#StéphaneMallarmé etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#StéphaneMallarmé etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2021 Pazartesi

Stéphane Mallarmé - Şiirler, Çeviri: Erdoğan Alkan

 


Stéphane Mallarmé'nin Bütün Şiirleri de diyebileceğimiz bu yapıtta, şairin sağlığında şiir seçimi, sayfa düzeni ve taslağını bizzat kendi yaptığı ama yayımlandığını göremediği Şiirler kitabı, sonradan diğer yayınevlerinin bu kitaba eklediği şiirlerin tamamı, "Zarla Şans Dönmeyecek" adlı uzun şiiri ve düzyazı şiirleri yer alıyor.
Sembolizmin kurucusu ve öncüsü Mallarmé, sözün büyüsü peşinde koşan bir sözcük avcısıydı. Pek çok dünya şairini, ülkemizde ise Ahmet Haşim, Cenap Şahabettin, Tanpınar ve Cahit Sıtkı'yı etkiledi.
*****
*
Yalnızca kadehtir bunlar
Bu köpük, bu erden dize;
Denizkızları denize
Dalmış, fır fır dönüyorlar.
*
Kara kış ve yıldırımlar,
Eş, dost, arkadaş biz bize
Mavi sulara, denize
Yelken açtık.. ey dalgalar.!
*
Çöktü üstüme esriklik
Gemi nice sallansa da
Bu selamı uzaklara
*
Götüreceğim ben dimdik.!
Yalnızlık, kayalar, yıldız..
Ak hüzünlü tuvalimiz.. (Sayfa: 7)
*****
*
Hüzünleniyordu ay. Ellerinde keman yayı,
Buğulu çiçeklerin dinginliğinde, hülyalı
Taçların mavisinde kayan ak hıçkırıklarla
Gözü yaşlı Melekler çekiyorlardı akşamla
Tellerini inleyen viyolaların, üzgün
-Senin ilk öpücüğünle kutsanmış gündü o gün.
Düşüncelerim bana zulmetmeyi seviyordu,
Kendinden geçiyor, bilgece esrikleşiyordu,
Bir Düş hasatının onu devşiren yüreklere
Bıraktığı hazin, hoş kokular, ıtırlar ile;
Hiçbir pişmanlık, hiçbir nedamet duymadan, heyhat.!
Ağzımın içinde ne acılık, ne buruk bir tat.
Gözlerimi dikmiş yaşlı kaldırım taşlarına
Saçlı güneşle akşam, dolaşıyorken sokakta
Göründün bana, tatlı bir yüzle, gülümseyen
Şapkası ışık bir peri gördüğümü sandım ben:
O şımarık, o güzelim çocuk günlerimizde
Yarı aralık, şefkatli, sevecen elleriyle
Yıldızlı, burcu burcu kokan beyaz demetleri
Usulca uykumuza salıp yüzdüren bir peri. (Sayfa: 11)
*****
*
Bıkmış hazin hastaneden, perdelerin pespaye
Beyazlığında kasvetli duvarda haça doğru
Çıkan iğrenç tütsüden usanmış canlı cenaze
Sürünüyor sinsi sinsi doğrultup kamburunu
*
Ve, çürük tenini ısıtmaktan çok, taşlardaki
Güneşi görmek için ağarmış kıllarını
Tatlı ve bol bir ışığın kavurmak istediği
Pencerelere yapıştırmaya gidiyor. Harlı,
*
Yanan bir ağız mavi göğe hasret -Bir zamanlar
Hazinesini solur gibi henüz toy bir gençken
Ve de erdenmiş gibi teni bir zamanlarki kadar-
Kirletiyor ılık, altın camları öpüp birden.
*
Unutmuş dehşetini kutsal yağların adam
Esrik.! Şifalı bitkileri, saati, yatağı,
Öksürüğü unutmuş; ve kiremitlerde akşam
Kanarken, ışıl ışıl gökyüzünde bakışları
*
Kuğular gibi güzel altın kadırgalarda,
Sularda uyuyorlar.. burcu burcu bir ırmak..
Uyuyorlar anılarla dolu bir kayıtsızlıkla
Çizgilerinin zengin ışığını sallayarak.
*
Böylece, tiksinsem de katı ruhlu insandan,
Tıkınmak mutluluğu içine yuvarlandım,
Çocuğunu emziren kadına sunmak için
Yemek denen çöplüğün ardı sıra dolandım.
*
Kaçıp yapışıyorum bütün pencerelere
Sonsuzun sabahının yaldızladığı sofuca;
Camlarında kutsanmış, arınmış çiğler ile
