''..çevre nice yeteneksiz çocuğa org, piyano gitar, flüt, onu bunu almıştır; hiçbir şey olmamıştır. Ancak; yetenekli çocuklar her dalda; resim olsun, matematik olsun, çalışkanlık olsun, bilim olsun, müzik olsun.. bu çocuklar çevrelerini uyarıyorlar. Davranış biçimleriyle, çevrelerinde olan olaylara gösterdikleri ilgiyle uyarıyorlar. Dolayısıyla yetenekli çocuk kendini keşfettiriyor, ana-babalar keşfetmiyor. Ben bunu, 50 yaşından, 20 yıllık öğretmenliğimden sonra anladım. Çocuk dürtüyor ana-babayı..''
Hayatta çok şey gördüm ve gördüklerim, yanımdakilerin gördüğünden çok daha fazladır. Görmeyi seviyorum, daha çok şey görmek istiyorum ve farklı görmek istiyorum. * Jack London, Martin Eden
28 Kasım 2021 Pazar
Feridun Andaç - Aydınlanmanın Işığında Sanat İnsanlarımız, Timur Selçuk
''..çevre nice yeteneksiz çocuğa org, piyano gitar, flüt, onu bunu almıştır; hiçbir şey olmamıştır. Ancak; yetenekli çocuklar her dalda; resim olsun, matematik olsun, çalışkanlık olsun, bilim olsun, müzik olsun.. bu çocuklar çevrelerini uyarıyorlar. Davranış biçimleriyle, çevrelerinde olan olaylara gösterdikleri ilgiyle uyarıyorlar. Dolayısıyla yetenekli çocuk kendini keşfettiriyor, ana-babalar keşfetmiyor. Ben bunu, 50 yaşından, 20 yıllık öğretmenliğimden sonra anladım. Çocuk dürtüyor ana-babayı..''
23 Kasım 2021 Salı
Oruç Aruoba - Meşe Fısıltıları
On and on the rain will fall
like tears from a star -
On and on the rain will say
how fragile we are -
*
Yağar da yağar yağmur
sanki ağlar bir yıldız -
Söyler de söyler yağmur
ne kadar kırılganız - (Sting - Fragile) (Sayfa: 4)
Güneş devrildi bir Meşeye
Sıcak Rüzgarlarla çekişerek
Ölüm içre de geldi Neşeyle
Ergin Günçe kadar bir Çiçek (Sayfa: 5)
BUGÜN DE GİTTİM ORAYA
*
Mayıs'tı hâlâ - ama
hiçbir şey kalmamıştı
sen
ile
ben
den - den
iz
den
iz -
bel
ki
bir
tek
kal
an
dalgalar -
ne çağlarlar
ne iskeleye bağlı sandal
ne çakıllar
da yo
sun -
yok
tu -
yok
tun
yok
tum -
yok
tu
sen
ile
ben
den
iz
. (Sayf: 7-9)
EACH AND EVERY
*
Var
dı
lar.
U
çuk da
ol
sa
lar -
var
lar.
U
nu
ta
mam.
A
ta
mam.
----------''Let me show you
----------I love you -''
Ta
mam.
Lar
... (Sayfa: 15)
Would you hold my hand
If saw you in heaven.?
Would you help me stand
If saw you in heaven.?
Eric Clapton
Tutar mıydın gene elimi
Cennette görseydim seni.?
Tutar mıydın ayakta beni
Cennette görseydim seni.? (Sayfa: 17)
17 Kasım 2021 Çarşamba
Vedat Türkali - Güven 1
''Kim yazarsa yazsın; suç mu Bağımsızlık Savaşı şiiri yazmak.? Suç olmayan ne var bu ülkede.? Niye yıllardır cezaevinde Nâzım.? Şiir yazdığından mı.? Komünist olduğundan. Ozanlığı ile Komünistliğini nasıl ayırırsın Nâzım'ın.? Bir Harbiye Davası, bir Donanma Davası, otuz yıl.. Kızgınlıkla karışık önleyemediği bir ürperti gezindi içinde. Daktiloyla ince kâğıtlara yazılıp çoğaltılmış İstiklal Savaşı Destanı onlardaydı birkaç haftadır. Refik getirmişti, bugün de alacaktı. Üstünde Nâzım'ın şiirleriyle yakalanmak hiç de öyle küçümsenecek olay değildi. Daha yayımlanmamış, gizli. Anasını ağlatırlar adamın.'' (Sayfa: 10)
''Göz, hasmını tanır.'' (Sayfa: 13)
''Mallarına bile saygı duymak zorundasın burjuvaların.! Burjuva mı bunlar.? ''Finans kapitale satılmış ulusal kahramanlarımız bunlar monşer.'' (..) Monşer, finans kapital.. Aynı soydan olmalarına karşın şu iki sözcük bile uymuyor birbirine.'' (Sayfa: 15)
''Açlığı tanımak için acıkmak yetmiyor. Sen biliyor musun.? Ötesi, tüm yoksulluğu biliyorum, bir süre açlık ne ki onun yanında.! Bir çocuğun en doğal gereksinimlerini umutsuz özleme çeviren beş parasızlığı kim benden daha acı yaşamıştır.? İlaçsız, doktorsuz kişiler arasında kıvranıp durmanın ağırlığını iliklerimde duydum, insanı aşağılayan bir umarsızlıkla, hem de bomboş bekleyişler içinde.'' (Sayfa: 15-16)
15 Kasım 2021 Pazartesi
Binbir Gece Masalları Cilt 4/2, Fransızcaya Çeviren: Joseph Charles Mardrus, Fransızcadan Çeviren: Âlim Şerif Onaran
ON BEŞİNCİ KİTAP:
*
Şehzade Elmas'ın Harika Öyküsü:
*
