4 Şubat 2024 Pazar

Hasan Hüseyin Korkmazgil - Kandan Kına Yakılmaz, Kızılırmak

 

ÖNSÖZ GİBİ
*
Otuz yaşımın olanca korkusuzluğu, yerinde duramazlığı ve sevinciyle oturuyordum söğütlerin altında. Çocuklar çakıltaşlarıyla, çığlık çığlığaydılar akan suda. Temmuz sıcağı tütüyordu. Harman sarıları, dizlerimdeki sayfalardan kalkıp, yamaçlara ağıyordu. Kırlangıçlar geçiyordu Ağlasun'un göklerinden. Dereboylarından bin renkli türküler yükseliyordu.
Kimdin sen.? Adını duymuş muydum.?
Yıllar önce bir tek, o eşsiz ağustos şiiri'ni okuduğum zaman Dost'ta, deprem yaşamıştım uğuldayan kanımın hızlıca akışında.
''Kimsin.?'' diye sormuştum sana.
Çocuklarımın yörük karası gözlerinden, güneşi ince ince süzen salkımsöğüdün dallarına kadar, evreni bir bir taramış, meydan okumuştum:
''Benim olmalısın.!'' demiştim.
Dünya, bir devrimin eşiğindeydi sanki.
Sen;
*
''gürün'de doğdum
------dedin mektubunda-
mutlu günlerin dışında
ekmek kavgasının içinde doğdum
tutsak sabahlar yaşadım masmavi
-----[özlemlere kandım
artmadı bulgur
kavak yapraklarında sakız gibi güneşler
yitik bereketler arkasında çırçıplak
---düşlerde savrulup gitti çalınmış
-----[çocukluğum
gezdim
---sevdim
okudum
topraktan kaldırıp elimi
---alnıma koydum
yangın yerlerinde güneşe karşı
öfkeyle gülen gözler
---yıpranmış yalın eller
----kitaplar çekmiş perdeleri kapkara
-----[gördüm
acıydı sevinçti korkuydu hınçtı
kerem’di garip’ti karacaoğlan’dı
yunus’tu sinan’dı mustafa kemâl’di
destanlar ortasında çalkandım durdum
zorlu dağlar
zorlu beller
yorgun tarlalarda zorlu acılar
onların yüzlerinde gördüm ağrımın
-----[aynasını
-----gözbebeklerimde yaşadım
insan dedim
barış dedim
vurun demedim
bir kancık dönemeçte bir ölümlü gün
-----yirmiüç baharımda
kelepçe değil kollarımda
yiğitler anası memleketim.!''
*
dedin.
Yirmi yıl, başka bir şey sormadım sana.
Zaten, çetin bir bileğitaşıydın, bundan böyle, benim için. (Sayfa: 9-10)
*
Kimi zaman, bir kavga adamının yanıbaşında yaşadığımı, en acımasız boyutlarıyla algılardım. Kimi zaman da, bir devrimcinin sukatılmadık coşkularını olduğu kadar, bir eski zaman bilgesinin o derin çilesini duyumsatırdın bana.
Senin yakınlarında yirmi yıl dönenmiş bir kadın olarak; ille de senin güzel, çok güzel bir ozan olduğuna hem inanan, hem de bunu bilen bir şiir tutkunu olarak, seni hep okumak, seni anlayarak okumak, elbette boynumun borcuydu, senin o gür şiir soluğunu duya duya..
Sen ki bu dünyayı şiir gibi yaşardın.!
Tükenmez bir merak ve sevgiyle bakardın, insan denen doruktaki karmaşaya. Ve yazarken, o çok insanca, o çok evrensel gönül yükleriyle ve yaşıyor olmanın ölçüsüz sevinciyle dolar taşardın ve dünyayı alay ya da öfke fırtınasının önüne katıp süpürmek istediğin zamanlar bile, sevginin altın yolu, sonsuzmuş gibi uzanırdı önünde ve tutkuyla öfkelenir, öfkeyle severdin.
*
''uzatın ellerinizi ellerinize
kaldırın güneşe kollarınızı
durun duvar duvar
durun yapı yapı
---dostlarım
-----direnin karanlığa
sevmek yapabilir bu dünyayı yeni baştan.!''
*
demiştin sen. (Sayfa: 13)
*
Seni şimdi ben, ''bu dünyadan çekip gitmişler''le bir, düşünebilir miyim, buna kim dayanabilir.! (Sayfa: 14
*
Ve sonra elinden, atardın kalemi, yeniden yeniden almak üzere:
*
Bedrettin Cömert'e adadığın şiirinde;
*
''sen aşk şiiri yazamazsın
hasan hüseyin''
*
demiştin; belki en güzel aşk şiirini böylece yazdığını biliyor muydun.? (Sayfa: 15)
*
azime korkmazgil
ankara, 19 kasım 1984

ÇOCUKLARYA


dünyanın her yerinde çocuklar
ardarda gelen sözcükler gibidirler
birbirine çok yakışan uyaklardır çocuklar
---ezgide sesler gibidirler
yürüyenle yürürler/otururlar oturanla
---ve uçarlar uçanla
dünyanın her yerinde çocuklar
mutlaka şarkılar mırıldanırlar
el çırparlar mutlaka
---hızdan kanat taktıkça
*
bu fırsat geçmez ele bir daha
yalvarırım bırakın çocukları
bırakın çocukları koşsunlar
koşup koşup düşsünler / bırakın
bırakın ellesinler ateşi
böcek soksun ellerini / bırakın
*
salıncak şarkıdır çocuklara
---uçurtma şarkı
koşmak biraz şarkıdır çocuklara
---fırtına biraz şarkı
koşan geyik koşan at
uçan gemi motosiklet
yüzmek biraz şarkıdır
suda balık biraz şarkı
bindirin yalvarırım
bindirin çocukları arabalara
ürke korka sürmeyin arabaları
el çırpsınlar çocuklar
---çığlık atsınlar
bu fırsat geçmez ele bir daha
*
şarkı söylemek demek
---kanatlanmak demektir
atlara uçaklara kuşlara yellere uçurtmalara
uçan kaçan bir şeylere binmek demektir
hele bakın şu bizim kocamanlara
yola çıkar
---türkü söyler
ağaca çıkar
---türkü söyler
ata biner
---türkü söyler
*
doluşur kara trenlere otobüslere
biner gider türkülere
---şarkılara bizimkiler
*
yalvarırım uçurun çocukları
uçan kaçan bir şeylere
---bindirin çocukları
bırakın denesinler kanatlarını
bu fırsat geçmez ele bir daha (Sayfa: 19-21)
*
SALDIRAN KÖR YOKSULLUK
*
yüzleri yıkanmamış bu çocukların
açılmamış gözleri aydınlıklara
*
tabanca
---zincir
----muşta
bilmemişler bundan başka
---tanımamışlar
*
ağaç görmüş
---yakmışlar
kanat görmüş
---kırmışlar
şimdi de düşmüşler insan izine
nerde insan
---nerde ışık
---vurmuşlar
*
bilmiyorlar
---ipler kimin elinde
kim oynatır bu kuklayı
---bildikleri yok
cepte mangır
---elde silah
vuruyorlar yarın için çırpınanları
vuruyorlar vurur gibi açlığı
vuruyorlar vurur gibi yokluğu
vuruyorlar kendi kardeşlerini
*
yüzleri yıkanmamış bu çocukların
açılmamış gözleri aydınlıklara
*
(1979) (Sayfa: 22-23)

SANDIKLI FOTOĞRAF


canlarım
güzellerim
neden öyle boynu bükük
neden öyle çarpık çurpuk
---tepelenmiş güller gibi duruyorsunuz
neden öyle
örselenmiş güllersiniz gözlerinizde
*
biliyorum
---yaşamak güç
kolay değil eğrilmemek sapmamak
satılmamak kolay değil canlarım
dik tutmak kolay değil
---şu güzel başı
*
bir biz miyiz yiğitlerim
---yolunu yanlış seçen
bir biz miyiz bu çetin güzellikte
---yanlış yolda taban tepen.?
sular da hırçın akar yanlış yollarda
---bulur en sonunda yataklarını
-----vura vura başlarını taşlara
bir biz miyiz canlarım
---yanlış giden bu yollarda.?
*
ne taşız biz
---ne de toprak
bir tohumuz karanlıkta
yürürüz eğri büğrü
yürürüz yoklayarak
---çıkarız aydınlığa (Sayfa: 24-25)

ÖLÜM UCUZ OLMAMALI:


''ölüm ucuz olmamalı bu çağda
sayrılıksa yenilmeli
açlıksa kovulmalı dünyadan
savaşsa durdurulmalı
neyimiz var kardeşler şu kısa konuklukta
---sevmekten ağlamaktan gülmekten başka'' (Sayfa: 30)

DİL


bu toprağın dilinden
onu sürüp eken anlar/sen anlamazsın
bu demirin dilinden
onu söküp döven anlar/ sen anlamazsın
çile dedik yüzyıllardır
acı dedik ağrı dedik/ sen anlamazsın
vurduk başlarımızı taşlara türkülere
geldik ta oralardan ta buralara
acılar şu gözünde heybemizin/ tatlılar şu
umutsa bülbül olmuş
---şakır durur dalımızda
--en eski acıları
yüklenmişler paraları/ kalmışlar altında insansızlığın
yüklenmişler silahları/ kalmışlar korku
---[cehenneminde
ne uykuları uyku/ ne dışlıkları dışlık
çok sürmez göreceksiniz
---başlarlar ateş etmeye
--kendi gölgelerine
okunurlar tarih kitaplarında
biz biliriz bunları çok eskilerden
böyle böyle dikmişlerdir nalları
---bugün tarih olan çağlarda
dil demek kolay elbet
ama bu dil değil ki
yoncada eşek dili harmanda öküz dili
bu dil insanın dili
---ta maymundan hitit'ten yunus'tan beri (Sayfa: 38)

