#BinbirGece Masalları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#BinbirGece Masalları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Kasım 2021 Pazartesi

Binbir Gece Masalları Cilt 4/2, Fransızcaya Çeviren: Joseph Charles Mardrus, Fransızcadan Çeviren: Âlim Şerif Onaran

 

ON BEŞİNCİ KİTAP:

*

Şehzade Elmas'ın Harika Öyküsü:

*

''..yüreğimin kabuğundan dökülecek olan sözleri dinle, onları topla ve giysinin eteğine koy.!'' (Sayfa: 403)

*

''Aşk varlığını sezdirmeden kulağımdan geçerek içime sızdı;

Ve bilinmeyen sevgili ile yüreğim arasında ne olup bittiğini anlayamadım.'' (Sayfa: 405)

*

''..kuşkuları yüreğimin çekmecesinde sakladım ve suskunun kilidini dilimin kapısına taktım.'' (Sayfa: 436)

*

''Ve bu öyküyü çok büyük bir dikkatle dinleyen Şah Şehriyar ''Ey bal ağızlı, sana övgüler olsun.! Sen bana acı kaygılarımı unutturdun.! diyerek Şehrazad'a ilk kez teşekkür etmiş.'' (Sayfa: 447)


Özdeyişler ve Nükteler Ustasından Bazı Latifeler ve Nükteler:

*

Cûha: (Mısır, Suudi Arabistan ve Yemen'de Gûha) ya da Cûhi: Nuh Duceyn bin Sabit (Haris) ya da Abdullah olarak da bilinir. İslam dünyasının Nasrettin Hoca'sı. Eski İslam kaynaklarında yüz yıl yaşadığı, Kûfe'de öldüğü belirtilir. Adına ilk kez Câhizî'nin IX. yüzyılın başlarında yazdığı Risale fi'ş-Hakameyn adlı yapıtında rastlanır. Fıkraları Nasrettin Hoca'nınkilerle sık sık karşılaştırılır. (Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi. (A.Ş.O)

*

Günün birinde, dostları ona ''Ey Cûha, yaşamını avarelik içinde geçirmekten ve elinin on parmağını sadece ağzına yiyecek doldurmak için kullanmaktan utanmıyor musun.? Ve de artık bu serseri hayatı bırakıp herkesin yaşamına uygun şekilde yaşamanın zamanı geldiğini düşünmüyor musun.?'' demişler. Onların bu sorularına Cûha hiç yanıt vermemiş. Ama günün birinde, kendisini göklerde yücelere uçurmaya yatkın şahane kanatlarla donanmış ve kuşlara dehşet veren harika bir gagası ve iki zambak sakına benzer ayakları olan büyücek ve güzel bir leylek yakalamış. Onu yakalayınca da kendisine sitemde bulunanlarla birlikte eline bir bıçak alarak taraçasına çıkmış ve leyleğin muhteşem kanatlarını, harika gagasını ve incecik olan güzelim bacaklarını kesmiş ve onu havaya fırlatarak ''Uç, uç bakalım.!'' diye haykırmış Dostları buna çok kızarak kendisine ''Allah belanı versin, ey Cûha.! Neden bu çılgınlığı yaptın.?'' diye haykırmışlar. O da ''Bu leylek, öteki kuşlara benzemediği için canımı sıkıyor ve bakışımı incitiyordu. Ama ben onu şimdi herkese benzer yaptım'' diye yanıt vermiş.'' (Sayfa: 448-449)

Kuşların Başkanı Genç Kızın Öyküsü:

*

''İç çek, ey sabah, ta ki bu iç çekmelerden biri dalgalanarak sevgilinin toprağına yol alsın.'' (Sayfa: 465)

*

''Daha nice zaman, ey zalim, yaramı alaya alacaksın.? Yüce Tanrı, şu koskoca yeryüzünde, senin alaylarının mızrağına hedef olarak benden başkasını yaratmış mıdır acaba.?'' (Sayfa: 469)


''Euklides'in kendisi, benim peteğimin hendesesine hayran olarak bilgilenmiştir.'' (Sayfa: 495)

*

''Aşk, ağır olanı yeğniler. Anladıysan beri gel, anlamadıysan olduğun yerde kal.'' (Sayfa: 496)

*

''Şah Şehriyar, Şehrazad'ın bu öyküsüne, özellikle çiçeklerin ve başta Hüthüt Kuşu'nun ve karganınkiler olmak üzere kuşların şarkılarına hayranlığın sınırında hayran olmuş. İçinden ''Vallahi.! Vezirimin bu kızı benim için büyük bir lütuf oldu. Onun erdemlerini ve niteliklerini taşıyan birisi ölmeye layık değildir. Onun hakkında kesin bir karara varmadan önce, bir süre daha düşünmem gerek. Ve sonra.! Belki de onun hâlâ bana anlatacağı kim bilir daha ne harika öyküleri vardır.!'' diye düşünmüş. Ve ruhunda o güne kadar duymadığı bir coşkunluk duymuş; öyle ki, ansızın Şehrazad'ı yüreğine bastırmaktan kendini alamamış..'' (Sayfa: 505)

Sekizinci Kolluk Amirinin Öyküsü:


''..''İşte dövüşçü karşında.! Kim gelip dövüşecek onunla.?'' diye haykırmış. Genç kız da, herkesin önünde gelip avlunun ortasında halının üzerinde oğlanın karşısında yer almış. O da hemen ''Bizimle birlikte Kaf Dağı'nın tepesine uç.!'' diyerek halıya değneğiyle vurmuş. Halı da herkesin şaşkınlığı içinde, göklere doğru yükselmiş, göz açıp kapayasıya kadar bir zaman bile geçmeden, onları Kaf Dağı'nın tepesine kondurmuş.'' (Sayfa: 563)

ON ALTINCI KİTAP

Deniz Gülü İle Çinli Genç Kızın Öyküsü:


''Bu bahçeden kan ağlayan laleler gibi, aşkın yarasını yüreğimde taşıyarak ayrılıyorum.

Bahtsız o kişidir ki, dünya bahçesinden, urbasının eteğinde hiçbir çiçek taşımaksızın çıkar gider. (Sayfa: 594)

*****

''Şehriyar da ''Yoksa benim zevkimden kuşku mu duymaktasın, ey Şehrazad.! Ben acaba senin sözlerin kulaklarıma akmadan ve gözlerim seni görmeden herhangi bir geceyi geçirebilir miyim.?'' demiş.'' (Sayfa: 605)

Bilgiye ve Tarihe Açılan Pencereler:

*

''Konuş ve ruhunda ne varsa boşalt ki, dinleyenin kulağı bunlarla beslensin.! Kim bilgiyi elde etmişse, büyük bir servet edinmiştir. Ve Nasip Dağıtıcı, isteyene bilgi verir ve zekâ da onun buyruğuyla var olur; ama insanoğulları arasında ancak küçük bir miktarı ruhsal verilere sahip olur.''

