Arka Kapak
*
Ayrılığı imkânsız bir ayrılışın hikâyesi bu.. daha önce hiç yazılmayan.. Yaralı bir masal bu.. daha önce hiç anlatılmayan.. Eski İstanbul’da, mezarlığa bakan bahtsız bir köşk. Ve on yedisinde iki kardeş; yan yana yaşayan ama apayrı dünyalara savrulan. Aslında akla hayale gelebilecek tüm zıtların kardeşliği bu roman; barışın ve savaşın, nefretin ve merhametin, uğurun ve lanetin, dostluğun ve düşmanlığın.
*
Gözümden Deliler Taştı ile başlayan edebiyat yolculuğunda Çağan Irmak ilk romanıyla kelimelerin çalkantılı sularında daha da derinlere iniyor, karanlıklarda yolumuzu bulmamız için bize kör edici bir ışık yakıyor.
*
“Beyaz perdede yarattığı şahsına münhasır dünyalarla tanıdığımız Çağan Irmak, bu defa edebiyat karasularında, sözcüklerin tılsımıyla anlatıyor hikâyesini. Bir yandan tebessüm ettirirken bir yandan da iç sızlatan bu ilk romanla, belki de en lüzum duyduğumuz zamanda,
en lüzum duyduğumuz hayali fısıldıyor kulağımıza: yan yanalık.
Büyük kopuşların, yırtılışların, aldanışların, ayrılışların, pişmanlıkların gölgesinde de olsa, her şeye rağmen ve hatta inadına, daima yan yanalık…”
*
Nermin Yıldırım
*
"Oysa şu dünyada âşık olduğu birinin elini tutamayan el, elden; aşkın ateşiyle yanmamış bir kalp, kalpten sayılır mıydı ki.? Aşkız geçen bir ömür, ömürden.." (Sayfa: 30)
*
''İnsan evladının kendini, kendi yarattığı kalabalığa kabul ettirebilmek için iki kişilik yalnızlıklara sığınması, kendine benzer yavrular doğurup.. doğurtup ölümü yenebileceğini düşünmesi ne acı, ne zavallı bir aldanıştır öyle değil mi.? Merak etmeyin ben böyle boş ümitlere kapılacak biri değilim. Görünüşümün garabetliğini, ruhumun zavallılığına tercih ederim.'' (..) ''Umumun rızasıyla ve üremek maksadıyla yapıldığında kutsal olan bir şeyin, tenin isteğiyle yapıldığında haram oluşunu ve ayıplanmasını kabul edecek kadar da ahmak değilim.'' (Sayfa: 53)
*
''Dünya bu akşam ayık kafayla hiç çekilmiyordu.'' (Sayfa: 54)
*
''Fate, şu dünyada muhteviyatının en yanlış anlaşıldığı ve giderek en büyük yalana dönmüş tek şeyin namus olduğunun, yaşayan ispatıydı.'' (Sayfa: 64)
*
''Tekin öfkesi, tekin açlığı, tekin kötülüğü ikisini de ezip geçmişti.'' (Sayfa: 68)
*
''Uzun uzun bakıştılar. Birbirini asırlardır tanıyan iki yâren gibi. Söylencelerin âşık ile maşuku, masalların leyla ile Mecnun'u gibi, aşkın kâinattaki bütün tarifleri, bütün kelamları gibi bakıştılar. Ezelden beri varlarmış da ebede kadar uzanacaklarmış gibi.'' (..) ''O bedende esir kalırken de ilk kez hürriyeti tattı. Hürriyet denen şeyin, esaretin kardeşi olduğunu ve ikisinin bir olup da iki insanı dünyanın en mutlu ''bir''i yapacağını o gece öğrendi.'' (Sayfa: 80)
*
''Hiç eksik etmediği neşesinden, gülümsemesinden mi sebepti, bugüne kadar yüzlerce, binlerce şeyi taşıdığını anlamayışları.? Yetmez miydi.? Kendini bile taşıyamazken daha neyi taşıyacaktı ki.?'' (Sayfa: 102)
*
''..''Affedilmek.'' Ne güzel bir kelamdı.
Yahut ne büyük bir aldanıştı.'' (Sayfa: 117)
*
*
*
https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-pazar/cagan-irmak-hepimiz-iyi-insanlar-oldugumuza-inaniyoruz-ama-boyle-degil-42566525
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder