#DidemMadak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#DidemMadak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Kasım 2020 Pazartesi

Didem Madak - Grapon Kâğıtları

 

*
Bu kitapta yer alan şahıs ve mekânların gerçekle alâkaları tamdır.
Kahramanları hep yanlış ata oynayanlardır. Kediler, kadınlar, muhabbet kuşları, gözyaşları.. hepsi sahiden vardır ve bir dönem yaşamışlardır. Grapon Kâğıtları'nı yılbaşı ve diğer ehemmiyetli günlerde evi süslemek için kullanabilirler ya da bir ruh çağırma seansında, inatçı ruhlara seslenen uyuşuk şarkılar olarak mırıldanabilirler.
*****
*
''Yüzümdeki çilelerden başka
İsyan eden biri yok hayatımda.'' (Sayfa: 18)
(..)
''Artık bütün üzgün oluşlarımın adı:
ANNE.!'' (Sayfa: 19)
*****
*
Müjde Bilir'e
*
İki sigaram kaldı bu gece için maviş anne
İki muhabbet kuşum.
İki kendim varmış maviş anne
Biri benmişim, biri mutsuz
Ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim bakacak.?
Dünyaya bile bir dünya anne lazım.
Biri sen ol maviş anne, biri ben.
Dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da
birlikte gidelim maviş anne
Bana da kendi serüvenimden bir yer ayırt,
Şefkate söyle o da gelsin.
Özledim onu, o da gelsin saçlarıma dokunsun
Bilir misin, büyüler bile ninniyle büyür
Temiz kokan pazen gecelikler, şehriye çorbası..
Hepsi, hepsi ninniyle büyür.
Bilir misin maviş anne.?
Ben çekildiğim her fotoğrafta
Defolu bir kelebek gibi çıkarım.
*
Mavi kareli gömleğiyle hatırladıkça babamı
Kırpıp kırpıp fotoğrafları, döküyorum başımdan aşağı
Sanırım ben assolist oldum maviş anne
Şimdi mutluyum
Geçmişini mi yok ettin kızım diye soran
Bir babadan kurtuluşumu kutluyorum
Babama söyle, o gelmesin maviş anne
Birileri mutsuzsa, mutsuzlara nergis yolla,
Bir kırmızı battaniye,
onlara bir mutluluk çadırı yolla
sonra belki, ben de gelirim
*
Kuşlarımı da bırakayım gitsinler
Dışarıda ölürler mi sence
Postacı mektup bile getirmezse onlardan
Ben bir anne gibi ağlarım sonra
Bırakmayayım, gitmesinler bari maviş anne
Ölürler yazık dışarıda.!
Onlar birer yıldız olursa
Biri mavi, biri yeşil
Ben onlara bakarım maviş anne.
*
Kalbimi de büyüttüm sonunda
Artık bazen gözlerime tırmanıp bakıyor sokağa
Kirpiklerime tutunuyor, o ince parmaklıklara
Öyle çok büyüdü yani, görsen şaşarsın.
Kalbim sanırım büyüyünce
Sokaklarda ağlayan biri olacak
Rezillik yani maviş anne.!
Kalbim komik kaçacak
Kaçmaması için sen en iyisi kalbime de
Benim serüvenimden bir yer ayırt
Aman, mutsuz bir yer olmasın.!
*
İki sigaram kaldı bu gece için
Yüzyıl yetecek çocukluğum,
İki muhabbet kuşum,
Biraz da ateşim var.
Dua ediyorum ateşe
Vazgeçsin diye beni yakmaktan bu gece
Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne
Aman umutsuz bir yer olmasın.!
*
İki kendim varmış maviş anne
Biri benmişim biri mutsuz
Ben ölürsem maviş anne, mutsuz için
Dünyanın bütün sabahlarına bir bilet al.
*
Ben ölürsem mutsuza iyi bak.! (Sayfa: 20-23)
*****
*
''Bir gül uzatırdı çocuklardan biri
Ellerimden güle yalnızlık batardı
İçi bulanırdı yalnızlığımın
Kusardı serseriliğini en görkemli meydana.'' (Sayfa: 31)