*

''Bakışlarımızı bilgiye ve tarihe açılan pencereden dışarı çevirerek yöremizi gözlemleyelim.! Ve oradan eski yüzlerin harika geçişini izleyelim; böylece, bu geçiş dolayısıyla ruhumuz aydınlansın ve ışık içinde yetkinliğe doğru yol alsın.!'' (Sayfa: 646)

26 Ekim 2021 Salı

Binbir Gece Masalları Cilt 4/1, Fransızcaya Çeviren: Joseph Charles Mardrus, Fransızcadan Çeviren: Âlim Şerif Onaran

 

ON ÜÇÜNCÜ KİTAP:

İnci Demeti'nin Öyküsü:

*

''..Sarhoş doğmuş olana, içkinin sarhoşluğunun ne önemi olur.?..'' (Sayfa: 19)

*****

''..geçirdiğin serüven seni bir karışıklık değirmenine taşıdı.. (..)

Sevgilinin sana kuğuların tüylerinden de yumuşak görünen ve alnını dayamayı düşündüğün beyaz kolları işte karşında.! Onu iyice incele ve kendini koru.!

(..) 

Ayağa kalk dostum ve silkin uyuşukluğundan.! Mutluluğun gülü uykuda çiçek açmaz. Bu yaşam anlarının yanmaksızın geçip gitmelerine izin verme.! Senin yüzyıllarca uyumak için zamanın olacak nasıl olsa.!'' (Sayfa: 25)

*****

Sevdiğim o sevgilinin - Ah.! Ah.!

Deve tüylü yanağı - Ey gece.!

Tatlılıkla geçer - Ey gözler.!

Şebnemle ıslanmış gülleri - Ey gece.!

Sevdiğim o sevgili - Ah.! Ah.!

Tazecik bir genç kızdır - Ey gece.!

Aşkla dolu bakışları - Ah.! Ah.!

Büyülemiştir - Ey gözler.!

Babil hükümdarlarını - Ey gece.!

İşte böyledir, - Ah.! Ah.!

Sevdiğim o sevgili.!'' (Sayfa: 32)

Canayakın Zina Çocuğunun Karmaşık Öyküsü:

''Ve Sultan Şehriyar bunları söyledikten sonra kaşlarını müthiş şekilde çatarak ve beyazı belirmiş gözlerle yandan yana bakarak ''Sana gelince Şehrazad, senin, gitgide kafalarını kestirdiğim bütün o yüzsüz kadınlara benzemediğine inanmaya başlıyorum.! diye eklemiş.'' (Sayfa: 79)


''Keder, kardeşim, arıtan bir ateştir; ve zamanın dönüşümü, doğuştan kör olan gözleri iyileştirir.'' (Sayfa: 82)
*
Üçüncü Delinin Öyküsü:
*
''..doğası kendiliğinden güzel olan bir toprağa ekilmemişse, tüm bilgelik boşunadır. Yoksa, deliliğin tırpanı, ilk darbede üzerindeki verimli toprağı sıyırır ve altında sadece kuru ve verimsiz toprak kalır.'' (Sayfa: 126)


Doksan Dokuz Kesilmiş Kafanın Altında Bilgelik Sınavı:

*

''..harflerin ruhlarla ilişkisi vardır. Ve dildeki hiçbir harf yoktur ki, bir ruh tarafından yönetilmesin. (..) .. sözcüklerin kudretine inanan ve sözcüklerin dünyayı idare ettiğinin ve yazıyla ya da sözle ifade edilen sözcüklerin şahları ve yönettikleri ülkeleri sarstığının farkında olan bilgelerin kafasını hiç bulandırmayan mucizeleri taşırlar.'' (Sayfa: 139)

*

''Sultan ''Doğru olarak ve benim düşünceme yatkın olarak konuştun.! Peki, bana, sağlıktan sonra en değerli şey nedir, söyler misin.?'' demiş.
Delikanlı ''Sevecenlikle doluysa, dostluktur.! Ama sevecenlik gösterecek dostu bulmak için, ilkin onu denemek ve seçmek gerek.! Ve bir kez bu dost seçilince, artık onu hiç bırakmamak gerek; çünkü bir ikincisi uzun boylu muhafaza edilemez. Bundan dolayı, onu seçmeden önce, bilge midir, cahil midir anlamak üzere iyice incelemek gerek.! Çünkü, cahil bilgeliği anlayasıya kadar karga beyaz olur; çünkü bilgenin sözleri, bize bir sopayla vurularak söylenmiş olsa da, cahilin övgüleri ve çiçeklerine yeğdir; çünkü bilge, ilkin yüreğine danışmadan tek bir söz çıkarmaz.!'' diye yanıt vermiş.'' (Sayfa: 141)


Ali Baba ve Kırk Haramiler Öyküsü

*****

''..insan parmaklarıyla da gözleri kadar iyi görebilir; yeter ki, derisi bir timsahınki kadar kalın olmasın.!'' (Sayfa: 187)


ON DÖRDÜNCÜ KİTAP
*

Züleyha Sultan'ın Öyküsü
*
''..ben, şu mutlu Şam kentinde, kentin en saygın tacirlerinden biri olan Abdullah adlı bir babanın oğlu olarak doğdum. Benim eğitilmem için hiçbir harcamadan kaçınılmadı; böylece ilahiyat, şeriat, cebir, şiir, yıldızbilim, hüsnü hat, riyaziye ve inancımızın gelenekleri üzerinde derin bilgi sahibi hocalardan ders aldım. Aynı şekilde, bir gün gezme duygusuna kapılıp da dünyayı dolaşırken rastladığım insanlarla konuşmam sırasında işime yarasın diye, bana, bir denizden öbürüne senin hükmün altında bulunan bütün ülkelerin dilleri de öğretildi. Böylece, bizim dilimizin çeşitli lehçelerinden gayri, Farisice, Yunanca, Tatarca, Kürtçe, Hint ve Çin dillerinde konuşmayı öğrendim. Ve hocalar bana bu dilleri öylesine bir tarzda öğretmeyi sağladılar ve ben de öğrendiğim her şeye öylesine sahip çıktım ki, hocalar, haylaz öğrencilere beni örnek gösterir oldular.'' (Sayfa: 282)

*****

''Ben aşkın öğrencisiyim, bana güzel davranışları o öğretti.
Ruhuma, yüreğimi delen o genç karacaya sakladığım hazineler koydu. 
Güzel şakaklarında siyah akrepler olan,
Yaşamım boyunca yüreğimin seçtiği delikanlıyı seveceğim.
Çünkü aşkımın nesnesine sadakatle bağlıyım, ben.!
Ey sevdiğim, sen sevilecek bir varlık bulduğunda, onu çok sev ve ondan ayrılma. Yitirilen şey bir daha hiç bulunmaz.''
(Sayfa: 293)



En Gönlü Yüce Hangisi.?

