22 Haziran 2020 Pazartesi

Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku

Harriet Beecher Stowe - Tom Amca'nın Kulübesi
Arka Kapak:
*
Tom Amca'nın Kulübesi hem dünya edebiyatının klasiklerinden biridir hem de yarattığı toplumsal ve siyasi fırtınalarla ABD tarihine damgasını vurmuş bir romandır. Amerikan toplumunun kölelik konusundaki utanç verici tutumunu acımasızca yargılayan ve siyahların yaşadıkları acıları ayrıntılarıyla gözler önüne seren yapıt 1852'de yayımlandığında büyük tepki almıştı. Amerika'da kölelik kurumunun kaldırılmasında büyük rolü olduğu söylenen bu kitap köleliğin korkunçluğunu, ahlaki ve dini açıdan yanlışlığını, özgürlüğü elinden alınmış insanın çaresizliğini dile getirir. Yazıldığı dönemin koşulları içinde değerlendirilmesi gereken romanda yazar, köleliği beyazların sorunu olarak ele almış, kölelerin çektiklerini ön planda tutmuş, Tom Amca başta olmak üzere bütün zencileri ahlaklı, yumuşak huylu, inançla donatılmış kişiler olarak yansıtmıştır.
Harriet Beecher Stowe - Tom Amca'nın Kulübesi
Ha, evet.! İşi kolaylaştıracak bir makineydi, değil mi.? Bulmuştur, buna hiç kuşkum yok, bir zenciyi kendi haline bıraktın mı, tamam. Onların her biri iş kolaylaştırırcı birer makine değil mi zaten.? (Sayfa: 23)
***
En küçük bir tatsızlıkta ancak zalim bir yaratıcılığın tasarlayabileceği türden bir aşağılama altında her gün daha da acı çeken biri haline dönüşüyordu.
Acıma duyguları çok gelişmiş bir hukuk uzmanı bir gün şöyle demişti:
''Bir adama yapılacak en kötü davranışın onu asmak olduğunu düşünürsünüz. Hayır, başka bir davranış biçimi vardır ki, adam buna mahkûm edilirse EN KÖTÜSÜ başına gelmiş olur.!'' (Sayfa: 25)
***
''Canlı mallar sahipleri değiştiğinde duygularını nasıl gösterir.?'' (Sayfa: 47)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amca'nın Kulübesi
Harriet Beecher Stowe - Tom Amca'nın Kulübesi

''..Eliza, Tanrının ancak umutsuzlara verdiği bir güçle yüreklenmiş olarak vahşi bir çığlık attı ve uçarcasına kıyıda anafor yapan akıntının üstünden sıçrayarak ötedeki buz yığınının üstüne atladı. (..) Çılgınca feryatlar ve umutsuzluğun verdiği güçle öbürüne, oradan da bir başkasına atladı, sendeleyerek, atlayarak, kayarak ama yine ayağa sıçrayarak ilerledi. Ayakkabıları gitmiş, çorapları yırtılmıştı, kan her adımını işaretliyordu ama o hiçbir şey görmüyor, hissetmiyordu, ta ki düşteymişçesine bulanık da olsa Ohio kıyısını görene dek.''
(Sayfa: 83)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amca'nın Kulübesi
''Bir zamanlar bir ticaret işindeyken bir kız almıştım, sıkı, hoş, enikonu da akıllı bir oruspuydu, bir de insanın içini karartan hastalıklı bir çocuğu vardı, kamburdu; neyse, öyle ya da böyle birini bulup çocuğu kazıkladım, kızın onca sızlanacağı da aklımın köşesinden geçmemişti. Aman Tanrım, nasıl bastırdı görseniz. Oysa hastalıklı, huysuz, baş belası bir nesne olduğu için çocuktan kurtulmak işine gelir sanmıştım, üstelik numara da yapmıyordu, ağladı, ne kadar dostu varsa yitirmişçesine günlerce dalları budanmış ağaç gibi dolaşıp durdu. Düşününce bile gülünç geliyor. Tanrım, kadınların kafalarında olup bitenlerin anlaşılır yanı yok.''
(Sayfa: 90)
***
''Kimse elinden geleni yapmadan Tanrı'nın ona ne kadar yardım edeceğini bilemez.''
(Sayfa: 114)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amca'nın Kulübesi
''Kendi açmazlarından çıkmak için yürek sevgisiyle yürek kanı satıyorlar.''