*
''Büyülendiğin şeyler
Büyülenmediğin şeyleri döverdi bilem.
Neden sen böyle çocukluk resmiydin kalbim.?''(Sayfa: 37)
*****
*
''Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
(..)
Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı.
Söz dedim, söz verdim.
Yüzüme bir daha çiçekli masa örtüleri sermeyeceğim.
Sokakta kuş ölüsü bulmuş çocuk gibi ağladım.
Söz dedim, söz verdim.
Ruhumu gömdüğüm yer hâlâ belli.
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.'' (Sayfa: 44)
*****
*
''Yıllardır kendini bulutlarda saklayan
İllegal bir yağmurum.'' (Sayfa: 48)
(..)
''Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz.?'' (Sayfa: 50)
*****
*
''Bugün kalbimi eski bir plak gibi
Öyle çok tersine çevirdim ki'' (Sayfa: 51)
(..)
''Herkes çıkarsın kalbini
O çirkin mücevher sandığından
Ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım.!'' (Sayfa: 52)
*****
*
''Hikâyeme bir hayat yazmak istiyorum
Pek de inandırıcı olmayan
Hayatıma bir ölüm.'' (Sayfa: 60)
*****
*
''Aşkın yüzünden düşen bin parçayı
Toplamaktan yoruldum artık ben Pollyanna'' (Sayfa: 63)
(..)
''Dilerim sen pötikareli gömlekler gibi neşeli,
İri dişli iki mısır koçanı kadar
Mutlu ve yan yanasındır.
Belki bir gün beni ziyarete gelirsin
Sana krem fıstıklı ekmek ikram ederim
Artık çok mutlu olacağızlı ekmekler
Süte ekmek doğrar ve
Papara papara diye şarkı söyleriz.
Sen ruhumun misafir odasında uyursun,
Süt ve gözyaşı lekeli yumuşak yer yatağında.'' (Sayfa: 64)
(..)
''Ah Pollyanna,
İçimde sanki hep aynı şarkıyı çalan bir laterna:
Cancağızım basma perdeme bir çiçek de sen olsaydın
Kaçarken yangın merdivenlerine
Keşke grapon kâğıtları assaydın.'' (Sayfa: 68)

30 Ekim 2020 Cuma

Didem Madak - Pulbiber Mahallesi

 


*
''Pardon diyorum ayağıma bastığında dünya
Saçlarımın ucundan başlıyor artık kırılma
Kelimelerin tadına bakıyorum
Zehrinden korktuğum acı kelimeler yutuyorum yanlışlıkla.
*
Kahverengi bir delik açıyor sayfanın ortasında
Elimde tuttuğum sigara
Ucu olmayan dize yakışıyor şiire.'' (Sayfa: 16)
*****
*
''Bana artık büyü diyorlar
Bütün renkleri mezun etmişler hayatlarından
Karanlığa emekli öğretmenler gibi sanki insanlar.'' (Sayfa: 17)


*
''Acı yok bizim mahallede sanki hiç olmamış
Yalnız şarkılara fazla pulbiber atıyorlar.'' (Sayfa: 20)
*****
''Ferman tarihinse
Göğe doğru uzanan bu beden de bizimdir icabında.''
(Sayfa: 21)