*

''.. aşk, efendim, kökleri yüreklerde yer alan bir bitkidir; onu koparmak için, yüreği de birlikte koparmak gerekir.!'' (Sayfa: 343)

Sihirli Kitabın Öyküsü

*

''Emirü'l Müminin.! Ruhumuz ne göğün güzelliğiyle, ne bahçelerle, ne meltemin tatlı esintisiyle, ne çiçekleri seyrederek neşelenmiyorsa, bir çare kalıyor demektir; o da kitaplardır. Zira ey Emirü'l Müminin, bahçelerin en güzeli hâlâ da kitap dolu bir dolaptır. Onun rafları boyunca gözlerle bir gezinti yapmak gezintilerin en hoş olanıdır.!''
(Sayfa: 360)

*

''Eyvahlar olsun o kimselere ki, yüreği sevdiklerinin ellerindedir.
Onu yeniden elde etmeye kalkışırlarsa, öldürülmüş bulurlar.!
Kendilerini aşka düşmüş bulurlarsa, onu sevdiklerine emanet ederler.'' (Sayfa: 363)

*

''Bakın aşkın yaşlandırdığı kişiye.! Yüreği yaşlanmamış olsa da, onu toprağa gömdüler.!'' (Sayfa: 364)

*

''Eğer geleceğinden daha önce haberli olsaydık,
Ayaklarına halı olsun diye yüreklerimizin saf kanını akıtır; ve gözlerimizin kadifesini sererdik.!
Çünkü senin yerin gözkapaklarımızın üzerindedir.!'' (Sayfa: 365)

*

''..atasözü 'Yüreğinde sabır taşıyanlar maksadına ulaşır, acele eden de hatadan yakasını kurtaramaz' der.'' (Sayfa: 385)

*

''Ve de şair şöyle dememiş midir.?
İnsanların kıyas yoluyla, hepsi kardeştir. Babaları Âdem'dir, anaları da Havva.!
Aralarındaki fark, sadece yüreklerinde iyiliğin az veya çok olmasından doğar.!'' (Sayfa: 389)


''Ey dost.! Dünyayı doğudan batıya baştan aşağı dolaştım. Tüm rastladığım zahmet ve yorgunluktur.
Zamanın insanlarıyla düşüp kalktım. Ne hoş bir dost buldum, ne de dengimi.!'' (Sayfa: 391)

Doğruyu Eğriden Ayırt Edici Ömer:

''Meryem'in oğlu ve Tanrı'nın duası ve barışı üzerine olası efendimiz Muhammed gelmeden önce en büyük peygamber olan İsa'nın kutsal kenti ve ilk inanç sahiplerinin ibadet için kıble olarak mabedine doğru yöneldikleri Kudüs'ün alınışı sırasında, halkın başında bulunan Patrik Sofronyos, kutsal kenti gelip bizzat Halife'nin teslim alması koşuluyla teslim olmayı kabul etmişti. Anlaşmadan ve koşullardan haberli olan Ömer, yola koyulmuş. Ve yeryüzünde Allah'ın halifesi olan ve İslam'ın sancağı önünde kudretli hükümdarlara boyun eğdiren zat, ardında hiçbir koruyucusu ve hiçbir maiyeti olmaksızın; birinde hayvan için arpa, ötekinde hurma bulunan iki torba ve ardında su dolu bir güğüm taşıyan bir deveye binerek Medine'yi terk etmiş.
Ve sadece ibadet etmek ya da geçerken rastladığı bir kabilede adalet dağıtmak üzere durarak gece gündüz yol almış; ve böylece Kudüs'e ulaşmış. Ve anlaşmayı imzalamış. Kentin kapıları da çılmış, Ömer, Hıristiyanların kilisesi önüne gelince, namaz saatinin yakın olduğunun farkına varmış; ve Patrik Sofronyos'a inananların bu görevini nerede yerine getirebileceğini sormuş. Hıristiyan da ona kiliseyi önermiş. Ama Ömer ''Bu kiliseye asla ibadet için girmem. Bu, siz Hıristiyanların kârınadır. Çünkü halife bir yerde ibadet ederse, Müslümanlar hemen orayı ele geçirmek isterler. Bundan da siz zarar görürsünüz' diyerek haykırmış. Ve kutsal Kâbe'ye dönerek ibadetini yerine getirdikten sonra, Piskopos'a ''Şimdi bana bir yer göster ki, orada bir camii yaptırayım ve bundan böyle Müslümanlar, sizinkilerin tapınması için yapılmış yerleri taciz etmeden ibadet için orada bir araya gelsinler'' demiş. (Sayfa: 673-674)

26 Eylül 2021 Pazar

Binbir Gece Masalları Cilt 3/2, Fransızcaya Çeviren: Joseph Charles Mardrus, Fransızcadan Çeviren: Âlim Şerif Onaran

 

ON BİRİNCİ KİTAP

*

Genç Nur ile Yiğit Frenk Kızının Öyküsü:

*

''Ey şarap yüklü, şerbet kadar tatlı ve karga kadar siyah üzüm salkımları, koyu yapraklar arasından sızan parıltınız, yeni kınalanmış kadın parmakları gibi gösterir sizi; ve kütüklerin üzerinde zarafetle sarkarak, her durumda, sarhoş edersiniz bizi ve ruhumuz güzelliğine hayran olur; çiğneme fıçısında öylece durur ve sarhoş eden bala dönüşürsünüz.'' (Sayfa: 418)


*****

*****

''Bak, ey tellal.! Doğanın düzenini alt üst eden şu adama bak.! Bu iri kuyruklu bir koyundur.! Ama kuyruğu çenesinde çıkmış.! Ve eminim ki, sen beni böylesine uzun sakallı ve dolayısıyla zekâsı kıt birine teslim etmezsin.! Çünkü bilirsin ki, zekâ ve akıl sakalın uzunluğuyla ters orantılıdır.'' (Sayfa: 433)

Alaaddin ve Sihirli Lamba Öyküsü (Sayfa: 510)

Harun Reşid'in Soytarısı Behlül:

''Anlatırlar ki, Halife Harun Reşid'in kendisiyle birlikte sarayda yaşayan, kederli saatlerinin sıkıntısını dağıtarak onu eğlendirmek üzere görevli, Bilge Behlül diye anılan bir soytarısı varmış. Halife, ona, bir gün ''Ya Behlül, Bağdat'ta kaç budala bulunduğunu biliyor musun.?'' diye sormuş. Behlül de ''Sultanım, bunun listesi biraz uzun tutar.!'' diye yanıt vermiş. Harun ''Seni bunu yapmakla görevlendiriyorum.! Tam bir liste olmasını da beklerim.!'' demiş. Behlül de uzun bir kahkaha atmış. Halife, ona ''Neyin var, Behlül.?'' diye sorunca; Behlül ''Efendimiz, ben, her türlü yorucu çalışmanın düşmanıyım. Bundan dolayı, seni hoşnut kılmak için, iyisi mi, ben, Bağdat'ta bulunan bilgelerin listesini çıkarayım sana.! Çünkü böylesi bir iş beni ancak bir yudumluk su içecek süre kadar uğraştırır. Ve pek kısa olacak bu listeyle, Tanrı tanıktır ki, saltanatının başkentindeki budalaların da sayısını öğrenmiş olursun.!'' demiş.

