#İvanAleksandroviçGonçarov etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#İvanAleksandroviçGonçarov etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ekim 2018 Cuma

İvan Aleksandroviç Gonçarov - Oblomov

İvan Aleksandroviç Gonçarov- Oblomov (Giriş: Hasan Âli Yücel)
Önsözden:
''... Zekâsının her cephesini bu türlü eserlerin her türlüsüne tevcih edebilmiş milletlerde düşüncenin en silinmez vasıtası olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyat, bütün kütlenin ruhuna kadar işleyen ve sinen bir tesire sahiptir. Bu tesirdeki fert ve cemiyet ittisali, zamanda ve mekânda bütün hudutları delip aşacak bir sağlamlık ve yaygınlığı gösterir. Hangi milletin kütüpanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyet âleminde daha yüksek bir idarak seviyesinde demektir..''
***
''Toplumsal bir kaderin Oblomov'u içine düşürdüğü bu kaçınılmaz uyuşmayı rastgele bir tembellikle karıştırmamak gerekir. Tembel, işten kaçan ve işsizlikte mutluluğu bulan adamdır. Oblomov'sa hiçbir zaman işe giremeyen, işsizlikten de zevk alamayan bir adamdır.''  (Sayfa: 6) 
*
''Avrupa, hayallerini gerçekleştirmek için kuran insanların ülkesidir. Orada gerçekleşemeyen hayal bir acı kaynağı, bir tragedya konusudur. Doğu'da ise hayal ile keyif, bir gerçekten kaçma vesilesidir. Doğulu, geviş getirir gibi, kendi içinde başlayıp kendi içinde biten, hedefsiz, başıboş hayaller kurar. Oblomov'da gerçeğin yerini tutan hayal, Ştolts'da bir teşebbüsün hazırlığı, ilk adımıdır.'' (Sayfa: 7) 
*
''Doğu milletinde Oblomovluk kolay kolay ruhlardan çıkmayacaktır. Oblomovluktan kurtulmak için onun tam zıttını örnek tutmuş olan, dünya görüşünü iş üzerine kurmuş olan yeni Rusya'da bile Oblomov'lar kuşağının büsbütün kuruduğu ileri sürülemez. Nitekim Lenin diyor ki: 'Rusya üç devrim geçirdi, ama gene de Oblomov'lar kaldı; çünkü Oblomov'lar yalnız derebeyler, köylüler, aydınlar arasında değil, işçiler, komünistler arasında da vardır. Toplantılarda, komisyonlarda nasıl çalıştığımıza bakarsanız, eski Oblomov'un içimizde olduğunu görürsünüz. Onu adam etmek için daha çok zaman yıkamak, temizlemek, sarsmak, dövmek gerekecektir.'' (Sayfa: 7)
***
''...
- Sahi öyle; odanda hiç kitap göründüğü yok. Ama yalvarırım sana, yakında çıkacak bir eser var, onu mutlaka oku. Muazzam bir destan denebilir: Rüşvet yiyen bir adamın düşmüş bir kadına aşkı. Yazanın kim olduğunu söyleyemem, şimdilik gizli. 
- Ne var içinde.?
- Toplum düzenimizin işleyişini olduğu gibi ortaya koyuyor, hem de şiirli bir biçim içinde. Toplumun bütün güçlerine değiniyor. Toplumsal merdivenin bütün basamaklarını ele alıyor. Yazar bu eserde zayıf, kötü ruhlu devlet adamını, çevresindeki dalkavuk rüşvetçileri, ahlaksızlığa düşmüş Fransız, Alman, Fin ve daha başka uluslardan kadınları sanki bir mahkeme önüne çıkarıyor. Her şeyi öyle yaman, öyle yürek paralayan bir gerçeklikle anlatmış ki... Bazı parçalarını dinledim. Büyük yazar: Kâh Dante'yi, kâh Shakespeare'i andırıyor..
Oblomov hayretle doğrularak:
- Amma da yaptın ha.! dedi.
Penkin hemen, gerçekten çok ileri gittiğini anlayarak durdu, daha az taşkınlıkla:
- Oku da bak, dedi; değerini kendin daha iyi anlarsın.
- Hayır, Penkin, okuyamam.
- Peki ama niçin? Olay yaratacak bir eser; daha şimdiden herkes ondan söz ediyor.
- Bırak söz etsinler.! Birtakım adamların işi gücü bu.!