*
''Beklemek üzerine felsefe kitabıydık'' (Sayfa: 25)
*****
''Ölü kelimelere minik mezarlar kazıyor
Ağlayarak gömüyor
Kibrit çöplerine taktığım mezar kâğıtlarına
Burada yatıyor yazıyordum.
Kelimelerin mezarlığında gece bekçisiydim.
Dirilecekleri günü bekledim.'' (Sayfa: 29)
*****
*
''Bazı geceler uyanıp sigara içiyorum karanlıkta
Odamdaki aynada yanıp sönen küçük kırmızı bir yıldızım.''
(Sayfa: 30)
*****
*
''Noel Babalara satmak için diktiğim gömleklere
Hristo teyel yaptım gün boyunca
Zeyna etrafımda sevinçle dolaşıp duruyordu
Bu sayede evin iaşesi sağlanacak
Zeyna'ya bir miktar mama alınabilecekti.
Noel Babalar sakallı değil sakarlar, biliyor musun dedim Zeyna'ya
Tıraş olurken yüzlerini kesip bir paket pamuk yapıştırıyorlar esasında
Aslında kaymak gibi adamlar.'' (Sayfa: 35)
(..)
''Gel zaman git zaman şiir falcısı olmuştum
İadeli taahhütlü erişim sistemlerini kullanıyordum
Ruhumla lavlar arasında.'' (Sayfa: 36)
*****
*
''Kırmızı tükürükler püskürtsem meşru müdafaa sayılır mıydı.?
Nesebime küfrettiler diyebilir miydi bir yanardağ.?
Küçük kırmızı saçmalar fırlatsam havaya
Cezalandırılırdım muhalefetten ateşli silahlar kanununa
Asaletimin pankartını taşımaktan yorgundum.
Beni dağıtmalarına engel olmalıydım.
Irkımın ebedi ve edebi geleneklerine sahip çıkmalıydım.
Asaletimin pankartını taşımaktan yorgundum.
*
Şiirin ortasında stiriptiz yapan kadına da
Bir şiir ithaf etmeye karar verdim.'' (Sayfa: 43)
*****
*
''Saklayacak bir yerim yoktu ganimetlerimi
Karanlık şiirlerden başka.
*
Kardeşim sevgilime mektup yazdı
Bir yıldız gibi kayıp gitmesinden korkuyorum diye
Yıldızımın sivri uçlarını törpülüyordum ben o sıra
Kullanılmayan tabut kapaklarıyla.'' (Sayfa: 46)
*****
*
''Sözlerin arasındaki boşlukta
Acı çekmemeyi öğrendim.'' (Sayfa: 50)
(..)
''Öldürülmüş kadınlar gülümsüyor
Piyano tuşları gibi arası kararmış dişleri ile
Çözülmemiş cinayetler oratoryosu yazıyoruz
Kadınlar öldürülmesin senfonisi
Şeker de yiyebilsinler notalarla.!
Cinayetler saçlarını çözüyor, beyaz kadınların omuzlarına
Ben yüzü kalpten kadınlar çizerek rahatlıyorum pastel boyayla
Nedense hepsinin yüzüne
Beyaz bir kedinin kara gölgesi düşüyor
Buna gözyaşı demek mümkün belki
Neme lazım güzel kadın sanatı yapıyoruz burada.
Aydınlanan vakaları Miss Marpple yazıyor
Karanlıkta kalanları taşeron usulü şaire veriyoruz.
Yetki belgemiz yok, yine de
Duruşmalara müdahil oluyoruz ara sıra
Doğrudan zarar gördük diyoruz
Doğrudan.!
Hakim bağırıyor
Atın bu isterik karıları dışarıya.!
Geçmiyor zapta nedense hiçbir sözümüz'' (Sayfa: 61)
*****
*
''İnsanlar aradığında gelmezler, aramadığında keşke beni çağırsaydın derler.''
(Sayfa: 85)
*****
''Hiçbir acının gücü sigaramın ateşini söndürmeye yetmeyecek.'' (Sayfa: 87)
*****
*
''Bir şiir senin ismini ağrı koyar mıydı sanıyorsun İstanbul.?
Ben bu şiiri kusarak yazdım.''
*
Yasak Meyve Şiir Dergisi, Sayı 1, Şubat/Mart 2003. (Sayfa: 101)

26 Ocak 2020 Pazar

Didem Madak - Ahlar Ağacı

#DidemMadak #AhlarAğacı
(..)
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Bir şiire böyle başlanmazdı. (..) (Sayfa: 13)
***
(..) Yapıştırsam da parçalarını hayatımın
Su sızdırıyordu çatlaklarından. (..)

