1 Şubat 2021 Pazartesi

Binbir Gece Masalları Cilt 1/2, Fransızcaya Çeviren: Joseph Charles Mardrus, Fransızcadan Çeviren: Âlim Şerif Onaran

 

*
Şah Ömerü'n-Neman ve Şaşırtıcı Güzellikteki İki Oğlu: Şarkân ve Davü'l-Mekân'ın Öyküsü:
*
''Ey katı yürekli sevgili, kaç kişinin gözlerinin kurbanı olduğunu biliyor musun, acaba.? Bakışlarının fırlattığı oklar kaç yüreğin kanını dökmüştür, biliyor musun.?'' (Sayfa: 525)
*****
''Yedi yıldızlı Süreyya'nın altın meyveleri arasında yükselen yıldızı koparacağım.'' (Sayfa: 528)
*****
''Yeryüzünü terk etmek zorunda kaldığı zaman güneş bile sararır.'' (Sayfa: 529)
*****
''Çadırını topladı ve çekip gitti; ona tapınan gözlerimden çok uzaklara.''
(..)
''Dünyadan ve yaşamdan yararlanmaya bak.! Çünkü dünya kalsa da yaşam kalmıyor.
Yaşamı sev, yaşamdan yararlan: mutluluk bir zaman için vardır, acele et.! Ve düşün ki, geriye kalan hiçtir.'' (Sayfa: 565)
*****
ÜÇ KONU ÜSTÜNE DEYİŞLER:
*
''Ve barış ve dua üzerine olası Peygamberimiz de ''Dünyayı iki şey yönetir; bunlar doğruluk ve saflık içinde yürütülürse, dünya işleri iyi gider; çürümüşlük ve kötülük içinde yürütülürse, dünyada çürümüşlüğe düşer. Bunlar da; yetki ve bilimdir.!'' demiştir.'' (Sayfa: 580)
*****
''Yine anlatırlar ki, Halife Ömer, yanında saygın bir kişi olan Eslem  ebu Zeyd olduğu halde, bir gece gezintiye çıkmış. Ve uzaktan titreyen bir ışık görmüş ve bu ışığa yaklaşarak ve onun yayıldığı yerde varlığının yararlı olacağına inanarak fakir bir yaşlı kadının tutuşturduğu bir ateş üzerinde bir tencere kaynattığını görmüş. Yanında inleyerek sızlayıp duran iki cılız çocuk varmış. Ömer kadına, ''Barış üstüne olsun ey kadın.! Bu soğuk gecede orada ne yapıyorsun.?''  diye sormuş. Kadın yemek pişiriyormuş gibi yaparak ''Efendim, açlıktan ve soğuktan ölecek gibi olan çocuklarıma su kaynatıyorum; ama günün birinde Tanrı, Halife Ömer'den bizi sürüklediği bu sefaletin hesabını soracaktır.!'' diye yanıt vermiş. Kılık değiştirerek dolaşan halife de bu sözlere son kertede şaşmış ve kadına, ''Fakat ey hatun, halife senin sefaletini bilse gidermeye çalışmaz mıydı sanıyorsun.?'' demiş. Kadın ''Eğer halkının ve tebaasından her birinin sefaletini böyle bilmeyecekse, neden halife olmuş Ömer.?'' diyerek yanıt vermiş. Bunu duyunca halife susmuş ve Eslem ebu Zeyd'e, ''Çabuk buradan ayrılalım.!'' demiş. Ve evinin kilerine ulaşıncaya kadar hızlı hızlı yol almış; ve kilere girerek un çuvallarından birini ayırarak (!) ve içyağıyla dolu bir de küp alarak (!) ''Ebu Zeyd, şunları sırtıma yüklememe yardım et.!'' demiş.Ama Ebu Zeyd haykırarak ''Ey Emirü'l Mümünin, bırak bunları ben sırtımda taşıyayım.!'' demiş. Halife sükûnetle ''Ya Ebu Zeyd, kıyamet gününde benim günahlarımın yükünü taşıyan da sen olacak mısın.?'' diye yanıt vermiş.'' (Sayfa: 584)
*****
Şah Ömerü'n-Neman'ın Ölümünün Öyküsü ve Bundan Önce Yer Alan Hayranlık Uyandırıcı Anlatımlar
*
Birinci Genç Kızın Anlatısı:
*
''Düşün ki dostun yüreği çok kırılgandır ve tüm kırılgan şeyler gibi gözetilmelidir; çünkü dostun yüreği, bir kez kırılırsa, ince bir bardağın kırılması gibi, bir daha hiç onarılamaz.!'' (Sayfa: 615)
