27 Eylül 2022 Salı

Can Yücel - Yazma (Mehmet Başaran)



ŞİİRİMİZİN CAN'I:
*
O gün, Gençlik Kitabevi'nde beraberdik ''badem ağacı''yla. İmza günü deniyor ya hani. Ortada bir masa. Günlerden Pazar. Gelen giden az, ama Can bi kalabalık bi kalabalık; elinde kızının eli varmış gibi değil de, 1 Mayıs'ta Taksim alanı gibi..
''Gorki, Tolstoy'la karşılaştıktan sonra: ''Tolstoy'un gözlerinden insana bin göz birden bakıyor'' demiş, Can'ın gözleri de öyle işte. Her zamanki gibi tuzlu biberli, alaylı, iğneli konuşmalarıyla hallaç pamuğu gibi atıyordu günü. İnsanları ''kurtarılacak duruma düşürenlerin'' ve de ''kurtarıcı'' geçinenlerin canlarına okuyordu.'' (Sayfa: VII)
*
''Okuyucuları ''uyur iken uyandıran'' ürünlerdir Can'ın şiirleri. Yaşamın nabzını tutan, ''günceli'' beyninin ocağından geçirip tarihselle buluşturarak şiire dönüştüren bir uğraştır onunki. Düşüncelere, duygulara çifte su veren zengin bir bilgi, bilinç ocağıydı beyni. Alayda, kalayda, lehimde usta bir ozandı. ''Akıllı şiir'' diyor da başka bir şey demiyordu. Yaşadığımız günlerin tuzlu biberli şiirlerini yazıyordu, biçimledikleri, sivrilttikleriyle dünyamızı kımıldatarak.. Şu dizeler, çarpıcı biçimde bugün de durumumuzu dile getirmiyor mu:
*
SHAKESPEARE ÜZRE
*
Türkiye'nin Manimarka'sında bişeyler kokuyor
Kimine göre tuz, kimine göre et,
Hamlet.!
Hamleeeet.!'' (Sayfa: IX-X)
*
KEYİF
*
Uyanacak olduktan kelli,
Gelen gece, gelen karanlık olsun;
Yeter ki erişsin uyku,
Varılacak sabah olsun.
*
Benden etsin siftahını,
Selâmım alsın güneş;
İşte gene çıktım, karşındayım
Çiçekli vişnem, aşılı vişnem.
*
Demek yetmemiş ömrümüz;
Yiyecek aşımız, görecek günümüz varmış;
Desene işimiz iş;
Değme gitsin keyfine.
*
Can Yücel
*
NOT: Orhan Burian'a gönderdiği şiir.
*
KÂFİR
*
Yosun yeşili bağlamış gözlerim,
Gayri topraktı görmez olmuş;
Süzülmüş de konuvermişim bir deniz üstüne,
Bir piç izmarite gönül vermişim.
*
Tanrıdan habersiz dünyaya gelişim;
İnsaneli değmemiş tuzlu derime;
Yazdı kışdı geceydi ömrüm suda,
Bir piç izmarite gönül vermişim.
*
Burian da sevmiş olmalı bu şiirleri ki, özenle saklamış. Seçkiye alamaması, geç gelmiş olmalarındandır sanırım. Şiir canlısı bir yazın ustasıydı o. Türk şiiri bir büyük yapıysa, kimi zaman bir şiir hatta bir dize bile kendince bir yer bulabilirdi o yapıda. O günlerin havası içinde bir şeyleri göze alan Nâzım'a en geniş yeri vermesi, pek çok kişinin Nâzım'ı onun seçkisiyle tanıması az şey miydi.?
Bir yıldız gibi göklerimizden kayıp giden güzel insan, beni geçmişimle, dostum Can Yücel'le yeniden buluşturan değerli öğretmenim, bir daha sevgiler, saygılar sana.. (Sayfa: XV)
*
Mehmet Başaran

Hiç yorum yok:

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...