25 Ocak 2020 Cumartesi

Tomris Uyar - Dizboyu Papatyalar

(..) Her mektup kuraldışıdır, çünkü eksiktir, söylenmemiş kalır, deneycidir. (..) (Sayfa: 20)
#TomrisUyar #DizboyuPapatyalar
(..) Yüreğimde kesik bir güvercin kanat çırpıyor. (..) (Sayfa: 24)
#TomrisUyar #DizboyuPapatyalar
- (..) Bu çocukluğun var ya, hiç yitirme onu, bazıları yitirmezler. Sen öyle bir çocuğa benziyorsun. Korun.
- Olur, söz. (Sayfa: 24)

İPEK VE BAKIR - KUYTUDA Öyküsü'nden:
#TomrisUyar #DizboyuPapatyalar
(..) Bir şeylerin dışındayım biliyorum. Daha doğrusu bir şeyler bensiz sürüp gidiyor. (..)
(Sayfa: 27)
***
(..) Biz az gülüyoruz, sabahların tadını çıkarıyoruz, balkonlarda az yer tutuyoruz küçüle küçüle, yük olmuyoruz. Zaten gençler dayanamaz sabah havasına. Biz kaç yıl yaşadık, dile kolay, ölüm artık alt edemez bizi. Kaç yıl yaşadıktan sonra hâlâ yaşamak öyle olağan ki.. (..)
(Sayfa: 27)
***
(..)  Yüzümü bir sonraki güne taşıyorum, bozulmuyor artık, kırışması bitti, tanıyan kimse kalmadı ki bozulsun. Kıllarım döküldü, korkmuyorum. Hep böyleydim sanki. İğrendirmedim. (Sayfa: 30)
***
İPEK VE BAKIR - Konuk Öyküsü'nden:
*
(..) Annesi terziydi galiba. Onu kahverengiyle griye; yoksulluğu soylulukla, seçkin bir beğeniyle örten renklere o alıştırmış herhalde. (..) (Sayfa: 32) ***
(..) Gülümsüyor, aramızda olabilir bir uzaklığı kapatmak için. (..) (Sayfa: 32)
***
(..) Gerçeklerin yaşamaya uygulanabileceğini kavradım. İçim ısındı, rahatladım. (..) (Sayfa: 33)
***
(..) Birbirimizden ne beklediğimizi bilirdik, buydu önemli olan, yeterdi. Dürtüklenmeyen, kendine dayalı bir şey. Saatlerce konuşmazdık da oda dolu kalırdı. (Sayfa: 34)
***
(..) Sevinç ansızın değil, usul usul açılır onun yüzünde, kendi tadına vararak ve yüzünden öteye geçmeyi aklına bile getirmeden gözuçlarında yoğunlaşır. (..) (Sayfa: 35)
***
(..)
- Sen çay seversin, diyorum. İki şeker değil mi.?
- Nasıl hatırlıyorsun.? diye şaşırıyor. Pes doğrusu.!