KANDAN
KINA YAKILMAZ


vurma dedim vurulursun
kandan kına yakan var mı
kandan kına bre yezit
---yakınıp da onan var mı
sen yarını ne sanırsın
yarın vuran bre yezit
---bu dünyada barınır mı
*
nasıl kıydın şu sabaha
---ürkmedi mi ellerin
ellerin bre yezit
---ekmekten korkmadın mı
nasıl kıydın şu insana
kolların bre yezit
---kırılıp sarkmadı mı
*
kanlı el kanlı ekmek
sofra değil leşbaşı bu
sofra değil bre yezit
---sardı dünyayı kokusu
sevmek ağlamak gülmek
hakkın değil bre yezit
---seninki kahpe korkusu
*
akrep desem yılan küser
yılan desem sırtlan kızar
soyun sopun bre yezit
---soyun sopun nerde yazar
bu susar o susar
susmaların bre yezit
---elbette ki bir sonu var
*
nasıl kıydın şu güzele
yok mu senin sevenin
sevenin bre yezit
---şu dünyada tek sevenin
nasıl kıydın şu cana
sevilenin bre yezit
---sevilenin yok mu senin
*
yaratanım dünya dünya
yaşatmaktan bıkılır mı
kan dökerek bre yezit
---el içine çıkılır mı
nasıl kıydın şu yarına
kandan kına bre yezit
---kandan kına yakılır mı
*
(1978) (Sayfa: 39-40)

DUR BİRAZ DA
BEN SORAYIM


adımı ne sorarsın
---bilmez gibi bilmez gibi
yolumu ne sorarsın
---görmez gibi görmez gibi
bu bataklık bu sinek
bu karanlık bu korku
ben önümü görüyorum ey kentsoylu
-----ya sen nerdesin
solundan medet kesik
---sağın kum çölü
delirmek saldırmak boşuna bugün
---o masmavi çaylar bugün kan gölü
.....................................
.....................................
davul çalın davul çalın çocuklar
uyandırın fırtınayı çocuklar
---dağıtın karanlığı
bu sessizlik bu susku
bile bile lades bu
bu güzellik korkusu
davul çalın davul çalın çocuklar
halay çekin halay çekin çocuklar
şarkı türkü gürültü
çalkalayın bataklığı çocuklar
dağıtın karanlığı çocuklar (Sayfa: 41)

KİTAPLAR

Çizim: Sevdakâr Çelik

kitaplar da bizim gibi
doğuyorlar büyüyorlar ölüyorlar
doğan ölür bir gün elbet/ ne kuşku
*
ne var ki öyle değil kazın ayağı
---öyle değil işte kurdun kuyruğu
bizler nasıl doğuyorsak
nasıl büyümüyorsak/ nasıl ölmüyorsak
---kendi toprağımızda
kitaplar da bizim gibi
---yakılıp gidiyorlar düşman ellerde
doymadan gençliklerine/ yaşamlarına
*
okuduk bunlar ta ilkokul kitaplarında
okuduk bunları tarih belgelerinde
ve yaşadık bunları acılı günlerimizde
*
üşüttüler karakışta/ yak dediler kitabı
yak dediler kitabı/ yaktık ısındık
kömürler yattı yerde/ madenler yattı yerde
sular öylece aktı/ güneş baktı öylece
---en eski penceresinden
*
nerden nere gelmişiz biz/ kim söyler
söylemek bir şey değil elbet/ kim kalkar tanık olur
---bu korkunç cinayete
*
beyin sığmaz olmuş kafatasına
öfke sığmaz olmuş can kafesine
---peki ama nerde o kuş.?
*
(1978) (Sayfa: 47-48)

AH ŞU LANET BAŞAĞRISI


yine başladı başım
yine dünyam kapkaranlık
*
ne aspirin ne novaljin ne şurup
eczanelik ağrı değil bu benimkisi
değil dostlar
---beyin değil
----işte elektrosu
yürekse
saatli bomba sanki mübarek.!
*
''ağrısız baş
---taş altında'' diyorlar
anlıyorum domuzuna
---anlıyorum it gibi
ama işte dindirmiyor ağrımı
---algılamak bu gerçeği
*
yıllar var ki şu ülkede
şöyle sıcak şöyle mutlu
---şöyle yürek soğutan
-----tek bir haber değmedi kulağıma
-----tek bir olay yaşamadım
hep kan gölü hep gözyaşı hep kargış
sanki yunus yaşamamış bu topraklarda
hacıbektaş diye biri geçmemiş buralardan
*
toprakları sürecektik kardeşçe
ekip biçip harmanlayıp kardeşçe
denizler ki yok bir eşi dünyada
göller ki ırmaklar ki çaylar ki
madenleri sökecektik kardeşçe
yeşillere saracaktık kırları kıraçları
okullarlı yuvalarlı parklarlı
---geniş güzel caddelerli kentler kardeşçe
*
yine başladı başım
yine dünyam kapkaranlık
hep de böyle güzel düşler kurarken
hep de kulak kabartırken tv'de haberlere
bakarken başlıklarına gazetelerin
tam da eğilirken yüzüne sevgilimin
---öperken alnından bir güzel başarıyı
belki yalan
belki doğru
ama insanca
---bir öykü anlatırken dostlara
bir kadeh bir şeycikler bir kuytu köşecikte
-----iki fiskos ederken
yem atarken balkonda serçelere
sardunyaya kızarken niçin açmadın diye
filistin'i düşünürken otobüs durağında
dalmışken kavak dallarının sabah ışıltısına
yıldızları gagarin'ce görüp gözlerken
sıvazlarken enflasyonu etsiz soframda
düşte deve görmeyi yorumlarken yatakta
sesine kapılmışken telefonda birinin
gülümserken suratına asalak devrimcinin
şiirini deşelerken çöplüksel bir olayın
kaçırılmış fırsatlara ağlarken türkülerde
ve sessizce ölüşünü bir koca kelebeğin
---saksıda sarmaşığın güneşe gülüşünü
-----çokboyutlu izlerken
ortasında alnımın
---birdenbire bir ağrı
*
neye vursam
---hangi taşa bu başı
kime sövsem
---hangi puşta
---hangi soysuza.!
onursuzluk batağının yarınsız yaratıkları
---bu insan kılıklılar
gözdeki pırıltının
---alındaki ışığın
-----sevginin saygının güzelin düşmanları
*
değil dostlar
---bu değil
güzel günler görünürde yok daha
bunak düzen kan istiyor
---su değil
suçlu sen ben
suçlu şu bu
---o değil
suçu vurmak gerekiyor dostlarım
---suçluyu değil.!
*
bu inatçı başağrısı böyle bu
değil dostlar
değil dostlar
---başımın suçu değil
ne zaman ağrısa erciyes karlı başım
bakıyorum ağrıyor
---erciyes'e dönmüş başı
-----şu güzelim ülkenin
*
(1975) (Sayfa: 59-63)

LAFONTEN UYARLAMASI


yaktık olanca ormanları
vurduk bütün kuşları
kuruttuk ırmakları gölleri
sardık uyuz eşeğe/yorganları çadırları
---dayandık kapısına alamanya'nın
*
alamanya alamanya
benden sebil bulamanya
*
ben gitmişim yıldızlara aylara
---ne yazar alamanya
komşu komşu açsana
şu yüzüme baksana
ben senin kardeşinim
---lambaları yaksana
*
dünyalıyım yahu ben
dünyada türkiyeli
türkiye'de vergili
vergide çetrefilli
çetrefilli devletli
yaksana şu lambanı
yüzüme bir baksana
ben senin kardeşinim
---bana ekmek versene
*
yeşil ışık yaksana
şu yüzüme baksana (Sayfa: 68-69)

