11 Aralık 2022 Pazar

Attila József - Temiz Yürekle (Hazırlayan: Kemal Özer)


Bugün çağdaş Batı Avrupa burjuva şiirinde gitgide yalnızlık, korku ve yabancılaşma duyguları egemen olmaktadır. Bizim şiirimizse, Attila József örneğine dayanarak, yalnızlık ve keder duygularının varolabilirliğini yadsımamakla birlikte, bu duyguları altetme, onlara üstün gelme yönelişindedir. Bu şiir, acıyı itiraf eder; fakat aynı zamanda üstüne çıkar onun. İnsanlığın muazzam olanaklarına ve parlak geleceğine inançla dolu, derinliğine insancıl Attila József şiiri günümüz Macar şiirinin haklı olarak öykündüğü bir örnektir.
*
Miklos Szabolcsi (Sayfa: 5)
*
ATTİLA JOZSEF ÜSTÜNE BİRKAÇ SÖZ, KEMAL ÖZER:
*
''Büyük bir toplumcu gerçekçi ozanla tanışıp da heyecanlanmamak ve ondan etkilenmemek düşünülemez. Çünkü böylesi ozanlar, sıradan kimselere hem benzeyen, hem de benzemeyen inişli çıkışlı yaşamlarından da, ayrıntıları bize o an uzak düşmüş bir zaman diliminden de söz açsalar, ayak batığımız toprakta kökleri olduğunu, ne yapar eder duyururlar.'' (Sayfa: 9)
*
''Sanki karşımda, insan kesilmiş çağdaş bir keder vardı. Her şeye karşın boynu bükük olmayan.'' (Sayfa: 10)
*
*''Dürüstlük, Attila Jozsef'in gündeminde de ilk sıradaydı. Toplumsal çelişkileri olduğu gibi bireysel çelişkileri de sergilemekten kaçınmıyordu. Yaşamında olan hiçbir şey şiirinde gözlerden uzak tutulmuyordu. Onu bağımsız, başkasına benzemez yapan, kendine özgü bir bakışla donatan buydu.'' (Sayfa: 14)
*
Mayıs 1986
*
ATTİLA JOZSEF'İN YAŞAMÖYKÜSÜ
*
MİKLOS SZABOLCSİ (Çeviren: Okay Gönensin)
*
''Borbala Pöcze doğurdu beni,
O bin bacaklı süpürge
Kanser kemirdi
Karnını, midesini.
(Aron Jozsef Sayesinde Doğdum)
*
''Çocukluğun ağır izleri şairi son günlerine dek izleyecektir; öksüzlük, sefalet, ilk umutsuzluklar, yetişkinlerden korkma koşullarının yitmeyen anıları. Açlık, acı ve annesinin çehresi sürekli olarak geçer şiirlerinde. 1930'a doğru yazdığı ve annesinin kişiliğini insanüstü ve efsanevi boyutlara ulaştırarak bütün işçi annelerinin simgesi kıldığı şiirler Macar edebiyatının en seçkin ürünleridir.


