1 Ekim 2018 Pazartesi

Can Yücel - Aydın Bir Karga ile Tilki

Lâfonten'den bu yana devran hayli değişti,
İlme verdi kendini şanlı karga milleti.
Atomlar atom değil, patlamıyorlar onsuz,
Keymbiriç'ten Harvord'a öncümüz Doktor Korvus.!
Şan etti mi şanosu Kelektironik müzik
O da kandillerde bir.! Sanatı sittirettik.!
Dün gördüm tünemişti Mülkiye'nin damına,
Tabiy ekonomistti iktisadın rağmına.
Dedim, Or. Purofesör, kurtar şu memleketi.!
Sermayenin dedi marjinal müsmiriyeti.!
Ben ki tilkiyim diye postumu yitirmişim,
Ulan, böyle tekkeye her zaman postnişinim.!
O ne kokuydu anam.! Bu cins peynirlere pes.!
Rokfellerle Kaşkaval ve Maraşalımız Keyns.!
Madem en hırtı bile Aynşitayn'a muasır,
Hayatta en hakiki mürşit kargadır.!
*
Gökyokuş Kitabı'ndan

Can Yücel - Güya

Elele tutuşmuşuk
İki küçük çocukmuşuk
Kışmış hava
Mışıl mışıl üşümekten
Başıbüyük'te
Bir beştaşın dibinde
Dizdize oturmuşuk
Birbirimize sokulmuşuk
İki küçük çocukmuşuk
Birimiz VE
Birimiz VEYA
Güya bir rüyaymış
bu rüya.

*
Gökyokuş Kitabı'ndan

Can Yücel - Sabah Gamı

Güneş DOdur, beşte doğar,
Vurur, vurur demirlere;
Kapı açıldığında en son,
Dellenir bir uzun RE..
Hep FA diye biliriz a,
Aslında Mİdir fare;
Çaktırmadan, Es vermeden
Sİmavlı kedilere,
Bir kahvaltı edişi var
Işığı kemire kemire.!
LÂ müebbet bir mahkûm,
Lâterna çalar vire.
SOLun haliyse malûm,
Şeytan aldatmak üzre.
*
Bir Siyasinin Şiirleri Kitabı'ndan

29 Eylül 2018 Cumartesi

Lâmbanın Söndürülmesi - Yannis Ritsos

O büyük yorgunluk ânı gelir. Göz kamaştırıcı,
aldatıcı sabah, gecelerinden birinin daha bittiğini bildirir,
aynanın parlak pişmanlığını gölgeler, ağzının ve gözlerinin
çevresine derin çizgiler çizer. Artık
bir işe yaramaz lâmbanın yumuşaklığı, kapalı perdeler.
Yaz gecesinin ılık soluğunu serinleten çarşaflar üstünde
vicdanı sonuna dek kararlı -ve yalnız birkaç lüle-
geride kalan bir gencin saçlarından -koparılmış bir zincir-
hangi ustanın elinden çıkmış bu zincir.? Hayır, hayır,
ne bellekten, ne de şiirden hayır var artık. Gene de
anlıyor ki, tam uykuya dalmadan önce, söndürmek,
bu alevi bile bir kez daha söndürmek için
lâmbanın şişesine eğildiğinde,
ölümsüz bir yapıt üflüyor sonsuzluğun camdan kulağına,
tümüyle kendisinin soluğu, iç çekişi yaratmanın.
Ne güzel bu lâmba dumanının odaya yaydığı koku.

1 Mart 2018 Perşembe

Tezer Özlü - Yaşamın Ucuna Yolculuk

Yaşamın Ucuna Yolculuk - TezerÖzlü

Yaşlandıkça insanlarla aramdaki uçurum büyüyor. Arabalardaki, uçaklardaki, resmi dairelerdeki, otobüslerdeki, dükkanlardaki, caddelerdeki insanlarla aramdaki uçurum. Eşyalarla da öyle.
(...)
Yolculuklara dönüyorum. Kentlerden sakladığım resimlere.
(...)
Yaşamımın en mutlu anlarında da aynı güçle acıyı duymadım mı. Ve acıların ötesinde bir beklenti vardı: Kendi dünyamın beklentisi. (Sayfa: 9)
***
Boş, taş örgüsü, gri beton bir duvar bile tanımlamalarla dolu. İnsan beyninin küçük bir kıpırdanışı yeter. O duvar üzerinde her şeyi görmek için. (Sayfa: 13)

***
'Denizin dümdüz yüzeyi boyunca sonsuza dek böyle gidebileceği duygusuna kapıldı.''
Cesare Pavese
*
Sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. Ve hepsine haykırmak istiyorum. Onayladığınız yanıtlar yalnız bir yüzey, benim gerçeğimle bağdaşmayan bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin ''medeni durum'' dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. Bu kolay olgulara, siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim. Hem de hiçbir çaba harcamadan. Belki de hiç istediğim gibi çalışmadan. İstediğiniz düzene erişmek o denli kolay ki.. Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiçbir değeri yok ki..Bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün. Ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum.Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla, hiç bağdaşan yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için. Aranızda dolaşmak için çalışıyorum. İstediğimi çalışmama izin vermediğiniz için. İçgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz. Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım. Şimdi tek konuğu olduğum bu otelden ayrılırken, hangi otobüs ya da tren istasyonuna, hangi havalanına ya da hangi limana doğru gideceğimi bilmediğim bu sabahta, iyi, başarılı, düzenli bir insandan başka her şey olduğumu duyuyorum. (Sayfa: 57-58)

Yaşamın Ucuna Yolculuk - TezerÖzlü

Sohrâb Sepehrî (سهراب سپهری) (Sohrâb-i Sipihrî) - Sekiz Kitap, Bütün Şiirleri (Farsçadan Çeviren: Mehmet Kanar)

Rengin Ölümü (1951)   GECENİN KATRANINDA * Nicedir bu yalnızlıkta Suskunluğun rengi dudakta. * Bir ses çağırıyor beni uzaktan Ama ayaklarım ...