BİR GİDER BİN GELİRİZ


lorka’yı kitaplardan tanıyorum
bedrettin’i aşımdan ekmeğimden
biri ette dikendi
biri etimde diken
*
dediler ki dediler ki vurmuşlar
"ateş düştü ciğerimin bağına"
*
bağışlayın bugün beni dostlarım
kara haber tez ulaşır demişler
kara haber tez ulaştı dostlarım
"ateş düştü ciğerimin bağına"
*
o bir güvercindi ak mı ak
o bir kaysı dalı hem de meyvalı
onsuz bir ülkede yaşamak
bağışlayın bugün beni dostlarım
bağışlayın kurutulan sular aşkına
bağışlayın kül edilen ormanlar
söndürülen ocaklar
---uçarken vurulan kuşlar aşkına
bağışlayın bugün beni dostlarım
acılıyım balta yemiş bir çınar
yuvasına yılan girmiş bir kuş gibi öfkeli
---ve yersizim düş gibi
kırıp dökersem eğer
incitirsem gönlünüzü durup dururken
---hoşgörün beni
*
..............................
..............................
dışındayım ölçülerin tartıların bugün ben
içindeyim ateşlerin kavgaların bugün ben
siz sayın ki yanlış düşmüş bir tetik
---erken kızmış bir namluyum bugün ben
taştan taşa bu canı
bu sesi dağdan dağa
sayın beni eşkıyaya dostlarım
eyvallahım bugün benim
---eyvallahım acıya
*
bir acılı ozanıyım bu toprakların
duygusalsam karacoğlan
öfkeliysem pîr sultan
yanlışsam dadaloğlu
bir acılı ozanıyım bu toprakların
sayın ki ruhsati'yim
sayın ki serdari'yim
taştan taşa bu canı
---bu sesi dağdan dağa
"çok acılar çektim bağrım eziktir"
.............................................
*
karıncalar tırmanırken güneşe
meyvalar bal süzerken güneşten
bal taşırken çiçeklerden arılar
yazarken kırlangıçlar temmuz mavilerini
saksılara su verirken kadınlar balkonlarda
---sabun kokan ellerini kaldırırken güneşe
işçiler ter dökerlerken iskelelerde
kilitlerin ötesini düşlerken tutuklular
doktor diye yol gözlerken sayrılar kapılarda
işsizlik katran gibi sıvaşırken yüzlere
analar hey analar
---doğuranlar emzirenler beleyip ballayanlar
ak yakalı okullara demir parmaklıklara
---kışlalara gurbetlere yoklara yollayanlar
saklısı gizlisi yoktur bu işin
pusu kurup gelen güne
---pusu kurup güneşe
*
duydun mu ekmeksizim
---okulsuzum duydun mu
ışıksızım yolsuzum
---seçimlim sayımlım ceza yasalım
---'mükellef'im duydun mu
nasıl gelir güzel günler dostlarım
---işitmezken kulaklar
----diller susmuşken
-----gözler böyle görmezken
nasıl gelir güzel günler dostlarım
*
(11 Temmuz 1978) (Sayfa: 70-73)
*
TANIKLIKLAR'dan-3
*
--------------------
--------------------
girdiler kapılardan
girdiler pencerelerden
mektuplardan kitaplardan telefonlardan
---girdiler kirlettiler ve gecemizi
---girdiler ağrıttılar ve gündüzümüzü
---işimize saygımızı
---ölümüze acımızı
---sayrı yatağımızı
---özlemlere sevgilere sular gibi akışımızı
---kıyımlara kıranlara türkü türkü bakışımızı
---gözgözelik
---dizdizelik
-----şu hancı dünyamızı
---girdiler
---kirlettiler
---insan onurumuzu
*
insan yüzü güzeldir
---çirkindi bunlarınki
insan yüzü sıcaktır
---soğuktu bunlarınki
elleri el değildi
---eli andırıyordu
gözleri göz gibiydi
---bakışsızdılar
göğse benzer bir kafesti taşıdıkları
---içinde yürek yoktu
kapıların arkasında emeklememiş
beşiklere belenmemişlerdi karda tipide
ev dediğin duvar kapı pencere
---saygıya gerek yoktu
girdiler akşam sofralarında evlerimize
---yoksul sabah çaylarında girdiler
girdiler öpüşürken kuytuda
okşarken saçlarını çocuğumuzun
avutmaya çalışırken acılımızı
duyumsarken sevincini insan oluşumuzun
girdiler bağlarken mektubumuzu
dertleşirken kapısında kırkıncı odamızın
---girdiler evlerimize
en ağrıtan yerinde bir özlem türküsünün
bunalmış bir kahkahanın ortayerinde
taş gibi yorgunluğunda bir güzelim düşün
ölümcül sayrılıkta umarsız yalnızlıkta
kâğıttan kayıklar yüzdürürken geçmiş sularımızda
uçurtmalar salarken umut göklerimize
kucaklarken dostlarımızı telefonlarda
---girdiler evlerimize
*
çirkindiler
---korkaktılar
-----yarınsızdılar
geldiler itilerek
girdiler irkilerek
kararttılar gecemizi
ısırdılar karanlıkta
---kanattılar türkümüzü
kırdılar çiçekli dallarımızı
tükürdüler içine ekmeğimizin
ağrıttılar ağrımızı
ağrıttılar vatan vatan
ağrıttılar dünya dünya
ve çekilip gittiler
---kanlı izler bırakarak
-----göğümüzün merdivenlerinde
*
yoktu yarınları onların
çünkü onlar
---suç taşıyan sandık gibi
karanlıktılar
*
(1977) (Sayfa: 82-84)


KAPALIÇARŞISI İSTANBUL'UN
*
iş ararken uğradım
---beyimiz efendimiz
yani çaldım kapınızı
---beyimiz efendimiz
sormak ayıp olmasın
---beyimiz efendimiz
bu deniz hep mi sizin
---beyimiz efendimiz
bu martılar bu gemiler bu beyoğlu'lar
adalar moda'lar kuzguncuk'lar kalamış'lar ve tüm
---[istanbul
sormak ayıp olmasın
---beyimiz efendimiz
*
hep mi burda yaşamışlar bu padişahlar
sadrazamlar vezirler onların uşakları
hep mi burdan yönetilmiş bizim oralar
erzurum'lar erzincan'lar kars'lar sivas'lar
o açlık mı beslemiş bu yaman saltanatı
o açlık mı kan vermiş bu görkemli saltanata.?
---sormak ayıp olmasın
-----beyimiz efendimiz
*
bütün dilleri birden konuşuyor kapalıçarşısı şu
---[istanbul'un
hiçbir dile benzemeyen bir dille konuşuyor bu çarşı
biraz ondan biraz şundan biraz da bundan
---çokuluslu dedikleri bir yemek tadı
---yani tıpkı osmanlı
bak şimdi anlıyorum neden olmadı
---'on yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan'
*
çok gözlü bir örümcek/altun gümüş karışımı
---[kırkayak
ben kendimi sinek sandım beyimiz efendimiz
düştüm burunüstü ortaçağlara

---altun gümüş ağlarında bu gizemli çarşının
bütün diller birarada/ en yenisi tarzanca
bol acılı bol tatlılı mayonezli ançuezli (Sayfa: 92-93)


ÖZÜR DİLERİM
*
lağım farelerini andırıyorlar
---öyle korkak
---öyle sinsi
---öyle pis
girmesinler diye bacalardan
girmesinler diye altından kapıların
helalardan banyo deliklerinden
girmesinler diye evlerimize
değmesinler diye ekmeğimize peynirimize
---tedirgin yaşıyoruz
bütün gün
bütün gece
sofrada sevişmede radyo başında
---tedirgin yaşıyoruz
konuşurken kasılması tellerimizin
---bilin ki ondan işte
---o tiksintiden
*
kuduz köpekleri andırıyorlar
salya saça saça yürüyorlar kuytularda
okul kapılarında işyerlerinde
duraklarda köşebaşlarında
dolmuşlarda otobüslerde kaldırımlarda
evimizin yolunda akşam saatlerinde
işimize giderken sabahın serininde
saracaklar çevremizi saldıracaklar
kapacaklar paçamızı gece yarısı
kanımızı kaldırımda bırakıp kaçacaklar
bir gören çıkmayacak
bir duyan olmayacak
---yanlarına kalacak kuduzlukları
diye her gün
her gece
sofrada sevişmede radyo başında
---tedirgin yaşıyoruz
konuşurken terlemesi göz altlarımızın
---işte ondan
---o yalnızlıktan
*
sırtlan sürüsünü andırıyorlar
bekliyorlar inlerinin karanlığında
çıkıyorlar inlerinden/el ayak çekilince
koşarken düşen atın
su içen karacanın
yuvasına süt taşıyan ceylanın
---çöküşüp başına parçalıyorlar
ne bir gören
ne bir duyan
uluyarak dönüyorlar bilinen inlerine
---dönüyorlar gözetilip korunularak
acısına giderken bir dostumuzun
sevincine koşarken sevdiğimizin
---tedirgin yaşıyoruz
bütün gün
bütün gece
sofrada sevişmede radyo başında
---tedirgin yaşıyoruz
konuşurken teklemesi o güzel dilimizin
---bilin ki ondan işte
-----o tiksintiden
*
dünyanın bütün hayvanlarından özür dilerim
---bağışlasınlar beni
fare dedimse eğer
köpek dedimse eğer
---sırtlan dedimse
bağışlasınlar beni
*
(1979) (Sayfa: 94-96)


FİLİSTİN
*
bir gerilla düştü ortadoğu'da
yarasında satılmışın kurşunu
*
baktı gülümseyerek
baktı mor bir gülcene
---toprakta can çekişen kendi kanına
koydu güzel başını
eğdi mor bir gülcene
---namlusunun üzerine
---ve uçurdu kurşunu
*
ortadoğu çok memeli bir ana
ortadoğu acımasız bir sibel
ortadoğu kırkayak
yazılı yazısız yalvaçlar yurdu
musa'lı muhammet'li hasan sabbah'lı
---ortadoğu ankakuşu
*
belki de ölmeyecekti
uçurmayacaktı can kuşunu o arabesk kafesten
görecekti belki de
---filistin denilen o sevdanın kurtuluşunu
görecekti belki de
---kanda yüzen yeşil ördek
yarasına kurşun sıkan ikinci namlu
bir kardeş olmasaydı
*
vurmaz mı kardeş kardeşi
---vurur elbet
futbol maçı değil ki
---varolma kavgası bu
insana koyan şu ki yalnız
---anlamıyor o ikinci namlu
bu kimin kurtuluşu
*
filistin filistin
kanayan türküsü ortadoğu'nun
---çağdaş onuru
kıracaksın bir gün elbet
---bu sırtlan çemberini
çıkacaksın bir gün elbet filistin
---çiçeklenmiş bir nar gibi sabaha
bir elinde kurtuluşun bayrağı
---bir elinde filistinli
-----bir kanlı gömlek
*
filistin filistin
ağrıyan başım benim
---yanan yüreğim
atacaksın bir gün elbet
atacaksın o kanlı gömleğini bir sabah
---suratına birinin
atacaksın filistinlim
atacaksın gün gelecek
---yumruğun irisi gibi.! (Sayfa: 111-113)


KIZILIRMAK

halit çelenk'e
--------saygılarımla

..................................................
..................................................
VE DER Kİ KİTABIN ORTA YERİNDE
BÜTÜN IRMAKLARI DÜNYANIN
KIZILIRMAKTAN GEÇER
..................................................
..................................................
*
KIZILIRMAK
*
Silah ve şarkı
ben bütün karanlıkları bunlarla yendim
---doğacak çocuğumun kanında esen
---emekçi karımın dimdik bakışlarında
---ve çetelerin sipsivri uykusuzluğu
-----silah ve şarkı


benim bütün şarkılarım iri kuşlardır al ve şafakleyin
ışıklı nehirler büyütür silah seslerim tankaranlığında
yekinir yürür orman
---yekinir yürür toprak
----yekinir yürür kalabalıklar
-----ve der ki kitabın orta yerinde
-------bütün ırmakları dünyanın
---------kızılırmaktan geçer
*
vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım
geçin sıcak ırmakları kuşlarım
kızılırmak kızılırmak akın kuşlarım


