#PaulLafargue etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#PaulLafargue etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Ekim 2022 Cuma

Paul Lafargue - Tembellik Hakkı (Çeviren: Vedat Günyol)


Arka Kapak:

*
''Paul Lafargue, burjuvazinin iktidar olmasıyla birlikte, insanlığın kendini kaptırdığı 'ilerleme' çılgınlığıyla dalgasını geçiyor. Kitabı, yer yer bir kara mizah başyapıtı olarak da okumak mümkün.''
*
Nokta
*
''Lafargue, denemelerinde kapitalist düzeni kıyasıya eleştiriyor, insanların tembellik hakkını savunuyor.''
*
Cumhuriyet
*
''Belki de, bu kitap tanıtımını, sabah tıklım tıklım bir otobüste işinize giderken; önünüze yığılmış evrakların arasında, kapıyı gözetleyerek; öğle paydosunda yemekten arta kalan on dakikada; ya da evinizde, bir yandan işlerinizi düşünerek okuyorsunuz. Bu kitabın yazarı, artık böyle yaşamanızı istemiyor.''
*
Güneş
*
''Lafargue, işçi ve işçi sınıfı devrimcisi olmanın, acı ve çile çekmekle eşanlamlı olmadığının üzerinde duruyor. Bunu yaparken de, zorlama bir zevkin ahlaksızlaştırdığı, katıksız bir tembellik içine gömülen burjuvaziden ve yaratılan sahte gereksinimlerden nefret ediyor. Tembelliğin erdemlerini savunan bu sesin, zaman zaman Lafargue'ın sert eleştirilerine maruz kalan işçiler ve aydınlar arasında yankısını bulması dileğiyle..''
*
2000'e Doğru
*
Günümüz çevrecilerinin şimdi fark ettiği gerçeği, çok önceden söylemişti Lafargue.''
*
Sosyal Demokrat
*
Komünist Manifesto'dan sonra, dünya dillerine en çok çevrilen sosyalizm klasiği.
İçinde çalışma aşkı duyanlara lanet.!
*
Başsöz Yerine:
*
''Paris'te hükümete karşı direnişe geçen gençleri kışkırttığı gerekçesiyle akademiden uzaklaştırılan Lafargue, tıp öğrenimini Londra'da sürdürüyor. Laura'ya olan tutkusu, iki yıllık bir bekleyişten sonra, evliliğe dönüşüyor. Marx, kızıyla evlenecek bu gencin yaşamıyla yakından ilgilenmektedir. Engels'e yazdığı bir mektupta, kaygılarını şöyle dile getiriyor: ''Anladığıma göre Lafargue evlenmeden önce doktorasını Londra ve Paris'te yapacak. Buraya kadar bir sorun yok. Ancak, dün melezimize [Lafargue'ı böyle tanımlıyor] yine söyledim, eğer İngilizlerin o soğukkanlılığını benimsemezse, Laura ona kısa zamanda güle güle der. Bunu kafasına koymak zorunda. Yoksa yapacak bir şey yok.''..'' (Sayfa: 11)
*
''Bütün bu saydığımız sosyalist düşünürlerden çok önce, tembellik, yani boş zaman hakkını Rousseau dile getirmişti. Ünlü, 1758 tarihli d'Alembert'e Mektup adlı yazısında:
''Halkın, ekmeğini kazanmak için sarfettiği zamandan başka zamanı yoksa, yazık. Ekmeğini sevinçle yiyebilmesi için de zamanı olması gerek. Yoksa, uzun süre kazanamaz olur ekmeğini. Halkın çalışmasını isteyen şu adaletli ve iyiliksever Tanrı, onun dinlenmesini de ister. Doğa da halkın aynı zamanda çalışmasını ve dinlenmesini; didinmesini, aynı zamanda da haz duymasını ister. Çalışmaya karşı duyulan tiksinti, yoksul insanları çalışıp didinmekten daha çok bunaltır.''
Lafargue, çalışmaya değil, insanı insanlıktan çıkaran çalışmaya karşı mücadele ediyordu.'' (Sayfa: 14)
*
''Boş zaman, T. S. Eliot'a göre ''kültürün temelini'' oluşturur. Tembellik Hakkı'nı okurken, Eliot'ın bu sözünü aklınızdan uzak tutmamanızı dilerim.'' (Sayfa: 15)
*
Vedat Günyol
*
Önsöz:
*
''Bay Thiers, İlköğretim Komisyonu'nda (1849) şöyle konuşuyordu: ''Papaz sınıfının etkisini alabildiğine güçlendirmek istiyorum. Çünkü, insana 'keyfine bak' diyen felsefeyi değil, ona bu dünyada acı çekmek için bulunduğunu öğreten iyi felsefeyi yayma bakımından güveniyorum papaz sınıfına.'' Bay Thiers, yırtıcı bencilliğini ve dar kafalılığını temsil ettiği burjuva sınıfın ahlakını dile getiriyordu.