#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı'ya:
Olanlar oldu Tanrım
Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla.! (..) (Sayfa: 15)

***
(..)
Bir zamanlar kendimi
Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım.
Kaç metredir benim yokluğum.?
Benden daha çok var sanmıştım.
Benim yokluğumda dünyaya
Bir elbise çıkar sanmıştım.
Dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan
Sonunda ben de alıştım.
Ah.. dedim sonra,
Ah.! (..) (Sayfa: 16)

***
(..) Güzin Ablası kitaplar olan bir kızdım, (..) (Sayfa: 17)
***
(..) İnsan çıtır ekmeği ısırdığında,
Kırıklar dolar kucağına,
İşte orası umudun tarlasıdır.
Ve orada başaklar ağırlaştığında
Sayısız ah dökülürdü toprağa. (..) (Sayfa: 18)

#DidemMadak #AhlarAğacı
(..)
Böyle ah demeyi beli bükük bir ahlat ağacından öğrendim.
(..)
İsmini yazardı herkes onun bağrına,
Ah derdi o, ah.! (..) 

(..) Bıçağın ucundaydı insanların hafızası
''İnsan unutandır
ve insan unutulmaya mahkûm olandır.'' 

(..) Ne çok dikenin vardı Tanrım.!
Ne çok isterdim,
Sana sarılamazdım.
Ve şöyle derdim o zaman:
Ah.! (..) 
(Sayfa: 19)
***
(..) Ahlat ahların ağacıydı,
Yaşlanmaya başlayanların,
İtiraf edilememiş aşkların (..) 

Ve yanılmıyorsam yalnız insanların,
Kahvaltı edip ağladıkları pazar sabahları yokmuş o zaman. (..)

(Sayfa: 20)
#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) Rengârenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma,
Mavi, mor, kırmızı ve yeşil,
İstedim, hep istedim,
Sen iste derdim, iste yeter ki
Vereyim.
Her istediğimi verdim.
Arttım, fazlalaştım,
Eksikli yaşamaktan.
Ahlar ağacıyım, gibisi fazla.
Başka bir şey istemem
Artık beyazlaşan üç-beş tel saçıma,
Hesabımı tam vermekten başka. (..) 

Vasiyetimdir:
Dalgınlığınıza gelmek istiyorum
Ve kaybolmak o dalgınlıkta. (..) 
(Sayfa: 21)
#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) Vasiyetimdir:
En güçlülerinden seçilsin
Beni taşıyacak olanlar.
Ahtım olsun,
Yükleri ağırlaşsın diye iyice,
Tabutumun içinde tepineceğim. (..) (Sayfa: 22)

#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) Ya siz,
Nasıl bilirdiniz çocukluğunuzu ey cemaat.?
Nasıldı
Öldürdüğünüz birinin cenaze namazını kılmak.? (..) (Sayfa: 23)

#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) Raylar uzanırdı içimde kilometrelerce
Bir kara yılan gibi,
Bilemezdim menzil neresi.?
*
Ah.. dedim sonra
Ve acilen makas değiştirdim.
İç ses, diye söylendim,
Raydan çıkma bundan sonra. (..) (Sayfa: 26)

#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) ''Bir Arap şairi şöyle dermiş,
Savaşta yenilen halkına,
Ağlamayın, ağlamayın, acınız azalır.!'' (..) (Sayfa: 28)

#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) Ama yazgısını yaldızlı çokomel kâğıtları gibi,
Tırnaklarıyla düzeltemiyor insan.
Yıllarca biriktirdim
rengârenk çokomel kâğıtlarını kitap aralarında.
Âşık olduğumda,
çikolata kokardı kırmızı yazgım.
Hayatıma hayat diyemem artık.
Son yazgım her sonbahar onu
biraz daha fazla, ömür yaptı.
Maviye de, yeşile de dili dönmez ömrümün artık.
*
Kara yazgımı şimdi kim bilir
Hangi kitabın arasında saklıyorsun Tanrım.?
Ah.. dedim sonra
Ah.! (..) (Sayfa: 29)