---açtım kırkıncı kapıyı
---gördüm ki atın önünde et
------titrer bir yerleri zamanın
---kırdım kırkıncı kapıyı
---gördüm ki itin önünde ot
-----ürperip durur hiç olmalardan
---şakıdı kuş
---yarıldı nar
---delirdi ateş
---ve başladı uğul uğul uğuldamaya
------bütün ırmakları dünyanın
------kızılırmak
------kızılırmak
*
güneşin ortasında insanlar kımıldaşır
ve der ki şakıyan kuş
-----yarılan nar
-------deliren ateş:
------------zaman akıyor
omuzlarında kalabalık nalkırıklarıyla
anasonlu duyarlığında general nargilelerin
bir damla kankurusu çok eski savaşlardan
belki silahların çürümedik bir yerlerinde
belki pişman bir ağzın acıyarak anlattıkları
aşka benzer bir karışık kıtlık direnci
boyunları kafataslı saray kahramanları
yığınlara vatan diye kalan yoksunluk
*
-----ne de çok özlemişiz gökyüzüne kansız bakmayı.!


yıkık bir ud tiryakiliği antika cumbalarda
kanaryalarında berberli bezginliği burjuvalığın
bir polis burnu belki - dağdaki çarıksızın çarıksızlığı
bir büyük vurgun düzeni - belki de bir lavrens
---vurgunun soygunu nevyork'ta döllediği
bir kucak sakal sanmak belki de marks'ı
toprakları denizleri insanları ingilizlemek
silahlarla beklemek sömürge sofralarını
-----vaşington ağalarının platin dişlerine
taze bir kan gibisine gerinir güneşlerde
saklar genişliğini şarapçasına
altun tepsilerde çok büyük ölür yürek
çok büyük hıncı kalır mayonezli kirenaların(1*) (Sayfa: 144)
*
yan yana
---bir sofrada
-----sanfransisko ve c.i.a.
-------yani çuval ve mızrak
-------notrdam'ın kargalarının güldüğü
*
sakalları incili hümanizma satıcıları
halep pazarlarından gecikmiş bir ikindi
kışlalar öğle sonları asurbanipal
-----bir böcek ölüsünün geceyi kemirdiği
tektanrılı çokyataklı ve çok çok acımaklı
ikindi parklarında köpek ve kral
---altun ve brovningin karanlık egemenliği
*
konuşun soytarılar
çalgılar susun
daha bitmedi açlar
salınır o eski sularda cüzzam yalnızlığı kirliliklerin
gözün gözü sömürdüğü topraklarda ayıp ve kara
şimdi çoktaaan terekesi o serüven kahramanlığın
o bezirgân mutluluk balık tutar şimdi mor kuytularda


---ne de çok özlemişiz gökyüzünü kirsiz sevmeyi
*
---kırdım kırkıncı kapıyı
---kandım o pınarlardan
başladı uğul uğul uğuldamaya
---bütün ırmakları dünyanın
-----kızılırmak
-----kızılırmak


Sen ne cömert topraklarsın ey ortadoğu
sen ne çok soyulansın ve hiç uyanmayansın
*
akdeniz'de mor bir deniz burjuva gitarlarında
kuytuların kuytularda ölüme döllenmesi
sevişmenin soyutluğu ve çamurluğu
duaların çamurluğu ve soyutluğu
gökyüzüne insanca bakamamak
---yani hiçbir şey
---yani utanç ve lavanta
---yani mum
çok tespihli bir ebabil ki uzar çöllerde
uzatır baltazar bayramlarını petrol petrol
uzatır köleliği âmin âmin
---çeşmelerinden hâlâ şehnâme akan
---şahlı seccadelerde acem ve anka
---mezarlık toprak reformu - kölelerin eşelendiği
---keskin bir ingiliz burnu - de ki abadan
-----ya da bir şah ve allah ve dolar üçlemesi
-----saat tam onikiye beş kala


akdeniz'de mor bir deniz burjuva gitarlarında
soyubitmiş balıkların akvaryum bezginliği
bir dilim ay
---bir lokma arap
----gölgesini güneşten bile esirgeyen-
---ve şakkulkamer bedeviliği (2*) (Sayfa: 148)
-----yani utanç ve lavanta
-----yani kirli ve kaçak
-----yani mum
*
kalçaları, kadın pazarlarının - yok başka
karanlık vatanseverliği kaçakçılığın - yok başka
general nargilelerin madalya törenleri
ve şeytan taşlaması petrol krallarının - yok başka
ezik ve utangaç
bilgiç ve yoz
mum
---yani demek istiyorum ki
-----sadakalı sosyalizm soytarılığı
*
konuşun soytarılar
çalgılar susun
bekler güzel yarınlarını bu tutsak toprakların
---çetelerin o sipsivri uykusuzluğu
*
akdeniz'de mor bir deniz burjuva gitarlarında
neyin neye düşman olduğu belki de hiç bilinmeyen
her gece bir düşük, sam radyosunda
-----her sabah bir komik âdem
--------bir hacıyatmaz
ve komünistli bir kıralistan yunanistan'da
*
hacının develeri gevişirken ay altında ortadoğu'da
petrol ve çelik krallarının gölgesinde bir istanbul
-----[akşamı
---bizans ve kirli
---türk ve yoksul
---ve macun
allaha ve devlete ve bilcümle gölgelere dualar
---[eyleyerek
bir yanı yangın yıkım
bir yanı yoksul yetim
bir yanı dökülür pul pul
deniz
---altun
-----ve kristal karışımı halinde bir istanbul
-------uyanır köprüaltı uykularında
*
elektronik müzikli bir hicazkâr ud
ve kızıl çağrısı açlığın
o devletli tekliğinin kabuğunda bir hamal
-----[ortadoğulu
-----sıla çalgını da
-----vatan yoksulu
---allaha inanır arapça
---yoksulluk çeker türkçe
---ve denizi sever çocukça
---oraları söyler durmadan
---oralarda yaşar bıkmadan
---oralarda ölür istanbullarda
*
kaktüs kemirenlerinden biri midir brezilya'nın
yoksa nil'e tapan ve aç yatan bir fellah mıdır
---kimbilir belki de rio'lu bir gecekondulu
insan nerde başlar belli değil ki
istanbulsuz gibi yaşayarak istanbul'u
vatansızlığını vatan diye güzelim gün ortasında
---elektıronik müzikli bir hicazkâr ud
---develeşip develeşip dönüşmesi gökdelenlere
---yanki go hom'lu bir miting alaturka
---betonarme balkonlarında emperyalizmin
---ve kasıklarında maydarling amerika
---yani bütün devrimcilerin konakladığı
---en çok özlediklerine düşman yaşayan
---bir gecikmiş kral ve özgür köle
---sürüyerek zincirlerini kaldırımlarda
---ana avrat söverek soluna sosyalistine
-----ve bir somun ekmek kaldırımlarda
-----ve bir garip hamal kaldırımlarda
ve bir vatan ölüsü kaldırımlarda
*
Ne bulmak içkilerde intiharlarda
neye varmak bir şeyleri durmadan çoğaltarak
çiçek resimleri çizmek güneşli pencerelere
ölüleri akreplerle çiyanlarla karıştırarak
eski çamaşırları yenilemek dilencilerde
bir eski oyuncaktan koca bir gençlik bulup
-----[çıkarmak
*
kimbilir biz şimdi nelerin neresindeyiz
alı neden moru neden kırmızıyı kimbilir neden
-----[severiz
*
---bir kenti geri almak ve davul
---bir kenti geri vermek ve davul
---oynaşmak iskeletlerle altunlarla madalyalarla
---dedeleri gümüşlere altunlara atlara oranlamak
---bıkıp bıkıp yeniden başlamak sevişmelere
---kimbilir biz şimdi nelerin neresindeyiz
---alı neden moru neden kırmızıyı neden severiz
-----[kimbilir
*
dal uyur daldasında yorgun dalların
gece büyük büyük anlatır eskimişlerden
su değil toprak değil
---de ki acımışlıklar
---de ki altun sözcükleri tükenmişliğin
oturur direk direk
götürür pazar pazar
---ne ki yaşamak.?


umduğum gel
sevdiğim gel
beklediğim gel
gel benim
---kuşak kuşak
-----yoluna kurban olduğum


