Hayatta çok şey gördüm ve gördüklerim, yanımdakilerin gördüğünden çok daha fazladır. Görmeyi seviyorum, daha çok şey görmek istiyorum ve farklı görmek istiyorum. * Jack London, Martin Eden
25 Ekim 2021 Pazartesi
Sabahattin Ali - Üç Romantik Hikaye (Kleist - Chamisso - Hoffman)
William Shakespeare - Yanlışlıklar Komedyası, Çeviri: Özdemir Nutku
William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık 400 yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, Yanlışlıklar Komedyası'nda olay dizisini ikiz kardeşler ve onların ikiz uşaklarının benzerliğinden kaynaklanan yanılgılar üzerine kurmuştur. Birbirini izleyen yanılgıları gülerek izleyen seyirci, oyunun başında öğrendiği acılı bir yaşamöyküsünün nasıl sona ereceğini de merak içinde bekler. Kaderin bir fırtınayla dağıttığı ailenin bireyleri bu gülünç olaylar arasında birbirini bulur. Mutlu son inandırıcı bir gelişmeyi izleyerek ortaya çıkar. Yanlışlıklar Komedyası Shakespeare'in ilk ve kısa komedyalarındandır.
1. Perde:
2. Sahne:
SİRAKUZALI ANTIPHOLUS:
*
''Beni kendi keyfimle baş başa bırakan,
Hiç elde edemediğim bir şeyle baş başa bırakmış oluyor.
Şu dünyada, okyanusta başka bir damla arayan
Bir su damlasından farkım var mı.!'' (Sayfa: 8)
2. Perde:
1. Sahne:
ADRİANA:
*
''Kendine dizgin taktıran eşekten başkası olamaz.'' (Sayfa: 12)
*
ADRİANA:
*
''Felakete uğramış bir zavallının ağladığını görünce,
Ona susmasını öğütleyip sabır dileriz,
Ama aynı ağırlıkta bir acı bizim üstümüze çökse,
Onun kadar, belki de daha fazla, dizimizi döveriz.'' (Sayfa: 12-13)
ADRİANA:
*
''En iyi işlenmiş parlak yüzeyli mücevher bile
Zaman içinde donuklaşıp güzelliğini yitiriyor.
Oysa altın ne kadar dokunursan dokun dayanıyor,
Ama sonunda o bile aşınıyor.
Yalancılık, fesatlık yapanlar arasında
Utanç getirmeyen bir tek insan yoktur.'' (Sayfa: 16)
*
2. Sahne:
SİRAKUZALI DROMİO:
*
''..Zamanın kendisi kel kafalıdır,
Bu yüzden kıyamete kadar kel kafalılar tarafından izlenecektir.''
(Sayfa: 21)
*****
ADRİANA:
*
''Şunu bil ki sevgilim, kahpe girdaba
Bir damla suyunu kolayca boşaltabilirsin,
Ama girdaba karışan o damlayı çoğaltmadan, eksiltmeden
Nasıl geri alamazsan, kendini de benden
Beni götürmeksizin, ayırıp çekemezsin.'' (Sayfa: 22)
*****
IV. Perde:
2. Sahne:
*
ADRİANA:
*
''Kızkuşu yuvasından uzaklaştıkça feryat edermiş.
Dilim onu lanetlerken, kalbim onu davet ediyor.'' (Sayfa: 49)
*****
SİRAKUZALI DROMİO:
*
''Zaman iflas durumundadır çünkü
Ortaya çıkan tüm fırsatları değerlendirmeye zaman yetmez.
Bu kadar da değil, zaman bir hırsızdır da,
Zaman, gece gündüz gizlice sizden çalar derler
-----------------------------------duymadınız mı.?'' (Sayfa: 51)
3. Sahne:
SİRAKUZALI DROMİO:
*
''..şeytanla karın doyuranın, uzun saplı bir kaşığı olmalı, derler..''
