4 Ekim 2018 Perşembe

Yaşar Kemâl - Yer Demir Gök Bakır

Fransız Basınından
*
'' Burada Yaşar Kemal'in Fransızcaya çevrilen Bir eserinden daha söz etmiştik. Bu seferde göz doldurucu bir başka eserinden söz etmek istiyoruz. Bu romana dikkati çekici, göz doldurucu değil, bir şaheser demek daha doğru olur.''
*
Bulletin Critique Du Livre Français
*****
''... Romancının hüneri, kişileri yaratması, bir manzarayı çizme ustalığı, bir gün doğuşu, bir kokunun anlatılışı, bir şefkat gösterisi... Bütün bunlarda Yaşar Kemal'in kabiliyeti eşsiz.''
*
Anne Philippe
*****
İngiliz Basınından
*
''Yaşar Kemal, büyük Rus yazarlarına has bir özellik gösteriyor. İşlediği konunun en ince ayrıntılarına kadar inmesi, onun eserini hayattan daha canlı bir hale getiriyor.''
*
Sunday Telegraph
*****
'' Yaşar Kemal'de büyük romancının bütün nitelikleri var.''
*
British Books

******
Çukurova'da, pamuk toplayarak yaşamlarını sürdürme mücadelesi veren bir köy halkının hikayesidir Yer Demir Gök Bakır. Adil'in her yıl köy halkından aldığı ücreti, o yıl köy halkının ödeyemeyişiyle başlar hikaye ve bu korku kitabın tamamında hakimdir. Ve bu korkunun yanısıra köyün en dürüst ve dobra insanı olan Taşbaş'a atfettikleri ermişlik makamıyla, hikaye başka örgülerde de devam eder. Küçüğünden büyüğüne, olağanüstü hikayeleri, inanılmaz bir hayal gücüyle besleyen bu halkın içinde, köy muhtarı Sefer, küçük Hasan ve onun ailesi ve susma yeminiyle adeta çıldırtan Meryemce Ana baş kahramanlardır.
*
Hikaye kaba taslak budur ama asıl sözü edilecek, sanırım Yaşar Kemal'İn yazma üslubudur. Bu konuyu, Fransız basınında Anne Philippe'in de belirttiği gibi; korkuyu, hayalleri, baharı ve daha nice yönüyle hayatı o kadar güzel betimlemiştir ki, okuyucu adeta içinde yaşar hale gelir. Küçük bir örnek:

''Bozkırda bahar çıldırmıştı. Her yıl olduğundan bin beter. Çiçeklerin sapları bir parmak boyunda var yok, kısa, küt olur. Bozkır çiçeklerinin renkleri alabildiğine parlaktır. Kırmızıysa, böyle bir kırmızı hiç bir yerde görülmüş değildir... Sarısı, mavisi, turuncusu da öyledir. Gece karanlığında bile gözükürler. Kokuları keskindir. Bu yüzden, üstünde çiçek olsun olmasın, eğil, bozkır toprağını kokla, mis gibi kokar. Bir avuç toprak alıp koynuna koy, günlerce acı, keskin, baş döndürücü bozkır çiçekleriyle kokarsın. İyicene, çıkmamacasına toprağa sinmiştir koku.'' (sayfa 421)

Hiç yorum yok:

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...