Kırmızböceğini tanır mısınız.?
*
güneşin kıyısında kırmızböcekleriyiz
bir, maviye çalar türkülerimiz
---bir, kapkaraya
kağnı uzaklığını bilir misiniz
kırmızıbiber ve tuz
---bilir misiniz
karlı karanlıkta yalnız
---yapayalnız
-----ince ince ölmek
------bilir misiniz
bugün bulgurun sonu
---yarına dur bakalım
-----öbür gün allah kerim
-------bilir misiniz
toprağın boynu bükük
eller umarsız
---ağam sen bilirsin
-----bilir misiniz
hani derya içre olup da deryayı bilmeyen balıklar
-----[gibiyiz
ve işte atom bombalarıyla korunur açlığımız
*
işlemeli mendil ve kurşun
harman yeriyiz hey bre
---karakol kapısıyız
-----imparatorluk kokar sefaletimiz
soyula soyula çıplak
güdüle güdüle sürü
bütün halklar gibiyiz - biraz kuşdili
---biraz kahve falı
-----ve biraz da düş
*
hapisane avlusuyuz hey bre
---cennet kuzularıyız
-----helallaşır gibi bakarız dostların gözlerine
severiz gülyağını
---ve bir de aynaları
-----ve bir de aynalarda yiğitlik masallarını
-------sonra azıcık da sakızı
--------azıcık da uçkurhavalarını
bıyık burup gazel çekeriz de tenhalarda menhalarda
uzatırız boynumuzu elkapılarında
---sülünler gibi
*
ve işte türkiyeliyiz
hani derya içre olup da deryayı bilmeyen balıklar
---[gibiyiz
hamsiyiz karadeniz'de
---çukurova'da pamuk
-----uzunyayla'da buğdayız
---------ege'de tütün
sınır boylarında gözükara kaçakçılarız
istanbul'da kadillaklı karaborsacı
---ve doğu dağlarında koçero'larız
eşsiz bir güzellikle çarpılmış gibi
---uyumuşuz yoksulluğun körmemelerinde
çalışkanız
filozofuz
dostuz
bütün sömürülenler gibi ezik
---bütün uyananlar gibi kızgın ve doluyuz
seslenir yüzyıllar ötesinden pir sultan abdal'ımız
---'üstü kanköpüklü meşe seliyiz'
etekleriz de kodaman soyguncuları ekmek
---[kapılarında
gözümüz gibi koruyup kolladığımız devletin silahını
---hey bre
-----yoksul - yetime doğrulturuz
*
ve işte türkiyeliyiz
ateşleriz de mandıraları fabrikaları
---topal karıncayı melhemleyip salıveririz
bir yaprak düşer bir yan bakış götürür bir
---[yerlerimizi
kan sızar yeşillerden ak mendillere
çıkarıp öcümüzü dağbaşlarına
---ağıtlara ağıtlara dökeriz yüreğimizi
*
saksıda çiçek
kıraçta ceviz
örtülerimizde nakış nakış sabır ve gözyaşı vardır
---[bizim
*
akıyorsak garip çaylar gibi incelerekten
dökülüyorsak eğer sonbahar gibi
---çok ağır olduğumuz içindir mandalar gibi
-----ve balıklar gibi çok kalabalık
seviyorsak silahı ve yoksulluğu
susuyorsak kar altında toprakçasına
bıçak kemiğe değmediği
---güneş ufuktan doğmadığı
-----o tozkoparan fırtına
-----kapımızı
-----kırmadığı
-----içindir
*
vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım
geçin sıcak ırmakları kuşlarım
kızılırmak kızılırmak akın kuşlarım
*
Anasının karnını tekmelediğinde temmuz
kocaman ve çoook akıllı bir balıktı uzayda
---proton -1 uydusu sovyetler'in
---ve çelik bir kelebekti mariner-4 (3*) (Sayfa: 160)
-----ense kökünde merih'in
şeftali emzikteydi bursa'da
pamuk çiçekte
---çukurova'da
ve yeşil bir buluttu buğday
---konya'da
-----sivas'ta
-------siverek'te


ozan ozanca söylüyordu dünyanın geleceğini
işçi grevce
adını bile bilmediğimiz birileri vardı dünyanın bir
---[yerlerinde
---örneğin singapur'da
---tahran'da belki
---belki de kordoba'da
---karakas'ta mı desem katanga'da mı
---yoksa roma'da mı ankara'da mı
birileri bir yerlerde durmadan yontuyordu
---barışı mermer mermer
---öfkeyi demir demir
---sevgiyi tunç tunç
-----doyumsuz günler aşkına
*
ölmek bir şey değil dostlar
---her gün ölmek güç
açlık
---o başka ölüm
açlık korkusu
---beter
ne atom ne hidrojen ne yangın
dağları dümdüz etmeye - dostlar
-------aç çocukların çığlığı yeter
*
proton-1
mariner-4
güzel
---akıllı
-----büyük
yıldız kaymaları masallar getirirken gecelerime
yangından kaçar gibi bölük bölük
---sırtı yorganlı emekçileri cömert ülkemin
-----göçüyorlardı vatan vatan
--------viyana üzerinden
---adenover almanyasına
---'allı turnam bizim ile gidersen
---şeker söyle kaymak söyle bal söyle'
söyle ki iyi vursun hınzır vurguncu
tüyübitmediği soysun tefeci
eskiden gemilere bindirip bindirip zencileri
allı turnam geçersen ırgat pazarlarından
zincirli topraklardan hacizli kapılardan
*
hastane önlerinden geçersen allı turnam
*
insan bazan ölümden de güçlü olabiliyor
bir şeylerin gidişinden ve hiç dönmeyişinden
*
sabahları yorumlamak güç değil
yoksulluğu yorumlamak güç değil
nasılsa bir başka yorumlamak hep aynı sabahları
---esmer ve uzak
-----inmeli antenlerin ardında şaşkın
ve grevler döverken komprador marka demokrasinin
---[duvarlarını


yedirip yüreklerini korkularına
---bir köledüzenin uşağı efendisi
---cebi dolarlısı da
---sırtı bitlisi
tekmeler gibi güneşi çocukların gözbebeklerinde
---'arefe gününde bayram ayında'
---vurdular emekçilerin kongresini
---kördüler
---karaydılar
---çiçeksizdiler
-----ve gelip bir karanlıktan
-----gidiyorlardı bir karanlığa


Benim karamsarlığım belki de bir demet gül -
---[sevdiğim
içimin büyük büyük aklığından geliyor belki de
---[karamsarlığım
*
kocaman ve çoook akıllı bir balıkken uzayda
---proton -1 uydusu sovyetler'in
---ve kondukonacakken luna'lar
-----tatlı bir öpücük gibi ay'a
dilenmek benim ülkemde
---işsizlik benim ülkemde
---ve şeytan taşlamak yasak değildi benim ülkemde
---baböf'ü okumak yasak
paspas yapıldı demirinden giyotinin
direktuvar bir ölü söz lârus'ta
oysa bizim buralarda
---kelepçe yapılıyor hâlâ
---pitekantıropüs babanın günahsız baltasından
*
kopmuş toprağından kanayarak
---kanayarak
saçılmış yollara türkü türkü
ışık ne
---vatan nerde
---ne ki kutsallık.!
*
kentlerin varoşlarında sanki kurt sürüleri
tanrıya filan değil
---allı morlu ışıklara dönük yüzleri
konuşur elleri ekmek ekmek
---takırdar çeneleri
ölüm yakın
---lokman uzak
*
anlamak yasak değildi benim ülkemde
---anlatmak yasak
adına grev diyorlardı
---adına gecekondu
bir şey dolaşıyordu aramızda sesli soluklu
yaşıyorduk onu biz - dinine allahına kitabına dek
yaşıyorduk yağmurda yaprak gibi her zerremizde
ölmek yasak değildi yoluna onun
---adını koymak yasak
tutmuş troya atları subaşlarını
---madalyalı seyisleri emperyalizmin
ak taşın üzerinde iki damla kan
---biri memet
---öbürü memet
'ara yerde bu kan nedir
---dost dost dost'
görmek yasak değildi benim ülkemde
---göstermek yasak
*
ben ki uçan kuşu kıskanırdım oyun çağımda
nehirleri yağmurları selleri kıskanırdım
buluttan gemilerimle aşardım duymadığım
---[denizleri
yıldızlardan yıldızlara kurulu hamağımda
---mapusane türküleri söylerdim geceleri
bir uzak sel sesiydi o kaygan günlerimde ekmek
---[kavgası
dünyamda renkler ve böcek sesleriyle bir öyle
---[cümbüş
en hırçın yıldızları en uysal kavaklara işlemek
---[yaprak yaprak
yaralı bir serçenin gözlerinde bir evren ölüp ağlamak
ve bütün haziranları bir tek gülle açmak her sabah
*
o tedirgin ellerin bakışları hâlâ sofralarımda
hâlâ çizik çizik kanar kaygusu o ekmeksiz
---[akşamlarımın
yok artık, dost yüzlü ağaçlarım, gurbet kanatlı
---[gemilerim yok
gömüldü gitti kervanlarım o çıtır çıtır ağustos
---[gecelerinde
*
bir dilim güneş koyup bir dilim yoksul sevince
aşk büyütmek
---gecelerce gecelerce özlemeklerden
bölündüm ayrılıklara parça parça
dağıldım yeryüzüne çığlık çığlık
şimdi patron yüzlü sabahlardayım
şimdi direk direk direnmek
*
gel benim sevdiceğim
gel benim umducağım
beklediğim gel
gel de bitsin
---kuşak kuşak
------yoluna kurban olduğum
*
binip binip bulutlara ulaştım yıldızlara da
---kıtalardan kıtalara el sallıyamadım
el sallayamadım
---turnalar bile geçip gitti türkülerimden
---ben kaldım buralarda
ben işte kaldım buralarda ey dost
kırmızıkuşlar
---kırmızıkuşlar
----diye diye avuttum
------hırçın çocuklarımı
em, em
---diye diye ağladıkça
-----ağladıkça
--------masmavi çocuklarım
----------hep işte böyle
*
insan bazan ölümden de güçlü olabiliyor
anaç bir ağaç gibi dinleniyor kaygularım şimdi
---[güneşte
aldanmak ne kolay
---ne temiz
-----ne ilkel
-------allahım.!
kalabalıklarla sevmek güzel günleri
---ne denli güç
---ne denli güç
-----allahım.!
*
uzay
o masallar anası yıldızlı karanlığım
---karanlığım benim.!
o şafak tarlalarının ekmeğe dönüşmesi
sarıçiçek vakti ölmek ekinler arasında ve şafakleyin
---bıldırcınlar ve yıldızlar ve tanyeli eşliğinde
bir şeyleri bulmak ve varamamak
vakur bir ağaç gibi kucaklamak evreni ve şafakleyin
---alfa
---beta
---gama
---ve aynştayn
yani biraz daha iflası korkularımızın
---insan denilenin karanlık kurtuluşu
bir ceviz yaprağı denli basit ve ilkel
---karışık mı karışık bir ceviz yaprağı gibi
*
ne zaman kaldırsam başımı geceleyin
ne denli çok anlamaya çalışsam
---gökyüzü bir yapraktı unutulmuş
-----not defterinden aynştayn'ın
*
ne sanat sanat için şarlatanlığı
---ne savaş için savaş
çoktan anlaşıldı hey bekleroğlu
---taşın taş olmadığı
---ateşin ateş
şimdi deprem çizgileri yığınların gözbebeklerinde
şimdi yumruk çiçekleri o sömürge ülkeler
aşamazken kel dağları kel dağları düşlerde bile
geçtim ses duvarlarını ses duvarlarını düşlerde gibi
yedi başlı beyler besledim yüreğimden yedirerek
vurdum sonra başlarını beylerin efendilerin
yok benim tanrılarla kişilerle hiçbir alışverişim
ben artık, düzenlerle boğuşan bir gerçek devim
öyle bir dünyayım ki ben-hep özlenmiş hiç
---[yaşanmamış
insan ve emekten geçer ekvatörüm benim
kendim çizerim sabahlarımı-yok benim
---[sabahçıbaşım
yok benim lüpçübaşım yok benim hötçübaşım
---yok
-----yok
-------yok.!
*
Elbet bir bildiği var bu haçaturyan'ın
bir bildiği vardı elbet erzurumlu hançerbarı'nın
arjantin pampalarında uykusuz çetecilerin
---benim kurtuluş anıtlarımda mermi yüklü ananın
---lumumba'nın kanının
---kanayan viyetnam'ın .
-----kurşunlu duvarlara doğan günlerin
-----kalabalık acıların
-----bıçak açmaz ağızların
---bir bildiği vardı elbet
---bir bildiği var
---bir bildiği olacak elbet