''..yüreğimin kabuğundan dökülecek olan sözleri dinle, onları topla ve giysinin eteğine koy.!'' (Sayfa: 403)
*
''Aşk varlığını sezdirmeden kulağımdan geçerek içime sızdı;
Ve bilinmeyen sevgili ile yüreğim arasında ne olup bittiğini anlayamadım.'' (Sayfa: 405)
*
''..kuşkuları yüreğimin çekmecesinde sakladım ve suskunun kilidini dilimin kapısına taktım.'' (Sayfa: 436)
*
''Ve bu öyküyü çok büyük bir dikkatle dinleyen Şah Şehriyar ''Ey bal ağızlı, sana övgüler olsun.! Sen bana acı kaygılarımı unutturdun.! diyerek Şehrazad'a ilk kez teşekkür etmiş.'' (Sayfa: 447)
Özdeyişler ve Nükteler Ustasından Bazı Latifeler ve Nükteler:
*
Cûha: (Mısır, Suudi Arabistan ve Yemen'de Gûha) ya da Cûhi: Nuh Duceyn bin Sabit (Haris) ya da Abdullah olarak da bilinir. İslam dünyasının Nasrettin Hoca'sı. Eski İslam kaynaklarında yüz yıl yaşadığı, Kûfe'de öldüğü belirtilir. Adına ilk kez Câhizî'nin IX. yüzyılın başlarında yazdığı Risale fi'ş-Hakameyn adlı yapıtında rastlanır. Fıkraları Nasrettin Hoca'nınkilerle sık sık karşılaştırılır. (Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi. (A.Ş.O)
*
Günün birinde, dostları ona ''Ey Cûha, yaşamını avarelik içinde geçirmekten ve elinin on parmağını sadece ağzına yiyecek doldurmak için kullanmaktan utanmıyor musun.? Ve de artık bu serseri hayatı bırakıp herkesin yaşamına uygun şekilde yaşamanın zamanı geldiğini düşünmüyor musun.?'' demişler. Onların bu sorularına Cûha hiç yanıt vermemiş. Ama günün birinde, kendisini göklerde yücelere uçurmaya yatkın şahane kanatlarla donanmış ve kuşlara dehşet veren harika bir gagası ve iki zambak sakına benzer ayakları olan büyücek ve güzel bir leylek yakalamış. Onu yakalayınca da kendisine sitemde bulunanlarla birlikte eline bir bıçak alarak taraçasına çıkmış ve leyleğin muhteşem kanatlarını, harika gagasını ve incecik olan güzelim bacaklarını kesmiş ve onu havaya fırlatarak ''Uç, uç bakalım.!'' diye haykırmış Dostları buna çok kızarak kendisine ''Allah belanı versin, ey Cûha.! Neden bu çılgınlığı yaptın.?'' diye haykırmışlar. O da ''Bu leylek, öteki kuşlara benzemediği için canımı sıkıyor ve bakışımı incitiyordu. Ama ben onu şimdi herkese benzer yaptım'' diye yanıt vermiş.'' (Sayfa: 448-449)
Kuşların Başkanı Genç Kızın Öyküsü:
*
''İç çek, ey sabah, ta ki bu iç çekmelerden biri dalgalanarak sevgilinin toprağına yol alsın.'' (Sayfa: 465)
*
''Daha nice zaman, ey zalim, yaramı alaya alacaksın.? Yüce Tanrı, şu koskoca yeryüzünde, senin alaylarının mızrağına hedef olarak benden başkasını yaratmış mıdır acaba.?'' (Sayfa: 469)
''Euklides'in kendisi, benim peteğimin hendesesine hayran olarak bilgilenmiştir.'' (Sayfa: 495)
*
''Aşk, ağır olanı yeğniler. Anladıysan beri gel, anlamadıysan olduğun yerde kal.'' (Sayfa: 496)
*
''Şah Şehriyar, Şehrazad'ın bu öyküsüne, özellikle çiçeklerin ve başta Hüthüt Kuşu'nun ve karganınkiler olmak üzere kuşların şarkılarına hayranlığın sınırında hayran olmuş. İçinden ''Vallahi.! Vezirimin bu kızı benim için büyük bir lütuf oldu. Onun erdemlerini ve niteliklerini taşıyan birisi ölmeye layık değildir. Onun hakkında kesin bir karara varmadan önce, bir süre daha düşünmem gerek. Ve sonra.! Belki de onun hâlâ bana anlatacağı kim bilir daha ne harika öyküleri vardır.!'' diye düşünmüş. Ve ruhunda o güne kadar duymadığı bir coşkunluk duymuş; öyle ki, ansızın Şehrazad'ı yüreğine bastırmaktan kendini alamamış..'' (Sayfa: 505)
Sekizinci Kolluk Amirinin Öyküsü:
''..''İşte dövüşçü karşında.! Kim gelip dövüşecek onunla.?'' diye haykırmış. Genç kız da, herkesin önünde gelip avlunun ortasında halının üzerinde oğlanın karşısında yer almış. O da hemen ''Bizimle birlikte Kaf Dağı'nın tepesine uç.!'' diyerek halıya değneğiyle vurmuş. Halı da herkesin şaşkınlığı içinde, göklere doğru yükselmiş, göz açıp kapayasıya kadar bir zaman bile geçmeden, onları Kaf Dağı'nın tepesine kondurmuş.'' (Sayfa: 563)
ON ALTINCI KİTAP
Deniz Gülü İle Çinli Genç Kızın Öyküsü:
''Bu bahçeden kan ağlayan laleler gibi, aşkın yarasını yüreğimde taşıyarak ayrılıyorum.