(Sayfa: 54)
*****
V. Perde:
*
EFESLİ DROMİO:
*
''Madem kardeş kardeş geldik dünyaya
Önde arkada değil, gidelim el ele, yan yana.''
(Sayfa: 83)
22 Ekim 2021 Cuma
William Shakespeare - Bir Yaz Gecesi Rüyası, Çeviri: Özdemir Nutku
William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle dört yüz yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı komedyasında bir aşk öyküsünü o dönemde pek revaçta olan cin ve peri masallarını kullanarak anlatır. Ancak Shakespeare Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda çağdaş oyunlara parmak ısırtacak imgesel tasarımlar ve sınırsız bir hayal gücünün yaratabileceği fanteziler üretmiştir. Oyun aşk üzerine kurulmuş olsa bile, bu eserinde de birey ve toplum eleştirisini ihmal etmeyen Shakespeare, kendi dönemindeki amatör oyuncuların bir taşlamasını da oyun içinde oyun halinde Bir Yaz Gecesi Rüyası'na yerleştirmiştir.
*
10 Ekim 2021 Pazar
Senaryo: Tom Schulman - Ölü Ozanlar Derneği (Dead Poets Society) (N. H. Kleinbaum)
Geleneklere olan bağlılığı ve katı disiplin kurallarıyla ünlü Welton Akademisi'nin öğrencilerinin okul ve yatakhane arasında geçen tekdüze hayatları yeni edebiyat öğretmenleri John Keating'in okullarına gelmesiyle bir anda değişir. İyi birer üniversiteye girmeleri için onları çok yoğun bir tempoda çalışmaya zorlayan öğretmenleri ve ebeveynlerinin aksine, bu ele avuca sığmaz adamın onlardan tek bir isteği vardır: Ânı yaşamaları ve hayatlarını olağanüstü kılmaları. Byron, Shelly, Keats ve Shakespeare ile edebiyatın büyülü dünyasına dalan gençler, Keating'in öğrencilik yıllarında üye olduğu gizli bir kulüp olan Ölü Ozanlar Derneği'ni de yeniden canlandırırlar. Ne var ki daha yeni kavuştukları özgürlüklerinin trajik sonuçları olabileceğinin çok geçmeden farkına varacaklardır. ''Acaba Ölü Ozanlar Derneği'nin bu nesil üyeleri hayallerini yıkmaya kararlı otoritelerin baskısından kurtulmayı başarabilecekler midir.?''
Geleneklere olan bağlılığı ve katı disiplin kurallarıyla
ünlü Welton Akademisi'nin öğrencilerinin okul ve yatakhane arasında geçen
tekdüze hayatları yeni edebiyat öğretmenleri John Keating'in okullarına
gelmesiyle bir anda değişir. İyi birer üniversiteye girmeleri için onları çok
yoğun bir tempoda çalışmaya zorlayan öğretmenleri ve ebeveynlerinin aksine, bu
ele avuca sığmaz adamın onlardan tek bir isteği vardır: Ânı yaşamaları ve
hayatlarını olağanüstü kılmaları. Byron, Shelly, Keats ve Shakespeare ile edebiyatın
büyülü dünyasına dalan gençler, Keating'in öğrencilik yıllarında üye olduğu
gizli bir kulüp olan Ölü Ozanlar Derneği'ni de yeniden canlandırırlar. Ne var
ki daha yeni kavuştukları özgürlüklerinin trajik sonuçları olabileceğinin çok
geçmeden farkına varacaklardır. ''Acaba Ölü Ozanlar Derneği'nin bu nesil
üyeleri hayallerini yıkmaya kararlı otoritelerin baskısından kurtulmayı
başarabilecekler midir.?''