İşte bu Behlül, bir gün, halifenin tahtı üzerine oturarak, bu gözüpek davranışından dolayı, kapı kullarından epeyce sopa yemiş. Bu olay dolayısıyla kopardığı çığlıklar tüm sarayı heyecan içinde bırakmış, bizzat halifenin de dikkatini çekmiş. Ve Harun, soytarısının sıcak gözyaşları döktüğünü görerek onu teselli etmeye girişmiş. Ama Behlül, ona ''Ne yazık ki, ey Emirü'l-Müminin, benim acılarım teselli kabul etmez, çünkü ben kendime ağlamıyorum, efendim halifeye ağlıyorum.! Eğer, gerçekte, onun tahtını bir an işgal ettiği için bunca dayak yiyorsam, yıllar ve yıllar boyunca onu işgal edeni, ne büyük bir tehdit beklemektedir kim bilir.!'' demiş.'' (Sayfa: 724)


Sultan Nurü'n-Nehar ile Güzel Ecinniye Öyküsü (Sayfa: 774) 
(Uçan Halı)



''Hindistan'ın bu ülkesinin gerçekten  garip olan merak uyandırıcı şeyleri hayranlıkla izlemiş.(..) 
Ama bu, yıkılıp kahrolası mabedin  asıl çekici varlığı, som altından insan boyunda bir heykelmiş. Bu heykelin gözleri oynak iki yakuttan imiş. Ve bu gözler öylesine  bir sanatla yapılmış bulunuyormuş ki, âdeta canlı ve önünde bulunan kişilere bakar ve hareketlerini izler gibiymiş.'' (Sayfa: 780)

11 Ağustos 2021 Çarşamba

Binbir Gece Masalları Cilt 3/1, Fransızcaya Çeviren: Joseph Charles Mardrus, Fransızcadan Çeviren: Âlim Şerif Onaran


DOKUZUNCU KİTAP


Ebu Kir ile Ebu Sir'in Öyküsü:
*
"Kötülükten el çek.! Ve kötülüğün tasından içip sarhoş olma.! Kötü her zaman savrulup yere serilir.
Okyanus, yüzeyinde çölün iskeletlerinin yüzdüğünü görür: oysa dibinde, denizin dibinin kumları üzerinde, inciler sakince yatar.
Huzur ve mutluluk dolu bölgelerde, havanın saydam sayfalarında 'İyilik tohumunu serpen iyilik biçer.! Çünkü her şey aslına döner.!' yazılıdır.'' (Sayfa: 44)

*

Itırlı Bahçe'den İbret Verici Fıkralar:

*

Beyaz Var, Beyazcık Var:

*

''..bu kısa öykü, her çeşitten beyaz olduğunu ve ancak aklı başında kişinin aradaki farkı anlayabileceğini kanıtlamak içindir.'' (Sayfa: 54)

*

Genç Sarı Adamın Öyküsü:

*

''Şarap bardağı şuracıkta ve yakındaki sık ağaçlıktan kuş ötüyor; yüreğime diyorum ki: 'Ne vakte kadar mutluluğu iteceksin.? Uyan, yaşam ödenecek, kısa süreli bir borçtur.'..'' (Sayfa: 76)

*****

''Fakirlik bizi kendi ülkemizde yabancı kılıyor; paraysa yabancı bir ülkede vatan sağlıyor.!'' (Sayfa: 87)

*****
Gülnar ile Gülen Ay Öyküsü:

*

''..biliyorum ki, aşk; kadınların ve kızların yüzleri bir ar peçesiyle kapalı olduğundan, biz Müslümanlarda, çoğu zaman, gözlerden çok kulaklar yoluyla algılanır.!'' (Sayfa: 121)

*****

''Bilgeler 'Hoş karşılanmak dilersen, imkânsızı talep etme.!' demişlerdir.'' (Sayfa: 127)

*****

Musullu İshak'ın Kış Gecesi:

*

''Sana benzeyen adam, kendinden utansın.'' 
(Sayfa: 154)

*****

HALİFE İLE BALIKÇI HALİFE:

*

''..kötü baht, sabırlı bakımla patlayan ve iyileşen bir yara gibidir..'' (Sayfa: 163)

*****

''Beni kınayanlar, boyuna bitip tükenmeyen ıstırabımdan dolayı eleştiriyorlar.! Ama yürek tüm tesellileri reddederken ben ne yapabilirim.? Kendi başıma buyruk muyum, yürek benim iradem altında mı sanki.?'' (Sayfa: 188)

ONUNCU KİTAP

Hasan el-Basri'nin Serüvenleri:

*

''Yüreğim yer değiştirdi ve artık gözlerim uyumayı beceremiyor.! Ve aşkın değiştirdiğini, yine ancak aşk yerine getirir.'' (Sayfa: 245)

*****
*****

''Bana ölümü vermek ister misin.? Öyleyse bağışlama beni.! Aşkın başka kurbanları da vardır elbette.! Beni yaşama mı döndürmek istiyorsun.? Gözlerini üstüme çevir öyleyse, ey dünyanın süsü.!'' (Sayfa: 254)

*****
*****

Nezaket Kurallarına Aldırmayan Neşeli Kişiler Divanı:

*

Tarihsel Yellenme:

*

''Ayağa kalk arkadaş, bahar mevsiminin boşuna geçip gitmesine izin verme.!'' (Sayfa: 309)

*****
*****

Uyanık Uykucu Öyküsü:

*


''..bir daha asla ülkemin halkıyla düşüp kalkmayacağıma ve evimde sadece  yabancıları ağırlayacağıma yemin ettim; ama, dahası, deneylerim bana, kısa ve sıcak olan dostluğun uzun ve kötü biten dostluktan çok daha yeğlenecek olduğunu öğrettiğinden âdemoğulları arasında en hoş ve en çekici de olsa, hiç kimseyle birbirini izleyen iki gün düşüp kalkmamaya da yemin ettim..'' (Sayfa: 323)

*

''..hiçbir doğru adam ve yüreği yüce kişi yoktur ki, ceza görmemenin kötülerin sığınağı olmasından acı duymasın.!'' (Sayfa: 327)

*****
*****

Zeynü'l Mevasıf'ın Aşkları:

*

''Ah.! Bahtsızlara kalan tek avuntudur bu rüyalar.! Ama tatlı hayallerden ayrılınca uyanışın gözyaşları ne kadar acı.!'' (Sayfa: 391)

