24 Şubat 2025 Pazartesi

Dante Alighieri - RIME (Çeviren: Kemal Atakay)

 

GİRİŞ (Bu giriş yazısı, Kaynakça'da anılan çalışmalardan, özellikle Foster'ın giriş yazısından yararlanılarak hazırlanmış bir çeviri-derleme niteliğindedir.)
*
Ama herkes bilsin ki, şiirin kurallarına göre
uyum verilmiş hiçbir şey, bütün tatlılığı ve
uyumu bozulmaksızın, yazıldığı dilden bir
başka dile çevrilemez.
*
Dante, Şölen, I, 7.
*
''Dante'nin Rime (Şiirler) başlığıyla sunulan yapıtı, Yeni Hayat ve Şölen'de yer verdiği şiirler dışında İtalyanca yazdığı bütün şiirlerini içerir. İtalyanca'da belli bir bütünlük ve gelişme çizgisi gösterilerek bir araya getirilmiş şiir derlemelerini göstermek üzere kullanılan canzoniere sözcüğü yerine; ''uyak'', kapsam genişlemesi yoluyla da ''şiir anlamına gelen rima'nın seçilmesinin nedeni, Dante'nin bu şiirleri herhangi bir düzenleme içinde bir araya getirmemiş, kitaplaştırmamış olmasıdır. Felsefe, Hıristiyanlık öğretisi, tarih gibi edebiyat dışı kaynaklar ve Latin edebiyatı bir yana bırakılacak olursa, Dante şiiri üç ana kaynaktan beslenir: Provans şiiri, Sicilya Okulu ve Toscanalı şairler. Dante'nin bir yandan bu kaynakları özümseyip yeniden yazarak, öte yandan yadsıyıp dönüştürerek kurduğu şiiri, kendinden önceki Batı edebiyatı geleneğiyle hesaplaşmaya dayalı, son derece tutkulu bir kuramsal düşünme ve sanatsal uygulamanın ürünüdür.'' (Sayfa: 11)
*
''Henüz İlahi Komedya'yı yazmamış olmasına karşın, on dördüncü yüzyılın başlarında Dante İtalyan dillinin en önemli şairi konumundadır; bunun yanı sıra, Halkdilinde Belâgat (1304-1305) adlı yapıtının göstereceği gibi, bu genç dilde yazılmış şiirin tarihsel durumunu da, Latince kökenli öteki dillerin, özellikle Provans dilinin şiiriyle ilişkisini de en açık olarak gören kişidir. Gerçekten de, Dante büyük bir şair olduğu gibi, son derece önemli bir eleştirmendir. İki nedenden ötürü Dante'nin bu yönünü vurgulamak gerekir: İlki, kendi şiirinin de eleştirel gözden geçirmenin, teknik sorunlara ilişkin bilinçli bir düşünmenin ürünü olması; ikincisi, eleştirel düşüncelerinin ortaya çıktığı tarihsel bağlamın kültürel bir dönüm noktası niteliği taşıması. Dante şiir yazmaya ve şiir üzerine düşünmeye başladığında, İtalyan edebiyatının olsa olsa yarım yüzyıllık bir geçmişi vardı; dili tam oturmamış, kapsamı son derece dar, büyük ölçüde Fransız ve Provans dillerinin gölgesinde kalan, Latince'nin büyük kültür ve dil mirasının ağırlığını üzerinde duyan bir edebiyattı. Dante 1321 yılında öldüğünde, Latince kökenli dillerdeki en büyük şiiri yazmakla kalmamış, o dönemde İtalyanca yazan bir yazarın içinde bulunduğu durumu eleştirel olarak her yönüyle değerlendirmişti. Edebiyat dilinin Latince mi, İtalyanca mı olması gerektiği tartışmasını büyük bir doğrudanlıkla ele alıp tavrını anadilden yana koymuş; bir eleştirmen olarak köklü bir çözüm getiremese de, İtalyan ağızlarının çeşitliliğinin şairi hangi sorunlarla karşı karşıya bıraktığını irdelemişti. Başlangıcından XIII. yüzyılın sonlarına kadar İtalyan lirik şiirinin tarihini ana çizgileriyle belirlemişti (çizdiği çerçeve o günden bu yana bir ölçüt haline gelmiştir).'' (Sayfa: 12)
*
''Dante, şiirin anlamını (sentenze) güzelliğinden (bellezza) ayırdıktan, böylece anlamın bütünüyle düzyazıya çevrilebilir olduğunu ima ettikten sonra, güzelliği çözümler; şiiri şiir yapan biçimsel yön demek olan güzelliği Özgür Sanatlar'dan alınmış üç öğe temelinde inceler: dilbilgisi ve hitabet ile müzik. Bu üç ''sanat'' şiirin oluşumuna farklı yönlerden katkıda bulunur ve her birinin sonuçta ortaya çıkan ürünle farklı ilişkileri vardır; ama burada dikkat edilmesi gereken nokta, Dante'nin bu çok yalın çözümlemeyle yetinmiş olması, şiirin güzelliğini yalnızca bu üç ''sanat''tan alınmış kuralların ustaca uygulanmasının bir sonucu olarak görmesidir. Petrarca daha sonra şiirin yedi Özgür Sanat'ın bir ürünü şeklinde görülmesine kesinlikle karşı çıkacak, felsefe gibi şiirin de bütün bu sanatları aştığını belirtecektir. Hiç kuşku yok ki Dante de bir bakıma şiirin kaynağını aldığı ''sanatlar''a göre ''aşkın'' olduğunu kabul ederdi; ama bu noktayı hiç ele almamıştır, biz de şiir konusundaki görüşünü daha genel bir kavramla bağlantılandırmak istersek, geleneksel belâgat (eloquentia) kavramına başvurmak zorundayız.'' (Sayfa: 13-14)
