3 Ekim 2018 Çarşamba

Aziz Nesin - Atlas, Tarih, Şubat-Mart 2015


Türk kültür ve düşünce hayatında yarattığı soru işaretleriyle toplumun ufkunu açan, eserleri yabancı dile en çok çevrilen ve ölümünden sonra da çok satan yazarlar arasında olan Aziz Nesin, bundan yüz sene önce, Birinci Dünya Savaşı'nın Osmanlı için en kanlı döneminde, 20 Aralık 1915'te dünyaya geldi. Asıl adı Mehmet Nusret olan Nesin, subayken makaleler kaleme aldığında ''Aziz'' takma adını benimsedi. 1989'da yazdığı ''Vur Damganı Zamana'' isimli şiirirndeki
Zaman izini bırakır sende
Senin de izin kalsın zamanda
Ölümün bile ziyan olmasın
dizelerinin hakkını verir şekilde ileri yaşlarında dahi yazılarını üretmeye ve yoksul çocuklarla ilgilenmeye devam etti. 1995'te 80 yaşında öldüğünde, sürgün ve hapislerle dolu yazı hayatına, yaşından çok eser sığdırmıştı. Ardında bıraktığı onlarca eser arasında en değerlilerinden biri de Nesin Vakfı. Babasının ölümünden sonra devraldığı vakfı daha da geliştirerek yönetimi yine vakıfta yetişmiş çocuklardan birine bırakan matematik profesörü Ali Nesin, ''Aziz Nesin 100 Yaşında'' etkinliklerinde babasını anlattı.
***
Vur Damganı Zamana / #AzizNesin
*
Boşuna geçmesin uykun
öyle rüyalar gör ki
şiirlik olsun..
*
Mutluluktan mutsuzluktan
öyle ağla ki gözyaşının
damlası boşa akmasın..
*
Yitirmeden bir anını
dolu dolu yaşa ki
ölüm hakkın olsun..
*
Derinden derine yaşa
sonunu bulacak gibi
ruhunda izi kalsın..
*
Neyin var zamanından değerli
zamanın tükenirken ölüm meleği
son seviştiğin olsun..
*
Zaman izini bırakır sende
senin de izin kalsın zamanda
ölümün bile ziyan olmasın.. (Sayfa: 93)
*****
*****
Gerçekten muhteşem bir insandı. İyi, çalışkan, zeki ve yetenekliydi. Hiçbir zaman ''Böyle yaparsam başıma şunlar bunlar gelir'' diye düşünmedi. Babama, geçmişte yazdığı mektuplarını okuyordum. Hapishaneler ve sürgünlerle ilgili kısımları da var tabii. O da beni dinliyor belli ki geçmişe dalmış gitmiş. Çok zor günler geçirmiş babam, ben bilmezdim önceden. Eski Türkçe öğrendim, ölümünden sonra babamın notlarını okudum ve neler yaşadığını anladım. Nâzım Hikmet'inki de zor ama bana babamınki daha da zor gibi geliyor. Kişisel notlarını okuduğum için belki de. Özel hayatı da dahil olmak üzere dayanılır gibi değil çektiği şeyler. ''Yaaa'' dedi bir gün ''bu kadar zahmet, bu kadar acı, sadece ben değil ailem de parçalandı, şu oldu bu oldu.. Ve Türkiye'nin geldiği yere bak benim mücadelelerime bak. Boşu boşuna yaptım bunları'' dedi. Sonra ''Ama boşu boşuna anlamsız bir şey. Çünkü ben isteyerek böyle yapmadım ki başka türlü davranamazdım. Başka türlü yapamayacağım için böyle davrandım, benim varoluş biçimim, karakterim böyleydi'' dedi. Haklıydı da. ''Hükümet çok baskı yapıyor, çok üstüme geliyor, biraz muhalif olmayayım, ben bunların suyuna gideyim de bana iş bulsunlar, ailemi geçindireyim'' diye düşünemezdi ki zaten. Asıl alkışlanması gereken korkak birinin cesaret göstermesi ya da cimri birinin bonkör olmasıdır. Aziz Nesin zaten bu karakterde birisiydi ve öyle davrandı. Ayrıca çok cesurdu babam. Bazen ''Ben de herkes gibi korkuyorum'' derdi. Ama bu doğru değil. Aslında hiç korkmazdı çünkü başına gelebilecekleri düşünmezdi. Düşünse herkes korkar. Linç edileceksiniz düşünsenize korkmaz mısınız.? Bir de acayip bir konsantrasyonu vardı. Masa başına geçip, yazıyla ilgilendiğinde, her şeyi bütün dertleri unuturdu. Ailesi parçalanmış olabilir, ev sahibi kapıya dayanmış olabilir, yarın mahkemesi vardır.. İdama bile gidecek olsa masa başındayken kendini unutur, kendinden geçerdi. Bizim evde, iki kardeş Ahmet'le ben, kedi köpek gibi sürekli kavga ederdik. Annem, ablam, abim, teyzem vardı, ev kalabalıktı. Polis peşindeydi, hapis yattı, sürgüne gönderildi. Gazeteler kapanıyordu. İşsiz kaldı, paramız pulumuz yoktu. Fakirdik küçükken. Ve o bu durumda mizah yazıları kaleme alıyordu. Yani bu kızgınlıkla devrimci yazılar yazsa anlayacağım. Mizah yazmak ancak bu kadar büyük bir konsantrasyonla gerçekleşebilirdi işte.!
*
Atlas, Tarih, Şubat-Mart 2015
Sayı:32, Sayfa: 95

Hiç yorum yok:

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...