13 Aralık 2021 Pazartesi

Sappho - Şiirler -Fragmanlar- Çeviren: Alova

 

Giriş
*
Her şeyden önce, bir aşk şairidir Sappho, bir aşk ve doğa şairi. Onun şiirinde kişisel duygular Lesbos coğrafyasından ayrılmaz. Sözgelimi,
*
Gel bana Giritlerden
bu kutsal tapınağa
güzelim elma koruna senin
sunakları günlük kokan
*
derken din, aşk, doğa örgüsü Sappho'nun kişisel tınısını birebir ele verir. Mitolojik göndermeleri aşkla ilgilidir. Himerios'un sözleriyle, ''bütün şiirini Aphrodite''ye ve Eros'a adamıştır. Şiirlerini-şarkılarını derleyenlerse, genellikle, bir genç kızlar çevresidir. Sappho'daki aşk duygusu Aphrodite tapımından ayrı düşünülemez. Aphrodite bir aşk tanrıçası, Sappho onun bir yakarıcısıysa, şair her zaman sevginin, aşkın hizmetinde demektir. Ve bu yaşam biçimini dizelerinde alabildiğine özgürce dile getirir.
Bir eğitmendir aynı zamanda Sappho. Şiir deneyimini Lesbos okulunda, ''Musa'lara hizmet edenlerin evi''nde Ada'nın ve İonia'nın soylu kızlarına aktarır. Arkadaşlarıysa, şiirlerini okuyan şarkıcılardır her zaman.
Alkaios ve Anakreon gibi, Sappho'da lirik bir şairdir. Şiirleri lir eşliğinde okumak üzere yazılmıştır. Kimi Yunan vazolarında Sappho lir çalarken tasvir edilmiştir. Bir tür lir çalma aracı olan plektrum'u Sappho'nun bulduğu söylenir; Athenaeus'a göre pektis adlı çalgıyı geliştirmiştir. Aristoksenos ise şairin mikso-lidya makamını bulduğunu yazar. Sappho'nun yaşadığı dönemde müziği şiirden ayırmanın olanaksız olduğu düşünülürse, bu durum doğaldır.
Solo şarkı ya da monodi, ölçü ve dil bakımından korallirik şiirden ayrılır. Sappho'nun yazdığı solo şarkılar, genellikle yinelenen kıtalar ve daha basit ölçülerden oluşur. Monodi şairlerinin bir özelliği de kendi lehçelerinde yazmalarıydı. Sappho'nun bulduğu söylenen vezin ise üç on birli ve bir beşlik dizeye dayanır.
Nedir Sappho'nun şiir tarihindeki yeri.? Burada sözü Azra Erhat'a bırakıyorum: ''Eusebius ozanın 45. Olimpiyat'ın ikinci yarısında (İÖ 600-599) en verimli çağını yaşadığını söylüyor. Bu dönemdde insanlık, yaşam görüşleri yönünden kökten değişiklikler geçiriyor. Bugün bu değişikliklerin amaçları çok aşılmıştır ama, o çağ için bir devrim söz konusudur. Uygarlığın önemli aşamalarından biri oluşmuştur. Birey bilincinin doğması, insanın içinde doğduğu koşulların gerektirdiği yaşayış ve düşünüş çerçevelerinden kurtularak, bilinciyle, istemiyle kendisine yeni gereksinmelerine uygun yeni bir yaşam, yeni bir düşünüş yolu yaratması dönemidir bu.. Bireyci dünya görüşü insan yaşamına önem verir. Kişiliğini, benliğini, kitleden ayrı bir bütün olarak görmek, bireyciliğin ilk ve açık eğilimidir. İşte bu bireycilik, kişilik bilinci, Yunan liriğini doğuruyor, geliştiriyor. Başta da söylediğim gibi, bu liriğin doruğunda Sappho vardır. Sappho kendi benliğinde yaşadığı duyumları dile getirmek gereksinimi duyan, bunu gerçekleştiren, insan duyumlarını özgürce açığa vurmak yoluna adımını atan kişidir.'' Şairin önemini vurgulayan bu sözler yeterince açıklayıcı. Sappho şu dizeleri söylerken kişisel deneyimi olanca yalınlığıyla yansıtıyordu:
*
Battı ay
yedi kandilli Süreyya;
gece yarısı, akıyor zaman
uyuyorum tek başıma
*
Sappho epik şiirden kişisel-lirik şiire geçişi simgeler. Onda betimleme, öyküleme yok, duyarlık vardır. Mitolojik öykülemeden bireysel deneyime yönelir. Yakarılarını, acılarını, sevinçlerini, tutkusunu neredeyse bir genç kız savunmasıyla doğrudan dinleyenin - okurun yüreğine iletir. Ay, yıldızlar, anasonlar, altın kupalar, tan vakti, Lidya işi sandallar, menekşe rengi giysiler, meşe ağaçları, bütün bunlar, Sappho'nun yapyalın tutkusunu dile getirmesine olanak veren nesne ve görüntülerdir.
Sappho'dan günümüze eksiksiz bir tek şiirin kalması alevler yüzündendir: Yanan kitaplıkların ve bağnazlığın alevleri.
*
Alova, Lesbos Boğazı, Eylül 2008 (Sayfa: VII-IX)