Annemdi, ufak tefek, öldü erkenden,
erken ölür çamaşırcı kadınlar çünkü.'' (Sayfa: 40)
*
''Ey Avrupa, ne de çok sınırlar.!
Ve her sınırda bir sürü katil.!'' (Sayfa: 44)
*
''Yine de cesur olmam gerekli
Adaleti vermede, taraf tutmada,
Dimdik bakmada zor anılara.
Neme gerek bu anılar da.?
Şu sefil kalemi bırakmayı yeğ tutarım ben
Orağın keskin ağzını daha da bilemek için;
Topraklarımızda şimdiden olgunlaşıyor yeni çağ,
Suskun, acımasızca.
(Eninde Sonunda)'' (Sayfa: 45)
*
''- Hey devir bakalım gövdeyi, ağlayıp sızlanma,
sana mı düştü gözyaşı dökmek her kıymığa.?
Dört bir yanından vuracaksan yazgının
bırak da beylerin bozkırı hıçkırsın -
gülümsüyor geniş yüzlü balta.'' (Sayfa: 47)
*
''..şöyle diyor:
*
Her iyi şiir bir yaratmadır ve genel olarak şiir okuyucuların bilmediğini açığa çıkarır. Yalnız kalmak istemeyen, ama aynı zamanda da yüzeysel insan ilişkilerini istemeyen bir insandır şair. Bir şeye ait olduğunu bildiğinde yazar yalnızca. Yalnızlığın şairleri başka yalnızlara bağlı olduklarını hissederler. Kendini tamamen yalnız gören ve diğer yalnızlarla da ilişki kurmayan ise, şiir filan yazamaz..'' (Sayfa: 49)
*
''Yazık, istemedim düzen böyle olsun.
Ruhumun yurdu değil bu.
İnanmadım daha kolay yaşayacağına alçağın,
seçime korkuyla katılacağına
utançla kullanacağına oyunu, aldığı parayla
yiyip içeceğine halkın
seçim sonrası şölenlerinde.
(Hava İstiyorum)'' (Sayfa: 53)
*
''1937 Şubatında Thomas Mann'ın bir konferansından önce, o dönemdeki Avrupa insancıllığının büyük bir bildirgesi olarak görülebilecek olan bir şiir okuyacaktır, ancak polis şiirin okunmasını yasaklar:
*
neler gelecek başımıza, soruyoruz korkarak,
yeni ülkülerin kurtları nerden üstümüze salınacak,
yeni bir ağu kaynatılıyor mu sızın diye aramıza -
ne zamana dek yer bulacaksın acaba konuşmaya.?
(Thomas Mann'ı Selâmlama)'' (Sayfa: 54)
*
ATTİLA JOZSEF'İN OZAN NİTELİKLERİ
*
ANDRAS FODOR (Çeviren: Edit Tasnadi)