1 Nisan 2021 Perşembe

Binbir Gece Masalları Cilt 2/2, Fransızcaya Çeviren: Joseph Charles Mardrus, Fransızcadan Çeviren: Âlim Şerif Onaran

Tunç Kentinin Olağanüstü Öyküsü:

*
''..''Yarın seni çağıranlara, toprak 'O öldü.! Kıskanç bağrım ona sonsuza dek gömülenleri geri vermez.' diye yanıt verecek.!'' (Sayfa: 381)
*****

İbnü'l-Mansur ile İki Genç Kızın Öyküsü:

*
''Aşk ancak başkasıyla paylaşılmadığı zaman mutluluk sağlar.!'' (Sayfa: 407)
*****
*****
''Aşkın zevklerini, acılarını tatmamış olan kişi, bir dostu yitirmenin ne demek olduğunu bilmez.!
Aşkın yaralarını bağrında taşımayan kişi; bir dostu yitirmenin ne demek olduğunu bilmez.!
Aşkın yaralarını bağrında taşımayan kişi; neden olduğu müthiş acıları bilmez.!
(..) Ey geçip gitmiş zaman.! Yabanıl bir bahtın hükümlerine karşı ne yapmalı, ey yaralı yürek.?''
(Sayfa: 410)
*****
*****
''..bil ki, âşıkların yüreğinde başkalarının kuşku duyamayacağı şeyleri gören gözler vardır.!..'' (Sayfa: 411)
*****

Göznuru Adlı Genç Kızın Öyküsü:

*
''Aşkı sadece dilinde taşıyan ve yüreğinde duygusuzluk yerleşen kişi sevmeyi bilir mi.?
Yüzü tutkulu gibi görünse de, yüreği bir kaya gibi sert olan sevmeyi bilir mi.?
Bana 'Ayrılık aşkın azabını iyileştirir' dediler. Ama ne yazık ki, ayrılık bizi hiç iyileştirmedi.
Bize 'Sevilenin yanına dönmek ilaçtır' dediler. Ama bu ilacın etkisi yok, çünkü sevilen aşkımızı bilmemektedir.'' (Sayfa: 516)
*

Goncagül ve Dünya Tatlısı:

*
"Şimdi dost öylesine uzak ki ve sabrım öylesine tükendi ki.!
Denizin uçurumlarını aşıp ona nasıl ulaşmalı.?
Ciğerim böyle yanarken nasıl vazgeçerim onu bulmaktan.?
Gözlerimi uyku yerine uykusuzluk mu bürüsün.?
Oturduğumuz yerleri ve toprağımızı terk ettiği günden beri, yüreğim alevler içinde.! Ah.! Hem de ne korkunç alevler.!
Ey, yüce nehirler.! Seyhun, Ceyhun ve sen Fırat.! Gözyaşlarım sizin sularınız gibi akıyorlar.!" (Sayfa: 555)
*****
*****
''Yalnızlığımda sevgilimin anısı bana tatlı bir yoldaşlık sağlıyor ve özlemin acı veren kederlerini benden uzaklaştırıyor.'' (Sayfa: 576)
*****
*****
''Şimdi, bunca uzun bir yokluktan sonra, baht beni dostumla yine birleştirir mi; her zaman açık olan özlem kitabını kapatıp birleşmenin zevkinin yokluğun iç sıkıntılarını izlemesine yol verir mi, kim bilir.!
Ve kim bilir, barınılacak yerlerde, dostumun zevklerimi paylaşmak üzere, beni yeniden kabul etmesi fırsatı bana verilecek mi.?'' 
(Sayfa: 577)
*****
*****
''İşte mutluluk ve sevinç günü geldi.! Ve sevdiceğim gelip beni ayrılıktan kurtarıyor.
Yaklaşması nasıl da sarhoş edici ve hoş.! Onun ince konuşmasında ne sihirler var.! Bana gönül şerbetini içiriyor ve bu içki duyularımı bu dünyanın dışına taşıyor.!'' (Sayfa: 580)
*****

Abanoz At'ın Sihirli Öyküsü:

*
''Senin hatıran, ey sevgili, yüreğimden hiç silinmeyecek, gözden ırak ve uzak da olsan.! Günler geçebilir, zaman ölebilir; ama yüreğimde aşkın hiç ölmeyecek.!
Ben bu aşka gömülerek ölmek ve bu aşk içinde yeniden dirilmek isterdim.!'' (Sayfa: 603)
*****

Fındıkçı Delile'nin Hilelerinin Öyküsü:

*
''Kartallar ve şahinler ölü eti yemezler; ama erdemsiz akbabalar leşler üzerine üşüşürler.'' (Sayfa: 655)
*****

Cıva Ali'nin, Delile ve Kızı, Delile'nin Kardeşi Balık Kızartıcısı Zurayk ve Büyücü Yahudi Azarya ile Serüvenleri:

*
''..unutmak mutluluğun başıdır; ve bir şeyi unutmuş olan kişi, pekâlâ artık onsuz yaşayabilir.!'' (Sayfa: 681)
*****
*****
''İnce zevklilerin yemeğidir, bu su kuşlarının eti.!
Bir bakır parçasına altın alıyorsunuz, gümüş alıyorsunuz.!
İçine aldığı zeytinyağıyla kavrulurken keyifle kıvrılan balıklar.
Ey ince zevklilerin yemeği.! (Sayfa: 682)


''..sen, dış ve iç kabuğu ayıklanmadıkça yararı olmayan ceviz gibisin.'' (Sayfa: 694)

*****
*****
Balıkçı Cevder ya da Sihirli Heybenin Öyküsü:
*
''Sağduyudan yoksun olan, seni ezer, buna sabırla katlan; senin öcünü almak için Zaman'dan başkasına güvenme.!
Ama kıyıcılıktan sakın.! Çünkü bir dağ bir başka dağı ezerse, bir gün ondan daha güçlüsü tarafından ezilir ve parçalanarak uçar.!'' 
(Sayfa: 702-703)

1 Mart 2021 Pazartesi

Binbir Gece Masalları Cilt 2/1, Fransızcaya Çeviren: Joseph Charles Mardrus, Fransızcadan Çeviren: Âlim Şerif Onaran

 

Kamerü'z-Zaman ile Prenses Bedrü'l-Büdur Öyküsü:
*
''Dudaklarımın dokunuşuyla beni çıldırtan gözbebeklerinin karardığını ve tüm ruhumla sevdiğim yanaklarının kızardığını görürüm.
Kendi kendime ''Ey kalbim, tutkunu kınamayı göze alacaklara, 'Ey yasaklayıcılar, benim sevgilim kadar güzel olan bir varlık gösterin bana.!' de.!'' diyerek haykırırım.!'' (Sayfa: 23)