Burjuvazi, papaz sınıfının desteklediği soylulara karşı savaşırken, özgür düşünceyi ve tanrıtanımazlığı göklere çıkarıyordu. Ama, üstünlük kazanır kazanmaz, tutumuyla birlikte ağız da değiştirdi. Bugün, ekonomik ve politik üstünlüğünü dine dayamaya çalışıyor.'' (..) ''Günümüzde gırtlağına kadar mala mülke ve zevke battığından, Rabelais'ler, Diderot'lar gibi düşünürlerinin öğretilerini yadsıyor ve ücretlilere perhiz öğüdünde bulunuyor. Hıristiyan ahlâkının zavallı bir taklidi olan kapitalist ahlâk, işçinin ten isteklerine lânetler yağdırıyor. Ücretlilerin gereksinimlerini en aza indirmeyi, sevinçlerini, tutkularını yok etmeyi ve onu dur durak tanımayan acımasız bir makina durumuna mahkûm etmeyi, kendine ideal olarak seçiyor. (Sayfa: 17)
*
Paul Lafargue
*
Yıkıcı Bir Dogma:
*
O büyük çağın Yunanlıları da, çalışmayı hor görüyorlardı; özgür insan, bedensel devinimlerden, zekâ oyunlarından başka bir şey bilmezdi. Bu, aynı zamanda, Aristotales'in, Phidias'ın ve Aristophanes'in üyesi oldukları bir ulusun içinde insanın dolaştığı, soluk alıp verdiği bir dönemdi; bu, çok geçmeden İskender'in fethedeceği Asya'nın göçebe sürülerini, bir avuç yiğidin Marathon'da yenilgiye uğrattığı dönemdi.
Antik Yunan filozofları, özgür insanı alçaltan çalışmayı hor görüyorlardı. Şairler, Tanrıların armağanı olan tembelliği övüyorlardı:
*
''Ey Melibe, bir Tanrı bağışladı bize bu aylaklığı.'' (Vergilius, Çoban Şiirleri.)
*
İsa, Dağdaki Söylev'inde tembelliği öğütlemişti:
*
''Tarlalardaki zambakların gelişip serpilişine bakın. Onlar ne çalışıyor, ne de yün eğiriyorlar. Buna karşın söyleyeyim size, Süleyman, o görkemi içinde, daha göz alıcı giysilere bürünmüş değildi.'' (Matta İncili, Bölüm VI) (Sayfa: 21-22)
*
Çalışmanın Kutsanması:
*
DİPNOT: 1857'de Bruxelles'de toplanan Birinci İyilikseverler Kongresi'nde, Lille yakınlarındaki Marquett'in en zengin yapımevcilerinden Bay Scrive, Kongre üyelerinin alkışları arasında, yerine getirilmiş bir ödevin soylu sevinci içinde şunları anlatıyordu: ''Çocuklar için birtakım eğlence olanakları sağladık. Çalışırken şarkı söylenmesini, yine çalışırken sayı saymasını öğretiyoruz onlara; eğlendiriyor bu onları ve geçimlerini sağlamak için gerekli 12 saatlik çalışmayı cesaretle kabul ediyorlar.''