#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) Bir zamanlar meydan okumak isterdim.
Kaç meydanını okudum da bu hayatın
Yalnızca iki harf öğrendim:
A
H.!
*
Ah benim nergis kokulu cehaletim..
Ruj lekeleri bıraktın bardaklarda
Anlatmak isterdin kendini durmadan
Bir bardağa bile olsa.
Ne diyecektin, ne söyleyecektin
Şairlerin şahı olsan,
Bir AH'dan başka.
Bana yıllarca, bunca sözü boşa söylettin.
AH.! (..) (Sayfa: 31)

***
(..) İç ses, diye söylendim.
Gel.!
Ahlar ağacından sen de biraz meyve topla. (..) (Sayfa: 32)

#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) Vasiyetimdir:
Bin ahımın hakkı toprağa kalsın.. (Sayfa: 33)
***
SİZ AŞKTAN N'ANLARSINIZ BAYIM.?
#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım.! (..) (Sayfa: 35)
***
(..) Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım.! (..) (Sayfa: 36)
***
(..)
Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız.! (Sayfa: 38)
***
Kalbimin En Doğusunda
*
(..) Şimdi bana yalnızca
Dertli türkülere duyduğum karşılıksız aşk kaldı.
(..) (Sayfa: 39)
#DidemMadak #AhlarAğacı
(..) 
Geçmişim acıyor şimdi, yalnız benim değil
Benim ülkemin geçmişi de acıyor mesela. 
(..)
Kim bir şairi kırsa
Şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela
Bilirim kim dokunsa şiire
Eline bir kıymık saplanacak.
Bilirim kırılmış dizeleri tamir etmez zaman
Yorgunum oysa

Durmadan kendime bir tunç uyak aramaktan. (..) (Sayfa: 40)
***
(..)
Gece açılıp gündüz kapanan bir parantezdim,
Sözler vardı içimde işe yaramayan
Sözlerle konuştum karanlıkla..
Önce söz yoktu kalbimin en doğusunda
Sözler..
Bir yağlı urgandı acıyı boğmaya yarayan. (Sayfa: 41)
***