hiç yalan söylemedi bu ozan
elbet bir bildiği var bu kayguların
birikip birikip durmadan bir yerlerde
acıların öfkelerin birikip bir yerlerde
yekinmesi yatanların ve yürümesi
akması küçüklerin ve katılması
yıkması bir şeylerin
---ve yıkılması
-----yıkılıp yapılması
hiç yalan söylemedi bu ozan
işte karton kaleleri kapitalizmin
işte gözün göze düşman olduğu
---işte elin ele düşman
ve işte benim
---yeryüzünde güller gibi açılan devrimlerim
*
kamboçya'da kalkan kamçı
---şaklar çukurova'da belimde benim
istanbul'da verilmeyen hak
---durdurur dakota'nın volanlarını
ve der ki öpüp kaldırdığım ekmek
----beni böyle yerden yere çalan şey-
---nevyork'ta bitmişse grev
---ben burda bil ki grev gözcüsüyümdür
*
gel benim gözlediğim
gel benim yürekyağım
gel benim
---kuşak kuşak
yoluna kurban olduğum
---gel.!


Of ooofff, koca gürültülü devrimsiler
---[yutturmacalar
cilalar civeleklikler yalancılıklar
karagünlü saraylı soytarılıklar of.!
soygunların gölgesinde sosyete adaleti
bre hitlerkırması kurtköpekleri
---il duçe döküntüsü yandançarklılar
-----bre arapsaçı sadakalı sosyalistler eh.!
*
elif lâm mim vav he ye
direkler arası kubbe
a be ce de ve ye ze
kadillak marka bir hecindeve
saraylardan saraylara aktarılarak
---eldenele ceptencebe aktarılarak
----yürü bre kahpe devran.!-
kanamış savaşlarla kıtlıklarla yoksunluklarla
bir gözünde nevyork
---bir gözünde moskova
gevişir tespih tespih
dökülür dua dua
---ayışıklı sularında
-------ortadoğu'nun
of ooofff, koca gürültülü devrimsiler yutturmacalar
allamalar pullamalar törpülemeler
karagünlü saraylı soytarılıklar of.!
*
Yorul ey gayrı
akma ey su.!
ey benim yaratan tedirginliğim tutsak yanım
---[dinmeyen sızım ey.!
çıkarıp çıkarıp yeniden çıkarmak bu dağı bu doruğa
---yorul ey gayrı
---akma ey su.!
*
durup durup kaygulanmak gibi bir şey bu bizim
---[sularla akıp gitmelerimiz
sonsuz bir tren penceresinden savrulan
---[güvercinleriz
---çok buruk çok buruk bir şarap diyorum sıkın
---[bağları
ben hiç ölmediğimi yaşamak istiyorum
orman seviyorsam kimbilir dallara düşmanlığımı
bayat bir başdönmesi - susmamak diye bir şey
kantutar beni yoksa - kantutmak diye bir şey
bırakma beni bırakma beni - çıldırırım diye bir şey
oysa düştüm develeri - düşlerimde uçaklar şimdi
düşlerde başlayınca devrim - ne anladınız.?
devrim diye bir şey - bir gecekondu tenceresinde
demek ki önce devrim - ne anladınız.?
ve ölmek vazgeçilmez bir alışkanlıksa
---yorul ey gayrı
---akma ey su.!
*
çiçekler bırakınca renklerini biçimlerini
resimler sakal salınca yaldızlı albümlerde
eski bir türkü gibi bakışlarından belli
bitkilerin sürüp giden yeşillerinden belli
kalırız günden güne yaşlanan sözcüklerde
bir akşam saatinde günbatımında
göz göze gelmelerde ve içkiye yenilmelerde
bülbüllerin öte öte bitiremedikleri
kana benzer kan değil kan gibi korkunç ve karanlık
kalırız bir şeylerde ve kimbilir tanrımsılarda
belki de çocukların hiç bitmeyen oyunlarında
*
ve ölmek vazgeçilmez bir alışkanlıksa
*
gülersin - menekşeler olur sesin - bırakıp gitmek
gözlerine bakınca balıklar cıvıldaşmak - bırakıp
---[gitmek
*
bir avuç bulut içmek masmavi güvertelerde
ağlamak tekil değil - ne anladınız.?- bırakıp gitmek
kalırız bir şeylerde ve kimbilir tanrımsılarda
*
böcekti karanfildi kemandı bonaparttı
---anarşistti burjuvaydı polisti kenediydi
---yoksuldu zengindi kraldı soytarıydı
---soğuktu sıcaktı ılımandı of
değil işte bu değil
-----topunun sülâlesini.!
*
adamı tutup götürüyorlar
geceyi burnundan getiriyorlar
bütün kırbaçları bütün kelepçeleri bütün
---[alçaklıkları
adamı vurup öldürüyorlar
*
geceyi bir daha yaşamak kolay
adamı bir daha öldürmek zor
siz bu tutanaktan ne anladınız
öldürmek diye bir şey - ne anladınız
suçsuzdu diyorum - ne anladınız
sefaleti yok etmek adamın düşü
güzel günler düşünmek işi
diyorlar bu kokan balığın başı
tevfik fikret diyor devenin başı
kime yüklemeli bu iğrenç suçu
kime yüklemeli bu iğrenç suçu
kime yüklemeli bu iğrenç suçu
*
Benim karamsarlığım belki de bir demet gül -
---[sevdiğim
içimin büyük büyük aklığından geliyor belki de
---[karamsarlığım
*
biz ki
---petrolü kavuçuğu kahvesi ve kakaosuyla
---ve kastro'su zapata'sı amado'suyla
---sıcak ve kıvrak bir şarkı gibi düşünürüz
-----atlantikaşırı bağımsızlığı
biz ki bir vaşington sineği kondurup bir zenci dağa
---kanlı bir çocuk başı buluruz viyetnam'dan
ve bazan
---öyle bir sızıyla sarsılır ki antenlerimiz
---sivaslı bir bağlamadan
---afrikalı bir tamtamdan
---daha ilkel ve yalınkat kalır
o ipek öfkesiyle leonid kogan
*
beni ısırdı
----bilirim-
---18'lerde mondros'larda
demokrat suratlıydı
---bilirim
-----bezirgan dişli
hâlâ damlıyor kanım
---viyetnam'da kırılan dişlerinden
ve hâlâ aç dolaşıyor başkent caddelerinde
---kurtuluş savaşı kahramanlarım
-----çoğunun çoktan söndü ödü ocağı
kalmadı çoğundan bir nişan bile
*
işte bundandır ki benim
---bir türlü gülemiyor
-----gülemiyor
-------gülemiyor işte türkülerim
*
of ooofff
ne de çok seviyorum harita okumayı.!
sakarya sivas erzurum
---madrid seul havana
-----hepsini hepsini anlıyorum
alev alev budistleriyle saygon
linkoln'ün mezartaşı vaşington
ve süzgün gözlü kompradorlarıyla kurtuluş
---[istanbulu
*
---anlamak hem kolay
---hem kolay değil
*
ne ölüm
ne aşk
ne de işsizlik
---ve ne de deniz deniz kabarması yüreğin
ne içki
ne çiçek
ne dostluk
---ve ne de akşam saatleri dişi kentlerin
insan bir anda bütün bir evreni birden yaşıyor
---kan sıçrayınca bağımsızlık bayraklarına
*
Bir gün çıkıp geldiler - anlamsız yüzlerini ve gü
lüşlerini - tüketimartıklarını üretimorganlarını ve
eski külotlarını - çikletlerini çukulatalarnı getirip
bıraktılar - tiklerini mimiklerini çiğliklerini - genç-
kızların düşlerini getirip bıraktılar - her gün her
gün yeniden getirip bıraktılar - iplerini oltalarını
konservekutularnı - süttozlarnı soyalarını salem-
lerini - kısırlıkhaplarnı madalyalarını tasmaları-
nı - bayraklarını bayrakyırtmalarını sövmelerini
- anamıza bacımıza çocuğumuza - en çok önem
verdiğimiz şeylerimize - üretimorganlarını ve tü-
ketimartıklarını kullanarak - tanrının ve isa'nın ve
bizimkilerin izniyle - atlarını seyislerini çombele-
rini - tıraşlarını ve dişlerini getirip bıraktılar - her
gün her gün yeniden getirip bıraktılar - sonra güzel
güzel anlaşmaları - sonra güzel güzel sözleşmeleri
- sonra güzel güzel paylaşmaları - asılmışların ve
asılacakların izniyle - ve durmadan durmadan bal-
tazar bayramlarını - sonra güzel güzel savaş uçak-
larını - radarları rampaları atombombalarnı - de-
nizaltı denizüstü bir şeylerini - bilinçaltı bilinçüstü
her şeylerini - piekslerini bitekslerini bitpazarlarını
- er*oinlerini ko*kainlerini getirip bıraktılar - her gün
her gün yeniden getirip bıraktılar -
*
---ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
---ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
---ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
-----ve artık o kadar çok şey getirdiler ki
-----ve artık o kadar çok şey getirdiler ki
-----ve artık o kadar çok şey getirdiler ki
---------bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde
*
acılar ey acılar
işsizlik acısı
özgürlük acısı
bağımsızlık acısı ey
ve ey mızmız acılara direnmenin yoksul
---[kahramanlığı
-----ey her gün ölüm
-----ey her gün ölüm
toplanın
birleşin
bir olun
---acıların şâhı gibi gelin üstüme
-----gelin
---ve bitsin şu iş
*
seninle gelecek - çare yok
seninle bu tatlılık ey büyük acı
---gök incir nasıl ballanırsa acılardan
---acı koruk nasıl bulursa balların en sarhoşunu
-----o işte o.!