''Tarihsel dönüşümden, 1945'ten sonra, Attila Jozsef'in iki dünya savaşı arasındaki şiirin en büyüklerinden biri olduğu, Avrupa çapında Lorca ve Mayakovski'yle karşılaştırılabileceği kısa zamanda anlaşıldı.'' (Sayfa: 59)
*
''..ozan, dünya ekonomik bunalımından (1929) sonra daha da bırakılmış duruma düşen işçi sınıfını, doğrudan ayağa kaldırıcı, nerdeyse koro gibi söylenecek şiirlerin sesiyle desteklemektedir. El ilânlarının üslubunu andıran bir şiirine kendisi şöyle sesleniyor: ''Şiir, git, sınıf savaşçısı ol.!''..'' (Sayfa: 62)
*
''Güzel, akıllı kızı yaratacağız
zeki, gözüpek oğlu çünkü biz,
bizden bir parça yaşayacak onlarda
nasıl saklıysa Samanyolu'nda
bir parçası güneş ışığının -
ve güneş karardığı zaman, soyumuz
uçacak bir araçla, konuşa söyleşe, umut dolu,
işlenebilir yeni yıldızlara doğru.'' (Sayfa: 68)
*
ATTİLA JOZSEF'İN ŞİİRLERİNİN FRANSIZCA BASIMINA ÖNSÖZ
*
EUGENE GUILLEEVIC (Çeviren: Okay Gönensin):
*
''Attila Jozsef'te bir Gavroş yaşıyordu: ömrünü 1905-1937 arasında, Birinci Dünya Savaşı, karşıdevrim ve faşizm döneminde geçiren bir Gavroş. Ve ne yaşantı.! 1937'de bir iş istemek için yazdığı biyografisi acıdır. Yaşantısının her yılı tek bir sözcükle belirlenebilir. Sefalet. Bu sözcüğü de kendi içinde bölümlere ayırabiliriz: Yoksulluk, açlık, yalnızlık, bırakılma, intihar - ama şunları da eklemek gerek: İyilik, alay, taşkınlık, isyan, gülme, evet gülme ve bu yaşantıyı kendisi ve başkaları için değiştirme iradesi, devrimci irade.''
*
GAVROŞ: Victor Hugo'nun Sefiller romanındaki ünlü kişilerden biri. 1848 devrimi sırasındaki sokak çatışmalarından birinde ölür. (Sayfa: 72)
*
Şubat, 1960
*
TEMİZ YÜREKLE (Seçme Şiirler)
*
Türkçesi: Kemal Özer - Edit Tasnadi
*
ANACIK
*
Bir hafta boyunca dura düşüne
anacığımı getirdim gözümün önüne.
Gıcırtılı bir sepet kucağında
çabuk çabuk tırmanırken çatıya.
*
O zamanlar söz dinlemez bir çocuktum
bağırırdım, tepinir dururdum.
Şişkin çamaşırları bıraksın da
beni çıkarsın diye yukarıya.
*
O çıktı ve astı onları sessizce
çıkışmadı bana, hatta bakmadı bile
ve hışırdadı parlak çamaşırlar
döndüler yüksekte, uçuştular.
*
Artık geç, ama bilseydim tutturmazdım,
onun ne kadar büyük olduğunu şimdi anladım -
saçları gökyüzünde dalgalanıyor külrengi
göğün suyunda eritirken çiviti. (Sayfa: 79)
*
TEMİZ YÜREKLE
*
Ne babam var, ne annem
ne tanrım var, ne ülkem
ne beşiğim var, ne kefenim
ne öpücüğüm var, ne sevgim.
*
Üç gündür bir şey yediğim yok,
ne az yerim ne çok.
Yirmi yaşım güç kaynağı,
satıyorum yirmi yaşımı.
*
Alan kimse çıkmazsa
ben de satarım şeytana.
Hırsızlık ederim bozmadan yüreğimi,
gerekirse hatta vururum birini.
*
Yakalayıp beni asarlar,
kutsal toprağa atarlar
ve güzelin güzeli yüreğimden
bir ot biter, yiyeni öldüren. (Sayfa: 83)
*
YORGUN İNSAN
*
Tarlada birkaç ağırbaşlı köylü
yollanıyor evine doğru suskunca.
Uzanmışız yan yana: Irmakla ben,
uyuyor incecik otlar yüreğimin altında.
*
Sessiz büyük bir dinginliği yuvarlıyor ırmak,
çiy kesiliyor dertlerle yükler, içimdeki;
ne erkek, ne çocuk, ne Macar, ne kardeş,
burda uzanmış yatan yalnızca yorgun biri.
*
Bir iç rahatlığı dağıtıyor akşam,
ben bir dilimim bu sıcacık ekmekten,
gök de dinleniyor şimdi, durgun Maroş ırmağına
ve alnıma yıldızlar konarken. (Sayfa: 91)
*
PARABABALARININ KÂRI ÜZERİNE
*
Gaz lâmbasının dibinde yoğur ekmeği,
delikli kırmızı tuğla pişir ya da;
çapa tutmaktan avucun yarılsın;
eteklerin havalıyken sat kendini;
sırtüstü uzanıp tahtaları çak maden ocaklarında;
pazaryerlerinde çuvalları sırtlan;
ister bir meslek öğren, ister öğrenme -
parababaları olacak kârlı çıkan.
*
İpekleri yatır benzine;
iki büklüm soğan topla;
boğazla ardından ayrılmayan keçiyi;
pantolonu iyi biç, otursun giyenin üstüne;
yorulsan da ara verme, haydi.!
İşinden olursun, ne geçer eline bundan.?
Dilenmek mi.? Hırsızlık mı.? Kurtaramazsın yakanı -
Parababaları olacak kârlı çıkan.
*
Şiirler yaz istek dolu;
Prag usulü jambon hazırla;
şifalı bitkiler derle, kömür çıkart;
hesap defteri tut ve sakla gizlerini;
sırmalı şapka giy;
ister küçük bir köy, ister Paris, nerde yaşarsan -
parababaları olacak kârlı çıkan.
*
s u n u
*
Ey emekçi, sürdürebilirdim daha, ama bıkarsın,
biliyorsun, havyar değil yediğin her zaman -
sana parababaları iş verdiği sürece
parababaları olacak kârlı çıkan. (Sayfa: 98-99)
*
KALABALIK:


''Oh.!
Boşunadır onun karşısında her şey
pazarlık, lanet, sessizlik, sözcükler
hem yapıdır o
hem yapıyı kuran
aşağıda temel, yukarıda çatı
çalışan ve tasarlayan -
Yaşasın işçiler ve köylüler
sökmüyor onlara kentsoylu kurnazlığı
tekmeliyor milyonlarca ayak -
hey kalabalık, ileri, ileri.!'' (Sayfa: 103)
*
ODE 3
*
Seni seviyorum, çocuk nasıl severse annesini,
suskun sarnıçlar nasıl severse derinliklerini,
seviyorum, salonların ışığı sevdiği gibi,
sevdiği gibi ruhun alevi, bedeninse dinginliği.!
Seviyorum seni, son soluklarını verene dek
yaşamayı nasıl severse ölümlüler.
Düşenleri nasıl kendine çekerse yer
öyle saklıyorum içimde her sözcüğünü, hareketini,
gülümsemeni.
Asit nasıl işlerse madenleri
duygularım bana öyle işledi seni,
ey sevimli yaratık, güzel görüntü
usumda ne varsa sen alıyorsun hepsinin yerini.
*
Saniyeler akıp gidiyor çınıldayarak,
sessiz oturuyorsun oysa kulağımda sen.
Yıldızlar düşüyorlar parlayarak,
oysa sen çekilip gitmiyorsun gözlerimden.
Bir mağara sessizliği gibi tadın
ürperiyor damağımda soğuyarak
ve görünüyor bir su bardağı tutan
ince damarlı elin
belirip kaybolarak. (Sayfa: 127)

Mahmut Ferhat Alptekin - Tanrı Tanımayan Şehir


ANLAMAK:
*
''Yalnızlık beni dinliyor,
Kalbime bu da yetiyor.'' (Sayfa: 11)

*
AY TANESİ:
*
''Bulutların arkasına saklanmış Ay taneleri..'' (Sayfa: 13)
*
BAZEN:
*
''Bazen,
Bankalar için hırsız derler
Ama aynı bankalar kitap basar olmuş,
Aman Tanrım.!
Hırsızlar kitap okur olmuş.!'' (Sayfa: 15)
*
BULUT:
*
''Bir anne bebeği ile yürüyor..
Bunu gördüğüm an,
Ruhumun sürgünde olduğunu anlıyorum..
Bir tabut geçiyor yoldan,
Kara toprak heyecanlı
Yutacak yine birini
Heyecanını saklamıyor..'' (Sayfa: 19)
*
BUZ KÜPÜ:
*
''Çimenlere basmam
Hepsinde ayak izlerin var.!'' (Sayfa: 20)
*
DİYARBAKIR:
*
''Her şey bittiğinde,
Beyaz güvercinler yine uçacak.!'' (Sayfa: 22)
*
İYİLİK İÇİN:
*
''Herkes vicdanına kilit vurmuş.!
İki duble içsin,
Kendini Napolyon sanıyor.!
Onlar yüzünden içki içemez oldum.!
Bir şişe bira içer,
Babasını öldürür;
Anasını nikahına alır.!
Kalpsizsin sen pezevenk.!
Benim içtiğim içkinin ne suçu var.!
Kendi çocuğuna tecavüz eden köpek.!'' (Sayfa: 36)
*
İZMİR CADDESİ:
*
''Geçenlerde birisi, gerçekten neden bu kadar okuyorsun, dedi,
Ahhhhh,
Keşke açıklayabilsem,
Neden kitaplara kaçtığımı..'' (Sayfa: 37)
*
KARA MART:
*
''Oğlum var,
O bana soracak;
''Bu Çocuklar Ölürken Ne Yapıyordun''
Şiir mi yazdım diyeceğim.!'' (Sayfa: 41)
*
KÜREK:
*
''Babam öldüğü gün, olgun bir adam oldum, demiştim,
Meğersem, çocuksu tarafım arkama saklanmış..'' (Sayfa: 46)
*
MUTLU OL:
*
''Yağmurlar durmaz oldu..
Ahmet Kaya susmaz oldu..'' (Sayfa: 50)
*
SIKINTI:
*
''Dışardaki insanlar,
Sizlere söylüyorum;
Hiç kendiniz dışında biri olmak istediniz mi.?
Mülteci biri oldunuz mu.?
Ya da annesi fahişe olan bir piç.?
Hayır,
Asla empati kurmadınız.!'' (Sayfa: 57)
*
SÜRGÜNÜM:

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...