyumak için zamanın olacak nasıl olsa.!'' (Sayfa: 25)

*****

Sevdiğim o sevgilinin - Ah.! Ah.!

Deve tüylü yanağı - Ey gece.!

Tatlılıkla geçer - Ey gözler.!

Şebnemle ıslanmış gülleri - Ey gece.!

Sevdiğim o sevgili - Ah.! Ah.!

Tazecik bir genç kızdır - Ey gece.!

Aşkla dolu bakışları - Ah.! Ah.!

Büyülemiştir - Ey gözler.!

Babil hükümdarlarını - Ey gece.!

İşte böyledir, - Ah.! Ah.!

Sevdiğim o sevgili.!'' (Sayfa: 32)

Canayakın Zina Çocuğunun Karmaşık Öyküsü:

''Ve Sultan Şehriyar bunları söyledikten sonra kaşlarını müthiş şekilde çatarak ve beyazı belirmiş gözlerle yandan yana bakarak ''Sana gelince Şehrazad, senin, gitgide kafalarını kestirdiğim bütün o yüzsüz kadınlara benzemediğine inanmaya başlıyorum.! diye eklemiş.'' (Sayfa: 79)


''Keder, kardeşim, arıtan bir ateştir; ve zamanın dönüşümü, doğuştan kör olan gözleri iyileştirir.'' (Sayfa: 82)
*
Üçüncü Delinin Öyküsü:
*
''..doğası kendiliğinden güzel olan bir toprağa ekilmemişse, tüm bilgelik boşunadır. Yoksa, deliliğin tırpanı, ilk darbede üzerindeki verimli toprağı sıyırır ve altında sadece kuru ve verimsiz toprak kalır.'' (Sayfa: 126)


Doksan Dokuz Kesilmiş Kafanın Altında Bilgelik Sınavı:

*

''..harflerin ruhlarla ilişkisi vardır. Ve dildeki hiçbir harf yoktur ki, bir ruh tarafından yönetilmesin. (..) .. sözcüklerin kudretine inanan ve sözcüklerin dünyayı idare ettiğinin ve yazıyla ya da sözle ifade edilen sözcüklerin şahları ve yönettikleri ülkeleri sarstığının farkında olan bilgelerin kafasını hiç bulandırmayan mucizeleri taşırlar.'' (Sayfa: 139)

*

''Sultan ''Doğru olarak ve benim düşünceme yatkın olarak konuştun.! Peki, bana, sağlıktan sonra en değerli şey nedir, söyler misin.?'' demiş.
Delikanlı ''Sevecenlikle doluysa, dostluktur.! Ama sevecenlik gösterecek dostu bulmak için, ilkin onu denemek ve seçmek gerek.! Ve bir kez bu dost seçilince, artık onu hiç bırakmamak gerek; çünkü bir ikincisi uzun boylu muhafaza edilemez. Bundan dolayı, onu seçmeden önce, bilge midir, cahil midir anlamak üzere iyice incelemek gerek.! Çünkü, cahil bilgeliği anlayasıya kadar karga beyaz olur; çünkü bilgenin sözleri, bize bir sopayla vurularak söylenmiş olsa da, cahilin övgüleri ve çiçeklerine yeğdir; çünkü bilge, ilkin yüreğine danışmadan tek bir söz çıkarmaz.!'' diye yanıt vermiş.'' (Sayfa: 141)


Ali Baba ve Kırk Haramiler Öyküsü

*****

''..insan parmaklarıyla da gözleri kadar iyi görebilir; yeter ki, derisi bir timsahınki kadar kalın olmasın.!'' (Sayfa: 187)


ON DÖRDÜNCÜ KİTAP
*

Züleyha Sultan'ın Öyküsü
*
''..ben, şu mutlu Şam kentinde, kentin en saygın tacirlerinden biri olan Abdullah adlı bir babanın oğlu olarak doğdum. Benim eğitilmem için hiçbir harcamadan kaçınılmadı; böylece ilahiyat, şeriat, cebir, şiir, yıldızbilim, hüsnü hat, riyaziye ve inancımızın gelenekleri üzerinde derin bilgi sahibi hocalardan ders aldım. Aynı şekilde, bir gün gezme duygusuna kapılıp da dünyayı dolaşırken rastladığım insanlarla konuşmam sırasında işime yarasın diye, bana, bir denizden öbürüne senin hükmün altında bulunan bütün ülkelerin dilleri de öğretildi. Böylece, bizim dilimizin çeşitli lehçelerinden gayri, Farisice, Yunanca, Tatarca, Kürtçe, Hint ve Çin dillerinde konuşmayı öğrendim. Ve hocalar bana bu dilleri öylesine bir tarzda öğretmeyi sağladılar ve ben de öğrendiğim her şeye öylesine sahip çıktım ki, hocalar, haylaz öğrencilere beni örnek gösterir oldular.'' (Sayfa: 282)

*****

''Ben aşkın öğrencisiyim, bana güzel davranışları o öğretti.
Ruhuma, yüreğimi delen o genç karacaya sakladığım hazineler koydu. 
Güzel şakaklarında siyah akrepler olan,
Yaşamım boyunca yüreğimin seçtiği delikanlıyı seveceğim.
Çünkü aşkımın nesnesine sadakatle bağlıyım, ben.!
Ey sevdiğim, sen sevilecek bir varlık bulduğunda, onu çok sev ve ondan ayrılma. Yitirilen şey bir daha hiç bulunmaz.''
(Sayfa: 293)



En Gönlü Yüce Hangisi.?