*
''Hitabet açısından bakıldığında, Dante'nin Şiirler'i Aziz Augustinus'un Hıristiyan Öğretisi Üzerine adlı eserinin Dördüncü Bölümü'nde belagât için belirlediği üç amaçtan en az ikisini gerçekleştirme girişimleri olarak okunabilir: öğretme, zevk verme, inandırma.'' (Sayfa: 15)
*
''Dante'ye göre ''parçaları birbirleriyle uyumlu ve ahengiyle zevk veren'' şeye güzel deriz. Bu tür bir karşılıklı ilişkiyi amaç edinen ve gerçekleştiren sanat müziktir; Dante'ye göre müzikte ''ahenkli sözlerde ve şarkılarda görüldüğü gibi her şey birbiriyle karşılıklı ilişki içindedir; söz konusu ilişki ne kadar güzelse, bu söz ve şarkılarda o kadar tatlı bir ahenk ortaya çıkar.'' Bu açıdan, sözler müzikal ise, güzeldir; onlara bu güzelliği verebilecek olan kişi de herkesten önce şairdir, çünkü onun sanatında -bir tek onun sanatında- müzik sanatı hitabet ve dilbilgisi sanatıyla birleşir.
Buna bağlı olarak, Dante'ye göre şair bir söz müzisyenidir; şairler ''sözcüklerle ahenk yaratan kişiler''dir, onlar sözcükleri ''esin perisi Musa'ların sanatı''yla birbirine bağlarlar.'' (Sayfa: 16)
*
''Dante'de çok güçlü bir toplum duygusu, insan zihinlerinin karşılıklı olarak birbirine bağlılığı duygusu vardır; onun için insanca yaşamak yaşamanın nedenlerini aramak demektir. Bir bakıma Dante ''kişiye özel düşünceler''e inanmaz; her düşüncenin kamusal bir önemi vardır, o düşüncenin ilgilendirdiği topluluk küçük olsa da. (..)
Yeni Hayat'ı okurken okur bir şeyin farkındadır hep: Yazar edebiyat ve ahlak alanlarında ortak bir zihni ve ortak varsayımları olan bir topluluk için yazmaktadır; ''sıradan okur''un kendisini anlamasını beklemez, belki bunu arzulamaz da. Ne var ki, kitabın seslendiği küçük çevre içinde anlamın son derece açık olması beklenir.'' (Sayfa: 18)
*
''Pek az şair kendi yapıtı konusunda konuşmaya bu kadar istekli olmuştur; belki de bunun nedeni, paradoksal olarak, pek az şairin bu kadar büyük bir kendine yeterlik duygusu duymasıdır. (..)
Bir bütün olarak Şiirler, İlahi Komedya'ya giden yolu gösterir, bir anlamda (denemeler olarak) nihai gerekçelendirilmelerini ondan alırken, Şiirler içindeki belli grupların da Yeni Hayat, Şölen ve Halkdilinde Belagât'a yansıyan izdüşümleri vardır.'' (Sayfa: 21)
*
''..Dante'nin bugün anladığımız biçimiyle edebiyat eleştirisine soyunduğu yapıtı Halkdilinde Belagât'tır. Yarım kalan bu risale, en üst düzeydeki biçimiyle, ''yüce'' konularda ''yüce bir üslupla'' yazma sanatı olarak anadil şiiri üzerinedir. (..) Dante bu konuların Savaş, Aşk ve Erdem olduğunu belirtir. Bu ''en üstün'' konuları ''en iyi şekilde'' ele almak uygun bir üslubu gerektirir.'' (Sayfa: 22)
*
''..Dante'nin söylediği şudur: ''Klasikler bizim örneklerimizdir, onları ayrıntılı olarak kopyalamamız gerektiği anlamında değil, ama bize genel olarak üslup güzelliğinin ne olabileceğini gösterirler.'' (Sayfa: 27)
*
''..Dante aşağı yukarı otuz dokuz ile kırk dört yaşları arasında yeni şiir yaratmaktan çok eleştiri, felsefe ve siyasi polemikle uğraşıyordu. (..)
İlahi Komedya da bir üsluplar bileşkesidir; üstelik Dante yaşamsal zenginliği hiç yitirmeden gerçekleştirmiştir bunu.'' (Sayfa: 29)
*
''Dante kullandığı ölçü biçimlerini kendisi keşfetmemiştir; anadilde yazılan şiirin kapsamını bildik aşk temasının ötesine taşıyan ilk İtalyan şairi de o değildir. Dante, seçtiği tema ne olursa olsun, onu son derece güçlü bir şiir söylemi halinde düzenleme konusunda olağanüstü bir yetisi olduğunu gösteren ilk şairdir; şaşırtıcı bir kurgusal -''mimari'' gücü sözcüklerin anlatımsal niteliğine dönük son derece incelikli bir duyarlıkla birleştirmiştir. Dante'nin bu iki yönü Şiirler'de her zaman aynı ölçüde belirgin değildir; kimi zaman bir yön, kimi zaman öteki yön ağır basar. Ama Dante'nin doğal eğilimi, güzelliği, bu iki yönün -ikisi de en uç sınırlarına vardırılmış akıl ile duyarlığın- uyumunun ürünü olan şiire doğruydu. Dante'ye göre insan ruhunun üzerinde düşünmesi, yazıya geçirmesi ve öykünmesi gereken tanrısal iyiliğin dış dünyadaki ve zihindeki ışıltılarını hiç olmazsa kısmen yansıtabilecek bir güzellikti bu.'' (Sayfa: 31)