Omzumu pencerelerden dönüyorum yaşama.
*
Kendimi aynada melek gibi görüyorum
-Pencere sanat olsa, koyu bir gizem olsa,
Seviyor, yeniden doğmayı, götürsem diyorum
Düşümü Güzelliğin yeşerdiği ufuklara.!
*
Ama heyhat.! Tutsağıyız şu yalan dünyanın
Kendi evimde bile iğreniyorum ondan
O rezil, o berbat soluğu Budalalığın
Burnumu tıkamaya zorluyor beni her an.
*
Ey acıyı bilen Ben, bir çaresi var mıdır
Canavarın sövdüğü şu camları kırmanın,
Ve düşmek pahasına sonrasızlık boyunca
Tüysüz kanatlarımla havalanıp kaçmanın.? (Sayfa: 14-15)
*****
*
''Ağaç kokularına kızgın, yorgun düşüyorum,
Ve rüyamda yüzüm ile bir çukur kazarak
Ve leylaklar biten sıcak toprağı ısırarak,
*
Yıkılmış, sıkıntımın kalkmasını bekliyorum..
-Bu sırada Mavilik gülüyor çitin üstünde
Kuşlar çiçekleniyor, cıvıldıyor güneşe.'' (Sayfa: 17)
*****
*
Devirdim sayfaları.! gönlümde yine hüzün var.
Kaçmak.! oralara kaçmak.! Nasıl da mutlu kuşlar
Göklerle köpükler arasında kanat çırpmaktan.!
Denizde ıslanan yüreğimi bu yolculuktan
Hiçbir şey durduramaz, ne gözlerin yansıttığı
O yaşlı bahçeler, ne lambanın sürgün ışığı
Aklığın savunduğu boş kâğıda bakıp duran.
Ne de emzikli gelin bebeğini doyuran.
Gideceğim.! Ve gemim doldurup yelkenlerini
Kalkıyor, götürmek için o ülkelere beni.!
Hüzün bu, acımasız umutlarla aldanıyor,
Sallanan mendillere yine inanıp kanıyor.!
Fırtınaları çağıran şu direkler, kim bilir
Rüzgârların gömdüğü o batık gemilerdendir,
Şimdi ne direkleri ne adaları kaldı..
Boş ver kalbim, dinle tayfaların şarkılarını.! (Sayfa: 26)
*****
*
''Yaşlı Tanrı, titreyerek, çapıtlar altında
Çıktığın zaman altın bir şarap gölüdür seher;
Diyorsun: ''Nice yaman yıldızlar var boğazımda.''..'' 
(Sayfa: 29)
*****
*
''Mallarme bir mektubunda şunları yazar: ''Bunu ilk kez sana söylüyorum, düşünmek için hâlâ bu aynada kendime bakmaya gereksinimim var. Sana mektup yazdığım bu masada eğer ayna bulunmasaydı ben yeniden Hiçlik olur giderdim.'' Herodiade aynasına şunları söyler:
Ey ayna.!
Donmuş çerçevendeki sıkıntıyla soğuksu.
*
Herodiade derin bir üzüntü duyduğunda çoğu zaman aynada kendine bakmak ister ama hemen derin bir tiksinti duyar. Çünkü ayna yalnızca çıplaklığını gösterir ona. Çevresindeki her şey onu yansıtan bu aynanın putperestliğinde yaşar ve yalnızlığı daha bir belirginleşir.''
(Sayfa: 107)
*****
*
''Eski zaman bakışlı güzelim, şiirlerimin birinde ''soluk nesnelerin zerafeti var'' demiştim ve sen değil miydin seven u sözcükleri.? Bilirim yeni eşyaları sevmezsin; o çığırtkan güvenleriyle bilirim korkuturlar seni ve onları eskitmek gereğini duyardın, bilirim çok zordur bunu yapmak, eylemin tadına varmayan için.'' (Sayfa: 157)
*****
*
''İşte çalışıyorsun kendi ekmeğin için: bütün gün sokaklarda ayakta, sırtında büyükler için yapılmış, üstünden dökülen soluk giysiler, boyundan büyük bir zayıflıkla, karnını doyurmak için, şarkı söylüyorsun canhıraş, kaldırımda oynayan öteki çocuklara çevirmeden o haylaz gözlerini.
Ve öyle yüksek, öyle yüksek ki şarkın, sesin yükseldikçe yükselen çıplak başın küçük omuzlarından uçmak istiyor sanki.'' (Sayfa: 161)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...