*****
''Ez-Zahiri ''Bir kadı üç şeye tenezzül etmemelidir: Yüksek tabakadan bir suçluya karşı alçakgönüllü ve saygılı davranmak, övülmeyi sevmek ve makamını yitirmekten korkmak.!'' demiştir.'' (Sayfa: 616)
*****
İkinci Genç Kızın Anlatısı:
*
''..Lokman Bilge oğluna ''Ey oğlum, ancak üç koşul içinde değerlendirilebilir üç şey vardır: Bir insanın gerçekten iyi olduğu ancak hiddetlendiği zaman, bir adamın yiğitliği savaş sırasında ve bir adamın dostluğu ona muhtaç olduğu zaman anlaşılır.!'' demiş.'' (Sayfa: 616)
*****
''Tek zenginlik göğüslerde gizlidir. Ama yol bulup ona ulaşmak ne kadar güçtür.!'' (Sayfa: 617)
*****
''Bahçeler.! Çimenler.! Dereler.! Size tapıyorum.! Ey güneş altındaki dere.! Salkım söğütlerin gölgesindeki  bir yanakta beliren gözyaşı gibi parlıyorsun.!
Ve akarken sıçrattığın sular, kenardaki parlak renkli çiçeklerde gümüş damlalar oluşturuyor. Ve siz çiçekler.! Sevgilimin başına taç olun.!'' (Sayfa: 644)
*****
*****
DÖRDÜNCÜ KİTAP
*
Ömerü'n Neman Öyküsünün Sonu; Güzel Aziz'in Öyküsü:
*
''..her yazı, onu tasarlayan ruhun kendi damgasını taşır.'' (Sayfa: 698)
*****
''Bil ki, mutluluğumu kıskanan Baht, seni nereye sürüklerse sürüklesin, Azize'nin zavallı yüreğinin sana sakladığı sıcak sığınağı oralarda bulamazsın.! (..) Nerede mesken tuttun, ey tapınılan avare.?'' 
(Sayfa: 703)
*****
''Ah.! Zavallı yürek, söylesene: Tüm bağlılıklarının sonunun bıkkınlık olması kaide ve tüm dostlukların sonu kopukluk değil midir.?'' 
*
''Ey siz, tüm âşıklar.! Allah için söyleyin bana: Aşk hiç terk etmeden kurbanının yüreğinde yer tutarsa, kurtuluşu ne yoldan olur bunun.?'' (Sayfa: 714)
*****
''..''Ölüm, ihanetten daha tatlı ve yeğdir.!''..'' (Sayfa: 717)
*****
''Bir gün yolumda giderken, ağaçların gölgesinde yer almış bir mezar önünde durdum; yedi lale boyun bükmüş ağlaşıyordu.
'Kim yatmış olabilir bu mezarda.?' diye sordum. Yerin altından gelen bir ses bana 'Ey Yolcu.! Alnını saygıyla eğ.! Burada, sessizliğin barışı içinde bir sevgili yatmaktadır' diye yanıt verdi.
Bunu duyunca 'Ey aşk uğrunda ölen, sessizce burada uyuyan kadın.! Tanrı dertlerini unuttursun ve seni Cennetin en yüce doruğuna koysun.!' diye haykırdım.
Bahtsız âşıklar, sizler ölmüş yatarken bile yüzüstü bırakılmışsınız, çünkü mezarınızın tozunu almaya kimseler gelmez.!
Ben şuracıkta güller ve aşk çiçekleri dikmek istiyorum; daha güzel çiçekler açsın diye de onları gözyaşlarımla sulayacağım.'' (Sayfa: 719)
*****
''Geceye sor.! Sana derdimi ve hüznümü yüreğim üzre terennüm ettiği gözyaşlarıyla dolu ağıtımsı şiiri söyleyecek.
Geceye sor.! Sana, gözyaşları yanaklarından akarken, gözleri geceleyin yıldızları gözeten çoban olduğumu söyleyecek.'' (Sayfa: 737)
*****
''Bu mektup, bekleyiş derdiyle yanan bir yüreğin külleri arasından eşeleyerek bulduğum pek çok ve çeşitli şeyler getirecek sana, ey yüce varlık.! İlk satıra içimi yakan ateşin işaretlerini koyuyorum; ikincisine arzumu ve sevgimi; üçüncü satıra yaşamımı ve sabrımı; dördüncüye tüm sıcaklığımı; beşincisine sevindirilmeye muhtaç yüreğimin sonsuz tutkusunu; ve altıncı satıra bir buluşma dileğini.!'' (Sayfa: 750)