Dante da Maiano'dan Dante Alighieri'ye:
*
''Ve en iyi şiirimle sizden dileğim,
söylemeniz bana en büyük acısı
nedir Aşk'ın, bilginiz ışığında.'' (Sayfa: 47)
*
Dante Alighieri'den Dante da Maiano'ya:
*
''Kesin olarak bildiğim benim,
sevilmeyen kişi, kendisi severken,
benzersiz bir acı taşır yüreğinde.'' (Sayfa: 49)

Görsel Kaynağı: Beatrice and Dante Alighieri > A Love Story


Dante da Maiano'dan Dante Alighieri'ye:
*
''Sevip de sevilmemek, dediğinize göre,
çekilen en büyük acı Aşk'ın elinden;
daha büyük bir acı var diyor birçok kişi.
Küçük bir ricamı çok görmeyin bu yüzden,
ilminiz bir daha aydınlatsın, dilerse,
doğru mu değil mi deneyimin bana gösterdiği.'' (Sayfa: 51)
*
Dante Alighieri'den Dante da Maiano'ya:
*
''Dostum (eminim bundan, sevdiğim için
gerçek bir aşkla), iyice bilin ki, seven kişi,
sevilmiyorsa, en büyük acıyı taşır yüreğinde;
çünkü bu acı hükmeder bütün ötekilere
ve ona hepsinin efendisi denir:
ondan gelir Aşk'ın her elemi.'' (Sayfa: 53)
*
Dante da Maiano'dan Dante Alighieri'ye:
*
''...ricam, pekiştirin, bilge kişi,
yetkili ağızlardan savınızı, nedir içeriği
gösterin, belirginleşsin bu yolla seçkinliği;
ondan söz edip, iyice anladıktan sonra onu,
aydınlatırız, hangi acının en ağırı olduğunu,
dostum, kanıtlarıyla aklın ve deneyimin.'' (Sayfa: 55)