(..)
Yine karne parası istiyorlar
Bir gecekonduda oturuyor kalbim oysa
Yağmur yağdıkça
Bir gecekondunun damı gibi içine doğru ağlıyor
(..) (Sayfa: 43)
***
(..)
Saçlarım düşler görüyor
Rengârenk uçuşan balonlar havalanıyor her telinden
Saçlarımda kiraz bahçeleri
Salıncak kuruyor dallarına çocuklar
Hep ben düşüyorum, hep ben,
Ben:
İsmim kara bereli iki çocuktan biri
Ben çocuklardan biri, Fazla yaramaz.
Ne zaman ağlasa
İskambil kupası damlıyor gözlerinden
Rest diyor hep. Ne demekse.?
Ben çocuklardan biri,
Fazla yaşamaz
Ne bir sarmanı var okşayacak
Ne zamanı.
Zamanı sarışın bir kedi olarak yarat baştan Allah'ım
Bırak okşayayım.
Esirge ve bağışla beni gerçekten
Bırak düşlerimde kaybolayım
(..) (Sayfa: 45)
***
(..)
Bir ağıt olarak yak beni Allah'ım
Parmaklarına kına olayım hayatın.
Affet bu siyah ve transparan duayı.
Ben zaten gecenin arka cebinde falçatayım. (Sayfa: 46)
***
Aşk mektupları elbette yakılmalı,
geçmiş en soylu yakacaktır.
*
Nabokov
*
(..)
Acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur Polyanna (..) (Sayfa: 47)
***
(..)
Kaç kere avuçlarımda mahsur kaldım.
Birkaç kış geçti Polyanna
Ben hep mahzun kaldım.
Kocaman bir kardanadam yaptı içime bir çocuk şair
Tuhaf şarkılar mırıldanarak: Şiirime kenar süsü olsam ben
--------------------------Bir kenar süsünün gülü olsam ben
--------------------------Sarı deftere tuttuğum bir günlük
--------------------------Aşk olsam ben.. (..) (Sayfa: 48)
***
(..)
Ben sevgilisi çile olan bir gelindim Polyanna
Gel derdim gel, kim olursan ol yine gel..
(..)
Işıktan bir kelepçe istedim yüz görümlüğü olarak Polyanna.
Secde eden alnımı
Şarap içen dudağımla öpmek istedim.
(..)
Beyaz bir günahtır aramak kimi zaman Polyanna. (..) (Sayfa: 49)
***
(..)
Hayatım bir mutsuzluk inşaatıydı Polyanna
Çimento, demir, çamur..
Duvarlarımı şiir ve türkü söyleyerek sıvardım.
En üst kattan düşerdim her gün
Esmer bir işçi gibi dilini bilmediğim bir dünyaya
Hayatım bir mutluluk inşaatıydı Polyanna
Sana ve mutluluğa yazılmış mektuplarıma
Cevap beklediğim zamanlarda.. 
(..)
Bir kitaba bir cüz olamadım.
Yukarıdan aşağı, yedi harfli battal boy bir intiharı denedim.
Hiçbir bulmacayı tamamlayamadım.
Bir kediyi okşasam ellerim yumuşardı
Biri okşasam bir yumuşardı
Bire ''BİR'' olamadım. (Sayfa: 51)
***
(..)
Sana bu son mektubu,
Artık senden mektup beklemediğimi söylemek için
yazıyorum Polyanna
Son şiirini yazmaya cesaret edememiş bir şair olarak. (Sayfa: 52)
***
(..)
Yıl 2000
Tekke ve zaviyeleri kapatıldı kalbimin
(..)
Ütüsüz giyerim karabasanlarımı
Sakarım, sık sık çarpar deviririm yazgımı
(..)
Yağmursa unutulmuş bir Tanrı'yla ahbabım
Balkonda asılı kalır günlerce gökkuşağım,
Deterjan reklamına çıkacağız biz ikimiz Tanrı'yla
Ben böğürtlen lekeli çocuğu oynayacağım,
O kirli beyaz gömleğim. (..) (Sayfa: 54)
***
(..)
Sağlam bir halatla çekiyorum acıyı kendime doğru.
(..)
Çorba pişirmek istiyorum,
sonra kalkıp ekmek kızartmak,
Bıçağın ucuyla kazımak aşkı fazla kızardığında.
Söyleyin ateşe,
Ruhunu üflemesin benden gayrısına. (..) (Sayfa: 55)
***
(..)
Bir şaşkınlık şarkısı olarak besteliyorum aşkı
Kaprisli notalar, huysuz sololarla
Bekçisi olmayan geceler denk geliyor bana,
Çaresiz bekliyorum,
Düdük çalıyorum,
İki el ateş ediyorum havaya.
Gecenin bir yarısı oturup ağlıyorum bir çocuk parkında
Ulumak gibi ağlıyorum
Köpekler koşuyor sağımda solumda
Tanrım.!
Diyorum sadece
Başka bir şey diyemiyorum zaten o an.
İyi niyetli ve sevimli bir kızdan kalanlar
Sallanıyor durmadan boş salıncaklarda
''Üzgünüm'' diyor,
Bir mutluluk şiiri yazamam bu saatten sonra.!
(..) (Sayfa: 56)
***
(..)
Sen tuz ol en iyisi sevgilim
Ben ekmekle duruma müdahale edeyim.
(..)
Beni tasfiye ve tavsiye arasındaki karışıklıkta
Müsait bir yerde bırak sevgilim.
Hem otuzumu geçtim azıcık
Gerisini ben yürürüm artık.
Çizgili olsun, buruşsun yüzü,
Şiirlerim için yaşlanma etkilerini geciktirici krem
-----------------kullanmayacağım. (..) (Sayfa: 57)
***
(..)
Ben sevgilim..
Bir çocuk bayramı gibi yaşamak isterdim her aşkı
Cezaya kaldım.
Bir mutluluk şiiri yazamamaktan dolayı
İmlâmı iyice bozsam da fark etmez artık.
Kime ne ''de-da''ları ayırmasam.?
Noktalarda durmasam,
Bir ünleme koşsam yalnızca,
Sonu uçmak olan bir çığlığa.
Kime ne anlatarak bitirsem hayatımı.?
Ölümüme de bir şiir yamar nasıl olsa birileri artık. (..) (Sayfa: 58)
***
(..)
Anna Karanina'yı taklit ediyor zaman,
Atıyor kendini raylara.
Neden her aşk
Bir kadının cenazesini kaldırır mutlaka. (..) (Sayfa: 59)
***
(..)
Lokum getirmişti ve kitap,
Ben ruhunu getirsin istemiştim oysa.
Onu da tam buradan attım.
Ben ne de olsa yakıp yıkanlar listesinde
Ölü ya da diri arananlardanım.
(..)
Uçurumlarda tenzilat varken hazır
Uçalım, hadi uçalım
Ben nasıl olsa
Bu müsveddelerin ortasında yalnızım. (Sayfa: 60)
***

