Hayatta çok şey gördüm ve gördüklerim, yanımdakilerin gördüğünden çok daha fazladır. Görmeyi seviyorum, daha çok şey görmek istiyorum ve farklı görmek istiyorum. * Jack London, Martin Eden
7 Şubat 2022 Pazartesi
Yılmaz Gruda - Bektaşi Fıkraları
Fırat Cewerî - Mîr Celadet Bedirhanın Evinde, Kürtçeden Çeviren: Abdullah Koçal
*
Mîr Celadet Bedirhan'ın Evinde
*
Doksanlı yıllarda Fırat Cewerî, Nûdem dergisi yoluyla ve Hawar dergisinin yeniden yayınlanmasıyla birlikte, neredeyse unutulmuş olan büyük Kürt aydını Celadet Ali Bedirhan'ı yeniden görünür hale getirdi. Yeni nesillerin onu tanımasına vesile oldu. Cewerî, modern roman formuyla yazılan bu eserinde Rewşen hanımın evine misafir olur ve Mîr Celadet Bedirhan ile derin ve çok yönlü hayali bir sohbete girişir. Düş ve gerçeğin gölgesinde, Mîr Celadet Bedirhan'ın yüzyıla yayılan portresi yavaş yavaş görünür hale gelirken, geride edebi bir tat, kadim sorulara cevaplar bırakır..
- Hawar bilginin sesidir.
- Peki bilgi nedir.?
- Kendini tanımaktır.
- Kendini tanımak.?
- Kendini tanımak kurtuluşun ve huzurun yolunu açar. Kendini tanıyan, kendini tanıta da bilir.
- Hawar'ın en büyük işlevi ne olacak.?
- Hawar'ımız evvela dilimizin varlığını kabul ettirecek.
- Neden peki.?
- Zira dil, var olmanın ilk şartıdır.'' (Sayfa: 9)
*
''Diller de diğer canlılar gibi doğar, büyür ve ölürler. Bazı ölü dillerin hakikaten ocağı sönmüş, onlardan geriye hiçbir şey kalmamıştır. Bazılarından geriye kıymetli eserler, değerli kitaplar kalmıştır. Lakin konuşulmadıkları için ölü kabul edilir onlar.'' (Sayfa: 21)
''Rusya'da Eliezer Ben Yehuda isimli bir Yahudi genci vardı. Bu genç, kendi halkının diğer milletlerden daha kötü bir halde olduğunu görüyordu. Yahudilerin ne vatanları ne de devletleri vardı; üstelik konuştukları dil bile kendilerinin değildi. Bu delikanlı kararını verdi; Yahudiler ataları İsrail'in toprağına dönüp kendi dillerini konuşmalıydılar. O dil de İbraniceydi. (..) Bizzat halkı karşı çıkıyordu kendisine, delirmiş bu adam, diyorlardı. Ne var ki Yehuda onlara kulak asmaksızın şaheserini oluşturmak adına büyük bir iradeyle, üstelik bir başına mücadele ediyordu. Kendi dilsiz halkını bir dile kavuşturmayı kafasına koymuştu.
Eliezer 1881'de hocasının kızıyla evlenerek Filistin'e geçti. Artık bir ailesi vardı ve bu da inşa etmenin başlangıcıydı. Yehuda yol boyunca karısına dili anlattı; Filistin'e vardıklarında kadın birkaç İbranice kelime biliyordu.
Ata yurtlarına vardıklarında Yehuda, karısına; bundan sonra yalnızca İbranice konuşacağız, dedi. (..) Kadın pek az İbranice biliyordu. Ne yapıp ne ettiyse de kocasını bu karardan vazgeçiremedi. Çiftin çocukları büyüyünceye dek başka bir dil bilmediklerinden halk arasında dilsiz kabul ediliyorlardı. (..) Ne var ki o dilsizlik sayesinde Yahudi halkı dilsel bağımsızlığını kazandı. (..) Yehuda'yla ailesi yoksulluk içinde yaşıyordu. Lakin dert değildi onlar için. Büyük idealler büyük fedakarlıklar ister; zira halk, büyük fikirleri bir anda kabullenemez. Yehuda kuru ekmek yese de ailesinin İbranice konuştuğunu gördükçe inanın dünyanın en mutlu insanı oluyordu. (..) Derken hem gazeteyi çıkardı hem de okur buldu Yehuda. Sonra bazı Yahudi okullarında İbranice okutmaya başladılar.
*
Mîr Celadet Bedirhan
Birliğin gücünü sellerde apaçık görebiliriz.
- Nasıl yani.?
- Sel dediğimiz olay yağmur damlalarının ittifakından başka bir şey değildir.