(Sayfa: 128)
***
''Ah sen, üzgünü ziyaret eden, biliyor musun ki soğuk, başka yana dönük bir yüzle verilmiş parayla satın alabileceğin her şey, gerçek yürek yakınlığıyla dökülmüş tek bir içten gözyaşıyla boy ölçüşemez.!'' (Sayfa: 131)
***
''Tanrı insana birçok iyi şeyi iki kez verebilir ama bir anneyi bir kez verir. Yüzyıl da yaşasanız ona benzer başka bir kadın bulamazsınız. Öyleyse ona sımsıkı sarılın, büyüyünce ona kol kanat gerin..'' (Sayfa: 137)
''Yine şu ülkem sözü.! Mr. Wilson sizin bir ülkeniz var ama benim ya da benim gibi köle anadan doğmuş birinin ülkesi hangisi.? Bizler için hangi yasalar var.? Onları biz yapmıyoruz, razı da değiliz, onlarla hiç işimiz yok, bizim için tek yaptıkları bizi un ufak edip baskı altında tutmak.'' (Sayfa: 149)
''Yine şu ülkem sözü.! Mr. Wilson sizin bir ülkeniz var ama benim ya da benim gibi köle anadan doğmuş birinin ülkesi hangisi.? Bizler için hangi yasalar var.? Onları biz yapmıyoruz, razı da değiliz, onlarla hiç işimiz yok, bizim için tek yaptıkları bizi un ufak edip baskı altında tutmak.'' (Sayfa: 149)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku
''Ciddi görünüşlü, siyahlar giymiş, kamarasının açık kapısının yanında oturan bir rahip, ''Hiç kuşkusuz Afrikalı ırkın hizmetçi olması takdiriilahidir. Lanetlenmiş Kenan ili, ki o, hizmetçilerin hizmetçisi olacaktır, der Kutsal Kitap,'' dedi. (Sayfa: 165)
***
''Tom yazamıyordu, onun için mektup diye bir şey var olmamıştı, ayrılık uçurumuna bir sözcük ya da işaretle bile köprü kurulamıyordu.'' (Sayfa: 192)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku
''Elbette bir romanda insanların yüreği yaralanır, ölürler, bu da son olur; bir öyküde bu çok doğaldır ama gerçek yaşamda, yaşamı parlatan şeyler yittiğinde ölmeyiz. Bizim için öylesine yoğun ve önemli olan bir yeme, içme, giyinme, yürüme, konuk olma, alıp satma, konuşma, okuma çarkı vardır ki, bunun topuna yaşamak der çıkarız işin içinden.''
(Sayfa: 204)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku
''Afrika, yücelmiş, kültürlü bir ırk yetiştirecek olursa -ki insanoğlunun gelişiminin büyük dramında Afrika'nın da sırası gelecektir- soğuk kovboy filmlerinizin kıyısından köşesinden donuk bir biçimde değindiği yaşam, orada tüm ihtişam ve güzelliğiyle uyanacaktır. 
Uzaklardaki bu gizemli altın, değerli taş, baharat, dalgalanan palmiyeler, harika çiçekler ve mucizevi doğurganlık ülkesi yeni sanat biçimleri, yeni güzellik üslupları ortaya çıkaracak ve zenci ırk artık aşağılanıp ayaklar altında çiğnenmeyecek, belki de insan yaşamının en yeni ve en kusursuz gelişimini gösterecektir. Hiç kuşkusuz incelikleri, yüreklerinin o alçak gönüllü yumuşak başlılığı, zekâ ve güçleri,duygularındaki çocuksu sadelik ve bağışlama yetileriyle bunu başaracaklardır.'' (Sayfa: 237)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku
''Din.! Kilisede duyduğunuz şeyin din olduğunu mu sanıyorsunuz.? Bencil, maddeci toplumun her çarpık evresine uyma adına eğilip bükülen, dönen, çıkıp inen bu şeye din mi diyorsunuz.? Benim Tanrısız, maddeci, körelmiş benliğimden çok daha az vicdanlı, daha az eli açık, daha az haktanır ve daha az saygılı olan şey din mi.? Hayır.! Ben bir din aradığımda, benim üstümde bir şey aramalıyım, altımda değil.!'' (Sayfa: 243)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku
''Çıplak ellerimizden başka bir şeyimiz olmamasına karşın kendimi zengin ve güçlü hissediyorum.'' (Sayfa: 246)
***
''George, ''Eliza,'' dedi, ''arkadaşları, evleri, toprakları, paraları, böyle bir sürü şeyi olanlar birbirlerinden başka hiçbir şeyleri olmayan bizler gibi sevemez.'' (Sayfa: 251)
***
''..Çürümüşler ve zulüm için kibirle konuşup kötülüğü övüyorlar.''