-----gel benim darmadağın direncim
-----gücüm
-------emeğim
-----çilem gel
---gel benim büyük acım
---gel ve bitir şu işi.!
---kalaylardan mı gelirsin bolivya'lardan
---rio'nun favelalarından mı
---ispanya'dan mı viyetnam'dan mı
---zonguldak kömürlerinden mi gelirsin
---çukurova'lardan mı
---yellerle mi gelirsin ateşlerle mi
---uçarak mı koşarak mı yırtınarak mı
-----gel işte gel gayrı
-----gel
--------gel
----gel de bitir şu işi
*
elbet bir bildiği var bu çocukların
kolay değil öyle genç ölmek
yeşil bir yaprak gibi yüreği
-----koparıp ateşe atmak
-------pek öyle kolay değil
hem öyle bir ağaç ki şu yaşamak denilen şey
-----her bahar yeniden yeniden tomurcuklanır da
-----yalnız bir bahar çiçeklenir
-----a benim gülüm.!
*
elbet bir bildiği var şu benim bilenmiş bıçak gibi
---[yüzümün
*
yaşamak
---bir köpek gibi tekmelenerek
yaşamak
---öpülüp okşanıp kaldırılarak
*
ne donkarlosun domuz ahırı
---ne senatör makdoların oda uşağı
-----ne de hacıfışfışın kurban etidir
demokrasi
---demokrasi denilen o haspanın - a benim gülüm
-----lordlar kamarasına açılmaz kapısı
beşikteki bebeler bile biliyor bunu artık
biliyor ve unutmuyorlar
---insan kanıyla işlediğini
-----o teksas tipi demokrasinin
*
elbet bir bildiği var şu benim bilenmiş bıçak gibi
---[yüzümün
elbet kolay değil öyle genç ölmek
*
kore bir kan lekesidir
---akşamlarımızda sızlayan
bir kopuk koldur hiroşima
---uçaklar geçtikçe çırpınan
orda
---uzakdoğu'da
----gencecik yürekler gibi seğrîşir her bahar
-----barış güvercinleri hiroşima çocuklarının
burda
---benim ülkemde
-----titreşip durur yeni barış güvercinleri
*
insan karıştırıyor bazan
---ölmek mi yaşamak
---yoksa yaşamak mı ölmek
*
bir karanfil takmak yakaya
belki de bir orkide
bir baloya gitmek
---gitmemek
bir kumar partisi belki de
onlarca hep birdir a benim gülüm
onlarca hep aynı değerde
---afrika'da kaplan ve zenci avıyla
-----bir atom savaşı ve toptan ölüm
*
çocuklar büyümesin
---büyümesin
----tomurcuklar açmasın
------açmasın
---ve sularca akmasın o en güzel şey
yaşlılar yaşamasın
---yaşamasın
---ocaklar tütmesin
---tütmesin
---ve yuvalar, gülüm benim
----gülmesin gülmesin
çapraz iki çizgi ak bulutlara
gâvur gözlü kargaları emperyalizmin
---amerikan bitpazarlarında
*
dünya bir genişleyip alabildiğine
---daralıyor birden eliçi kadar
ve dolar
---madalyalı bir yular gibi geçmiş boyunlarına
ne güvercinin göğsündeki gökkuşağını görür gözleri
ne karakarıncanın güneşe günaydınını
ne de sevişir gibi işlemenin güzelliği titretir
---[yüreklerini
kongo bir açık bonodur
belçikalı banker brodel'in kasasında
ve mister gülbenkyan'ın purosunda
enfes bir tütündür havana
duymazlar çeliğin mavi kahkahasını
tomurcukta çatlayan gücü görmezler gülüm
satarlar bir akşam içkisine
---o cânım ülkelerin
-----narçiçeği yarınlarını


satarlar gülüm
memedi memede vurdurup memedin tarla sınırında
memedin karahaberini satarlar memedin memedine
ve karagün
---- hangi karagün.? -
---gelip çatınca davul davul
yavruyu memeden koparır gibi
---koparırlar işleyen elleri işlerinden
---sokarlar ateşten ateşe gülüm
---soygun düzeninde göbek atarlar
ne sevinç
ne kıvanç
ne güven
bize onlardan kalan
---bir avuç yorgun umut
----zincirde bir vatan
-------ve kanrevan türkülerdir
*
İncecik boyunlu kıraç karpuzu
---dışı yeşil yeşil
---içi kırmızı
yuvarlana yuvarlana geçer bulutlar
meler yanık yanık bağlı bir kuzu
nah şuramda koskocaman dağ benim
nah şuramda ipincecik bir sızı
ceylanları ceylan gibi çizmem ben
---çizersem hilal boyunlu
çiçekleri çiçek gibi çizmem ben
---çizersem nakış nakış
akarım ince ince de olurum nehir nehir
kavgaları kavga gibi çizmem ben
---çizersem türkü türkü
yazmışlar benim için kocaman kitaplara
---dışı yeşil yeşil de
---içi kırmızı
*
neylerim ben kitapları kocaman kitapları
efendim okusun benim, cânım efendim
o kuştüyü salonlarda, cânım efendim
okusun da büyüsün benim efendim
okusun da biliversin aklımdan geçenleri
ben işte hep böyle azgelişmişim
yani ben çünkü evet azgelişmişim
evet çünkü hayır fakat ben işte azgelişmişim
çok çalışmış azgelişmiş ve işte yoksul düşmüş
cephelerde mapuslarda aslanım aman
kıtlıklarda kıyımlarda kurbanım aman
seçimlerde sayımlarda ben varım aman
kerpiçlerde küllüklerde hayranım aman
şenliklerde şölenlerde ben yokum aman
*
ben işte her nedense azgelişmişim
çok çalışmış azgelişmiş ve işte yoksul düşmüş
demiri de kömürü de sökerim aman
buğdayı da pirinci de ekerim aman
çilem budur benim işte çekerim aman
evet çünkü hayhay fakat ben işte azgelişmişim
yani ben çünkü evet hayır fakat azgelişmişim
ölüm kalım kıtlık kıyım ben varım aman
bayramlarda seyranlarda ben yokum aman
soygunlara vurgunlara hayranım aman
vatan millet allah patron kurbanım aman
kalabalık ve karanlık türküyüm aman
*
benim için demişler ki kocaman kitaplarda
---dışı yeşil yeşil de
---içi kırmızı
neylerim ben kitapları kocaman kitapları
efendim okusun benim, cânım efendim
okusun da biliversin aklımdan geçenleri
okusun da açıversin gözünün şafağını
turnalar çizeyim gurbetlerime
ağıtlar düzeyim yiğitlerime
kelepçeler vurulsun bileklerime
okusun da büyüsün benim efendim
yumuşacık salonlarda cânım efendim
*
ve der ki şakıyan kuş
---yarılan nar
---deliren ateş
bu ne çapraz gidiş hey bekleroğlu
---uşak matti seyretmez de breht'i
---efendisi puntila'sı seyreder
bu ne çapraz gidiş hey bekleroğlu
---volga mahkûmları'na mahkûmlar değil
---aristokrat salonlarda efendiler içlenir
*
damarı pir sultan damarı
damarı robson damarı
gelir uğul uğul yeraltı nehirlerinden
---gelir ve bulur yüreğimizi
---damarı kavga damarı
bu ne biçim düzen hey bekleroğlu
öfkesi sesinden büyük
---sesi ününden kocaman ruhi su'yu
şu benim her dalı bin dert açan çıra-çakmak ülkemde
şu benim yürekleri çıra-çakmak tutuşanlarım değil
---istanbul
---sosyetesi
---alkışlar
---'gelin canlar bir olalım
---tevekkel tü taalâllah'
*
vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım
geçin sıcak ırmakları kuşlarım
kızılırmak kızılırmak akın kuşlarım
*
Ay doğar bedir bedir
yel eser ılgıt ılgıt
sırıtır sıram sıram elkapıları
---elkapıları da kölelik kapıları
---kul olur yiğit
*
ay doğar hilal hilal
gün doğar devrim devrim
sırıtır sıram sıram elkapıları
---elkapıları da kölelik kapıları
----kurtulur yiğit
*
yeşili çin'den gelir bu kahkahanın
---kırmızısı afrika'lardan
ve dünya dünya olur diyorum hey bekleroğlu
---yaşamak yaşamak
gün gelir biz de görürüz yedi rengini deryaların
gün gelir biz de ölürüz hey bekleroğlu
---yaşamak gibi güzel
süzüp süzüp güneşi bereketlerden
---çin'den hindistan'dan amerika'dan
----taze bir kan gibi dolaşırız biz de bu
---[yeryüzünü
*
vatan topraksa eğer
ormansa nehirse madense vatan
işçiyse köylüyse aydınsa vatan
---yani yapıp yaratmaksa her şeyi yeni baştan
----sevmeyi yeni baştan
---alkışı yeni baştan
---bir hesabı vardır bunun sorulur
---bu hesabı soracaklar bulunur
---akgün karagünden öcünü alır bir gün
ürker altunlu yiğitliğin senin ey bunak düzen
ürker bu yağma saltanatın
---o kanlı karanlıktan kopup gelen bebeğin
---güneş renkli ilk çığlığından
lenin'ler olur bu çığlık hey bekleroğlu
---marks'lar mao'lar mevlâna'lar
---mustafa kemaller olur hey bekleroğlu
---galile'ler gagarin'ler adsız ustalar
---ve sen olursun işte hey bekleroğlu
---kıtlıklarda
---kıranlarda
---kurtuluşlarda
*
uyan ey köşem bucağım
kırıkkolum iğriboynum sağırkapım dilsizim
vaktidir direnmenin
vaktidir şimdi
karataşın göbeğinde güzel gün
karataşın göbeğinde mutluluk
karataş çatladı çatlıyacak
proton-1
mariner-4
---anamın aksütü gibi biliyorum ki
---aynı kafadan doğma
---aynı ellerden çıkmadır
---ve aynı amaçlarla dönmeseler de uzayda
---anamın aksütü gibi biliyorum ki
---bir mariner işçisi de özlemektedir
---[barışı
en az bir proton işçisinin sevdiği
---[kadar
*
Silah ve şarkı
ben bütün karanlıkları bunlarla yendim
sesimde benim
---iki yumruk gibi yan yana dövüşüyorlar
---spartaküslerle viyetkonglar
yüreğimde benim
---ette bıçak gibi yatıyor
-----yarım kalan şarkıları yiğitlerimin
öfkemde benim
---çok dallı bir ağaçtır özlemek
----doymadan gidenlerimin gözbebeklerinden
*
yürüdüm üstüne üstüne bunca yıl
geçtim dikenli tellerini yasakların bir bir
*
tavında demir
---tavında toprak
---ve tavında yürek gibi kabarık
---ve alıngan
dokundum ateşli kabuğuna güzelin
---iyinin
---gerçeğin
soyundum kötülüklerden çırçıplak
*
dünyanın tepesinde bir avuç hışır
karga kanat çırpsa uykuları karışır
yağmalanmış emeklerden gelir soylulukları
---yağmalanmış özgürlüklerden
---dinleri imanları vurgun kelepir
*
toprağın memeleri
---altun ışıltılı kumları kıyıların
----emeğin çiçekleri
------hep onlar için
hep onlar için takvimlerin mutlu günleri
içimizin karanlığı
soframızın öksüzlüğü
hiç gülmemesi yüzlerimizin
---hep onlar için
*
adları morgan da osman da filan da olsa
isacı da olsalar muhammetçi de
iki dallas domuzu gibi benzerler birbirlerine
---karagünler için kaldırırlar kadehlerini
-----adanalı bir toprak ağasıyla
-----detroit'li bir otomobil fabrikatörü
*
dünyanın tepesinde bir avuç hışır
dinleri imanları vurgun kelepir
şarkılarda bile istemezler güzel günleri
ve bacakları çörçil zaferi çizerken havalarda
---[musolini'nin
---öter faşizm düdücükleri
---yanki go hom çaçaca
---maydarling amerika
---maydarling amerika