Dante Alighieri'den Dante da Maiano'ya:
*
Bilgi ve kibarlık, zekâ ve beceri,
soyluluk, güzellik ve zenginlik,
güç, gönül yüceliği ve cömertlik,
değer ve seçkinlik, birlikte ve ayrı,
bu iyi nitelik ve erdemler daima
üstün gelirler çekicilikleriyle Aşk'a:
biri diğerinden daha değerlidir belki
ona göre, ama ondan pay alır her biri.
*
Bu yüzden, dostum, yararlanmak istersen
doğal ya da edinilmiş erdemden,
onu sadakatle Aşk'ın arzusu için kullan,
karşı koymak için değil tatlı işleyişine:
çünkü ona karşı gücü yetmez hiçbir şeyin,
olur da, onunla savaşmayı seçerse insan. (Sayfa: 59)
*
''Sizsiniz her şeyden çok sevdiğim,
ve bana en büyük armağanı verebilecek kişi,
size bağlı bütün ümitlerim;
yaşamak isteyişim yalnızca size hizmet için,
ve yalnızca size onur veren şeyleri diler,
onları isterim: gerisi katlanılmaz benim için.
Başkasının veremeyeceğini verebilirsiniz bana,
evetimle hayırımı ellerinize bıraktığı için
Aşk; bu yüzden yüce görüyorum kendimi.
Size duyduğum güvenin
nedeni insanca tavrınız;
çünkü kim baksa size, kesinlikle bilir
dışınızdan, merhamet olduğunu içinizde.'' (Sayfa: 67)
*
''Artık asla bağışlatamazlar bana,
işledikleri o büyük suçu gözlerim,
kör olmazlarsa eğer..'' (Sayfa: 71)
*
Guido Cavalcanti'nin Yanıtı:
*
Aşk ne kadar vurursa size sopalarıyla,
o kadar acele edin ona itaat etmek için,
başkaca öğüt, kesinlikle belirtmeliyim,
verilemez size: bunu ezberlesin, isteyen.
Sonra, vakti gelince, tatlı yakılarıyla
kurtaracak sizi amansız her acıdan,
çünkü Aşk'ın acısı altıda biri etmez
tatlı iyiliğinin. Bu yüzden artık döşesin
*
kalbiniz şu yolu, izlemek için
o üstün gücü, böyle çarptıysa sizi,
güzel dizelerinizin gösterdiği gibi;
ve milim uzaklaşmayın ondan,
bir tek o verebilir çünkü sonsuz neşeyi
ve cömertçe ödüllendirir kulluk edeni. (Sayfa: 89)
*
Gözlerinden kadınımın yayılan
öyle soylu bir ışık ki, belirdiği yerde,
şeyler görülüyor, söze dökemeyeceği insanın,
öylesine yüce, görkemli oldukları için;
ve ışınlarından yüreğime öyle
bir korku yağıyor ki, titretiyor beni,
diyorum ki: ''Buraya dönmek istemem asla.''
Ama sonra yitiriyorum bütün gücümü
*
ve yenildiğim yere bir daha dönüp,
yatıştırıyorum korkmuş gözlerimi:
ilk onlar duydu bu büyük gücü.
Oraya ulaştığımda, ah, kapanıyor gözlerim;
tükenmiş onları buraya getiren arzu:
o yüzden bir baksın Aşk şu halime.! (Sayfa: 93)

Hiç yorum yok:

Kostas Mourselas (Κώστας Μουρσελάς) - Hüzün Nedeniyle Kapalıyız (Özgün Adı: Κλειστόν λόγω μελαγχολίας) (Çeviren: Kosta Sarıoğlu)

Arka Kapak: * Küçük bir kasabada yaşayan bir grup insan; akrabalar, arkadaşlar, tanışlar... Herkes kendi kıskacında kıvranmakta, bu dar çevr...