*****
Hayvanların ve Kuşların Hoş Öyküleri
*
Kaz, Tavus ve Dişi Tavus Öyküsü:
*
''Ey göz kamaştırıcı tavus ve sen onun konuksever tatlı eşi, bilin ki, ben çocukluğumdan beri bu adada oturur ve hiçbir hoşnutsuzluk ve kaygı duymadan, ruhumu tedirgin edebilecek ya da yaşamımı gölgeleyebilecek hiçbir olay olmadan yaşar dururum. Ancak, önceki gece, başım kanatlarım arasında uyurken, rüyada bir Beni Âdem'in benimle konuşmak üzere yanıma yaklaştığını gördüm; konuşma girişimine yanıt vermek üzere idim ki, bana bir sesin ''Dikkat et, ey kaz, dikkat et.! Kendini âdemoğlundan ve onun dilinden ve davranışının hainliğinden sakın.! Ve bu konuda şu şiirin anlattıklarını da unutma:
O sana dilin ucundaki bir tadı tattırır, ama bu, sinsi tilki gibi, seni ansızın bastırmak içindir.
Çünkü ey zavallı kaz, iyi bil ki, Beni Âdem hilede öyle bir dereceye ulaşmıştır ki, isterse, suların koynunda yaşayanları çekmeyi ve denizden en vahşi canavarları bile çıkarmayı bilir; gökyüzünde sakince uçan kartalları, sadece kurutulmuş çamurdan yaptığı bir topakla vurarak bir kitle halinde yükseklerden tepe taklak düşürebilir; ve de öylesine haindir ki, tüm zabınlığına karşın fili yenebilir ve gereç yapmak üzere savunma araçlarını sökerek ehlileştirir. ''Ah kaz, kaç.! kaç.!'' dediğini duydum.'' (Sayfa: 810)
*****
Kurt ile Tilkinin Öyküsü:
*
''Baskı yapmayın hiç, çünkü tüm baskılar intikamı çağırır; tüm haksızlıklar da geri tepmeyi.
Çünkü siz, işlediğiniz eylemin üzerine yatar uyurken; baskıya uğrayan, bir gözü boyuna gözetmekteyken, ancak tek gözüyle uyur..'' (Sayfa: 828)
*****
''Bir zamanlar sağ elinde büyücek bir ur çıkmış bir köylü varmış; bu durum onu çalışmaktan alıkoyuyormuş. Çare bulmak üzere, tıp bilimlerinde uzman olduğu söylenen bir hekim çaırtmış. Bu bilgili adam, bir gözünde bir bağ olduğu halde hastayı görmeye gelmiş. Hasta ona ''Ey hekim, gözünde ne var.?'' diye sormuş. O da ''Görmemi engelleyen bir ur.!'' diyerek cevap vermiş. Bunu duyan hasta ona ''Gözünde bir ur var da sen onu iyi edemiyorsun, öyle mi.? Sonra da gelip benim urumu iyileştirmeye kalkıyorsun.! Sırtını dön de, bana omuzlarının genişliğini göster.!! demiş.'' (Sayfa: 830)
*****
''..''Bu kadar kolaylıkla doğa nasıl değişirmiş.? Sen kurtsun, kurt kalacaksın ve pişmanlık getirdiğine inandırmayı başaracağın kişi de ben olmayacağım.! Sana kuyruğumu emanet edecek kadar da saf değilim.! Ben senin öldüğünü görmek istiyorum, çünkü bilgeler, ''Kötünün ölümü hayırlıdır; çünkü dünyayı pislikten arıtır.!'' demişlerdir.''..'' (Sayfa: 831)
*****
Ali ibni Bekkar ve Güzel Şemsü'n-Nehar Öyküsü:
*
''Ah.! Ayrılık anlarının bu denli yakın olduğunu ve sevdiğimden sonsuza dek ayrılacağımı bilseydim: yol azığı olarak, yanıma, tapınılası gözlerine bir an dokunduğumda elimde kalanı alırdım.!'' (Sayfa: 888)
*****
''Ey gözyaşları, siz benim ruhumun sırlarına ihanet ediyorsunuz ve sessizce içimde büyüttüğüm bir derdi kendi başıma saklamamı engelliyorsunuz.!
Yüreğimin sevdiği dostumu yitirdim ben..'' (Sayfa: 891)

Hiç yorum yok:

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...