(..)
Bir bakardım eğilmiş su içiyor
Gamzelerinden kuşlar.
Bir bakardım gözlerinde
Güneşli ve sıcak iki hurma.
(..)
Sigaramdan kopup giden iki kıvılcım
Merak ederdim ne konuşurlar aralarında.? (..) (Sayfa: 61)
***
(..)
Kardeşim, biriciğim, kimse yoksulluğu benim için
Böyle sevimli kılmadı şimdiye kadar. (..) (Sayfa: 62)
***
(..)
Kardeşim, biriciğim
Bazı yaralar yararlıdır buna inan,
Bazı yaraların ortasından küçücük bir el,
Sanki geçmişine çiçek uzatır,
Bazı yaralardan sızan kanla,
Tüm geleceğin yıkanır.
Bazı yaralar..
Sayıyorum, sayıyorum
Hiç bitmiyor güller
Sensiz hiç bitmiyor zaman.
Belki saymayı mutsuzlar bulmuştur.
Mutsuzlar hep sayar.
Bizler mihsabıyız hayatın,
Tam on gün oldu,
Gamzelerinden su içmiyor kuşlar.
Kardeşim, biriciğim
Hadi çık o karanlık kuyudan. (Sayfa: 64)
***
(..)
Cesaretim bir süredir gözaltında
İhzar müzekkeremi kendim yazdım
Tehlikeli sayılmam artık.
Kalbimin kalın kitabının arasında kuruttum
Onu orada
Beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum.
Kalbim.!
Şiirimin Hacer’ül esved taşı
Hadi ama baylar,
Bakın kaldıramıyorum,
Yardım edin de şunu yerine koyalım.
(..) (Sayfa: 66)
***
(..)
Hay.!
Keşke susmanın muhabbet kuşu olaydım.
Ters Pinokyo olmak istiyorum Gepetto Usta
Kötülüklere boğulup
İnsanlıktan çıkmak istiyorum artık.!
Kafam karışık ama
Yetişir.!
Bir beyaz balinanın karnında uyumak istiyorum artık.
Camdan papuçlarım kırık.
Prens de bulamaz beni artık.
Hayata söyleyin bundan sonra gitsin
Anlamını masallarda arasın
Hay.!
Ben sizin ruhunuza çiçek aşısı yapayım
Da çiçekler açsın ruhunuz.
Hadi alkışlayın.!
Biliyorum hâlâ biraz safım.
*
Keşfettim
Küçük ruhlarınızdaki büyük Amerika’yı
Hadi alkışlayın.!
BU SİZİN BAŞARINIZ. (Sayfa: 67)
***
(..)
Sanırdım
Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar
Beni anla.
Geçti ömrüm iklimden iklime
Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasında
Yorgunum, kahvem çamur gibi
Batmaya da razıyım, artık beni anla
Yeter ki sen beni
Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma. (Sayfa: 73)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...