*
''Yaşamdan olmayan her şeyi bozguna uğratmak.'' (Sayfa: 47)
''Çocuklar, hepimizin içinde büyük bir kabul görme ihtiyacı vardır, ama özgün ve farklı olan şeylerinize de güvenmek zorundasınız; tuhaf ya da rağbet görmeyen şeyler olsalar da. Frost'un dediği gibi, 'Yollar ikiye ayrılmıştı ormanda ve ben -daha az katedilmiş olanı seçtim, / Bütün ayrımı yaratan da buydu.'..'' (Sayfa: 74)
6 Ekim 2021 Çarşamba
Evangelia Balta - Nüfus Mübadelesi
Önsöz
*
İLBER ORTAYLI
*
Yakın tarihte nüfus mübadeleleri olmuştur. Bunlar
genellikle, ana unsurdan sayılan bir kavmin sınırlarını aniden değiştiren savaş
ve ardından gelen sözde bir barışla komşu ülkede kalması neticesinde ortaya
çıkar. Bazı halde, bu barışla birbirinden ayrılan topluluklar karşılıklı olarak
iki devlet arasında değiştirilir. Bu zorunlu göçün en sorumsuzca düzenlenen,
adeta insanları göçe zorlayan ve katliamlarla biten en müthiş örneği Hint alt
kıtasının parçalanması sırasında Hindistan’la Pakistan arasındaki mübadele
olmuştur. Dünyanın şu anda, bu gibi haksız nüfus mübadelelerine gebe olduğu
mıntıkalar bulunuyor ve bunlar bizden çok uzakta değil. Yirminci yüzyılda
İtalya’daki Tirollu azınlık için gerçekleşmeyen böyle bir mübadele, diğer
yandan Beserabya’dan Almanya’ya sevk edilen bir Alman nüfus söz konusuydu.
Üzerinde en çok tartışılan ve o nispette de hakkında
bilinmeden konuşulan mübadele ise Türk-Yunan mübadelesidir. 1923 Türk-Yunan
Zorunlu Mübadelesi, Yunan ana kıtasındaki Türklerle İstanbul, İmroz ve
Bozcaada'da Rum Ortodoks nüfusu hariç Anadolu’daki Rum Ortodoks nüfusu
mübadelesidir. Anadolu’daki nüfus içinde Türkçe konuşan ve Yunanca bilmeyen
Karamanlı dediğimiz nüfus da vardı. Küçük Asya Felaketi denilen yenilgiden
sonra Yunanistan’ın isteği üzerine büyük devletlerin zorlaması ve Türkiye’nin
de kabulü ile nüfus mübadelesini yürürlüğe konmasıyla ortaya çıkan süreci
incelemek üzere sevgili meslektaşımız Evangelia Balta’nın 2003 ile 2013 yılları
arasında kaleme aldığı altı monografik çalışma, yani uzun makalenin bir araya
getirilmesiyle önümüze bu kitap çıkmıştır.
Evangelia Balta, gerek aile yapısına ve etnografik kültüre
gerekse iktisadi ve siyasi oluşumuyla bu konuyu incelemeye en yetkili kalemdir.
Türkçe ve Osmanlıcasının Yunancası kadar kullanıldığı bu çalışmalarda Karamanlı
kültürü neşriyatı 1920’lerde Yunanistan ve Türkiye’de, fakat bilhassa
Yunanistan’da mübadil nüfusun karşılaştığı yerleşme ve uyum problemlerini ele
almıştır.
Burada mübadillere ait Yunan tarihyazımının incelenmesi,
mesela Makedonya bölgesine gelen Anadolulu Hıristiyanlara Makedonya’dan
Anadolu’ya gönderilen Müslümanlar üzerine yapılan çalışmalar mukayeseli olarak
ele alınmaktadır.
Profesör Balta haklı olarak, Türkiye’deki mülteciler
üzerindeki çalışmaların daha çok Girit mübadilleri üzerine yoğunlaştığını
söylüyor. Bu daha çok, Giritlilerin çocukları ve torunlarının kendi hayatları
ve kültürlerinden ileri gelen bir ilginin sonucudur. Kıta Yunanistan’dan
gelenler için mazideki hayat daha çok aile içi bir anlatı, gittikçe unutulan ve
artık kavranılması zor olan bir mazidir. Benzer durumun Yunanistan’a göç
edenler için de söz konusu olması mümkündür. Dolayısıyla Evangelia Balta gibi
araştırmacıların artması gerekliliği ve dostumuzun yaptıklarının önemi
anlaşılmaktadır.