*

''.. aşk, efendim, kökleri yüreklerde yer alan bir bitkidir; onu koparmak için, yüreği de birlikte koparmak gerekir.!'' (Sayfa: 343)

Sihirli Kitabın Öyküsü

*

''Emirü'l Müminin.! Ruhumuz ne göğün güzelliğiyle, ne bahçelerle, ne meltemin tatlı esintisiyle, ne çiçekleri seyrederek neşelenmiyorsa, bir çare kalıyor demektir; o da kitaplardır. Zira ey Emirü'l Müminin, bahçelerin en güzeli hâlâ da kitap dolu bir dolaptır. Onun rafları boyunca gözlerle bir gezinti yapmak gezintilerin en hoş olanıdır.!''
(Sayfa: 360)

*

''Eyvahlar olsun o kimselere ki, yüreği sevdiklerinin ellerindedir.
Onu yeniden elde etmeye kalkışırlarsa, öldürülmüş bulurlar.!
Kendilerini aşka düşmüş bulurlarsa, onu sevdiklerine emanet ederler.'' (Sayfa: 363)

*

''Bakın aşkın yaşlandırdığı kişiye.! Yüreği yaşlanmamış olsa da, onu toprağa gömdüler.!'' (Sayfa: 364)

*

''Eğer geleceğinden daha önce haberli olsaydık,
Ayaklarına halı olsun diye yüreklerimizin saf kanını akıtır; ve gözlerimizin kadifesini sererdik.!
Çünkü senin yerin gözkapaklarımızın üzerindedir.!'' (Sayfa: 365)

*

''..atasözü 'Yüreğinde sabır taşıyanlar maksadına ulaşır, acele eden de hatadan yakasını kurtaramaz' der.'' (Sayfa: 385)

*

''Ve de şair şöyle dememiş midir.?
İnsanların kıyas yoluyla, hepsi kardeştir. Babaları Âdem'dir, anaları da Havva.!
Aralarındaki fark, sadece yüreklerinde iyiliğin az veya çok olmasından doğar.!'' (Sayfa: 389)


''Ey dost.! Dünyayı doğudan batıya baştan aşağı dolaştım. Tüm rastladığım zahmet ve yorgunluktur.
Zamanın insanlarıyla düşüp kalktım. Ne hoş bir dost buldum, ne de dengimi.!'' (Sayfa: 391)

Doğruyu Eğriden Ayırt Edici Ömer:

''Meryem'in oğlu ve Tanrı'nın duası ve barışı üzerine olası efendimiz Muhammed gelmeden önce en büyük peygamber olan İsa'nın kutsal kenti ve ilk inanç sahiplerinin ibadet için kıble olarak mabedine doğru yöneldikleri Kudüs'ün alınışı sırasında, halkın başında bulunan Patrik Sofronyos, kutsal kenti gelip bizzat Halife'nin teslim alması koşuluyla teslim olmayı kabul etmişti. Anlaşmadan ve koşullardan haberli olan Ömer, yola koyulmuş. Ve yeryüzünde Allah'ın halifesi olan ve İslam'ın sancağı önünde kudretli hükümdarlara boyun eğdiren zat, ardında hiçbir koruyucusu ve hiçbir maiyeti olmaksızın; birinde hayvan için arpa, ötekinde hurma bulunan iki torba ve ardında su dolu bir güğüm taşıyan bir deveye binerek Medine'yi terk etmiş.
Ve sadece ibadet etmek ya da geçerken rastladığı bir kabilede adalet dağıtmak üzere durarak gece gündüz yol almış; ve böylece Kudüs'e ulaşmış. Ve anlaşmayı imzalamış. Kentin kapıları da çılmış, Ömer, Hıristiyanların kilisesi önüne gelince, namaz saatinin yakın olduğunun farkına varmış; ve Patrik Sofronyos'a inananların bu görevini nerede yerine getirebileceğini sormuş. Hıristiyan da ona kiliseyi önermiş. Ama Ömer ''Bu kiliseye asla ibadet için girmem. Bu, siz Hıristiyanların kârınadır. Çünkü halife bir yerde ibadet ederse, Müslümanlar hemen orayı ele geçirmek isterler. Bundan da siz zarar görürsünüz' diyerek haykırmış. Ve kutsal Kâbe'ye dönerek ibadetini yerine getirdikten sonra, Piskopos'a ''Şimdi bana bir yer göster ki, orada bir camii yaptırayım ve bundan böyle Müslümanlar, sizinkilerin tapınması için yapılmış yerleri taciz etmeden ibadet için orada bir araya gelsinler'' demiş. (Sayfa: 673-674)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...