1 Halikarnassoslu Dionysios,
Edebi Kompozisyon Üzerine

''Gel, şimdi bana yeniden
kurtar beni zulmünden kaygının
söndür yanıp tutuşan gönlümü
kavgaya katıl benim safımda.'' (Sayfa: 4)

16 Aynı papirüs
*
''Kimi der, en güzel şey kara toprağın üstünde
bir süvari birliği; piyadelerden bir ordu;
kimi, gemilerden bir filo; derim ki
gönül verdiğidir insanın en güzel şey.'' (Sayfa: 8 )

47 Tyreli Maksimos
Söylevler
*
''Meşelere binen rüzgâr gibi dağlarda
sarstı yüreğimi Eros.'' (Sayfa: 28)

48 Iulianos
Iamblikhos'a Mektup
*
''Geldin, gözümde tütüyordun
söndürdün arzudan tutuşan yüreğimi.'' (Sayfa: 29)

50 Galenos,
Bilime Özendirme
*
''güzeldir güzel olan göz gördükçe
ama iyi olan da güzel olacak sonunda'' (Sayfa: 31)

51 Khrysippos,
Yadsımalar
*
''N'eylesem, ikiye bölünmüş aklım'' (Sayfa: 32)

94 Yaklaşık 6. yüzyıl parşömeni
*
''Bırakıp giderken beni, dedi:
''Ah Sappho, ne talihmiş bizimkisi
İnan, geri geri gidiyor ayaklarım.''
*
Ben de dedim ki: ''Güle güle git,
unutma beni, hatırla
nasıl titredik senin üstüne.'' (Sayfa: 40)

129 Apollonios Dyskolos
Zamirler
*
''(a) ya unuttun beni
(b) ya da bir başkasını seviyorsun benden çok'' (Sayfa: 63)

130 Haphaestion,
Ölçüler Üzerine Elkitabı
*
''Elimin dizimin bağını çözen Eros
bir kez daha sarsıyor beni
kaçsan kaçılmaz, o tatlı-sert yaratık'' (Sayfa: 64)

137 Aristoteles,
Retorik
*
''Bir şey söylemek istiyorum sana...
ama söyleyemiyorum utancımdan.''
''Onurlu ve iyi olan çekseydi seni yalnız
ve dilin eğilimli olmasaydı kötü söze
kaplamazdı utanç gözlerini böyle
apaçık derdin diyeceğini.'' (Sayfa: 66)

138 Athenaeus,
Bilginler Akşam Yemeğinde
*
Öylece dur (önümde.?) beni seviyorsan
saç dört yana gözlerinden güzelliği (Sayfa: 67)

147 Dio Khrysostom,
Söylemler
*
Diyorum, gün gelir, bir hatırlayan çıkar bizi. (Sayfa: 72)

148 Skholiastes,
Pindaros Üzerine
*
Erdemsiz varsıllık zararsız değil komşuya;
ikisi bir arada, doruğundasın mutluluğun (Sayfa: 73)

158 Plutarkhos,
Öfkeyi Engellemek Üzerine
*
-----tutmayı bilmek zevzek dilini
göğsüne yayılınca öfke (Sayfa: 79)

168B Hephaestion,
Ölçüler Üzerine Elkitabı
*
Battı ay
yedi kandilli Süreyya;
gece yarısı, akıyor zaman
uyuyorum tek başıma (Sayfa: 84)

Notlar:
*
2) Halikarnassoslu Dionysos bu şiiri parlak ve canlı üsluba örnek gösterir. Sappho'dan günümüze eksiksiz kalan tek şiirdir. Şiir için şöyle diyor Azra Erhat: ''Bir de 'Hymnos' denen, tanrıya övgüler vardır. Ama benim bildiğim, okuduğum yakarışların hiçbirinde bu canlılık, bu tanrıçayı karşısına getirip de, onunla karşılıklı 'diyalog' kurma olayı yoktur. Bu şiir ilkçağ yazınında çok ayrı bir yer tutar; Halikarnassoslu Dionysos'un bunu tüm olarak vermesi boşuna değil.'' (Sayfa: 93)
*
1 Halikarnassoslu Dionysos,
Edebi Kopmozisyon Üzerine
*
Tahtı görkemli, ölümsüz Aphrodite
oyunbaz kızı Zeus'un, hanımım,
ezme yüreğimi yalvarırım
acı verip kaygılarla.
*
Gel yine eskisi gibi
duyunca sesimi uzaktan
koşup arabanı hemen
altın evinden babanın,
*
tez uçuşlu güzelim serçeler
pırpır edip kanatçıklarını
getirirdi seni tez elden
göklerden kara toprağa
*
ve sen, ölümsüz tanrıça
gülümseyip ölümsüz yüzünle
sorardın: ne oldu yine,
neden çağırdın beni.?
*
Niçin tutuştuğunu deli gönlümün:
''kimi getireyim bu kez aşkına,
kimdir ey Sappho
seni böyle dertlere salan.?
*
Kaçıp gitse de şimdi, tez düşer
peşine, getirir elceğiziyle
geri çevirdiği armağanı, bir gün
olur elbet, gönlü yoksa sende.''
*
Gel, şimdi bana yeniden
kurtar beni zulmünden kaygının
söndür yanıp tutuşan gönlümü
kavgaya katıl benim safımda. (Sayfa: 3-4)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...