Kitabın ikinci bölümünde mübadil Anadolulu nüfusun
Yunanistan’ın muhtelif bölgesindeki yerleştirilme ve uyum sorunları ele
alınıyor. Bu bence kitabın samimi bir münevver elinden çıkan en ilginç
bölümüdür. Buradan edindiğimiz sonuç şudur: Mübadil nüfus üzerinde çalışan
Yunanlılar arasında açık sözlü sosyal bilimcilerin var olduğu anlaşılıyor.
Karışık nüfuslu Makedonya ve Trakya gibi eyaletlerde mübadil nüfus üzerine
yapılan araştırmalar iki ülke tarihi dışında antropoloji literatürüne önemli
katkı sağlayacak boyuttadır ve o nispette de görmezden gelinmiştir.
1923-1924 Zorunlu Nüfus Mübadelesi, hiç şüphesiz ki çağdaş Türkiye’yi ama ondan daha çok çağdaş Yunanistan’ı etkilemiştir. Buna paralel olarak modern Yunan tarihçiliği bu konuyla Türklerden çok daha fazla ilgilenmektedir. Türk antropologları, sosyologları ve tarihçileri bu konuda çok az sayıda monografi ve derli toplu kitap üretmiştir ve kamuoyumuzdaki bilgi yetersizliği, hatta yanlışlıkları da bundan ileri gelmektedir. Kuşkusuz siyasi istismara açık bir konuda bilimadamlarının suskunluğu veya yetersiz kalışı birinci derecede önemli bir sorundur. Evangelia Balta gibi arkadaşlarımızın ve benzerlerinin çalışmalarının örnek ve terbiye edici bir unsur olmasını temenni ederiz. (Sayfa: 9-10)
Giovanni Scognamillo - Türk Sinema Tarihi (Kabalcı Yayınları)
ÖNSÖZ, Giovanni Scognamillo * Bir tarih kitabını yazmak -ister bir çağın, bir ulusun ister bir sanatın tarihi olsun- sadece o çağın, ulusu...
-
su damlasının üstündeki iskeleye benzeyen bir günaydın sana gittiği yere köprüsünü taşıyan bir dere bir tüyün tutunduğu kuşu geçmesi gibi b...
-
Hangi türden olursa olsun, bir sanat ürününün tadılması, onun kavranılmasıyla doğru orantılıdır. Eseri ne kadar çok anlamışsak, elde edec...
-
Onlara * Zannetme ki dâim bi şekcesine Siz her anırdıkça huu çeker millet Alkış beklerken siz eşşekçesine Verir hakkınızı, yuu çeker ...
-
ACILARA KARŞI * İyi ki silahlanmışız acılara karşı Türküsüz çıkmamışız yollara Ekmekten ve gömlekten önce Aşk Ve sevinç doldurmuşuz koynum...
-
1929-1935 YILLARI ARASINDA YAZDIĞI, AMA SAĞLIĞINDA YAYIMLANAN KİTAPLARINA ALMADIĞI ŞİİRLERİ Şafaklar sarmadan dağları Işıklarla sular ...
-
I * Denizde bir şey var Deniz bembeyaz bir dañ.! Köpürdelâ Köpürcük Köpürgân * II Ne benim ellerim çalışkan eskisi gibi Ne senin kalbin ben...
-
Ağaçlar hep en etkileyici vaizler olmuştur benim için. Ormanlar ve korularda halklar ve aileler halinde yaşayan ağaçlara hayranım ben. Tek...
-
Nikos Kazancakis, Zorba, Arka Kapak Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyü...
-
Mehmet Sönmez: * ''Can Yücel Adana Cezaevindeyken (1973-74) Mehmet Sönmez de İstanbul'da Sağmalcılar ve Selimiye Cezaevlerinde h...