''..tuz tadı, kolay kazanılmayan dudaklarda lezzetlidir.!'' (Sayfa: 34)
*****
''Derler ki, 'Delidir o.! Gençliği yitip gitmiştir.!' Onlara derim ki, 'Mutludur o deliler.! Yaşamdan başka türlü zevk alırlar.! Ve onların davranışlarına gülen önemsiz kişilerin bu konudaki tutumlarından farklıdırlar.!' Onlara başkaca derim ki, 'Benim deliliğim bir kurtuluş yoludur ve de sevgilime yaklaşma biçimidir.!'..'' (Sayfa: 53)
*****
''- Ey gözümün karası, ben senin için göz kapaklarımı billur çubuklarla mavileştiriyor ve ellerini karılmış kınaya batırıyorum.!'' (Sayfa: 108)
*****
''- Karşımdasın, karşımdasın, ey benim gece dolaşan ceylanım.! Gece tümüyle gözlerinin ışığıyla boğuldu.! Deniz üzerinde sarhoş bir kuş gibi gözlerine dalıyorum.! (..)
- İşte karşındayım.! Ayışığından oluşmuş etimin gizli meyvesi, bildiğin olgun şeklini alıyor. Gel.! Tüm deniz gözünde belirecek.! O deniz ki, çalkanması kuşları sarhoş eder.!'' (Sayfa: 130)
*****

Alaaddin ebu Şâmât'ın Öyküsü:

*
''Konuşmadan önce ağzına koku sür.!'' (Sayfa: 135)


''İhtiyara sordum 'Neden sırtın eğik yürüyorsun.?' diye; bana 'Çünkü nemli toprakta gençliğimi yitirdim.! Eğilmiş, onu arıyorum.! Ve sırtıma aldığım deney o denli ağır ki, artık belimi doğrultmama engel oluyor.!' dedi.'' (Sayfa: 152)
*****
''..şair 'Baş kurtulmuşsa, yitirilen servet zarar vermeden kesilen tırnağın kıpırtısı gibidir.!' demiştir.'' (Sayfa: 157)
******
''Selamım avcıdan saklanan o ince karacaya doğru akıp gitti ve yanaklarının tarhlarında biten güllere saygılarımı iletti.!'' (Sayfa: 161)


''..en garip eylemler, nedeni bizim gözümüzden kaçmadıkça, sanıldığı kadar garip değildir. Her durumda, biz, sadece ortaya çıkan olayın etkilerinden başka bir şey düşünemeyiz.'' (Sayfa: 181)
*****
''O, güneşle, ayla ilgilidir, güneş kadar, ay kadar, gül fidanı kadar kederin renklerinden uzaktır.
O, görününce, varlığı derinden derine yürekleri oynatır; ayrılınca da yürekler yok olur.'' (Sayfa: 201)
*****
Bilgili Canayakın'ın Öyküsü:
*
''Âdem'in adı Arapçada deri ve yeryüzünün kabuğu anlamına gelen adim'den gelir'' (Sayfa: 215)
*****

Gemici Sindbad'ın Öyküsü:

*

''Çoğu zaman barınaksız bir zavallı, bahtının yarattığı bir sarayın gölgesinde uyanır. Bense, ne yazık ki, her sabah bir gün öncekinden daha sefil uyanırım.!
Savurgan bahtın önlerine yığdığı varlıkların bağrında başkaları mutlu ve memnun yaşarken; bahtsızlığım, sırtıma yüklenip beni yoran ağır yükle her an daha fazla artar.'' (Sayfa: 239)
*

Birinci Gezi:

*
''Güçlükler, kazanılan zaferi daha da güzelleştirir.! İnsanoğlunun zaferi, uykusuz geçen uzun gecelerin ölümsüz kızıdır.!
Denizin beyaz, boz ya da pembe incilerinin eşsiz hazinesini bulmak isteyen kişi, bu güzel şeylere ulaşmadan önce dalmayı bilmelidir.
Çabasız zafer kazanmak isteyen, ölünceye kadar imkânsız bir umudu izleyecektir.!'' (Sayfa: 243)
*

Altıncı Gezi:



''Gecenin olayları seni üzüntüye sürüklemesin; çünkü felaketlerin en büyüklerinin bile tükeneceği bir süre vardır.'' (Sayfa: 296)


Güzel Zümrüt ile Şöhret'in Oğlu Alişar'ın Öyküsü:

*
''..bu dünya demirci dükkânına benzer; şayet ocağın ateşiyle bir yerini yakmış ya da sıçrayan kıvılcımla bir ya da iki gözünü yitirmemişsen seni kuşkusuz dumanıyla boğar.!''
*
''Boş hayal.! Siyah çizilmiş yolunda, bahtın sana ihanet edince, bir dost yüreği bulacağını sanma.!
Ey yalnızlık.! Kutsanmış değerli yalnızlık.! Seni yüreğinde üretenlere hiç sapmayan gücü sağlar ve sadece kendine güvenme sanatını öğretirsin.!''
*
''İki yakası da kötü.! Dikkatle incelersen dünyanın böyle olduğunu görürsün.!
Bir yakası riyakârlıktır, öbür yakası ihanet.!'' (Sayfa: 317)


''Bilgeye işkence veren açlığı kovmak için bir kuru ekmek yeter. Oysa dünya âlem, oburun sahte açlığını nasıl yatıştıracağını bir türlü bilemez.!'' (Sayfa: 330)


''Birinin yokluğu bana aklımı yitirtti.! Ey benim çıldırdığıma inananlar, buna neden olanı bana geri getirin.! Ruhuma bir merhemin ferahlığını getirmiş olursunuz.!'' (Sayfa: 333)
*****
*****
''Sevdiğim dost, uzak da olsan, yakın da olsan, hayalin her zaman gözlerimdedir; ve adın sonsuza dek sana sadık organlarıma yazılmıştır.
Onun anısını saygıyla sarmak için tepeden tırnağa yürek kesiliyorum ve onu seyre dalmak için baştan aşağı göz haline geliyorum.!
Durmaksızın beni suçlayıp eleştiren biri, bana 'Sonunda seni yakan bu aşkı unutuyor musun.?' diye sordu. Ben de ona 'Ey insafsız eleştirmen, beni kendi halime bırak ve çek git.! Benden imkânsızı isteyerek beni nasıl oyalarsın.?' dedim.'' (Sayfa: 357)
*****
*****
''Hoşuna gitmeyi başarabilseydim, ey sen, arzumun ereği, tek gülüşüne karşılık tüm evrene ve evrenin öfkesine meydan okurdum.''
(..)
''Sana olan tutkum sonsuz; aldırmazlığın da ona eşit.! Bu denli karşıt duygulara salık veren yasa nerede.?
Gönül davasında da başvurulacak yargıç var mıdır.? Olsaydı eğer, benim tutkumun fazlasını sevgilime, onun aldırmazlığının fazlasını da bana vererek her yanda eşitlik sağlardı.!'' (Sayfa: 358)
*****
*****
Gözlerim, bırakın yaşlarınız bol bol aksın.
Aşkının ateşiyle yanan yüreğimin üstüne.!
Beni tutuşturan tüm bu ateşi ve beni tüketen tüm bu tutkuyu,
Bana acı çektiren o kıyıcı dosta borçluyum.'' (Sayfa: 359)