- Hatırlamak değil, diyorum, başka bir şey. Unutmamak belki, diye ekliyorum usulca. (..) (Sayfa: 36)
***
(..) Rahat gerçeklerini ustalıkla sıralıyor: Dinlenmelisin. Yolculuğa çık. Üstüne yeni bir şeyler al. Oku. Gülümsüyor da arada, ama gülümseme değil bu, gözlerine bir gülümseme resmi çiziliyor. Dediklerini duymuyorum artık, bacağımı kaşıyorum uzun uzun, çevremde engel olamayacağım bir hızla oluşan kalınlığı, yağlılığı yarmaya uğraşıyorum. Susarsam bir boşluk çünkü, konuştukça bir eksilme. (..) (Sayfa: 37)
***
(..) Girişken değildim onun sandığı kadar, ama o silikti düpedüz. Bunca silikken, benim yabancılık çektiğim, ayak uyduramadığım bir okulda herkesle kaynaşmıştı. Yetenekli değildi, herkes bilirdi bunu, yine de sevilir sayılırdı; selam verirdi, ölçülüydü, dinlerdi, bileti hazırdı, bacakları yan yana dururdu, girdiği kahvelere, geçtiği sokaklara sesinden bir şeyler katmazdı. Belki bu özellikleriydi. Tanıyorum. Belki değil. Bir çeşit.. ne bileyim.. Akşamüstü inceliyor gitgide. (Sayfa: 38)
***
İPEK VE BAKIR - RÜZGÂRI DÜŞÜN Öyküsü'nden:
*
(..) Ohhh.! günlük güneşlik.. yeşil bir ova ve taylar.. Kutsal sütlü, beyaz köpüklü, yeleli, gür taylar. koşar, koşar.. su iner, açılır. Köpürüyor, bayılacağım, yine gözlerimin önünde bir beyazlık, rüzgâr paralıyor beyazı.. (..) (Sayfa: 41)
***
(..) ..kullanamadığı bu kelimeler birikiyor sanki dudaklarına, ahhhhh.! diyor, başı yere vurana kadar ahhhh.! diyor. (..)
(Sayfa: 42)
***
(..) uğursuzluk başladı. kötü bir şey olacakmış. o zamandan bilirdim ki bizim oraların Tanrısı bağışlamaz. kötü bir şey olacak, kötü bir şey olacak, kötü bir şey olacak. olsa; hasta olsam da bitse. gece bitti, ovalardan doğan sabah güneşi vurdu alnıma, yüreğime sindi, hastalık umudu yok artık.. güneş içleri aydınlatır, elmacık kemikleri beyazlamış yüzlere uyku getirir, sivrilikleri soldurur. (..) (Sayfa: 43)
***
İPEK VE BAKIR - DAĞLAR SADA VERİP SESLENMELİDİR Öyküsünden:
*
Derelerden artakalan ne varsa: sessizlik. (..)
ansızın ağan bir sevinçti sessizlik, içten içe işleyen tuhaf bir gürültüydü. Hazırlanması bütün bir sabahı, o sabahın ilk saatlerini alırdı, sonra ansızın yayılırdı havaya. Her yerde oyun dururdu, çocuk büyürdü, bahçe daha bir yükseltirdi kokularını, ilerdeki kartpostal geminin düdüğünden köpükler taşardı genzimize. Sessizlik egemendi artık, sevinçti ve görünce kendi gücünü, sağlamlığını, dosdoğru güneşin bittiği son çizgiye: denize. (..) (Sayfa: 47-48)
***
(..) O andan akşama kadar taşınan hüzün, akşamüstünün hüznüyle birleşir. (..) (Sayfa: 49)
***
Akşam, bir geçiştirilse. Gecenin deliksiz, çocuksu uykusu bile maya olmaz yeni bir güne. Sabah aynı eskilikle erkenden, hele hava yağmurluysa, odada ışık yanıyorsa. Geceleri yürek, pazenlere sarılı bir saat gibi atar yorganların altında. Başka bir evde mutlaka bir çocuk, kavgasız gecelerin, çorba buğularının ördüğü bir kozanın içinde korunmakta, uyumakta, gelişmektedir gelen güne. Her evin aynı ev oluşu yok o zaman. (..) (Sayfa: 50)
#TomrisUyar #DizboyuPapatyalar
(..) Derelerden arta kalan ne varsa: sessizlik. Önce kıyılarına tutuna tutuna gelişir sessizlik, sonra hızlanır, sürer ve görünce kendi egemenliğini, sağlamlığını, dosdoğru güneşin bittiği son çizgiye: denize. (..) (Sayfa: 52)
***
MAZİ KALBİMDE BİR YARADIR - DÜĞÜN Öyküsü'nden:
*
#TomrisUyar #DizboyuPapatyalar
(..) ..her diktiği giysiyle sonsuz parçalara bölündüğünü düşünür, biraz daha incelir, giremeyeceği salonlara, şölenlere girip çıkar. Haksız mı.? (..) (Sayfa: 60)
***
(..) Bir rüzgâr esse de bitse. Ciğerlerindeki sızı, boğazındaki gıcık. (..) (Sayfa: 65)
***
MAZİ KALBİMDE BİR YARADIR - GÜN DÖNDÜ Öyküsü'nden:
*
#TomrisUyar #DizboyuPapatyalar
#TomrisUyar #DizboyuPapatyalar
(..) Hepsini, ne varsa, sımsıkı kapalı bir kutuya doldurmak, bir ufak delik açmak ve kalan yıllarımı bu usul parıltıyla geçirmek isterdim. (..) (Sayfa: 69)
(..) Kırıklar, zamanında onarılmadı mı büsbütün kırılıyor, durmadan kırılıyor. (..) (Sayfa: 69)
#TomrisUyar #DizboyuPapatyalar
(..) Bağışlamayı, eve kapanmayı babamdan öğrendim ben, günlere laf yetiştirmeyi anamdan. (..)
(Sayfa: 70)
***
(..) Yalnız bir şey var; biliyorum: konuşmalarıma sindi bu yorgunluk. Dağıtıyorum. (..)
(Sayfa: 70)
***
DİZBOYU PAPATYALAR - HALKLARIN EN GÜZELİ Öyküsünden:
*
(..) Yırtıla bozula düzelecek bu dünya ama biz yetişemeyeceğiz nasılsa. (..) (Sayfa: 128)
***
(..) Şimdi sana şurada bir çay ısmarlıyorsam kendi cebimden, o çay benim olsun hiç değilse. Dokunma. Koy paranı cebine. Yürekten kopan bir şeyimiz kalsın bırak. (..) (Sayfa: 129)
***
(..) Yani yoksulluk anlatılmaz be ablam. Yoksulluk yaşanır anca. Gerisi puştluktur. Yani anlatıp. Kanına ekmek banıp o ekmekle semirmektir. Övünmek gibi bir şeydir anladın mı.? Ayıptır. (..)
(Sayfa: 130)
***
(..) Köylü iyidir falan derler ya sizinkiler. Ulan allahsız, basmışsın herifin ümüğüne, ulan herifin her bir çaresi kesik, bir de yüreğini yerli yerinde taşıyacak. İnsaf be.! (..) (Sayfa: 131)
***
DİZBOYU PAPATYALAR -  ŞEN OL BAYBURT Öyküsü'nden: 
*
(..)İnsanı önce kendi soyu yer bitirir, kendi cinsi yağmalar. (..) (Sayfa: 152)
***
DİZ BOYU PAPATYALAR
*
(..) ..yaşamana sıkı sıkı bağlı bir sözlükten seçersin sen kullandığın sözcükleri. Beş yüz sözcük topu topu, olsun.! Varsın yaşaman kadar sınırlı olsun sözcüklerin. Sen bu yüzden tutarlısın zaten, değil mi.? (..) (Sayfa: 159)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...