Bahtsız o kişidir ki, dünya bahçesinden, urbasının eteğinde hiçbir çiçek taşımaksızın çıkar gider. (Sayfa: 594)
*****
''Şehriyar da ''Yoksa benim zevkimden kuşku mu duymaktasın, ey Şehrazad.! Ben acaba senin sözlerin kulaklarıma akmadan ve gözlerim seni görmeden herhangi bir geceyi geçirebilir miyim.?'' demiş.'' (Sayfa: 605)
Bilgiye ve Tarihe Açılan Pencereler:
*
''Konuş ve ruhunda ne varsa boşalt ki, dinleyenin kulağı bunlarla beslensin.! Kim bilgiyi elde etmişse, büyük bir servet edinmiştir. Ve Nasip Dağıtıcı, isteyene bilgi verir ve zekâ da onun buyruğuyla var olur; ama insanoğulları arasında ancak küçük bir miktarı ruhsal verilere sahip olur.''
*
''Bakışlarımızı bilgiye ve tarihe açılan pencereden dışarı çevirerek yöremizi gözlemleyelim.! Ve oradan eski yüzlerin harika geçişini izleyelim; böylece, bu geçiş dolayısıyla ruhumuz aydınlansın ve ışık içinde yetkinliğe doğru yol alsın.!'' (Sayfa: 646)
Sohrâb Sepehrî (سهراب سپهری) (Sohrâb-i Sipihrî) - Sekiz Kitap, Bütün Şiirleri (Farsçadan Çeviren: Mehmet Kanar)
Rengin Ölümü (1951) GECENİN KATRANINDA * Nicedir bu yalnızlıkta Suskunluğun rengi dudakta. * Bir ses çağırıyor beni uzaktan Ama ayaklarım ...
-
su damlasının üstündeki iskeleye benzeyen bir günaydın sana gittiği yere köprüsünü taşıyan bir dere bir tüyün tutunduğu kuşu geçmesi gibi b...
-
Hangi türden olursa olsun, bir sanat ürününün tadılması, onun kavranılmasıyla doğru orantılıdır. Eseri ne kadar çok anlamışsak, elde edec...
-
Onlara * Zannetme ki dâim bi şekcesine Siz her anırdıkça huu çeker millet Alkış beklerken siz eşşekçesine Verir hakkınızı, yuu çeker ...
-
ACILARA KARŞI * İyi ki silahlanmışız acılara karşı Türküsüz çıkmamışız yollara Ekmekten ve gömlekten önce Aşk Ve sevinç doldurmuşuz koynum...
-
Ağaçlar hep en etkileyici vaizler olmuştur benim için. Ormanlar ve korularda halklar ve aileler halinde yaşayan ağaçlara hayranım ben. Tek...
-
I * Denizde bir şey var Deniz bembeyaz bir dañ.! Köpürdelâ Köpürcük Köpürgân * II Ne benim ellerim çalışkan eskisi gibi Ne senin kalbin ben...
-
1929-1935 YILLARI ARASINDA YAZDIĞI, AMA SAĞLIĞINDA YAYIMLANAN KİTAPLARINA ALMADIĞI ŞİİRLERİ Şafaklar sarmadan dağları Işıklarla sular ...
-
Nikos Kazancakis, Zorba, Arka Kapak Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyü...
-
Mehmet Sönmez: * ''Can Yücel Adana Cezaevindeyken (1973-74) Mehmet Sönmez de İstanbul'da Sağmalcılar ve Selimiye Cezaevlerinde h...