24 Ekim 2022 Pazartesi

Thomas Nagel - Her Şey Ne Anlama Geliyor.? (Çeviren: Hakan Gündoğdu)

 

Arka Kapak: 

*

Belli başlı ilgi alanları siyaset felsefesi, ahlak felsefesi, hukuk, bilgi felsefesi ve zihin felsefesi olan Thomas Nagel’in (d. 1937) elinizdeki bu kitabı özgün olarak ilk defa Oxford Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlanmış ve yirmi dile çevrilmiştir.
*
Her şeyden önce, kitap Sokrates’in “sorgulanmamış bir yaşam” dediği şeye karşı dikkate değer bir meydan okuma içeriyor ve felsefi sorgulamanın temel soruları üzerinde duruyor: Gerçekten hür iradeye sahip miyiz.? Niçin ahlaklı olmalıyız.? Nasıl adil olabiliriz.? Zihnimiz ile beynimiz arasındaki ilişki nedir.? Ölüm nedir.? Yaşamlarımızın bir önemi var mıdır.?
*
Sorgulayan zihinlere bir rehber olması bakımından ideal bir kitap olan Her Şey Ne Anlama Geliyor? okuyucuyu kendisi ve dünya hakkında düşünmeye teşvik ediyor. Üstelik, kitabın felsefi konularda “derinlik” ve “açıklık” gibi çoğu zaman birbiriyle uzlaşmaz görünen iki özelliği bir arada içermesi de okuyucuya kendi başına düşünme konusunda yardımcı oluyor.
*
Giriş:
*
''Felsefenin özü düşünen insan zihninin doğal olarak bir bilmece gibi karmaşık bulduğu belli, kaçınılmaz sorularda yatar; felsefeyi öğrenmenin en iyi yolu ise doğrudan bu sorular üzerine düşünmektir. Bir defa bunu yaptığınızda, aynı problemleri çözmeye uğraşmış başkalarının çalışmalarını değerlendirmek ve takdir etmek açısından artık eskisinden daha iyi bir konumda olursunuz.'' (Sayfa: 12)
*
Herhangi Bir Şeyi Nasıl Biliyoruz.?
*
''Rüyalar hakkında alışılagelen şekilde düşündüğümüzde biliriz ki, rüyalarında insanlar adam öldürmek için ellerinde elektrikli bir testere ile Kansas sokaklarında bir baştan öbürüne koşuyor olsalar bile, rüyalar aslında gerçek bir evde ve gerçek bir yatakta yatmakta olan insanların zihninde olup biter. Aynı zamanda biz normal rüyaların, uykusu esnasında rüya gören kişinin beyninde olup bitenlere bağlı olduğunu da varsayarız.
Fakat bütün tecrübeleriniz kendisi dışında bir dış dünyanın var olmadığı muazzam bir rüyaya benzeyemez mi.? Olup bitenin bu olmadığını nasıl bileceğiz.?'' (Sayfa: 16)
*
ZİHİN-BEDEN PROBLEMİ:
*
''İnsanların fiziksel madde dışında başka bir şeyden oluşmadığı ve zihinsel hallerinin beyinlerindeki fiziksel haller olduğu görüşüne fizikalizm (ya da kimi zaman materyalizm) denilir.'' (Sayfa: 36)
*
Hem ikicilikten hem de fizikalizmden farklı, olası bir başka görüş daha vardır. İkicilik, sizin bir beden ve ruhtan oluştuğunuz ve zihinsel yaşamınızın ruhunuzda cereyan ettiği görüşüdür. Fizikalizm de zihinsel yaşamınızın beyninizdeki fiziksel süreçlerden oluştuğu görüşüdür. Ancak bir diğer olasılık ise zihinsel yaşamınızın beyninizde cereyan etmesiyle birlikte yine de bütün tecrübelerin, hislerin, düşüncelerin ve arzuların beyninizdeki fiziksel süreçlerden ibaret olmamasıdır. Bunun anlamı, kafanızdaki milyarlarca sinir hücresinden oluşan gri yığının sadece fiziksel bir nesne olmadığıdır. O, birçok fiziksel özelliklere sahip olduğu gibi (nitekim kimyasal ve elektriksel aktivitenin muazzam nitelikleri beynin içinde cereyan eder), aynı zamanda kendi içinde işleyen zihinsel süreçlere de sahiptir.
Beynin bilincin mahalli olduğu, ama onun bilinçli hallerinin sadece fiziksel haller olmadığı şeklindeki bu görüşe ikili veçhe teorisi denilir.'' (Sayfa: 38)
*
KELİMELERİN ANLAMI:
*
''Bizler küçük, sonlu varlıklarız ama anlam kâğıt üzerindeki işaretlerin veya seslerin yardımıyla bütün dünyayı ve içindeki pek çok şeyi idrak etmemizi, hatta önceden var olmayan ve belki de (biz olmasaydık) asla var olmayacak olan şeyler icat etmemizi saplıyor. Problem, bunun nasıl mümkün olduğunu açıklamaktır: Söylediğimiz ya da yazdığımız bir şey, bu kitaptaki bütün kelimeler de dahil, herhangi bir şeye nasıl anlam veriyor.?'' (Sayfa: 47)
*
HÜR İRADE:
*
''Bir kişinin tecrübelerinin, arzularının ve bilgilerinin toplamı, kalıtsal özellikleri, sosyal koşullar ve karşı karşıya kaldığı seçimin mahiyeti, tüm bunlar daha bilemediğimiz diğer faktörlerle birlikte, kaçınılmaz koşullarda spesifik bir eylem meydana getirmek için bir araya gelirler.
Bu görüşe determinizm denir. Fikir, evrenin tüm yasalarını bilemeyeceğimiz ve ne olacağını tahmin etmek için onları kullanamayacağımızdır.'' (Sayfa: 52)
*
DOĞRU VE YANLIŞ:
*
''..eğer Tanrı varsa ve yanlış olanı yasaklıyorsa, bu hâlâ bir şeyleri yanlış kılan olgu değildir. Cinayetin bizatihi kendisi yanlıştır ve bu da (eğer yasaklarsa) Tanrı'nın onu yasaklamasının nedenidir. Tanrı -sağ çorabınızdan önce sol çorabınızı giymeniz gibi- herhangi bir şeyi basitçe onu yasaklayarak yanlış kılamaz.'' (Sayfa: 62)
*
''Büyük olasılıkla bugün yanlış olduğunu düşündüğünüz kölelik, marabalık, insan kurban etmek, ırk ayrımcılığı, dini ve politik özgürlüğün reddi, soya dayalı kast sistemleri gibi birçok şey geçmişte büyük kitlelerce ahlaki açıdan doğru olarak kabul edilmişti. Yine büyük olasılıkla şu an doğru olduğunu düşündüğünüz bazı şeyler gelecekteki toplumlarda yanlış olarak düşünülecektir. Ne olduğundan emin olamasak bile, yine de tüm bunlara ilişkin bir tek hakikat bulunduğuna inanmak mı, yoksa doğru ve yanlışın belirli bir zaman, yer ve sosyal tecrübeye bağlı olduğuna inanmak mı daha makuldür.?'' (Sayfa: 69-70)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...