(Sayfa: 252)
***
''Tüm dünyada aşağıdakiler yukarıdakilerin çıkarı için bedence, ruhça ve canları pahasına kullanılmakta.'' (Sayfa: 279)
***
''Bence siz insanın yüreğini sızlatacak kadar, aşırı iyisiniz, bunu düşünmek ölesiye yoruyor beni.'' (Sayfa: 290)
***
''İnsan duygularının tellerinden oluşmuş sazın akordu öyle iyi yapılmıştır ki ancak tüm telleri koparacak bir olay genel uyumu bozabilir.'' (Sayfa: 336)
***
''..ruh uyandığında, iki sonsuzluğun, sonsuz geçmişle sonsuz geleceğin arasında titreyen bir yabancıdır.'' (Sayfa: 339)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku
''..Eğitilecekler, bize düşen yalnızca nasıl olacağı. Bizim düzenimiz onları barbarlık ve kabalık içinde eğitiyor. Tüm insancıl bağları koparıyor, onları birer acımasız hayvana dönüştürüyoruz. Günün birinde üstünlük onlarda olursa karşımızda onları böyle bulacağız.''
(Sayfa: 350)
***
''Fransız soyluları insanları donsuz bırakmayı seçtiler, tam gönüllerine göre de başlarına donsuz yöneticiler geçti. Haitililer..'' (Sayfa: 350)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku
''.. Siz benim mutlu yaşamamı, hiçbir şeyden acı duymamamı, hüzünlü bir öykü bile işitmememi isterken, öbür insancıklar ömürleri boyunca acıyla üzüntüden başka bir şey görmüyorlar. Bu bana çok bencilce geliyor. Böyle şeyleri bilmeliyim, onlara ilişkin duygularım olmalı.! Böyle şeyler yüreğime saplanıp ta derinlere iniyor. Onları öyle çok düşündüm ki.! Tüm kölelerimizi azat etmenin bir yolu yok mu.?'' (Sayfa: 361)
***
''İnsanın içindeki yaşam sevinci uçup gittikten sonra geriye kalan, yaşamanın soğuk kurgusudur.'' (Sayfa: 397)
***
''Gerçek üzüntüyü bilen kafa, iyiyi de kavrayacak güçtedir.'' (Sayfa: 403)
***
''Ancak yitirecek hiçbir şeyi kalmayan biri tüm tehlikeleri göze alabilir.''
(Sayfa: 410)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku
''Dünyadaki tüm ezilmiş ırkların gerçeğidir bu. Eline bir fırsat geçerse bir köle her zaman bir zorbaya dönüşür.'' (Sayfa: 451)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku
..Legree bir kırbaç alarak Tom'un yanağına olanca gücüyle indirdi, bunu bir kırbaç sağanağı izledi.
Sonunda dinlenmek için durduğunda sordu:
''İşte.! Şimdi de yapamayacağını söylüyor musun.?''
(..) ''Evet efendim,'' dedi. ''Gece gündüz çalışmaya hazırım, içimde yaşam ve soluk olduğu sürece de çalışırım; ama bunu yapmayı doğru bulmuyorum ve efendim asla yapmayacağım, asla.!''
Tom'un dikkati çekecek kadar yumuşak, sakin bir sesi ve yaradılışından gelen saygılı bir tavrı vardı, bunu da Legree korkaklık ve onun kolay baş eğdirilecek biri olduğu biçimde yorumlamıştı. Tom son sözcükleri söylerken herkeste hoş bir şaşkınlık duygusu dolaştı, zavallı Lucy de ellerini kavuşturup, ''Ah Tanrım.!'' dedi. (..)
''Ne.? Seni Tanrının belası kara canavar.! Bana benim söylediğimi yapmanın doğru olmadığını söylüyorsun ha.! Siz davarlardan hangisi, neyin doğru olduğunu bilecek kadar düşünebilir ki.? Buna bir son vereceğim.! Ne olduğunu sanıyorsun sen.? (..) Demek, kızı kırbaçlamanın yanlış olduğunu düşünüyorsun.!''
''Öyle düşünüyorum efendim. Zavallıcık hasta ve düşkün. Bu tümüyle bir kötülük, ben de bunu yapmayacağım, yapmaya da başlamayacağım. Efendim, beni öldürmek istiyorsanız öldürün ama buradaki birine elimi asla kaldırmayacağım..''