1 Şubat 2021 Pazartesi

Binbir Gece Masalları Cilt 1/2, Fransızcaya Çeviren: Joseph Charles Mardrus, Fransızcadan Çeviren: Âlim Şerif Onaran

 

*
Şah Ömerü'n-Neman ve Şaşırtıcı Güzellikteki İki Oğlu: Şarkân ve Davü'l-Mekân'ın Öyküsü:
*
''Ey katı yürekli sevgili, kaç kişinin gözlerinin kurbanı olduğunu biliyor musun, acaba.? Bakışlarının fırlattığı oklar kaç yüreğin kanını dökmüştür, biliyor musun.?'' (Sayfa: 525)
*****
''Yedi yıldızlı Süreyya'nın altın meyveleri arasında yükselen yıldızı koparacağım.'' (Sayfa: 528)
*****
''Yeryüzünü terk etmek zorunda kaldığı zaman güneş bile sararır.'' (Sayfa: 529)
*****
''Çadırını topladı ve çekip gitti; ona tapınan gözlerimden çok uzaklara.''
(..)
''Dünyadan ve yaşamdan yararlanmaya bak.! Çünkü dünya kalsa da yaşam kalmıyor.
Yaşamı sev, yaşamdan yararlan: mutluluk bir zaman için vardır, acele et.! Ve düşün ki, geriye kalan hiçtir.'' (Sayfa: 565)
*****
ÜÇ KONU ÜSTÜNE DEYİŞLER:
*
''Ve barış ve dua üzerine olası Peygamberimiz de ''Dünyayı iki şey yönetir; bunlar doğruluk ve saflık içinde yürütülürse, dünya işleri iyi gider; çürümüşlük ve kötülük içinde yürütülürse, dünyada çürümüşlüğe düşer. Bunlar da; yetki ve bilimdir.!'' demiştir.'' (Sayfa: 580)
*****
''Yine anlatırlar ki, Halife Ömer, yanında saygın bir kişi olan Eslem  ebu Zeyd olduğu halde, bir gece gezintiye çıkmış. Ve uzaktan titreyen bir ışık görmüş ve bu ışığa yaklaşarak ve onun yayıldığı yerde varlığının yararlı olacağına inanarak fakir bir yaşlı kadının tutuşturduğu bir ateş üzerinde bir tencere kaynattığını görmüş. Yanında inleyerek sızlayıp duran iki cılız çocuk varmış. Ömer kadına, ''Barış üstüne olsun ey kadın.! Bu soğuk gecede orada ne yapıyorsun.?''  diye sormuş. Kadın yemek pişiriyormuş gibi yaparak ''Efendim, açlıktan ve soğuktan ölecek gibi olan çocuklarıma su kaynatıyorum; ama günün birinde Tanrı, Halife Ömer'den bizi sürüklediği bu sefaletin hesabını soracaktır.!'' diye yanıt vermiş. Kılık değiştirerek dolaşan halife de bu sözlere son kertede şaşmış ve kadına, ''Fakat ey hatun, halife senin sefaletini bilse gidermeye çalışmaz mıydı sanıyorsun.?'' demiş. Kadın ''Eğer halkının ve tebaasından her birinin sefaletini böyle bilmeyecekse, neden halife olmuş Ömer.?'' diyerek yanıt vermiş. Bunu duyunca halife susmuş ve Eslem ebu Zeyd'e, ''Çabuk buradan ayrılalım.!'' demiş. Ve evinin kilerine ulaşıncaya kadar hızlı hızlı yol almış; ve kilere girerek un çuvallarından birini ayırarak (!) ve içyağıyla dolu bir de küp alarak (!) ''Ebu Zeyd, şunları sırtıma yüklememe yardım et.!'' demiş.Ama Ebu Zeyd haykırarak ''Ey Emirü'l Mümünin, bırak bunları ben sırtımda taşıyayım.!'' demiş. Halife sükûnetle ''Ya Ebu Zeyd, kıyamet gününde benim günahlarımın yükünü taşıyan da sen olacak mısın.?'' diye yanıt vermiş.'' (Sayfa: 584)
*****
Şah Ömerü'n-Neman'ın Ölümünün Öyküsü ve Bundan Önce Yer Alan Hayranlık Uyandırıcı Anlatımlar
*
Birinci Genç Kızın Anlatısı:
*
''Düşün ki dostun yüreği çok kırılgandır ve tüm kırılgan şeyler gibi gözetilmelidir; çünkü dostun yüreği, bir kez kırılırsa, ince bir bardağın kırılması gibi, bir daha hiç onarılamaz.!'' (Sayfa: 615)
*****
''Ez-Zahiri ''Bir kadı üç şeye tenezzül etmemelidir: Yüksek tabakadan bir suçluya karşı alçakgönüllü ve saygılı davranmak, övülmeyi sevmek ve makamını yitirmekten korkmak.!'' demiştir.'' (Sayfa: 616)
*****
İkinci Genç Kızın Anlatısı:
*
''..Lokman Bilge oğluna ''Ey oğlum, ancak üç koşul içinde değerlendirilebilir üç şey vardır: Bir insanın gerçekten iyi olduğu ancak hiddetlendiği zaman, bir adamın yiğitliği savaş sırasında ve bir adamın dostluğu ona muhtaç olduğu zaman anlaşılır.!'' demiş.'' (Sayfa: 616)
*****
''Tek zenginlik göğüslerde gizlidir. Ama yol bulup ona ulaşmak ne kadar güçtür.!'' (Sayfa: 617)
*****
''Bahçeler.! Çimenler.! Dereler.! Size tapıyorum.! Ey güneş altındaki dere.! Salkım söğütlerin gölgesindeki  bir yanakta beliren gözyaşı gibi parlıyorsun.!
Ve akarken sıçrattığın sular, kenardaki parlak renkli çiçeklerde gümüş damlalar oluşturuyor. Ve siz çiçekler.! Sevgilimin başına taç olun.!'' (Sayfa: 644)
*****
*****
DÖRDÜNCÜ KİTAP
*
Ömerü'n Neman Öyküsünün Sonu; Güzel Aziz'in Öyküsü:
*
''..her yazı, onu tasarlayan ruhun kendi damgasını taşır.'' (Sayfa: 698)
*****
''Bil ki, mutluluğumu kıskanan Baht, seni nereye sürüklerse sürüklesin, Azize'nin zavallı yüreğinin sana sakladığı sıcak sığınağı oralarda bulamazsın.! (..) Nerede mesken tuttun, ey tapınılan avare.?'' 
(Sayfa: 703)
*****
''Ah.! Zavallı yürek, söylesene: Tüm bağlılıklarının sonunun bıkkınlık olması kaide ve tüm dostlukların sonu kopukluk değil midir.?'' 
*
