30 Ekim 2020 Cuma

Nâzım Hikmet Ran - Kafatası

 

Arka Kapak:
*
Nâzım Hikmet'in çok güç koşullarda korunmuş, elden ele geçmiş, bazıları sağlığında basılamamış, bazıları özen gösterilmeden basılmış olan yapıtları, bu işe gönül vermiş eleştirmenlerin çabalarıyla, içerde ve dışarda, yıllardır derlenip toparlanmaya çalışılmış, ama çeşitli nedenlerden kaynaklanan yanlışların, karışıklıkların, tutarsızlıkların bir türlü önü alınamamıştır.
Şimdi Adam Yayınları size Nâzım Hikmet'in yepyeni bir toplu yapıtlar derlemesini sunuyor.
Bu yolda daha önce yapılan bütün olumlu çalışmalar, Nâzım Hikmet'in kitaplarının ilk basımları, arkasında bıraktığı müsveddeler - mekanik yaklaşımlara düşmeden, durumlara, türlere göre ayrı değerlendirmelere gidilerek - büyük bir özen ve duyarlıkla yeniden gözden geçirilmiş, konunun uzmanı eleştirmenlerin özverili katkıları ve ortak çabalarıyla, sanatçının özellikleri, kendine özgü kullanımları gölgelenmeden, yanlışların düzeltilmesi, karışıklıkların, tutarsızlıkların giderilmesi sağlanmıştır.

*
''Ben böyle yakından baktıkça sana
Önümde seneler kımıldanıyor,
Kalbim asırları aştım sanıyor.''
(..)
''Maceram hem uzun, hem de çok kısa,
Senelerim bomboştur içten bakılsa.!'' (Sayfa: 11)
*****
''-----Senin ruhunun
Çok anlaşılmayan tarafları var.
Her kız bu yaştayken bin hülya kurar,
Nurunu sayıklar bir beyaz günün,
Rüyada eşini görür gönlünün.'' (Sayfa: 17)
*****
''Yine dizlerinde başım dinlensin.
Baba, bilirsin ki her şeyim sensin.
Bir daha gülemem sen darılırsan,
Böyle üzülmezdim gönlümü kırsan.
Bana darılmadın değil mi.?'' (Sayfa: 18)


''II. İHTİYAR: (..) Artık öğrenirsin iyice.!
I. İHTİYAR: Neyi.?
II. İHTİYAR: Kızaran küllerde rüya görmeyi.!'' (Sayfa: 32)
*****
*
Şair: (..) Bu ne gürültü.? (..) İlham perisinin her zaman yedi kat kirli merdivenlerinizi çıkıp odama kadar geldiğini mi zannediyorsunuz.? İlham perisi her şeyden evvel sükûn ister, madam. Sizin apartmanınızın kapısını bir dakika olsun çalmayan sükûn.. Şiir yazmak ne demektir bilir misiniz, madam.? Hayatınızda benden başka şair gördünüz mü, madam.? Yarabbi, yarabbi, bu ev harp ilahı Mars'ın himayesinde midir.? (..) 
(..)
''Şair: Evet, hemşirem, dedim. O, kaldırım taşlarının çamurlu aralıklarında biten bir çiçektir. O, muazzam bir ıstıraptır. O, onun gibiler, Harun Reşit'in sarayındaki sultanlardan Rio Dö Janero'nun beyaz esirlerine kadar ıstırap çeken bütün kadınlık benim hemşiremdir.. Ruhumun hemşireleridir onlar..'' (Sayfa: 45-46)
*****
*
UŞAK: (..) Ben doktorun yanına girmeden önce tam iki yıl bir filozofa hizmet ettim. Herif, ne iyilik var, ne fenalık, derdi. Bugün iyi olan şey yarın fena olur, yarın fena olan öbürgün iyi. Bir yerde bir iş yaparsın iyi derler, aynı işi başka yerde yaparsın fenalık olur. (..)


UŞAK: (..) Siz erkeksiniz, insansınız. Ben ne erkeğim, ne dişi, ben uşağım. Benim filozof derdi ki ''Siz uşak, hizmetçi, dadı milleti yeryüzünün en kızılacak, en on para etmez mahluklarısınız. Ama kabahat sizde değil.'' O kadar sordum, kabahatin kimde olduğunu anlatmadı. (Sayfa: 153)


DOKTOR: Komşular yine radyo çalıyor.
KIZ: Pencereyi kapatayım mı.?
DOKTOR: Hayır.. Bu küçücük makinenin havalardan topladığı sesleri kendisi hiçbir şey duymadan vermesi.. İnsanın göğsünü açıp yüreğini çıkarmak, yerine duymadan duyuran bir radyocuk koymak. (Sayfa: 164)
*****
DOKTOR: (..) Hangi insan kendisinin de hakikaten öteki insanlar gibi günün birinde mutlaka öleceğine inanır.. Hepimiz buna inanır görünürüz.. Halbuki içimizden.. Ben de işte beklenmeyen ölüm gibi geldim. (..) (Sayfa: 177)
*****
*
AHMET: Oluverdim sana âşık
Gözlerin bir gümüş kaşık
Yüreğimi karıştırır
İçinde ne araştırır
(..)
MARİKA: Tuhaf bir huy vardır bende
İşim yoktur yüreğinde
İstiyorsan sevmek beni
Karıştırayım cebini (Sayfa: 193)
*****
SOLO: Seviyorum seviyorum seviyorum onu
Düşünmedim bir kerre var mı bu sevdanın sonu
Seviyorum seviyorum yeter bu da yeter bana
Ölürüm ben sevme beni derse bir gün eğer bana
*
Sevgi ateşten bir oktur onun öldürdüğü çoktur
Ben de ölürsem ne çıkar o belki arkamdan ağlar
Gönül nasıl ne kadar çok sevilmek isterdi
Bu gönül ne kadar çok rüyalara kendini verdi
*
Gönül nasıl ne kadar çok sevilmek isterdi
Ölümlerden acıdır sevilmeden sevenin derdi
Sevgi ateşten bir oktur onun öldürdüğü çoktur
Ben de ölürsem ne çıkar o belki arkamdan ağlar (Sayfa: 201)


ÇİNGENE: Bir kartal bir kuşu yuvadan çaldı
Kuş yavru bir kuştu kartal kartaldı
Kanatları kara, pençesi aldı
Bir kartal bir kuşu yuvadan çaldı
*
Kartalın gözüne vuruldu yavru kuş
Beraber uçtular uçuş o uçuş
Artık ne yavru kuş ne bir yuva var
Ne her sabah ışıldayan cıvıltılar
*
Kartal yedi yavru kuşun yüreğini
Boş bıraktı bir yuvanın tüneğini
Bu giden yavru kuş Fatma'mdı benim
Gitti artık işim tamamdı benim
*
Gidenin yuvada tüyleri kaldı
Bir kartal bir kuşu yuvadan çaldı (Sayfa: 221-222)


ÇİNGENE: (..) Dünya bu, rüya gibi.. Güzel rüyalar görmeye bakmalı.. (Sayfa: 242)

Hiç yorum yok:

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...