25 Ekim 2020 Pazar

Rıfat Ilgaz - Yaşadıkça (Şiirler 1948)

 

Eli değnek tutar tutmaz
Çoban oldu;
Sardılar sırtına bazlamayı.
On altı yıl güne verdi karnını,
On altı yıl koyun güttü kavalsız.

*****

*

''Ama huy çıkar mı can çıkmayınca.!
Sakar öküz titretirken kuyruğu
Varıp başucuna sormuşlar,
Nedir son sözün diye;
Derimi yüzün de demiş, atıverin
Sarı ineğin üstüne..'' (Sayfa: 14)
*****
*
''Dedik ya bugün pazar
Belki bir genç arkadaşı
''İlk defa güneşe çıkardılar.''
İsteriz bütün dostlar aramızda olsun;
Kiminin Hanya'dan gelir selamı,
Kiminin Konya'dan.
Sandalımız geniş değil, ne çare,
Gönlümüz kadar.'' (Sayfa: 30)
*****
*
''Kerpiçtir evlerimiz,
Yatarız ahır sekisinde
Bir yanımızda karımız, çocuğumuz,
Bir yanımızda çiftimiz, çubuğumuz.
Tezek yakarız odun yerine;
Sac üstünde saman yakarız,
Gaz yerine.
Düğün olur, dernek olur,
Kâzım'ın gırnatasında aynı hava:
''Ankara'nın taşına bak''..'' (Sayfa: 34)
*****
*
''Nefes aldı ak gömlekli hekim,
Sonunu tatlıya bağlayacak;
Adamakla mal mı tükenir:
''Hepiniz kurtulacaksınız, çocuklar,
Döneceksiniz kanlı canlı evinize.
Gençleriniz asker olacak,
Doğacak nur topu çocuklarınız.
Kiminiz tarlasına dönecek,
Kiminiz tezgâhına.
Sanmayın şifası yok bu hastalığın,
Tıbbın elinden ne kurtulur.''
Biliyoruz, kurtuluş yok..
Yine de kesmiş değiliz umudu
Atomu darmadağın eden zekâdan.
İniyor ak gömlekli hekim kürsüden
Alkışlanır böyle vaat edenler,
Biz sade öksürüyoruz.'' (Sayfa: 41)
*****
*
''Sanma soyca hoşlanmıyoruz çiçekten;
Güle değil,
Gül düşkünlerine bizim hıncımız.'' (Sayfa: 55)
*
''Yaşamak için iştahını artıracak
Şiirler vereceğim sana
Ne istersen bulacaksın içinde'' (Sayfa: 56)
*****
*
''Uyu benim maviş kızım.
Dem geçecek, devran geçecek,
Keloğlan muradına erecek,
Sökülecek hasbahçenin çitleri
Ağlayan nar gülecek.!'' (Sayfa: 60)
*****
*
''Yaşamaktayız aynı çatının altında
Daha mahzun, daha hesaplı.
Rahat günlerin işçisi olacaktık,
Rahat günlerin şairi:
Bir çift sözümüz vardı
Nar çiçeği, gül dalı üstüne.!'' (Sayfa: 66)
*****
*
''Komşuya düşer dedikodusu elbet
Kitap yüzünden yatanın;
Böylesi hiç geçer mi gazeteye,
Yıl 1944.'' (Sayfa: 68)
*****
*
1944 yılındasın, yanlışın yok,
Kıştı girdiğin, temmuz ortasındasın.
Emirle de olsa açıldı ya
İşte demir kapılar ardına kadar,
Dışardasın.!
*
Tepende ne zamandır unuttuğun güneş,
Liman bildiğin gibi yerli yerinde
Hazır Karadeniz seferine şu vapur,
Şu mavna Haliç'ten geliyor.
Poyrazdır bir uçtan bir uca esen
Çekebilirsin ciğerlerine.!
Bu ses fren gıcırtısıdır,
Durdu Beşiktaş tramvayı durakta.
Gidemezsin, elinde değil;
Emrindesin insanı hiçe sayanların.!
Bir liseli talebeyle vurulu bileklerin
Kırk mahkûmun sürüklediği zincire. *
Tek suçunuz hür insanlar gibi konuşmak,
Kitaplar, suç ortağınız.!
1944 yılındasın, yanlışın yok,
Doğrudur dağıldığı esir pazarlarının,
Tek forsa kalmadı kalyonlara çakılı,
Roma sirklerinde atılmıyor köleler,
Aç aslanların ağzına.
Çoktan yerle bir ettiler Bastil'i
Kenar mahalleliler.
Özgürlük şarkısıdır söylenen Volga boylarında.
Ne Taif'tesin, ne Magosa zindanında,
Yalnız namı kalmıştır kaleme alanın
"Vatan Kasidesi"ni
Seviyoruz her zamandan fazla Fikret'i
Yeni anlaşıldı manası "Millet Şarkısı"nın
Aynı "Sis"tir memleketin üzerindeki.!
Bugün de vaktinde çıktı gazeteler
Geçti ilk sayfalara Beşiktaş cinayeti,
Ismarlama yazıları üstat kalemlerin,
Taksim'deki ziyafetten resimler.
Çeyrek saat uzaktasın, çok değil,
O meşhur Babıâli'den
Tek satır yok sayfalarda
Bu zincirleme tutsaklık üstüne.
Çekildi dış kapıdan demir sürgüler,
Tuttu süngülüler yolları,
Topyekûn himayesindeyiz zincirlerin.!
***
Dip Not: *Almanlarla siyasi münasebetlerin kesildiği günlerde, cezaevini boşaltmak için sık sık denemeler yapılıyordu. Bu deneme vesilesiyle vakitli vakitsiz, koğuşlarımızdan çıkarılıyor, cezaevinin daracık bahçesinde itile kakıla sıraya sokuluyorduk. Çift sıra dizilen mahkûmların arasına uzun bir zincir uzatılıyor; birinci sıradakiler sağ, ikinci sıradakiler sol bileklerinden, bu zincire bağlı kelepçelere vuruluyordu. Bu suretle birbirine bağlanmış 40-60 kişilik kafileler, süngülerin nezareti altında sokaklardan geçirilerek teşhir ediliyordu. Disipline riayet etmeyenleri, cezaevi müdürünün vurmaya salahiyetli (yetkili) olduğu, günlük emir olarak okunmuştu. İşin en garip tarafı, bu zincirleme kafilelerin komutanları, mevkuf (tutuklu) bulunan Turancı subaylardandı. (Sayfa: 74-77)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...