O damlalar yeryüzüne ayrı ayrı düştüklerinde toprak tarafından yutulur, kaybolup giderler. Ne var ki bir araya geldiklerinde o zayıf katrelerden kocaman dalgalar çıkar. Yağmur damlalarının gücü birliklerinde tezahür eder.
Yağmuru yutan toprak ellerinde ir oyuncağa dönüşür, toprağa galebe çalmıştır onlar. Sel, alay edercesine toprağın kâh göğsünü yarıp içeri girer kâh yüksekliklerini yerle bir edip yüzünde yarıklar bırakır.
Çıldırmış, kendinden geçmiş bir devin silkinmesi gibidir sel, dağı taşı dinlemeden yol alır. Canlı ya da cansız hiç kimse, hiçbir şey karşısında duramaz onun. Kayalar, taşlar, ormanlar, ağaçlar.. damlaların ittifakı karşısında baş eğer. O birlik ve beraberliğin şahı da birer yaprak misali tümünü önüne katar, hepsini söküp atar.'' (Sayfa: 56-57)
3 Şubat 2022 Perşembe
Bertolt Brecht - Cesaret Ana ve Çocukları (Çeviren: Ayşe Selen)
Arka Kapak:
*
Bertolt Brecht Cesaret Ana ve Çocukları'nı İkinci Dünya Savaşı kapıya dayanmışken, 1939-1939'da yazdı. Cesaret Ana, 17. yüzyılda, Otuz Yıl Savaşları sırasında, savaş meydanlarını arşınlayarak bulduğu her şeyin ticaretini yapan bir satıcıdır. Ancak hayatta kalmak için verdiği bu mücadele, aynı zamanda geri dönüşsüz kayıplar anlamına gelir. Savaş karşıtı metinler arasında en başta gelenlerden biri olan Cesaret Ana ve Çocukları savaşın dehşetine kapılanları, kendine karşı körleşerek kazandığını zannederlerken kaybedenleri, körlüğe ortak olanları hatırlatır.
CESARET ANA: (..) ..sen sen ol her büyük erdemin ardında bir bityeniği ara.
AŞÇI: Bense bir büyüklük var sanırdım.
CESARET ANA: Hayır, hayır, bir bityeniği vardır. Bak mesela, bir komutan ya da bir kral aptal olur, adamlarını da bok yoluna sürüklerse tabii onların ölesiye cesur olmalarını ister. Eh, cesaret bir meziyettir. Cimriyse ve az askeri varsa her bir erin Herkül olmasını ister. Eğer vurdumduymaz ise, hiçbir şeyi takmıyorsa, askerlerin yılan gibi kurnaz olmaları gerekir, yoksa işleri bitiktir. Çok fazla şey isteniyorsa askerlerin sadakate epey ihtiyacı vardır. Görüyorsun ya, düzenli bir ülkenin, iyi bir kralın ya da iyi bir komutanın ihtiyaç duymadığı erdemler bunlar. İyi bir ülkede erdemler gereksizdir. Herkes alelade, orta zekâlı, hatta korkak da olabilir. (Sayfa: 29-30)
*
1 Şubat 2022 Salı
Hasan Hüseyin Korkmazgil - Ressamın Bıldırcınları
Arka Kapak:
*
Hayatınıza aniden giren bir hayvanla sıcacık, eğlenceli bir dostluk yaşama şansınız oldu mu hiç.? Büyük bir kentte yapayalnız yaşayan ressam böyle bir dostluğa adım attığında başına gelenlerden habersizdi elbette.
Hasan Hüseyin'in kaleminden hayvan sevgisinin ve dostluğun gerçek anlamının ne olduğuna bir kez daha tanık olacaksınız..
29 Ocak 2022 Cumartesi
Hasan Hüseyin Korkmazgil - ÖHHÖÖÖ.!