''Ey siz, tüm âşıklar.! Allah için söyleyin bana: Aşk hiç terk etmeden kurbanının yüreğinde yer tutarsa, kurtuluşu ne yoldan olur bunun.?'' (Sayfa: 714)
*****
''..''Ölüm, ihanetten daha tatlı ve yeğdir.!''..'' (Sayfa: 717)
*****
''Bir gün yolumda giderken, ağaçların gölgesinde yer almış bir mezar önünde durdum; yedi lale boyun bükmüş ağlaşıyordu.
'Kim yatmış olabilir bu mezarda.?' diye sordum. Yerin altından gelen bir ses bana 'Ey Yolcu.! Alnını saygıyla eğ.! Burada, sessizliğin barışı içinde bir sevgili yatmaktadır' diye yanıt verdi.
Bunu duyunca 'Ey aşk uğrunda ölen, sessizce burada uyuyan kadın.! Tanrı dertlerini unuttursun ve seni Cennetin en yüce doruğuna koysun.!' diye haykırdım.
Bahtsız âşıklar, sizler ölmüş yatarken bile yüzüstü bırakılmışsınız, çünkü mezarınızın tozunu almaya kimseler gelmez.!
Ben şuracıkta güller ve aşk çiçekleri dikmek istiyorum; daha güzel çiçekler açsın diye de onları gözyaşlarımla sulayacağım.'' (Sayfa: 719)
*****
''Geceye sor.! Sana derdimi ve hüznümü yüreğim üzre terennüm ettiği gözyaşlarıyla dolu ağıtımsı şiiri söyleyecek.
Geceye sor.! Sana, gözyaşları yanaklarından akarken, gözleri geceleyin yıldızları gözeten çoban olduğumu söyleyecek.'' (Sayfa: 737)
*****
''Bu mektup, bekleyiş derdiyle yanan bir yüreğin külleri arasından eşeleyerek bulduğum pek çok ve çeşitli şeyler getirecek sana, ey yüce varlık.! İlk satıra içimi yakan ateşin işaretlerini koyuyorum; ikincisine arzumu ve sevgimi; üçüncü satıra yaşamımı ve sabrımı; dördüncüye tüm sıcaklığımı; beşincisine sevindirilmeye muhtaç yüreğimin sonsuz tutkusunu; ve altıncı satıra bir buluşma dileğini.!'' (Sayfa: 750)
*****
Hayvanların ve Kuşların Hoş Öyküleri
*
Kaz, Tavus ve Dişi Tavus Öyküsü:
*
''Ey göz kamaştırıcı tavus ve sen onun konuksever tatlı eşi, bilin ki, ben çocukluğumdan beri bu adada oturur ve hiçbir hoşnutsuzluk ve kaygı duymadan, ruhumu tedirgin edebilecek ya da yaşamımı gölgeleyebilecek hiçbir olay olmadan yaşar dururum. Ancak, önceki gece, başım kanatlarım arasında uyurken, rüyada bir Beni Âdem'in benimle konuşmak üzere yanıma yaklaştığını gördüm; konuşma girişimine yanıt vermek üzere idim ki, bana bir sesin ''Dikkat et, ey kaz, dikkat et.! Kendini âdemoğlundan ve onun dilinden ve davranışının hainliğinden sakın.! Ve bu konuda şu şiirin anlattıklarını da unutma:
O sana dilin ucundaki bir tadı tattırır, ama bu, sinsi tilki gibi, seni ansızın bastırmak içindir.
Çünkü ey zavallı kaz, iyi bil ki, Beni Âdem hilede öyle bir dereceye ulaşmıştır ki, isterse, suların koynunda yaşayanları çekmeyi ve denizden en vahşi canavarları bile çıkarmayı bilir; gökyüzünde sakince uçan kartalları, sadece kurutulmuş çamurdan yaptığı bir topakla vurarak bir kitle halinde yükseklerden tepe taklak düşürebilir; ve de öylesine haindir ki, tüm zabınlığına karşın fili yenebilir ve gereç yapmak üzere savunma araçlarını sökerek ehlileştirir. ''Ah kaz, kaç.! kaç.!'' dediğini duydum.'' (Sayfa: 810)
*****
Kurt ile Tilkinin Öyküsü:
*
''Baskı yapmayın hiç, çünkü tüm baskılar intikamı çağırır; tüm haksızlıklar da geri tepmeyi.
Çünkü siz, işlediğiniz eylemin üzerine yatar uyurken; baskıya uğrayan, bir gözü boyuna gözetmekteyken, ancak tek gözüyle uyur..'' (Sayfa: 828)
*****
''Bir zamanlar sağ elinde büyücek bir ur çıkmış bir köylü varmış; bu durum onu çalışmaktan alıkoyuyormuş. Çare bulmak üzere, tıp bilimlerinde uzman olduğu söylenen bir hekim çaırtmış. Bu bilgili adam, bir gözünde bir bağ olduğu halde hastayı görmeye gelmiş. Hasta ona ''Ey hekim, gözünde ne var.?'' diye sormuş. O da ''Görmemi engelleyen bir ur.!'' diyerek cevap vermiş. Bunu duyan hasta ona ''Gözünde bir ur var da sen onu iyi edemiyorsun, öyle mi.? Sonra da gelip benim urumu iyileştirmeye kalkıyorsun.! Sırtını dön de, bana omuzlarının genişliğini göster.!! demiş.'' (Sayfa: 830)
*****
''..''Bu kadar kolaylıkla doğa nasıl değişirmiş.? Sen kurtsun, kurt kalacaksın ve pişmanlık getirdiğine inandırmayı başaracağın kişi de ben olmayacağım.! Sana kuyruğumu emanet edecek kadar da saf değilim.! Ben senin öldüğünü görmek istiyorum, çünkü bilgeler, ''Kötünün ölümü hayırlıdır; çünkü dünyayı pislikten arıtır.!'' demişlerdir.''..'' (Sayfa: 831)
*****
Ali ibni Bekkar ve Güzel Şemsü'n-Nehar Öyküsü:
*
''Ah.! Ayrılık anlarının bu denli yakın olduğunu ve sevdiğimden sonsuza dek ayrılacağımı bilseydim: yol azığı olarak, yanıma, tapınılası gözlerine bir an dokunduğumda elimde kalanı alırdım.!'' (Sayfa: 888)
*****
''Ey gözyaşları, siz benim ruhumun sırlarına ihanet ediyorsunuz ve sessizce içimde büyüttüğüm bir derdi kendi başıma saklamamı engelliyorsunuz.!
Yüreğimin sevdiği dostumu yitirdim ben..'' (Sayfa: 891)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...