12 saat çalışma, hem de ne çalışma, 12 yaşında olmayan çocuklara kabul ettirilen.! Materyalistler, bu Hıristiyanları, bu insanseverleri, bu çocuk cellatlarını fırlatacak bir cehennem olmadığına hayıflanacaklardır hep. (Sayfa: 24)
*
''Zorunlu çalışmanın acıları, açlık işkenceleri, İncil'de sözü geçen çekirgelerden daha çok sayıda işçi sınıfının üzerine abanmışsa, onlara kucak açan işçi sınıfının ta kendisidir. (..) ''..çocukları aptallaştırmak, içgüdülerini bozmak, bedenlerini çürüğe çıkarmak için, kapitalist işliklerin bozuk havası içindeki çalışmadan daha yıkıcı bir kötülük icat edemezlerdi.'' (Sayfa: 25)
*
''Çalışın, çalışın proleterler, toplumsal serveti ve kendi yoksulluğunuzu artırmak için çalışın. Çalışın ki, daha da yoksullaşarak daha çok çalışmak ve yoksullaşmak için birtakım nedenleriniz olsun. Kapitalist üretimin acımasız yasası budur işte.'' (Sayfa: 30)
*
Fazla Üretimin Ardından Gelen:
*
''İşçi sınıfı, her şeyi basite indiren o iyi niyeti ile özünü körü körüne telkinlere ve doğal taşkınlığı ile gözü kapalı kendini çalışmaya ve perhize kaptırdığı için, Kapitalist sınıf, kendini tembelliğe, zoraki zevke, verimsizliğe ve aşırı tüketiciliğe vurmuştur.'' (Sayfa: 39)
*
''Sosyete kadınları, acının acısı bir yaşam sürüyorlar. Terzi kadınların didine çırpına yaptıkları o perilere yaraşır tuvaletleri deneyip değerlendirmek için, sabah akşam, bir giysiyle bir başkası arasında mekik dokuyorlar. Saatlerce, saçlarını enselerinde toplayıp topuz yapma tutkularını, her ne pahasına olursa olsun doyurmaya çalışan usta berberlere teslim eden, o içi boş kafalılar. Korselerinin içinde sıkışıp kalmış, kunduraları içinde ayakları büzülmüş, bir itfaiyecinin yüzünü kızartacak denli açık saçık bir kıyafetle, yoksullar için birkaç metelik toplamak amacıyla, gecelerce balolarda fır dönüp dururlar. Sevsinler sizi.!'' (Sayfa: 40)
*
''İşçilerin, kendilerini öldürürcesine çalışma ve yokluk içinde sürünerek yaşama gibi çılgınlığı karşısında, kapitalizmin büyük üretim sorunu üretici bulmak ve onların gücünü iki katına çıkarmak değil, tüketici bulmak, isteklerini kamçılamak ve onlarda sahte gereksinimler yaratmaktır artık.'' (Sayfa: 44)
*
''Ürettiğimiz tüm mallar, sürümleri kolay olsun ama çok dayanmasın diye, bile bile üstünkörü yapılıyor. Ürünlerinin nitelikleri dolayısıyla insanlığın il dönemlerine nasıl taş devri, bronz devri deniliyorsa, bizim çağımıza da kalpazanlar çağı denilecektir.'' (Sayfa: 45-46)
*
Yeni Müziğe Yeni Ses:
*
''Ama insan doğasını soysuzlaştıran ahlâkçılardan, yobazlardan, ikiyüzlü insanlardan, sahte sofulardan ve ''dünya âlemi dolandırmak için kılık değiştirmiş başka mezhep insanlarından'' uzun uzun ve hoyratça öç alınacaktır. Çünkü sıradan halka, sadece derin düşüncelere daldıklarını, insanların küçük kırılganlıklarını gerçekten desteklemek için oruç tuttuklarını ve nefislerine eziyet ettiklerini söylüyorlar. Oysa tam tersine, işin bokunu çıkarıyorlar. Allah bilir nasıl.! Romalı Curius gibi görünüp, Şarap Tanrısı gibi yaşıyorlar. Kükürtlü pudralar kullanmasalar, kıpkırmızı suratları ve şiş göbekleri apaçık ortaya çıkar.'' (Sayfa: 53)
*
EK:
*
''Ama, siz düzinesi beş para etmez filozoflar.!
Uygulamasını efendilerinize salık verme cesaretini gösteremediğiniz bir ahlâk oluşturmak için neden kafa patlatıyorsunuz.?
Onca övündüğünüz çalışma dogmanızın alaya alındığını, kınandığını görmek ister misiniz.? Antikçağ uluslarının tarihine, filozoflarıyla hukukçularının yazdıklarına bir bakalım..'' (Sayfa: 57)
*
''..Bir dükkândan yüz ağartıcı ne çıkabilir ki,'' diyor Cicero ve ekliyor, ''ticaret ne üretebilir namusuyla.? Dükkân adını taşıyan hiçbir şey dürüst bir insana yaraşmaz [..] tüccarlar, yalan söylemeden kazanç elde edemezler, oysa yalandan daha utanç verici ne vardır.! Öyleyse emeklerine ve zanaatlarına aşağılık bir şey gözüyle bakabiliriz. Çünkü, her kim ki emeğini para karşılığında verirse, kendini satmış ve bir köle durumuna düşmüş olur.''
Çalışma dogmasının aptallaştırdığı işçiler.! Kıskanç bir özenle sizden uzak tutulan bu filozoflara kulak verin..'' (Sayfa: 58-59)
*
''Hâlâ anlamıyorlar makinenin insanlığın kurtarıcısı olduğunu; insanı aşağılık ve ücretli işlerden kurtaracak olan, azat eden, boş zaman ve özgürlük veren Tanrı olduğunu.!'' (Sayfa: 60)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...