*
''Biri çalışıyordu, çalışıyordu, çalışıyordu ve hep çalışıyordu yani. Öteki hep çalışmıyordu, çalışmıyordu, çalışmıyordu ve hiç çalışmıyordu yani. Ama, gene de artıyordu tarlaları ve apartımanları ve de senatörlüğü. Ama, birinci ötekinin hiçbir şeyi artmıyordu, derdinden başka.'' (Sayfa: 19)
*
''Gumonisler evlenmezlermiş, bunu bana bir pulis söylediydi vaktiyle. Derdi ki bana, nerde ciddi, akıllı, kimseye uymayan birini görürsen, şüphelen ondan. Yalan mı söylüyor pulis. Senelerce ekmek yemiş bu zenaatten..'' (..) ''Geçenlerde marangoz geldi evine, akşama kadar çalıştı. Hesap görmeye gelince, çıkardı otuz kâat verdi marangoza. ''Çok verdin Irza efendi,'' dedim, ''marangozun günlüğü on beş kâattır.'' Ters ters baktı yüzüme, ne dese beğenirsin.? ''Ben piyasaya göre vermedim, emeğine göre verdim.!'' Ne demek bu laf.? Ben anlarım arkadaş.! Bu laf tam gumonisce bir laf.!'' (Sayfa: 80)
*
''Geçen gün dedim ki, Irza bey dedim, kızlar on bine, yirmi bine gidiyor; otuz bini denkleştir de bir kız da sana alalım dedim. Ne var şu sözde.? Hak doğrusuna bir söz.. Velakin, bana ne cevap verdi biliyor musun.? ''Ben bir inekle yatmam muhtar efendi'' dedi. ''Ben evlenirsem insan evladıynan evlenirim'' dedi. Bu ne demek.?'' (Sayfa: 81)
*
''..yani memleketin durumu ne tam sağa, ne tam sola gitmeye elverişlidir. Biz ortadan gitmek zorundayız. Liberalizm kolay yoldur. Sosyalizm de kolaydır. Biz Türk milleti olarak, hiçbir zaman kolayı tercih edemeyiz. Bizim tarihimiz ve geleneklerimiz daima en güç yolu seçmemizi emreder. Binaenaleyh, biz orta yolu, yani en güç yolu seçmiş bulunuyoruz. Mister Kennedy der ki, orta yolda güç yürünür.
Yazar atıldı:
- Şu orta yolu açıkça tanımlar mısınız beyefendi.? Ayak yolu gibi bir şey mi bu.? Hani, sıkışınca gidilen.?'' (Sayfa: 105)
28 Ocak 2022 Cuma
Hasan Hüseyin Korkmazgil - Ormanın Öcü
Hasan Hüseyin Korkmazgil - Eşeğin Gözyaşları
*
Ali, Ayşe ve arkadaşlarının eğlenceli başlayan piknikleri, düşüncesizce yapılan bir hareket yüzünden az kalsın kâbusa dönüyordu. Nasıl mı.? Tabii ki eşekarıları yüzünden
Ama eşekarıları sebepsiz yere saldırırlar mı.?
Peki eşekler ağlar mı.?
24 Ocak 2022 Pazartesi
Nâzım Hikmet Ran - Masallar
18 Ocak 2022 Salı
Fırat Cewerî - Birini Öldüreceğim, Çeviren: Muhsin Kızılkaya
10 Ocak 2022 Pazartesi
Aslı Erdoğan - Kırmızı Pelerinli Kent
Sohrâb Sepehrî (سهراب سپهری) (Sohrâb-i Sipihrî) - Sekiz Kitap, Bütün Şiirleri (Farsçadan Çeviren: Mehmet Kanar)
Rengin Ölümü (1951) GECENİN KATRANINDA * Nicedir bu yalnızlıkta Suskunluğun rengi dudakta. * Bir ses çağırıyor beni uzaktan Ama ayaklarım ...
-
su damlasının üstündeki iskeleye benzeyen bir günaydın sana gittiği yere köprüsünü taşıyan bir dere bir tüyün tutunduğu kuşu geçmesi gibi b...
-
Hangi türden olursa olsun, bir sanat ürününün tadılması, onun kavranılmasıyla doğru orantılıdır. Eseri ne kadar çok anlamışsak, elde edec...
-
Onlara * Zannetme ki dâim bi şekcesine Siz her anırdıkça huu çeker millet Alkış beklerken siz eşşekçesine Verir hakkınızı, yuu çeker ...
-
ACILARA KARŞI * İyi ki silahlanmışız acılara karşı Türküsüz çıkmamışız yollara Ekmekten ve gömlekten önce Aşk Ve sevinç doldurmuşuz koynum...
-
Ağaçlar hep en etkileyici vaizler olmuştur benim için. Ormanlar ve korularda halklar ve aileler halinde yaşayan ağaçlara hayranım ben. Tek...
-
I * Denizde bir şey var Deniz bembeyaz bir dañ.! Köpürdelâ Köpürcük Köpürgân * II Ne benim ellerim çalışkan eskisi gibi Ne senin kalbin ben...
-
1929-1935 YILLARI ARASINDA YAZDIĞI, AMA SAĞLIĞINDA YAYIMLANAN KİTAPLARINA ALMADIĞI ŞİİRLERİ Şafaklar sarmadan dağları Işıklarla sular ...
-
Nikos Kazancakis, Zorba, Arka Kapak Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyü...
-
Mehmet Sönmez: * ''Can Yücel Adana Cezaevindeyken (1973-74) Mehmet Sönmez de İstanbul'da Sağmalcılar ve Selimiye Cezaevlerinde h...