(Sayfa: 464-465)
***
''Ya bu sefil, aşağılık köpekler ne ki onlar için acı çekesin.? İlk fırsatını bulduklarında tümü de sana dirsek çevirir. Her biri de öbürüne karşı olabildiğince aşağılık ve kötü, onlara acı vermemek için acı çekmenin anlamı yok.'' (Sayfa: 469)
***
''Bir yıl içinde bir oğlum oldu. Ah.! O çocuk.! Nasıl sevdim onu.! Zavallı Henry'ciğime nasıl benziyordu.! Ne var ki ben kararımı vermiştim, evet, vermiştim. Bir daha asla hiçbir çocuğum büyümesine izin vermeyecektim.! İki haftalık olduğunda küçüğü kollarıma aldım, onu öpüp ağladım sonra da (..) verip o ölüm uykusuna dalarken bağrıma bastım.''
(Sayfa: 477)
***
''Ah, her yeni doğan günde nasıl bir tazelik, ağırbaşlılık ve güzellik vardır, insafsızlara, ''İşte.! Size bir fırsat daha.! Ölümsüz ışık için çabalayın.!'' der gibidir. Bu sesin duyulmadığı ne bir dil ne de konuşma vardır ama küstah, kötü adamlar duymaz.''
(Sayfa: 491)
***
''Derilerinin kurşun işlemez olmasına karşın timsahların da, gergedanların da zedelenebilecek bir noktaları olduğunu söylerler. Katı, acımasız, inançsız tövbesizlerin bu noktası batıl inançlarıdır.'' (Sayfa: 496)
***
''Misyonerler, dünya yüzündeki hiçbir ırkın, ilahileri, Afrikalılar kadar susamış diyebileceğimiz bir uysallıkla kabul etmediğini söyler.'' (Sayfa: 513)
Harriet Beecher Stowe - Tom Amcanın Kulübesi - Çeviri: Tülin Nutku
''..sancısını ne denli bastırmaya çalışırsa çalışsın kötü bir insanın ruhunun korkunç, tekinsiz, susmak bilmeyen bir cinneti vardır.'' (Sayfa: 549)
***
''Yaşadığımız dünya, ulusların titreyip kıvrandıkları bir çağ. Denizaşırı yerlerden gelen müthiş bir etki dünyayı deprem gibi kaplayıp kabartıyor. Peki ya Amerika güvende mi.? Bağrında düzenlenmeye ve giderilmeye ihtiyaç olan haksızlıklarla var olan her ülke, bu haksızlıklarda yaşayacağı rahatsızlık ve sıkıntı öğelerini de barındırır. İnsanların özgürlük ve eşitliği için tüm uluslarla dillerden yükselen ve ama söze dökülmeyen bu seslerin ve homurtuların bir anlamı olsa gerek.'' (Sayfa: 580)

20 Haziran 2020 Cumartesi

Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında

Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Arka Kapak:
*
Alice Harikalar Diyarında, yazıldığı tarihten bu yana geçen yüz elli yılı aşkın süre boyunca, edebiyatın eşsiz eserlerinden biri olma özelliğini hep korudu. Hem çocuk hem de yetişkin edebiyatında önemli bir yere sahip olan bu kitap, hayal gücü zenginliğiyle küçük okurlara büyülü bir dünya sunarken, yetişkinler için bu büyüsünü içerdiği sembollerin anlam derinliğiyle gösterdi. Adının edebiyat tarihine altın harflerle yazılmasına yol açan eserleri kadar, matematikçi ve mantıkçı kimliğiyle de tanınan Lewis Carroll'ın Alice Harikalar Diyarında kurgusu, metne serpiştirilmiş bilmecelerle okuru da kitabın bir kahramanı kılar.
Alice Harikalar Dünyasında hem çocuklar hem de macera dolu naif çocukluğunu özleyen ve yıllara meydan okuyan bir mantık labirentinde kendine sorular sormaktan çekinmeyecek okurlar için Modern Klasikler Dizisi'nde yerini alıyor.
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
***
Altın renginde ışıldarken güneş
Ağır ağır ilerliyoruz öğle vaktinde;
O küçücük kollarımızla,
Çekiyoruz kürekleri beceriksizce,
Amaçsız gezintimize bir yön verebilmek için
Boşuna çabalıyoruz ufacık ellerimizle.
*
Ah, hain Üç.! Böyle bir saatte,
Böylesine hülyalı bir günde,
Yalvarmak anlatılacak bir masal için
Öyle bir fısıltıyla ki kımıldatamaz en hafif tüyü bile.!
Fakat zavallı bir ses karşı koyabilir mi
Hem de üç tane dile.?
*
Şimşek gibi atıldı buyurgan Birinci
Emretti: ''Masal başlasın.!''
Sakin bir sesle belirtti dileğini İkinci:
''Masalın içinde saçmalık olmasın.!''
Araya girdi Üçüncü ansızın.