Bir oğlum olacak adı temmuz
uykusuz
---korkusuz
----beter mi beter
ben beynimi satarak yaşıyorum
o benden proleter
*
bir oğlum olacak adı temmuz
karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
bende bitmeyen kavga
---onda yeniden başlayacak
*
bir oğlum olacak adı temmuz
öfkede benden fırtına
---sevgide deniz
ne samanyollarının ulu kervanları susuzluğumun
ne kutup şafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin
temmuz gibi sıcak ve bereketli
---temmuz gibi uçsuz bucaksız
*
bir oğlum olacak adı temmuz
dilinde en güzel sesi türkçemin
---kulağı en yiğit şarkılarla delik
korkak bir merakla değil yıldızlı karanlığı
---vivaldi'yi dinler gibi okuyup anlıyacak
ve belki de sütdişleri sürerken balaban bir bursa
---[şeftalisine
---ay'dan kendi sesini dinleyecek
vahşi bir çiçek gibi açılmış gözleriyle
*
ben ki yalınayak bastım kızgın dişlerine açlığın
---iri bir çizme gibi balkanlar'a basarken faşizm
---dağlarda silah atmayı sevdim
ben ki silah taşıdım gizli gizli
---dünyanın bütün devrimlerine
boşuna dönmüyor bu rotatifler
boşuna bağırmıyor bu kara
boşuna dinlemiyor bu korku kapımızı
anamın aksütü gibi biliyorum ki
---doyumsuz günlere doğacak temmuz
---doyumsuz günler görecek
hani şu hep andıkça sızlatan yüreğimizi
hani şu hep dalıp dalıp gittiğimiz andıkça
beklediğimiz beklediğimiz beklediğimiz
---ve tam görecekken göçüp gittiğimiz günler gibi
---[günler
---ama mutlaka


karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
ben direndim yorulmadım
---o yorulup yıkılmayacak
*
vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım
geçin sıcak ırmakları kuşlarım
kızılırmak kızılırmak akın kuşlarım
ankara/temmuz 1965 (Sayfa: 141-212)
*
(1*) “mayonezli kirena”: ikinci dünya savaşı günlerinde, bazı ülkelerde emperyalist ordu komutanlarına tepsi içinde sunulan çocuk ö*lüsü. (Sayfa: 144)
*
(2*) “şakkulkamer”: ay’ın yarılması, çatlaması, ay’daki gölgeler
muhammed’in, mucize gösterip, ay’ı yardığı, çatlattığı biçiminde
dinsel bir inancın doğmasına yol açmıştır. (Sayfa: 148)

KÖPRÜYE VARINCA KÖPRÜ YIKILDI:
*
''Hasan Hüseyin, Kızılırmak adlı yapıtından ötürü, 'komünizm propagandası yapmak' suçuyla, Türk Ceza Yasasının 142. maddesi uyarınca tutuklanmıştı: 30 Ocak 1967. Ertesi günkü gazeteler başlık çektiler: ''Kızılırmak dondu'', ''Deliği boyladı'', Gerçekten de Kızılırmak, onbeş yıldır ilk olarak donuyordu. Oysa çağıl çağıl akıyordu beriki Kızılırmak, kızara köpüre akıyordu. Ve alacakaranlıkta bir çift angut öylece duruyordu oralarda.'' (Sayfa: 224)
*
''9 Mart 1967. Hasan Hüseyin, Merkez Cezaevi'nin 9. koğuşundan alındı, bileklerinde demir kelepçe. Adliye koridorlarını dolduran kalabalığın arasından güçlükle geçirilerek Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi salonuna getirildi. Savunma avukatları: Halit Çelenk, Niyazi Ağırnaslı, Minnetullah Haydaroğlu. Savunma uzun ve coştutucuydu. Mahkeme, Hasan Hüseyin'in ''tutuklu olmayarak'' yargılanmasına, yapıtın, yeni bir bilirkişi kuruluna incelettirilmesine karar verdi. Gazeteler başlık çektiler: ''Kızılırmak taştı.'' Gerçekten de Kızılırmak'ın buzları çözülmüştü. Bir hafta sonra, Avukat Niyazi Ağırnaslı'ya bir motosiklet çarptı, ölümün kıyısına bıraktı değerli hukukçuyu.'' (Sayfa: 225)
*
''İkinci bilirkişi kurulunun üç profesörü, oybirliğiyle, Kızılırmak'ta, 142. maddeye göre suç bulunmadığını bildirdi. Savcı, üçüncü bir bilirkişi istedi. Üçüncü bilirkişi kurulunun üç profesöründen ikisi, Kızılırmak'ta, 142. maddede tanımlanan suçun bulunmadığını bildirdi. Savcı, yine de Hasan Hüseyin'in mahkûmiyetini istedi. Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi, Hasan Hüseyin Korkmazgil'i üç yıl ağır hapse, ayrıca sürgün ve 'medeni haklardan memnuiyet' cezasına mahkûm etti: 25 Kasım 1968. Bir üye, 'muhalif' kaldı. Sağcı gazeteler başlık çektiler: ''Üç yılı yedi''.'' (Sayfa: 226)
*
'Kızılırmak', işte böyle beraat etti; ve üç yıl yayımlanamayan yapıtın ikinci basımı ancak, Ocak 1970'te yapılabildi.
Ankara, 15 Ocak 1970 ve 7 Kasam 1971 (Sayfa:234)

Hiç yorum yok:

Sohrâb Sepehrî (سهراب سپهری) (Sohrâb-i Sipihrî) - Sekiz Kitap, Bütün Şiirleri (Farsçadan Çeviren: Mehmet Kanar)

Rengin Ölümü (1951)   GECENİN KATRANINDA * Nicedir bu yalnızlıkta Suskunluğun rengi dudakta. * Bir ses çağırıyor beni uzaktan Ama ayaklarım ...