- Merak edip okuyuver canım.
- Nesini merak edeyim.? Ne diye yazı yazar bu adamlar.? Gönül eğlendirmek için herhalde.
- Haksızlık ediyorsun. Hayata o kadar yakın ki, o kadar yaşıyor ki bunlar. Portreler canlı gibi. Tüccar, memur, subay, jandarma, hepsi. Tıpkı yaşayan insanlar gibi.
- Evet, bütün yaptıkları bu kadar. Bir insan alıp kopyasını çıkarıyorlar. Gerçeğe uygun oluyor diye övünüyorlar. Ama, hayat ne oluyor.? Eserlerinde o yok işte, dünyayı kavrayış, insanlığı gerçekten anlayış yok. Boş şeylerle övünüyorlar. HIRSIZLARI, DÜŞKÜN KIZLARI, YOLDA YAKALAYIP HAPSE ATAR GİBİ EDEBİYATA SOKUYORLAR.! NEREDE SANATKÂRIN ''GİZLİ GÖZYAŞLARI''; SADECE KABA, ZALİM, ALAYCI BİR GÜLÜŞ.!
- Ya ne olacaktı başka.? Sen de ne güzel söyledin işte. Bu coşup taşan öfke, bu kötülüklere amansızca saldırış, alçalmış insanları kepaze ediş, işte asıl edebiyat budur.
Oblomov birden parladı:
- HAYIR, HİÇ DE DEĞİL.! HIRSIZI, DÜŞMÜŞ KADINI, ALDATILMIŞ BİR BUDALAYI ANLATIN, ANLATIN AMA İNSANI DA UNUTMAYIN. SİZİN İÇİN İNSAN DİYE BİR ŞEY YOK MU.? YALNIZ KAFANIZLA YAMAK İSTİYORSUNUZ. DÜŞÜNMEK İÇİN KALPSİZ OLMAK GEREKİR, SANIYORSUNUZ. HAYIR, DÜŞÜNMEYİ BESLEYEN SEVGİDİR. DÜŞEN ADAMA EL UZATIN, MAHVOLAN BİR ADAMIN HALİNE AĞLAYIN, ONUNLA ALAY ETMEYİN. SEVİN ONU.! ONDA KENDİNİZİ GÖRÜN VE ONA KENDİNİZMİŞ GİBİ BAKIN.
Oblomov tekrar kanepeye sakin sakin uzandı:
- İŞTE O ZAMAN YAZDIKLARINIZI OKURUM, ÖNÜNÜZDE EĞİLİRİM. HIRSIZI, DÜŞMÜŞ KADINI ANLATIYORLAR DA İNSANI UNUTUYOR VE ANLATMIYORLAR. BU MUDUR SANAT, BU MUDUR BULDUĞUNUZ BÜYÜK EDEBİYAT.? KÖTÜLÜĞÜ, ÇAMURU GÖSTERİN AMA, RİCA EDERİM BUNA EDEBİYAT DEMEYİN.
- Ya.! Demek hatırınız için tabiat tasvirleri yapalım, gülden, bülbülden bir kış sabahının güzelliğinden söz edelim öyle mi.? Çevremizde uğuldayan, kaynaşan hayatı görmeyelim.. Biz yalnız toplumun fizyolojisini arıyoruz; şiirle, şarkı ile işimiz yok..
- İNSANI, YALNIZ İNSANI ANLATIN BANA, İNSANI SEVİN.
Pekin coştu:
- Faizciyi sevelim, softayı sevelim,budala veya hırsız memuru sevelim, değil mi.? Laf mı bu.? Edebiyatla uğraşmadığın belli.! Hayır, bu adamları cezalandırmalı, toplumdan kovmalı..
Pekin'in önünde ayağa kalkan Oblomov birdenbire bir peygamber tavrıyla:
- TOPLUMDAN KOVMALI HA.? DEDİ. BU BOZULMUŞ ÇAMURDA YÜKSEK BİR PRENSİP OLDUĞUNU, BU DÜŞMÜŞ İNSANIN GENE DE İNSAN, YANİ KENDİN OLDUĞUNU, UNUTUYOR MUSUN.? ONU KOVMALI MI DEDİN.? AMA NE YAPSAN, ONU İNSANLIKTAN, TABİATTAN, TANRININ RAHMETİNDEN DIŞARI KOVABİLİR MİSİN.? 
(Sayfa: 31-33)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...