*
İşte, düşlerindeki sessizlik,
Çöktü birden havaya
İlerliyor masalımızdaki çocuk
Bu yeni ve olağanüstü harikalar diyarında,
Kuşlarla ve hayvanlarla dostça konuşuyor
Pek azı inansa da doğruluğuna.
*
Masalın sonuna yaklaşırken
Düş gücünün kuyuları kurur;
Sonraya saklamak için masalın gerisini,
Gittikçe zayıflar masalcının sesi:
''Devamı bir dahaki sefere..'' ''Bir dahaki sefere.!''
Ve mutlu seslerin yerini alır gözyaşları.
*
Harikalar diyarının öyküsü işte böyle gelişti:
Yavaş yavaş, bölüm bölüm,
Tuhaf olaylar ulaştı bir sonuca..
Ve en sonunda çözüldü düğüm,
Artık eve dönüyoruz, batan güneşin altında,
Tayfamızda yok hüzün.
*
Alice.! Bir çocuk masalı,
Yumuşak bir dokunuşla yerleşti,
Çocukluk düşlerinin birbirine karıştığı
Hafızanın gizemli köşelerinde şimdi,
Hacıların çelenklerindeki, uzak ülkelerde
Koparılan solmuş çiçekler gibi.
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
''Nasıl oynatır küçük timsah
Parlayan kuyruğunu
Nasıl Nil'in suyunda
Islatır her bir altın pulunu.!
*
Nasıl neşeyle gülümsüyor gibidir,
Nasıl düzgünce gerer pençelerini,
Çenesiyle hafifçe gülümseyendir,
İçeri davet eder küçük balıkları.!'' (Sayfa: 13)

Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
''Evde karşılaştığı
bir fareye, şöyle
dedi Öfke: 'Yürü,
mahkemeye
gideceğiz,
sana
dava
açacağım.
Haydi,
itiraz
istemiyorum.
Ben
duruşmaya
gidiyorum:
Çünkü
gerçekten
bu sabah
yapacak
bir işim
yok.'
Fare, 'Jürinin
ve yargıcın
olmadığı
böyle bir
mahkeme
nefesimizi
boşa
harcamak
olur,'
dedi
köpeğe.
Yaşlı
kurnaz
Öfke,
'Jüri de
yargıç da
ben
olacağım,'
dedi:
'Seni
yargılayıp,
ölüme
mahkûm
edeceğim.' '' (Sayfa: 23)

Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
'' 'Yaşlandın William Baba'yı söyle bakalım,'' dedi Tırtıl.
Alice kollarını kavuşturdu ve başladı:
*
''Yaşlandın, William Baba,'' dedi genç tosun
''Saçların beyazladı;
Yine de sürekli baş aşağı duruyorsun,
Sence bu yaşına uygun bir davranış mı.?''
*
William Baba oğluna, ''Gençliğimde,
Beynime zarar vereceğinden korkardım bunun;
Fakat şimdi kesinlikle eminim ki beyin yok bende,
Bu yüzden sürekli baş aşağı dururum.''
*
Genç, ''Dedim ya, artık yaşlandın,
Hiç olmayacak kadar da şişmanladın;
Kapıya doğru ters takla attın,
Nedir böyle yapmaktaki amacın.?''
*
''Gençliğimde,'' dedi bilge, savururken gri lülelerini
''Kutusu bir şilin olan şu merhemler sayesinde
Bütün eklemlerim esnekleşti.
Satayım mı sana da bir tane.?''
*
''Yaşlandın,'' dedi oğul, ''yoğurttan başka bir yemek
Çiğneyemeyecek kadar güçsüzleşti ağzın
Üstelik bir kazı yedin, kemikleriyle gagasını kemirerek
Söylesene bana, bunu nasıl başardın.?''
*
''Gençliğimde,'' dedi babası, ''hukuk çalıştım,
ve tartıştım her konuyu karımla;
İşte budur nedeni çenemin güçlü olmasının
Ben böyleyim, kendimi bildim bileli hayatta.''
*
''Yaşlandın,'' dedi genç, ''açıkçası
inanmak zor, çünkü gözlerin hâlâ sapasağlam
Hiç de kolay değil burun üzerinde yılanbalığı taşıması
Nedir seni böylesine zeki yapan.?''
*
Babası, ''Üç soruna yanıt verdim, artık yeter,'' dedi;
''Sanma kendini önemli bir kimse,
Sanıyor musun bütün gün saçmalık dinleyeceğimi
Derhal kaybol, yoksa aşağı yollarım seni bir tekmeyle.!'' (Sayfa: 37-38)
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...